Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2905 E. 2020/998 K. 10.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2905 Esas
KARAR NO : 2020/998
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17/07/2019
NUMARASI : 2017/1420 Esas, 2019/807 Karar
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 10/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/06/2017 tarihli Kooperatif Olağan Genel Kurulunda Divan Kurulu üyeliği yapan … kooperatif ortağı olmadığını, Kooperatifler Kanunu’nun 45. maddesine aykırı hareket edildiğini, Bakanlık Temsilcilerinin denetim görevlerini yapmadıklarını, toplantı öncesinde yapılan Haziran cetveli ekine sunulan bir kısım vekaletnamelerde eksikler ve hatalar olduğunun tespit edildiğini, bu durumun Bakanlık Temsilcilerine bildirilmesine rağmen Temsilciler tarafından gerekli inceleme ve müdahalenin yapılmadığını, toplantıda bir kısım ortakların asayişi bozucu hareketlerde bulunduklarını, kendilerine muhalif taraflar üzerinde baskı oluşturduklarını, toplantıda Divan Başkan’nın okuduğu hiçbir metnin anlaşılamadığını, divan başkanının kendi listesinin seçimini kazanmasını sağlamaya yönelik olarak kötü niyetle müvekkillerinin toplantıda kendilerini ifade etmelerini engellediğini, müvekkillerinin ibra edilmemesine ve yönetime seçilmemelerini sağladığını, amacına ulaştığını, müvekkillerinin 2014-2016 yılları arasında davalı kooperatifin yönetim kurulu başkan ve başkan yardımcısı olarak görevlerini layıkı ile yaptıklarını, bir takım üyeler ve Denetçi … yeni yönetimde görev alabilmek için müvekkillerin dahil olduğu yönetimi asılsız iddialarla suçlayarak Genel Kurul’u yönlendirdiklerini, Denetçi … Genel Kurul öncesinde denetim raporunu yönetime sunması gerekirken sunmadığını, rapordan ancak Genel Kurul esnasında haberdar olunabildiğini, denetçi … Genel Kurulda görevli olmadığı halde tüm oylamalarda oy sayımı yaparak, el işaretleri ve sesli olarak ortaklara kartlarını kaldırmaları için baskı yaptığını, taraflı Divan Kurulu tarafından Denetçi … sayımlarının tutanaklara geçirildiğini, Kanuna ve usule aykırı tüm bu işlemlere muhalefet eden müvekkillerin bu hususların tutanağa şerh düşülmesini istediklerini, ancak kötü niyetli Divan Başkanı tarafından tutanağa işlenmediğini, toplantının sonuna doğru 2-3 maddenin görüşülmesi ve oylanmasının yapılmadığını, özellikle verilen önerge ile gündeme eklenmesi kabul edilen maddelerden bir kısmının görüşülmediğini, bu hususların toplantı tutanağına da yazılmadığını, toplantı tamamlandığında yazılan tutanağın Genel Kurul huzurunda okunmadan Divan tarafından imza altına alındığını, Kooperatif üyelerinden denetçi olan … , İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunarak müvekilleri hakkında soruşturma başlatılmasına neden olduğunu, savcılık tarafından “Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar” verildiğini, savcılık dosyasında usulsüzlük yapmadıkları bilirkişi raporuyla sabit olan müvekkillerinin ibra edilmemesinin kanuna ve hukukun genel ilkelerine aykırı olduğunu, müvekkillerinin dava açmakta hukuki yararlarının bulunduğunu belirterek olağan genel kurul toplantısındaki (6) nolu kararının iptali ile müvekkillerin hükmen ibrasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, alınan tüm kararların usulüne uygun olduğunu, davacıların genel kurulda istedikleri Divan Kurulu seçilmeyince ve istedikleri sonuçları alamayınca işbu davayı açtıklarını, divanda görev yapan … kooperatif ortağı olan annesi …. vekaleten toplantıya katıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi iddia, savunma, “…davacılar hakkındaki sorumluluk davası eldeki dava açıldıktan sonra açılmıştır, bu durumda davacıların genel kurul kararının esasa ilişkin nedenlerle iptaline ilişkin dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Ayrıca mahkememizin kooperatif organı yerine geçerek bu organın yetkisinde olan bir konu da karar vermesi olanağı bulunmadığı davacıların hükmen ibrasına ilişkin istemlerininde reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.” Gerekçesi ile Genel kurul kararının iptaline ilişkin istemin hukuki yarar yokluğu nedeniyle Usulden Reddine, Hükmen ibraya ilişkin talebin ise esastan Reddine, karar verilmiştir
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalının süresinde cevap dilekçesi ibraz etmediğini, davalı tarafından ibraz edilen cevap dilekçesine de muvafakatlerinin bulunmadığını, bu durumun bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ve muhtelif dilekçelerde beyan edildiğini, mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu hususun dikkate alınmadığını, mahkemenin hükmüne esas aldığı ve detaylıca gerekçelendirme yapmadan atıf yaparak davayı reddettiği bilirkişi raporunda, bilirkişilerin genel kurul tutanağına 6. maddeyle ilgili muhalefet şerhi yazılmadığını belirttiklerini, kötü niyetli Divan Başkanının engellemeleri ile nedeniyle muhalefetin tutanağa geçirilemediğini, KK. Madde 53 maddesinde öngörülen davanın açılması için bir aylık hak düşürücü sürenin somut olaya uygulanamayacağını, davanın genel kurul kararının iptali ve yönetim kurulunun hükmen ibrası davası olduğunu, Yargıtay uygulamalarında da görüleceği üzere hükmen ibra davasının açılabilmesi için ibra edilmeyen yönetim kurulu üyeleri aleyhine sorumluluk davasının açılmış olması ya da sorumluluk davasının açılmadığı durumda da makul sürenin geçmiş olması gerektiğini, yaklaşık 6 ay makul sürenin beklenerek eldeki davanın açıldığını, yerel mahkeme ve hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişiler tarafından, genel kurul tarafından ibra edilmeme kararı alınırken, somut nedenler ortaya konup konmadığı, sunulan bilanço ve yıllık raporun hukuka uygun olup olmadığı konusunda bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, 2016 yılına ait defterlerde herhangi bir usulsüzlük olmadığını bilen kooperatif yöneticilerinin, ilgili defterleri kötüniyetli olarak bilirkişilere teslim etmediğini, 2016 yılına ait defterler olmadan tanzim edilen raporun yetersiz ve hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Dava; davalı kooperatifin 18/06/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 6 nolu kararın iptali ile davacıların hükmen ibra edilmesine karar verilmesine isteğine ilişkindir. 18/06/2017 tarihli Genel Kurul Toplantısının 6. Maddesinde; “Yönetim ve Denetim kurullarının ayrı ayrı ibrası oylamaya sunuldu, yapılan oylama sonucunda yönetim kurulu üyeleri 73 kabul oyuna karşılık oy çokluğu ile ibra edilmediler. Denetim kurulu üyeleri 107 kabul oyuna karşılık oy çokluğu ile ibra edildiler. (Yönetim ve Denetim Kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanmadılar.)” yönünde karar alındığı, davacıların toplantının yapıldığı tarihte Kooperatif Yönetim Kurulu üyesi oldukları, davanın 26/12/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.Davacılar vekili 17.07.2019 tarihli celsede, “…müvekkillerim aleyhine bizim iş bu davayı açmamızdan 5-6 ay sonra sorumluluk davası açılmıştır, itirazlarımızda belirttiğimiz eksiklikler tamamlanarak yeniden rapor alınsın” şeklinde beyanda bulunmuştur.Davacı vekilinin istinaf dilekçesindeki hukuki gerekçeye göre; davacı vekilinin ibra edilmeme kararını, toplantı ve karar nisabına aykırılık gibi şekli nedenlerle yokluğunun tespitini talep etmediği, ibra edilmeme kararını esas yönden iptalinin talep ettiği anlaşılmıştır.1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi uyarınca, kooperatif eski yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılan sorumluluktan kaynaklanan tazminat davasında, TTK’nın anonim şirketler hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı, yürürlükten kaldırılan 6762 Sayılı TTK’nın 341. maddesinin, eski yönetim kurulu üyeleri hakkındaki sorumluluk davaları için genel kurulun bu yönde karar almasını ve davanın denetçiler tarafından açılmasını öngörmüş iken dava tarihi itibarıyla 6102 Sayılı TTK’na eski 6762 TTK’nın 341. maddesine alınmadığı, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla 6102 Sayılı TTK’nın 555/1 maddesi gereğince davanın davacı kooperatif adına temsilcileri veya vekili tarafından açılması gerektiği, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 42/4 maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin ibraları hakkında karar verilmesinin de genel kurulun devredilemez görev ve yetkileri arasında sayıldığı, dava tarihi itibariyle yönetim kurulu üyeleri aleyhine kooperatif adına açılacak davayı düzenleyen 6762 Sayılı TTK’nın 341. maddesi yürürlükte bulunmamakta ise de, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi gereğince uygulanması gereken 6102 Sayılı TTK’nın yukarıda belirtilen hükmü uyarınca kooperatif tarafından yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılan sorumluluk davasının görülebilmesi, genel kurul tarafından bu yönde karar alınmasına bağlı olduğu, bu durumun Yargıtay kararları ile de istikrar kazandığı anlaşılmıştır. ( Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin 2018/2398 E. 2019/4995 K. Sayılı ilamı)Somut olay itibariyle yönetim kurulu üyelerinin iptalini istediği genel kurul kararının, ibra edilmemeye ilişkin olup, böyle bir kararın tek başına henüz uygulanabilir bir karar olmadığı, zira, böyle bir karara dayanılarak ortaklık adına sorumluluk davası açılabilmesinin mümkün bulunmadığı, bunun için, genel kurulda dava açılmasına özel olarak karar verilmesinin gerektiği, sadece bu kararın, sorumluluk davasının dayanağı durumunda olduğu, bu itibarla, denetim ve yönetim kurulu üyelerinin, ibra edilmemelerine ilişkin bir genel kurul kararının iptalini, haklarında sorumluluk davası açılması yolunda alınmış genel kurul kararı bulunmadan önceki bir aşamada dava edebilmelerinin mümkün bulunmadığı, ne var ki, ibra edilmeme kararına bağlı olarak açılmış bir sorumluluk davasının mevcut olması halinde, yöneticilerin veyahut denetçilerin, ibra edilmeme kararının, toplantı ve karar nisabına aykırılık gibi şekli nedenlerle yokluğunun tespitini hemen dava edebilme hakları var ise de, esasa ilişkin iptal nedenlerinin açılmış sorumluluk davasında değerlendirilecek olması karşısında, denetçi veyahut yöneticilerin ibra edilmeme kararının esasa ilişkin nedenlerle iptal davasını açmakta hukuki yararlarının bulunmadığı, ibra edilmeme kararı ile birlikte sorumluluk davası açılması yönünde bir karar alınmış, ancak makul bir süre geçmesine rağmen böyle bir dava açılmamış ise, hukuki durumu askıda olan denetçi veyahut yöneticilerin, sorumluluk davası açılması kararının kanun, anasözleşme hükümleri ve iyiniyet esaslarına aykırı bulunduğu iddiasıyla dava açma hakları olduğu, dava tarihi itibari ile dava konusu yapılan genel kurulda, sorumluluk davası açılması hususunda bir karar alınmayıp, ibra etmeme kararı alınmış olup, bu kararın tek başına uygulanabilirliği olmadığı gibi, davacı vekilinin 5-6 ay sonra sorumluluk davasının açıldığı yönündeki beyanı göz önüne alındığında, yöneticilerin veyahut denetçilerin, ibra edilmeme kararının, toplantı ve karar nisabına aykırılık gibi şekli nedenlerle yokluğunun tespitini hemen dava edebilme hakları var ise de, esasa ilişkin iptal nedenlerinin açılmış sorumluluk davasında değerlendirileceği, eldeki davada açılan sorumluluk davası ile ilgili olarak sonradan alınmış bir Genel Kurul Kararının bulunup bulunmadığı belli değilse de, Genel Kurulun sonradan davaya icazet verebileceği, dava tarihi itibari Genel kurul Kararının bulunmadığının ve sonradan sorumluluk davası açıldığının açık olduğu, Kooperatifler Kanunu hükümlerine göre, mahkemelerin kooperatif organı yerine geçerek, bu organın yetkisinde olan bir konu hakkında karar vermesi olanağının bulunmadığı, davacıların “ibra edilmemesine” ilişkin kararın iptalini istemekte hukuki yararlarının olmadığı, (YARGITAY23. Hukuk Dairesinin 2014/7247 E. 2015/1931 K. Sayılı ilamı) davacıların hükmen ibra taleplerinin ise reddi gerektiği, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, başvurunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nun 353/1b-1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir davacıdan alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı olmak üzere toplam toplam 464,20 TL harcın, davacı tarafça peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 298,50 TL harcın davacılardan eşit olarak tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığınaDosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/06/2020