Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2889 E. 2023/212 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2889 Esas
KARAR NO: 2023/212
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/04/2019
NUMARASI: 2016/360 Esas, 2019/363 Karar
DAVA: SİGORTA (Kaza Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili firmanın, davalı … tarafından … poliçe numaralı Metal Sektörü Paket Sigorta Poliçesi ile iş kazalarını da kapsar şekilde sigortalandığını, müvekkili bünyesinde pres operatörü olarak işe başlayan dava dışı …’nun 10.03.2010 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle uğradığı zararlarının tazmini için müvekkiline karşı Bakırköy 13. İş Mahkemesinin 2010/369 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğini, karara göre hesap edilen 39.011,78 TL’nin …’nun bildirilen …bank hesabına ödendiğini, zikredilen kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2013/12370 Esas ve 2013/24140 Karar sayılı kararı ile 17.12.2013 tarihinde kesinleştiğini, bu dosya gereğince ödemek zorunda kalınan tutarın davalı tarafından halen ödenmediğini, ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumunun müvekkiline karşı Bakırköy 2. İş Mahkemesinin 2013/365 Esas sayılı dosyasında açtığı dava ile toplam 7.640,55 TL’nin tahsilini talep ettiğini, zikredilen davada henüz karar verilmediğinden zararlarının da belirlenmediğini, bu nedenle bu dava nedeniyle her türlü ıslah haklarını saklı tuttuklarını, iş kazası nedeniyle uğranılan zararların rücuen tahsili için işbu davanın açıldığını belirterek her türlü talep, ıslah ve sair dava hakları saklı kalmak üzere zikredilen poliçe kapsamında temin edilen zararlar için şimdilik 15.000,00TL tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 11/02/2019 havale tarihli ıslah dilekçesi ile, 15.000,00 TL olarak ikame edilen dava değerini 58.822,58 TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirketin, müvekkili şirkete 11.11.2009/2010 tarihleri arasında geçerli … poliçe nolu İşyerim Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, ilgili poliçe kapsamında işveren mali sorumluluk teminatının kişi başına 10.000 TL ile sınırlı olduğunu, dava dışı … tarafından Bakırköy 13. İş Mahkemesinin 2010/369 Esas sayılı dosyası ile açılan davanın kendilerine ihbarı sonucu yaklaşık 10 ay sonra müvekkilinin iş kazasından haberdar olduğunu, iş kazasının süresinde kendilerine ihbar edilmediğini, İşveren Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının 8. maddesinde “iş bu sözleşmeye göre, sigorta ettirenin sorumluluğunun mucip olabilecek her hadiseyi, buna muttali olduğu andan itibaren beş gün içinde sigortacıya yazıyla ihbar etmekle yükümlü olduğu” hususunun düzenlendiğini, davacı tarafından iş kazasının meydana gelmesinden sonra süresinde müvekkili şirkete ihbarda bulunulmadığını ve müvekkili şirket tarafından gerekli araştırma yapma ve gerekirse davacı ile dava yoluna gidilmeksizin sulh olma ihtimalinin ortadan kaldırıldığını, davacı şirketin dava öncesinde bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi, dava sonuçlandığında da ödeme konusunda kendilerine bir bildirimde bulunmadığını, davacı şirketin, tazminatın müvekkili şirketin sorumu olduğu kısmını müvekkili şirkete ödetmek yerine Mahkemeleri meşgul ederek dava yolunu seçmiş olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin, 10.000 TL teminat ve teminata oranlanan ferileri ödemeye hazır olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; davalı tarafından hazırlanmış olan sektör sorumluluk poliçesinin işveren mali sorumluluk kişi başı kaza limitinin 10.000 TL olduğu ve davalının poliçe teminat limiti ile sınırlı sorumluluğunun bulunduğu, davacının, çalışanının geçirmiş olduğu iş kazası sebebiyle hem SGK tarafından ödenen hem de işçiye ödenen tazminat tutarını, sektör sorumluluk sigortası yaptırmış olduğu davalıdan talep edebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında düzenlenen poliçede işveren mali sorumluluk teminatının kişi başına 10.000 TL olduğuna yönelik sınırın, müvekkilinin bilgisi dahilinde konulmuş bir sınır olmadığını, Mahkemece yazılan müzekkere akabinde davalının, … … Metal Sektörü Sigorta Poliçesini göndermiş ise de poliçe eski tarihli olduğundan sigorta bilgilendirme formuna ulaşılamadığından sigorta bilgilendirme formunun gönderilmediğini bildirdiğini, gönderilen … … poliçede müvekkili şirket yetkililerinin herhangi birinin imzasının bulunmadığını, poliçede konulan üst limitlerin hangi kritlerlere göre belirlendiği yahut dağıtıldığının belli olmadığını, sigorta ettirenin yazılı oluru olmadan sigorta firmasının keyfen belirlediği teminat tutarlarının müvekkili yönünden bağlayıcı olmadığını, 28.10.2007 tarihli … numaralı Resmi Gazetede yayımlanan Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmeliğin 1. maddesine göre, sigortacının, belli bir sigorta ilişkisine girmek isteyen kişilerin, gerek sözleşmenin müzakeresi gerekse kurulması sırasında sözleşmenin konusu, teminatları ve diğer özellikleri hakkında oluşabilecek bilgi eksikliklerinin giderilmesi ile sözleşmenin devamı sırasında ortaya çıkabilecek ve sözleşmenin işleyişi ile ilgili olarak sigorta ettireni, sigortalı veya lehdarı etkileyebilecek nitelikteki değişiklik ve gelişmelerden ilgililerin haberdar edilebilmesini sağlayacağını, Yönetmeliğin 9/2 maddesinde ise, “En az iki nüsha düzenlenecek bilgilendirme formu, sözleşmenin kurulmasından önce sigortacı tarafından kaşelenip imzalandıktan sonra, sözleşmeye taraf olmak isteyen kişiye imza karşılığı verilir. Sigortacı formun bir nüshasını saklamak zorundadır. İmza, sigorta ettirenin, sigorta sözleşmesi ve işleyişi hakkında bilgi sahibi olduğu hususunda aksi ispat edilebilir karine teşkil eder.” düzenlemesinin bulunduğunu, Yönetmelik uyarınca davalı … şirketinin, sözleşmenin kurulmasında müzakere edildiğini, teminat ve diğer özelliklerle ilgili bilgi eksikliklerinin giderildiğini ve sonradan ortaya çıkabilecek değişiklikler hakkında müvekkili şirketi haberdar ettiğini iddia ve ispat edemediğini, kaldı ki davalı şirketin Mahkemeye sigorta bilgilendirme formunun suretini de sunamadığını, bu nedenle davalının sorumluluğunu, müvekkilinin bilgisi ve izni dışında belirlenmiş olan 10.000,00 TL’lik üst sınır ile sınırlandırmanın hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, iş kazası sebebiyle dava dışı işçisi … ve ayrıca SGK tarafından açılan davalar sonucu yapılan ödemelerin sigorta poliçesi uyarınca davalı … şirketinden tahsili istemine ilişkindir. İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/417 Esas 2015/306 Karar sayılı ilamı ile, İş Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği, İstanbul 3. İş Mahkemesinin 2015/482 Esas 2015/587 Karar sayılı kararı ile karşı görevsizlik kararı verilerek dosyanın görev uyuşmazlığının giderilmesi için gönderildiği Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2015/16186 Esas 2016/2903 Karar sayılı ilamı ile, tarafların tacir olduğu ve işin de her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi 22/06/2018 tarihli raporunda; davacı şirket çalışanının geçirmiş olduğu iş kazası sebebiyle davacı tarafından SGK kurumuna ödenen 14.666,84 TL ile dava dışı kazazede …’na ödenen 39.011,78 TL tazminat tutarının sektör sorumluluk sigortası uyarınca davalı … şirketinden talep edilebileceğini, davalı … şirketinin, poliçe teminat limiti olan 10.000 TL ile sınırlı sorumluluğunun bulunduğunu bildirmiştir. Bilirkişi 21/11/2019 tarihli ek raporunda sonuç olarak, kök rapordaki görüşlerini tekrar etmiştir. Davacı şirketin dava dışı işçisi …’nun iş kazası geçirdiği, iş kazası sebebiyle … tarafından davacı şirkete karşı Bakırköy 13. İş Mahkemesinin 2010/369 Esas sayılı dosyası ve SGK tarafından yine davacı şirkete karşı kurumun zarara uğratıldığından bahisle Bakırköy 2. İş Mahkemesinin 2013/365 Esas sayılı dosyası ile açılan davalarda, davacı şirket aleyhine hükmedilen tutarların icra takipleri neticesinde davacıdan tahsil edildiği uyuşmazlık konusu olmayıp uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan sigorta poliçesi uyarınca davalının sorumluluğunun sınırlı olup olmadığı, buna göre davacının talep edebileceği miktarın ne olduğu hususlarına ilişkindir. Mahkemece, davalı … şirketine müzekkere yazılarak poliçe ve varsa davacı tarafından imzalanan sigorta bilgilendirme formunun celbi talep edilmiş olup davalı tarafından sigorta poliçesinin gönderildiği, ancak eski tarihli poliçe olduğundan sigorta bilgilendirme formuna ulaşılamadığı bildirilmiştir. Taraflar arasında yapılan Metal Sektörü Paket Sigorta Poliçesine göre, poliçenin 11/11/2009-11/11/2010 tarihleri arasında geçerli olduğu, sigortalının davacı şirket olduğu, poliçede yer verilen teminatlardan sorumluluk sigortaları başlığı altında düzenlenen İşveren Mali Sorumluluk teminatının kişi başı bedeni 10.000,00 TL ve kaza başı bedeni 50.000,00 TL olarak belirlendiği, işveren mali sorumluluk klozu bölümünde, ekli İşveren Sorumluluk Sigortası Türk Genel Şartları hükümleri saklı kalmak üzere sigortalının yanında çalışanların iş kazaları sonucunda işverene yöneltilebilecek sorumlulukların Genel Şartların 2. maddesinin A, C ve D fıkralarında bahsi geçen haller dahil olmak üzere teminata dahil edildiği ve sigortacının bir olaydaki azami sorumluluğunun poliçede gösterilen bedeli aşamayacağının düzenlendiği görülmektedir. “…Taraflar arasındaki kasko poliçesinin, 08.06.2012 tarihinde yani 6762 sayılı eski TTK’nın yürürlükte olduğu dönemde tanzim edildiği; davaya konu hasarın oluşmasına yol açan olayın (araç anahtarının izinsiz alınması ile yapılan kaza) 18.07.2012 tarihinde yani 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde gerçekleştiği görülmektedir. 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlük Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 39/1 maddesindeki “6762 sayılı Kanun yürürlükte iken yapılmış ve hüküm ifade etmeye başlamış sigorta sözleşmelerine, Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl süreyle 6762 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Ancak, bu bir yıllık süre içinde sigorta ettireni, sigortalıyı ve lehdarı koruyan hükümler bakımından, 1517 nci maddesi müstesna, Türk Ticaret Kanunu hükümleri geçerli olur” şeklindeki düzenlemede yer alan 1 yıllık süreden sonraki bir tarih olan 20.03.2014’te açılmış olan temyize konu davada, somut olaya 6102 sayılı yeni TTK hükümlerinin uygulanması gerekecektir…” (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/10782 Esas 2016/1632 Karar sayılı ilamı). Öncelikle poliçenin düzenlenme tarihi dikkate alındığında somut olayda hangi kanunun uygulanacağı belirlenmelidir. 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 2. maddesinde “(1) Bu Kanunda aksi öngörülmemiş veya farklı bir şekilde düzenlenmemişse: a) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukukî sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişlerse, o kanun hükümleri uygulanır. b) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleşmiş hukukî fiiller, bağlayıcılıkları ve hukukî sonuçları itibarıyla, bu tarihten sonra dahi, gerçekleştikleri tarihte yürürlükte bulunan kanuna tâbidir. c) Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten sonra meydana gelen olaylara Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır…” ; “sigorta sözleşmesi” başlığı altında 39. maddesinde “(1) 6762 sayılı Kanun yürürlükte iken yapılmış ve hüküm ifade etmeye başlamış sigorta sözleşmelerine, Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl süreyle 6762 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Ancak, bu bir yıllık süre içinde sigorta ettireni, sigortalıyı ve lehdarı koruyan hükümler bakımından, 1517nci maddesi müstesna, Türk Ticaret Kanunu hükümleri geçerli olur…” düzenlemeleri yer almaktadır. Buna göre somut olayda, taraflar arasındaki 11/11/2009-11/11/2010 tarihleri arasında geçerli olan Metal Sektörü Paket Sigorta Poliçesinin 13/11/2009 tarihinde tanzim edildiği, rizikonun (iş kazasının) 10/03/2010 tarihinde meydana geldiği anlaşılmış ise de davanın, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlük Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 39/1 maddesindeki düzenlemede yer alan 1 yıllık süreden sonra 05/04/2016 tarihinde açılmış olması sebebiyle 6102 sayılı TTK hükümleri gereğince değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Somut olayda uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nun 1423. maddesinde “Aydınlatma yükümlülüğü” başlığı altında “(1) Sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirir. Ayrıca, poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklar. (2) Aydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir.” düzenlemesi yer almaktadır. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili, davalı … şirketinin müvekkili ile sigorta sözleşmesini müzekare etmeden, sigorta bilgilendirme formunu müvekkiline vermeden ve müvekkilinin imzasını almadan söz konusu poliçede yer alan üst limitlerin belirlendiğinden bahisle 10.000 TL olarak belirlenen üst limitin müvekkilinin bilgisi ve izni dışında olduğundan hukuka aykırı olduğunu iddia etmektedir. Az önce açıklanan 6102 sayılı TTK’nun 1423. maddesi dikkate alındığında, sigortacı, sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerinden oluşan aydınlatma yükümlülüğünü sigortalıya karşı yerine getirmese dahi sigortalı, sözleşmenin yapılmasına 14 gün içinde itiraz etmemiş ise sözleşme poliçede yazılı şartlar ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlar kapsamında yapılmış olur (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/16351 Esas 2017/8265 Karar sayılı ilamı). Buna göre, 6102 sayılı yasanın 1423. maddesinin 2. fıkrası gereğince davacı … ettiren tarafından sözleşmenin yapılmasına 14 gün içerisinde itiraz edildiğine dair dosya içerisine herhangi bir belge ve bilgi ibraz edilmediğinden sözleşmenin poliçede yazılı şartlarla ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlar kapsamında yapılmış olduğunun kabulü gerekmiştir. Sonuç olarak, taraflar arasında geçerli olan poliçede yazılı hükümlere göre, İşveren Mali Sorumluluk teminat limitinin kişi başı bedeni zararlarda 10.000,00 TL ile sınırlandığı, Mahkemece ise doğru bir şekilde, davalının, kişi başı bedeni zararlar için geçerli teminat limiti olan 10.000 TL ile sorumlu tutularak aleyhine hüküm tesis edildiği anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/360 Esas, 2019/363 Karar ve 22/04/2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a. fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/02/2023