Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2871 E. 2023/175 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2871 Esas
KARAR NO: 2023/175
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19/06/2019
NUMARASI: 2016/991 Esas, 2019/917 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin endüstri, otomotiv, eğitim gibi sektörlerde müşterilerine test, ürün belgelendirme, gözetim, denetim, yönetim sistemleri belgelendirme, bilgi hizmetleri ve eğitim konularında teknik hizmetleri sunan … tarafından akredite olmuş bir kuruluş olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki 12/07/2013 tarihli sözleşme gereği, müvekkili şirketin, davalı tarafından kendisine gönderilen her bir araç için 76/115/AT’ye göre doküman inceleme ve üst raporlama ve 77/541/AT’ye göre test ve raporlama yapmayı taahhüt ettiğini, davalı tarafın da bahsi geçen testlerin yapılması karşılığında -test sonucuna bakılmaksızın- müvekkili şirkete araç başına 2.200 Euro + KDV tutarında ücret ödemekle yükümlü kılındığını, işbu çerçeve içerisinde müvekkilinin, davalıya, davalı tarafından kendisine gönderilen aracın yasal mevzuata uygunluğunun tescil belgesi olan “Homologasyon” hizmetini verdiğini ve bu kapsamda davalının … plakalı … markayı aracına ilişkin olarak Avrupa Birliği Motorlu Araçların Emniyet Kemerleri Bağlantı Parçaları ile ilgili Tip Onayı Direktifi uyarınca yapılan test sonucunda Teknik Raporlar ve Çekme Testi ECE R14 Test raporunun düzenlendiğini, söz konusu raporda müvekkili şirket tarafından sözleşme konusu hizmetlerin eksiksiz şekilde verildiğinin teknik raporlar ve test raporları ile sabit olduğunu, işbu hizmetin verilmesinin akabinde 29/11/2013 tarihli ve … Fatura nolu 8.749,95 TL (76/115/AT ve 74/541/AT test ve test rapor bedeli 2.200 Euro + KDV, işçilik ve vinç hizmeti 1.371,15 TL + KDV ) bedelinde faturanın tanzim edildiğini, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin adresi itibariyle yetkili mahkemelerin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkili şirketin davacının iddia etmiş olduğu bedelden sorumlu olmadığını, 02/10/2012 tarihli 28429 sayılı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliğinin 8/1a maddesinde yer alan “Test ve muayene sonucunda, numunenin uygun çıkması durumunda; test ve muayene, nakliye, bindirme ve indirme ücreti Bakanlığa aittir” düzenlemesine göre bu test, muayene ve türevi ücretlerinin Bakanlık tarafından karşılanacağının açıkça belirtildiğini ve bu kapsamda taraflar arasında yapılan protokolün 5.3 maddesi gereğince ödemenin ne zaman, ne şekilde ve kimin tarafından yapılacağının kararlaştırıldığını, söz konusu protokolün 5.3 maddesinde yer alan “… tarafından gönderilen … nolu fatura bedelini T.C. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı talimatları gereğince yansıtma faturası düzenleyecek ve Kurum tarafından ödemenin Mermerler’e yapılmasına müteakip; … Otomotiv de …’e ödemeyi gerçekleştirecektir” düzenleme kapsamında davaya konu fatura alacağının T.C. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından müvekkili şirkete ödeme yapılmasına müteakip davacı şirkete ödeneceği hususunda tarafların tereddüde yer bırakmayacak şekilde anlaşmış olduklarının görüleceğini, ödemenin henüz Bakanlık tarafından yapılmaması sebebiyle davacının, bu bedeli müvekkili şirketten talep hakkının henüz doğmadığını, bu durumda davacının alacağının muaccel olmadığını, davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek öncelikle yetki sebebiyle davanın usulden aksi halde esastan reddine, davacı tarafın kötü niyetli olması sebebiyle %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; 02/10/2012 tarih 28429 sayılı Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliğinin 8/1a maddesinde; “Test muayene ve sonucunda numunenin uygun çıkması durumunda test ve muayene, nakliye, bindirme ve indirme ücreti Bakanlığa aittir” düzenlemesinin bulunduğu, bu kapsamda taraflar arasında icra takibine konu faturanın dayanağı hizmet ile ilgili “PROTOKOL” başlıklı sözleşme düzenlendiği, sözleşmenin 5.3 maddesinde “… Otomotiv, … tarafından gönderilen … nolu fatura bedelini TC Bilim Sanayi Teknoloji Bakanlığı talimatları gereğince yansıtma faturası düzenleyecek ve kurum tarafından ödemenin …’e yapılmasına müteakip, … Otomotiv de …’e ödemeyi gerçekleştirecektir.” şeklinde yönetmelik düzenlemesine istinaden yapılan protokolde öncelikle davalı şirketin, davadışı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına yansıtma faturası düzenlemesi, Bakanlık tarafından davalı şirkete ödemenin gerçekleşmesi halinde de davalı şirket tarafından davacıya ödemenin yapılmasının kararlaştırıldığı, icra takibine konu fatura bedelinin henüz Bakanlık tarafından davalı şirkete ödenmediği, dolayısıyla alacağın muaccel olduğundan bahsedilemeyeceği, açıklanan nedenlerle davalı şirket aleyhine yapılan icra takibinin haksız olduğu, davacının protokol maddesini bilerek alacağını icra takibine konu etmesinin ise kötüniyetli olduğunu gösterdiği gerekçeleriyle davanın reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ilgili protokolü müvekkili şirket adına imzalayan …’nun müvekkili şirket nezdinde imza yetkisi bulunmadığını, protokolden işbu dava kapsamında haberdar olunduğunu, ilk derece mahkemesinin, verdiği karara dayanak olarak gösterdiği protokole ilişkin yapmış oldukları itirazları değerlendirmediğini, müvekkili şirketin, protokolden sorumlu tutulmasının abesle iştigal olduğunu, taraflar arasında bulunan sözleşmenin hiçbir maddesinde Bakanlık ile ilgili bir düzenleme bulunmadığını, sözleşmeye göre davalı şirketin, müvekkili şirket tarafından verilecek hizmetlere ilişkin ödeme yapmayı üstlendiğini ve ilgili faturanın, Bakanlık adına düzenlenmesi gerektiğine ilişkin herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, bu nedenle faturaya ilişkin bedelin sözleşmenin tarafı olan davalı şirketten talep edilebileceğini, müvekkili şirketin sözleşme çerçevesinde üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, bu kapsamda davalının, süresinde itiraz dahi etmemiş olduğu faturaya ilişkin tutarı müvekkili şirkete ödemekle yükümlü olduğunu, müvekkili şirketin işbu davayı açmakta kötüniyetli olmadığından ilk derece Mahkemesi tarafından hükmedilen kötüniyet tazminatının hukuka aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için davalının müvekkili şirkete ilgili fatura bedelini ödemekle yükümlü olmadığı kabul edilse dahi ilk derece Mahkemesi tarafından müvekkili şirket aleyhine hükmedilen kötüniyet tazminatının hukuka aykırı olduğunu, şöyle ki müvekkili şirketin, Mahkemenin kararına dayanak oluşturan ve yetkisiz kişilerce imzalanan ve bu nedenle hiçbir şekilde kendisini bağlamayacak olan protokolden işbu dava kapsamında haberdar olduğunu, aynı zamanda müvekkili şirketin, davalı ile dava dışı Bakanlık arasındaki hukuki ilişkiden de haberdar olmadığını, müvekkili şirketin, alacağını yasal yollardan tahsil etme amacından başka bir amacı olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacının, davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 8.749,95 TL asıl alacak ve 2.344,51 TL faiz olmak üzere toplam 11.094,46 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalının takibe ve borca karşı itirazda bulunduğu, davacının ise yasal süresi içerisinde işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Bilirkişi 21/03/2019 tarihli raporunda, taraflarca incelemeye sunulan ticari defterlerin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğunu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğunu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğunu, ticari defterlerin H.M.K 222. maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğunu, taraflar arasında ihtilafa konu 29/11/2013 tarih … numaralı 8.749,95 TL tutarındaki faturanın davacı ve davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, davacı şirketin, davalı şirketten icra takip tarihine kadar 8.749,95 TL asıl alacağa 2.344,51 TL işlemiş faiz talebinde bulunabileceğini, ancak takdiri mahkemeye ait olmak üzere taraflar arasında tanzim edilen protokolün 5. maddesi gereği davalı şirketin dava dışı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına yansıtma faturası düzenlediği ve davadışı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından davalı şirkete ödemenin gerçekleştirilmediğini, bu sebeple borcun muaccel olarak değerlendirilmemesi gerektiğini ve borcun takibe konu edilmesinin haksız olduğunu bildirmiştir. Somut olayda taraflar arasında sözleşme ilişkisi çekişmesizdir. Sözleşmenin, davalıya ait araçların 4703 sayılı kanun ve ilgili mevzuat kapsamında yapılacak işlemlere esas test işlemlerinin davacı tarafından yapılmasına ilişkin olduğu, söz konusu test işlemlerinin yaptırılabileceği teknik servislerden birinin davacı şirket diğerinin ise TSE Başkanlığı/Ankara olduğu, bu hususun 17/05/2012 tarihli tutanak ile davalıya bildirildiği, takip ve dava konusu … numaralı ve 29/11/2013 tarihli faturanın da davalıya ait … plakalı … marka araç ile ilgili davacı tarafından sözleşme kapsamında verilen hizmet sebebiyle davalı tarafından davacıya tanzim edildiği anlaşılmıştır. Davacı istinaf başvurusunda, dosya kapsamında yer alan protokolün, müvekkili şirket nezdinde imza yetkisi bulunmayan kişi tarafından imzalanması sebebiyle kendisini bağlamadığını ve ilk derece mahkemesinin, bu hususa ilişkin yaptıkları itirazları değerlendirmediğini iddia etmiştir. Söz konusu bila tarihli protokolün davacı adına …, davalı adına ise … tarafından imzalandığı ve … numaralı ve 29/11/2013 tarihli dava ve takip konusu faturaya ilişkin olduğu, davacının yargılama aşamasında protokolün yetkisiz temsilci tarafından imzalandığından bahisle kendisini bağlamadığına yönelik açık bir beyan ve itirazının bulunmadığı gibi davacının, bu gerekçelerle protokolle bağlı olmadığından bahisle bu hususu davalıya bildirmesine yönelik tesis ettiği bir işleme de dosya kapsamında rastlanmadığı, 6100 sayılı HMK’nun 357. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemeyeceği ve yeni delillere dayanılamayacağı dikkate alındığında davacının söz konusu iddialarının dinlenemeyeceğinden bahisle artık dosya kapsamında yer alan bila tarihli protokol ile bağlı olduğunu kabul etmek gerekmiştir. İhbar olunan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı dilekçelerinde, davacı tarafından yapılan test ve muayene sonucunda, davalıya ait … marka aracın numunelerinin uygun/güvenli çıktığını, 02.10.2012 tarihli ve 28429 sayılı Resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliği gereğince, uygun çıkan numunenin; test ve muayene, nakliye, bindirme ve indirme ücretinin Bakanlığa ait olması nedeniyle, test ve muayene kuruluşu (davacı) tarafından hazırlanacak faturanın Bakanlık adına düzenlenerek masrafın Bakanlıktan istenmesi gerektiğini, ilgili Yönetmelik gereğince, teste gönderilen numune ürününün güvenli/uygun çıkması halinde uygulamanın bu şekilde olduğunu belirtmiştir. Buna göre yapılan açıklamalardan sonra somut olay incelendiğinde, protokolün 5.3 maddesi ile kararlaştırılan husus her ne kadar ihbar olunan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından ortaya konulan mevcut uygulama ve Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliğine uygun olmasa da hem taraflar arasında geçerli olduğu kabul edilen protokol hem de ilgili Yönetmelik uyarınca dava ve takip konusu faturaya ilişkin hizmet bedelinin davacı tarafından doğrudan davalıdan talep edilemeyeceği, öte yandan davacının gerek protokol gerekse de ilgili Yönetmeliğe rağmen alacağının tahsili amacıyla davalıya karşı takibe girişmesi takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu sebeple ilk derece Mahkemesince tesis edilen karar isabetli olup davacının istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/991 Esas, 2019/917 Karar ve 19/06/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a bendi gereğince miktar itibarıyla kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.16/02/2023