Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/29 E. 2019/520 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/29 Esas
KARAR NO : 2019/520
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARETMAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/838 Esas
KARAR NO : 2018/756
KARAR TARİHİ: 19/07/2018
DAVA : İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 21/03/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirketin bilgi teknolojileri alanında faaliyette bulunduğunu, son yıllardaki dövizdeki artışın ithalat maliyetlerini arttırması, yurt içinde yaşanan siyasi ve ekonomik olumsuzluklar nedeniyle yurt içi taleplerin düştüğünü, pazarlama ve genel yönetim giderlerinin gereksiz istihdam ve teknik harcamaların kontrol edilememesi nedenleriyle aşırı artmasının nedenlerden biri olup kullanılan kredilerin yüksek maliyetlerinin şirketin mali sıkıntı içine girmesine neden olduğunu, mali sıkıntıların ödeme dengelerini bozduğunu ve sonuçta 08/11/2015 tarihi itibariyle borca batıklığa sebebiyet verdiğini, temel ve tali tedbirlerin uygulanması ile şirketin borca batıklıktan çıkabileceğini, alınan ve alınacak önlemlerin iyileştirme projesinde açıkça yazıldığını belirterek şirketin iflasının ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA Müdahil vekilleri, müdahale taleplerinin kabulüne, davanın reddine ve davacı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince, kayyımlar ve bilirkişi kurulunca da tespit edildiği üzere, iyileştirme projelerinin ciddi ve inandırıcı nitelikte olmadığı gibi davacı şirketin iflas erteleme ve borçtan kurtulma ve yeniden sağlıklı nitelikte ticari hayata devamı konusunda davanın başından hüküm tarihine kadar samimiyetinin bulunmadığı, davanın sonlarına doğru gösterdiği kayyımlara mali tabloları sunmama, onay için başvurmama, kayyım ücretlerini ödemememe gibi tavırdan da anlaşılacağı üzere tedbir kararlarından yararlanarak borçların ödenmesinin ertelenmesi ve engellenmesi amacıyla erteleme talebinde bulunduğu, davanın hiçbir aşamasında iflas erteleme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle erteleme talebinin reddi ile davacı şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresinde sunduğu 06.09.2018 tarihli dilekçesinde özetle,1-Kayyum raporlarında son 5 aylık döneme ilişkin evrak sunulmadığı ve son üç ayın kayyum ücretlerinin ödenmediği hakkında beyanda bulunulmuş isede, bunun kabul edilemeyeceği, zira duruşma esnasında da bildirdikleri gibi mali tabloların son olarak 3 dönemlik olarak mart sonu itibari ile bilirkişi heyeti ile birlikte kendilerine ulaştırıldığıi yine dosyadan incelenmesi halinde kendilerine kayyum ücreti borcunun bulunmadığı, 2- Bilirkişilerin ise dosyaya sunmuş olduğu 3. Ek raporlarında müvekkil şirketin mali açıdan borca batıklıktan çıktığı ancak, alacak olarak gözüken kayıtların tahsilinin somut dayanak sunulmadığı takdirde mümkün olabildiğinin tartışılır olduğunu bildirdikleri, fakat bu hususta mahkemenin müvekkili şirkete alacaklarının tahsil kabiliyeti bakımından süre dahi veremediği vee direk iflasına karar verdiği, zira müvekkili şirketin, alacaklarının çoğu ile görüşmelere devam etmekte olup, ödeme yapılmayanlar ile ilgili takipleri açmaya başlamış olmasına rağmen bu sürecin sonu beklenilmeden karar verildiği,3-Müvekkili şirketin, tedbir kararının alındığı tarihten bu yana iyileştirme projesinin işlerlik kazanması amacıyla şirketin faaliyeti için zaruri ihtiyaçlarına öncelik verilerek mal (malzeme, vs) alımı, işçilik ödemeleri ve acil çalışmalar için ödeme yapılmaya çalışılarak, ekonomik krize rağmen, ortakların şahsi çabaları ile şirketlerin duraksız çalışmasının sağlatıldığı, kaldı ki müvekkili şirketin, müdahil olan ve olmayan tüm alacaklılar ile görüştüğü, davanın açıldığı tarihten bu yana yüklü miktarda borç ödemesi yapıldığının da kayyum raporlarında bildirildiği,4- Bilirkişilerin 3. ek raporlarında müvekkili şirketin mali açıdan borca batıklıktan çıktığını bildirdikleri, müvekkili şirketin, dava dosyasından da görüleceği üzere geçmiş portföylerinin çok iyi olduğu, bakılacak olursa yapmış oldukları işler kapsamında ki marka değerleri dahi tek başlarına bir değer ifade ettiği, ancak mali kayıtlara göre borca batıklıktan çıkan müvekkili şirket için iflasına karar verilmesi halinde ciddi bir değerin yok olacağı, müvekkil şirket hakkında iflas kararı değil de, hakkındaki iflas kararının kaldırılması yönünde karar verilmesi gerektiği görüşleri istinaf sebebi olarak ileri sürülmüştür.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME:Dava, İİK’nun 179, 179 a-b ve TTK’nun 376 ve 377 maddele- rinde düzenlenen iflas erteleme istemine ilişkindir. Davacı, iyileştirme projesini sunarak iflas erteleme talebinde bulunmuş, mahkemece, yargılama boyunca 13 kayyım raporu, asıl raporla beraber 3 ek rapor alınmış, yapılan değerlendirme sonucu şirketin borca batıklıktan çıkma koşulunu sağlamayadığı, revize projeninde ciddi ve uygulanabilir olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı şirketin son fiili durumunu göstermesi açısından incelendiğinde 13. nolu kayyım raporunda özetle, davacı şirketin 2018 yılı ilk dört ayına ait mali tabloları sunmaması nedeniyle raporun hazırlanamadığı, son olarak 07/03/2018 tarihi itibari ile üç şirket çalışanı için onay alınıp başkaca herhangi bir onay alınmadığı, 2018 yılı nisan ve mayıs ayına ait iki aylık kayyım ücretinin ödenmediği, mal alış ve mal bedelinin ödenmesi konusunda onay alınmadığı, uyarıya rağmen bir gelişme olmadığı, yapılan toplantı ile yöneticilerin iflas erteleme süreci yönünden uyarıldıkları, on dört nolu son kayyım raporunda; 2018 yılı ilk beş ayına ait mali tabloların sunulmaması nedeniyle raporun hazırlanamadığı, kayyım heyetinden herhangi bir onay alınmadığı, 2018 yılı nisan, mayıs ve haziran ayı kayyım ücretlerinin ödenmediği bildirilmiştir.Aynı şekilde, şirketin son kaydi ve rayiç değerlerin tespitine yönelik 03/07/2018 tarihli üçüncü ek rapor incelendiğinde özetle, bilirkişi kurulu oy birliği ile, satış değerleri esas alınmak üzere rayiç değerlere göre düzenlenen ara bilanço sonuçlarına göre, şirketin 31/03/2018 tarihi itibari ile borca batık durumdan çıkmış olduğunu, ancak bu konuda net bir değerlendirme yapılabilmesinin ticari alacaklar bakiyesinin tahsil kabiliyetine bağlı göründüğünü, kayyım raporunda belirtilen yaklaşık yirmi beş milyon TL tutarındaki alacakların tahsil kabiliyetinin bulunduğuna yönelik olarak davacı şirketçe somut dayanaklar sunulmadığı taktirde şirketin borca batık durumdan çıktığı gibi net bir sonuca ulaşılmasının mümkün görülmediğini, en son sunulan iyileştirme projesinin gelinen aşama itibari ile uygulanabilir bir proje olduğundan söz edebilmenin de güç göründüğünü bildirmişlerdir.Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulma- sının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Gerek borca batıklık ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı hususunda (muhasebe ve işletme ekonomisi bilgisi özel ve teknik bilgi niteliğinde bulunduğundan ve hâkimin bunları genel ve mesleki bilgisiyle çözmesi beklenemeyeceğinden) HMK’nın 266. maddesinde gösterildiği şekilde bilirkişinin oy ve görüşüne müracaat edilmeli ve bu raporun da hukuka uygunluğunun hakim tarafından denetlenmesi gerekir. Öte yandan İflas erteleme davalarında erteleme talep eden şirketin borca batık olması dava şartıdır. Borca batıklık, TTK’nın 376. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Erteleme talep eden şirketin mevcut kayıtları; tapu, trafik, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer verilerin toplanması ve konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor alınarak belirlenmelidir.Yukarıda bilirkişi raporuna ilişkin açıklamada, 03/07/2018 tarihli üçüncü ek raporda, satış değerleri esas alınmak üzere rayiç değerlere göre düzenlenen ara bilanço sonuçlarına göre şirketin 31/03/2018 tarihi itibari ile borca batık durumdan çıkmış olduğu, ancak bu konuda net bir değerlendirme yapılabilmesinin ticari alacaklar bakiyesinin tahsil kabiliyetine bağlı göründüğünü, kayyım raporunda belirtilen yaklaşık yirmi beş milyon TL tutarındaki alacakların tahsil kabiliyetinin bulunduğuna yönelik olarak davacı şirketçe somut dayanaklar sunulmadığı taktirde şirketin borca batık durumdan çıktığı gibi net bir sonuca ulaşılmasının mümkün görülmediği belirtilmiş olmakla, davacı şirketin borca batık olup olmadığının tereddüte yer vermeyecek, net bir şekilde tespit edilemediği, raporun sonuç değerlendirmesinin kendi içinde çelişkili bir durum oluşturduğu görülmektedir.Bu durumda, mahkemece, davacı şirketin borç miktarı, üçüncü şahıslardan olan alacakları ve taşınmazları, taşıtları, demirbaşları v.s. tüm mevcut malvarlığı yönüyle, aynı bilirkişi heyetine mahallinde ve ayrıca defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılması, kayyım raporunda belirtilen alacakların son tahsilat durumu da arştırılarak davacı şirketin aktif ve pasifini rayiç değerleriyle tereddüte yer vermeyecek şekilde belirleyen; gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alındıktan sonra, davacı şirketin borca batık olmadığının tespiti halinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak şirketin iflasına karar verilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile, HMK 353.1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen eksikliğin giderilmesinden sonra yeniden karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret mahkemesinin 2015/838 E. 2018/756 K. 19/07/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 32,30 TL başvuru harcı ile yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 121,30 TL harçtan peşin olarak yatırılan 98,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,20 TL olmak üzere toplam 55,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/03/2019