Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2898 E. 2023/150 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2898 Esas
KARAR NO: 2023/150
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/07/2018
NUMARASI: 2015/997 Esas, 2018/914 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
KARAR TARİHİ: 09/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı …’ye ait temiz su borusunun patlaması sonucu, müvekkili nezdinde sigortalı dairenin zeminine yayılan suların hasara neden olduğunu, hasar nedeniyle sigortalıya 08/09/2014 tarihinde 4.842,00 TL ödendiğini, zarardan hizmetin yürütülmesinde gerekli önlemi almayan davalı …’nin sorumlu olduğunu, sigortalıya yapılan ödemenin rücuen tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; davacının talebinin hizmet kusuruna dayanması nedeniyle uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğunu, dışarıdan gelebilecek su sızıntılarına karşı betonarme tecrit duvarının yapılması ve muhtemel su baskınlara karşı tahliye pompasının bulundurulması gerektiğini, binanın projesine uygun yapılmaması ve imar mevzuatına aykırı olması halinde fen ve sanat kurallarına uygun yapı yapmayanların hasardan sorumlu olduğunu, müvekkilinin sorumlu tutulabilmesi için zarar ile idari işlem veya eylem arasında illiyet bağı bulunması gerektiğini, talep edilen bedelin piyasa rayicine uygun olmayıp fahiş olduğunu, müvekkili temerrüde düşürülmediğinden faizin dava tarihinden sonrası için istenebileceği belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, hasarın temiz su borusunun patlaması nedeniyle oluştuğu ve sorumluluğun davalı …’ye ait olduğu, eksper ve bilirkişi raporuna göre sigortalının zararının 4.842,00 TL olduğu, davacının ödeme tarihinden itibaren faiz isteyebileceği, alacak likit olmadığından icra tazminatı istenemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının takibe itirazının iptaline, takibin devamına, davacının icra tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; sigortalının bulunduğu binada su ya da başka basınçlara karşı betonerme perde duvar yapılmadığını, izolasyon tedbirlerinin alınmadığını, ayrıca drenaj sisteminin de yetersiz olduğunu, fen ve sanat kurallarına uygun yapı yapmayanların uğranılan zararın tazminini istemeyeceklerini, istenen bedelin fahiş olduğunu ve eksper raporu esas alınarak belirlendiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, konut sigorta poliçesi gereği sigortalıya ödenen bedelin, hasar sorumlusundan tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı şirkete konut sigorta poliçesi ile sigortalı konutta yaşanan su taşkını nedeniyle sigortalı konutun hasara uğradığı, davacı şirketin sigortalıya 08/092014 tarihinde 4.842,00 TL sigorta tazminatı ödediği, ödenen bedelin rücuen tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlattıkları, davalının takibe itirazı üzerine itirazın iptali ve takibin devamı için işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, hasarın su borusu patlamasından kaynaklandığı ve hasardan davalının sorumlu olduğu, eksper raporunda belirtilen hasar bedelinin sigortalının gerçek zararı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili hükmü istinaf etmiştir.Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 tarih 37 Esas 9 Karar R.G.3.7.1944 sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı sigorta şirketi olup, halefi olduğu sigortalısı gerçek kişidir ve uyuşmazlık haksiz fiilden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte iken, işin esasın incelenerek kararı verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan tüm yasal nedenler ve özellikle mahkemenin görevi taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmayacağından mahkemece, davanın mahkemenin görevi ile ilgili dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek karar verilmiş olması doğru olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun işin esası incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalının istinaf başvurusunun işin esası incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/997 Esas, 2018/914 Karar ve 18/07/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA,3-a)Davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1-c bendindeki mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2. fıkrası uyarınca usulden reddine, b)Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK 20.maddesi gereğince taraflardan birinin iki hafta içerisinde mahkemeye başvurması halinde dosyanın NÖBETÇİ İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,c)Aksi halde davanın açılmamış sayılmasına,e)HMK 331/2. fıkrası gereğince yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 76,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 103,06 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-İstinaf yargılama giderlerinin yeniden verilecek hükümde dikkate alınmasına,6-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-2.fıkrası gereğince kaldırılarak yeniden aynı yasanın 353/1a-3.fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.09/02/2023