Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2938 E. 2023/260 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2938 Esas
KARAR NO: 2023/260
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/03/2018
NUMARASI: 2016/1024 Esas, 2018/346 Karar
DAVANIN KONUSU: Kayıt Kabul
KARAR TARİHİ: 02/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili kurumun müflis … Tic. A.Ş.’den alacaklı olduğunu, alacağın kaydı için …, …, … kayıt numaralı dilekçelerle masaya müracaat ettiklerini, talebin masaca reddedildiğini belirterek … kayıt numaralı alacağın tamamı reddedilen 22.754,97 TL, … kayıt numarası ile kısmen reddedilen 4.295,95 TL ve … kayıt numarası ile kısmen reddedilen 160.543,34 TL olmak üzere toplam 187.594,26 TL alacağın 3. sırada masaya kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı iflas idaresi cevap dilekçesinde; … No’lu alacak kayıt talebine ilişkin olarak, söz konusu alacağın Tavşanlı 1. Asliye (iş) Mahkemesinin 2014/45 E. Sayılı dosyasına dayandığını, yargılamanın devam ettiğini, alacağın dayanağı belgelerin sunulmadığını, bu sebeple 22.754,97 TL’lik alacağın tamamının reddine, … No’lu alacak kayıt talebine ilişkin olarak, 61.849,16 TL’lik alacağın 34.937,30 TL’lik kısmının kabul edildiğini 22.754,91 TL’lik kısmının … nolu alacak kayıt talebinin mükerriri olması, 1.414,28 TL’nin tahsil harcı olması nedeni ile yazdırılamayacağını ve 2.842,67 TL’lik yasal faizin hangi tarihten yürütüldüğü anlaşılamadığından reddine, … No’lu alacak kayıt talebine ilişkin olarak, 198.500,09 TL’lik alacağın Tavşanlı İş Mahkemesinin 2015/170 E. 2016/68 K. sayılı dosyasına dayanan, 38.956,65 TL’lik kısmının kabulüne karar verildiğini, 2015/545 E. sayılı dosyasına dayandığı anlaşılan 160.543,34 TL’lik kısmın yargılamayı gerektirmesi ile reddine karar verildiğini, talebin haksız olduğunu, alacağın varlığının ispat edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, dosya üzerinden bilirkişi incelmesi yaptırılmış, duruşma açılmadan, “….Tavşanlı İş Mahkemesinin 2014/45 esas sayılı dosyasında devir sonrasında esas numarasının 2015/96 olduğu, davacı tarafından müflis şirketin de yer aldığı bir kısım davalılar aleyhine açılan rücuan tazminat davası olup dava tarihinin 13/01/2014 tarihi olduğu, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 05/05/2016 tarihinde karar verildiği verilen kararın henüz kesinleşmediği, bu davanın iflasın açılma tarihi olan 18/02/2014 tarihinde önce olduğu, alacak davasının devamı sırasında davalının iflası halinde yukarıda açıklanan yolun izlenmesi gerektiği, buna göre iflastan önce müflise karşı alacak davası açmış olan alacaklının ayrıca sıra cetveline itiraz davası açmasına gerek bulunmadığı, iflastan önce açılan davaya kayıt kabul davası olarak devam edilmesi gerektiği, müflis hakkındaki davanın tefrik edilip edilmeyeceğinin davanın açıldığı mahkemenin takdirinde olan bir husus olup, bu mahkemece alacağın masaya kaydı gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerektiği … kayıt numarası ile kaydı talep edilen alacak yönünden davacının hukuki yararının bulunmadığı, Tavşanlı İş Mahkemesinin 2015/54 esas sayılı dosyasının davacı tarafından müflis şirket aleyhine açılan rücuan tazminat istemli dava olup davanın 23/07/2013 tarihinde açıldığı, 07/04/2016 tarihinde karara çıktığı, kararın henüz kesinleşmediği Tavşanlı İş Mahkemesinin 2015/98 esas sayılı dosyasının ve bu dosya ile birleştirilen 2015/170 esas sayılı dosyasının davacı tarafından müflis şirket aleyhine 16/01/2014 tarihinde açılan dava olup 03/03/2016 tarihinde karara çıktığı, kararın henüz kesinleşmediği; bu davanın iflasın açılma tarihi olan 18/02/2014 tarihinde önce olduğu, alacak davasının devamı sırasında davalının iflası halinde yukarıda açıklanan yolun izlenmesi gerektiği, buna göre iflastan önce müflise karşı alacak davası açmış olan alacaklının ayrıca sıra cetveline itiraz davası açmasına gerek bulunmadığı, iflastan önce açılan davaya kayıt kabul davası olarak devam edilmesi gerektiği, müflis hakkındaki davanın tefrik edilip edilmeyeceğinin davanın açıldığı mahkemenin takdirinde olan bir husus olup, bu mahkemece alacağın masaya kaydı gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerektiği, 257 kayıt numarası ile kaydı talep edilen alacak yönünden davacının hukuki yararının bulunmadığı, Tavşanlı 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/416 esas sayılı dosyasında davacı tarafından, müflis şirketin de yer aldığı bir kısım davalılar aleyhine açılan rücuan tazminat davası olup dava tarihinin 01/10/2009 tarihi olduğu, davanın kabulüne dair 03/05/2010 tarihli kararın Yargıtayca 07/02/2012 tarihinde onandığı, kararın icraya konu edilip, iflas Müdürlüğünden getirtilen ve davacının alacak kayıt taleplerine ilişkin belgelerin incelenmesinde 255 kayıt numarasına konu reddedilen kısımların, takipte kesinleşen kısımdan sonra, kapak hesabının yapıldığı tarih itibari ile hesaplanan 2.842,67 TL faiz ile 1.414,28 TL tahsil harcı olduğu, davacının isteminin de bu kayıt numarasına ilişkin reddedilen bu kısma yönelik alacağın masaya kaydı olduğu; bilirkişi tarafından, davacının ilama dayalı alacağının iflas tarihine değin işlemiş faizinin 9.917,92 TL olarak belirlenmesine karşılık davacının takipte ilk işlemiş faiz olarak (takip tarihine kadar işlemiş faiz taleplerinin toplanması sonucu) 10.063,76 TL talep ettiği, bunun dışında kapak hesabı tarihi itibari ile ayrıca faiz talep ettiği, bunun da 2.842,67 TL olduğu, davacının takip talebindeki işlemiş faiz miktarının dahi bilirkişi eli ile hesaplanan miktardan fazla olduğu, bu itibarla, takip tarihinden kapak hesabı tarihine kadar işlemiş faizin, iflas tarihine değin işlemiş faizi aştığı ve aşan kısma yönelik ret kararının yerinde olduğu; diğer yandan borçlunun iflas etmesinden dolayı bir tahsilat yapılmadığından tahsil harcının iflas masasına kaydı istenemeyeceğinden bu yöndeki ret kararının da yerinde olduğu, davanın basit yargılama usulüne tabi olup 6100 sayılı Yasanın 320.maddesi gereğince basit yargılama usulüne tabi davalarda Mahkeme mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verebileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; İflastan önce açılmış davalarda iflas nedeni ile davaya ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonra devam edilebileceğinden dava konusu alacağın kabul veya reddi kararının da ikinci alacaklılar toplantısında verileceği, bu nedenle iflas idaresinin dava konusu yapılmış alacaklar hakkında kabul veya ret şeklinde bir karar vermeden bu alacakları çekişmeli alacak olarak sıra cetveline geçirmekle yetineceği, ikinci alacaklılar toplanmasının davacı alacaklının haklı olduğu kanaatına varırsa bu nedenle davaya masa tarafından devam edilmemesine karar vereceği, hiçbir alacaklı da davanın takip yetkisini kendisine devredilmesini istemezse davacının alacağının kabul edilmiş sayılacağı, alacaklarının masa tarafından reddedildiğini, davada hukuki yararlarının bulunduğunu, alacakların ilama dayandığını, alacakların masaya kaydı gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava, iflas alacağının iflas masasına kayıt kabul istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, müflis … Ticaret A.Ş hakkında İstanbul 39. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/283 Esas sayılı dosyasından 18.02.2014 tarihinde iflas kararı verildiği, tasfiye işlemlerinin İstanbul … İflas Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğü, Ek sıra cetvelinin 23.10.2016 tarihli … Gazetesi ile 27.10.2016 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği, SGK tarafından müflis şirket masasına … kayıt numarası ile 22.754,97 TL’lık alacak kaydı yaptırıldığı, iflas idare memurları tarafından alacağın tamamının reddedildiği, masaya … kayıt numarası ile 61.949,16 TL’lık alacak kaydı yaptırıldığı, iflas idare memurları tarafından alacağın 34.937,30 TL’sinin 3. sırada kabul edildiği bakiye 27.011,86 TL’sinin reddedildiği, 257 kayıt numarası ile 198.500,09 TL’lık alacak kaydı yaptırıldığı, iflas idare memurları tarafından 38.956,65 TL’sinin 3. sırada kabul edildiği, bakiye 160.543,34 TL’sinin reddedildiği, red kararının 20.10.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davacının masraf yatırmadığı, davanın yasal 15 günlük süre içerisinde 26.10.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Açılan dava, HMK’nın 316/1. maddesine göre basit yargılama usulüne tabidir. 6100 sayılı HMK’nın “Ön İnceleme ve Tahkikat” başlıklı 320. maddesinde göre; ”(1) Mahkeme, mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir. (2) Daha önce karar verilemeyen hâllerde mahkeme, ilk duruşmada dava şartları ve ilk itirazlarla hak düşürücü süre ve zamanaşımı hakkında tarafları dinler; daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder. Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları sulhe teşvik eder. Tarafların sulh olup olmadıkları, sulh olmadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanağa yazılır; tutanağın altı hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür. (3) Mahkeme, tarafların dinlenmesi, delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemlerinin yapılmasını yukarıdaki fıkrada belirtilen duruşma hariç, iki duruşmada tamamlar. Duruşmalar arasındaki süre bir aydan daha uzun olamaz. İşin niteliği gereği bilirkişi incelemesinin uzaması, istinabe yoluyla tahkikat işlemlerinin yürütülmesi gibi zorunlu hâllerde, hâkim gerekçesini belirterek bir aydan sonrası için de duruşma günü belirleyebilir ve ikiden fazla duruşma yapabilir.” düzenlemesi ile basit yargılama usulünde öninceleme ve tahkikat aşamasının ne şekilde yapılması gerektiği belirtilmiştir. Kural olarak hakim tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hüküm veremez (HMK’nın madde 27). Yasanın bu hükmü yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve davanın sonuçlandırılabilmesi için konulmuştur. Bu nedenle, taraf teşkilinin sağlanması ve davalının savunma hakkını kullanması kamu düzeni ile ilgili olmakla mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre, davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK’nın 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı) HMK’nın 297/1-c bendine göre mahkemelerin gerekçeli kararlarında, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi ile sabit görülen vakıalar ile bunlardan çıkarılan sonuçlar ve hukuki sebeplerin bulunması gerekir. Bunun için de tarafların duruşmaya davet edilip, dinlenmeleri gerekir. Her ne kadar HMK’nın 320/1. maddesinde, taraflar duruşmaya davet edilmeden dosya üzerinden karar vereceği belirtilmiş ise de; bunun ancak ön inceleme aşamasında ve mümkün olan hallerde olduğu belirtilerek uygulama alanı dar bir çerçeve ile belirlenmiştir. Basit yargılama usulünde de, dilekçeler teatisi, ön inceleme, tahkikat ve hüküm aşamaları mevcuttur. Ancak bunlar yazılı yargılama usulünde olduğu gibi kesin şekilde birbirinden ayrılmamıştır. Basit yargılama usulünde ön inceleme aşaması kabul edilmiş ve ön incelemede yapılacak işlemlerin basit yargılamada da gözetilmesi ve yargılamanın ön incelemedeki tespitler çerçevesinde yürütülmesi esası benimsenmiştir. Basit yargılamada ön incelemenin usulü HMK’nın 320. maddesinde gösterilmiştir. (Bknz. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/6209 Esas, 2016/9963 Karar sayılı ilamı) Mahkemece yukarıda belirtilen basit yargılama usulüne uymadan ve ön inceleme yapmadan karar verdiği görülmektedir. Bu husus usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeple; HMK’nın 320/2. maddesindeki usullere uygun olarak ön inceleme (ve tahkikat) duruşması yapılarak iddia ve savunma doğrultusunda toplanan tüm deliller değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, duruşma açmadan dosya üzerinden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2- İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1024 Esas, 2018/346 Karar ve 14/03/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Davacı SGK harçtan muaf olduğundan harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/03/2023