Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2864 E. 2023/174 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2864 Esas
KARAR NO: 2023/174
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11/12/2018
NUMARASI: 2016/1287 Esas, 2018/1223 Karar
DAVA: ALACAK (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından sigortalanan dava dışı sigortalısı … San. Tic. Ltd. Şti.’ne ait işyerinde davalıya ait ana logar hattındaki tıkanıklık sonucu geriye tepen pis suların sigortalı işyerine sirayet ederek makine, emtia dekorasyon ve eşyalarda hasar oluştuğunu, eksper raporuna göre hasarın, şehir kanalizasyonunun alt yapı yetersizliği nedeni ile oluştuğunun tespit edildiğini, 24.000,00 TL hasar tazminatının 13/08/2015 tarihinde müvekkili tarafından ödenerek sigortalanın haklarına halef olunduğunu ve rücu hakkının doğduğunu belirterek davanın kabulü ile, yapılan ödemenin 13/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; idari yargı yerinin görevli olduğunu, olayın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurlu olmadığını, Atıksuların Kanalizasyona Deşarj Yönetmeliği gereğince bina ilgililerinin gerekli tedbirleri almadığını, müvekkili idare tarafından, iskan aşamasında atıksu bağlantı onayını gösterir kanal bağlantı görüşünün verilmediğini, kanal bağlantısının kendileri tarafından denetimsiz yapıldığını, daha sonra Atıksu İnşaat Dairesi Başkanlığınca yapılan kanal yenileme çalışmaları aşamasında binaya yeni fenni parsel bağlantısı yapıldığını, fen ve sanat kurallarına uygun yapı yapmayanların uğranılan zararın tazminini isteyemeyeceğini, zararı meydana getiren sebepler ile kusur durumunun tespiti için gerekli belgelerin de getirtilerek keşfen bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini belirterek davanın öncelikle görev yönünden aksi halde esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; bilirkişiler tarafından davalının %60 oranında kusurlu olduğuna yönelik yapılan tespitler dikkate alınarak ödenen 24.000,00 TL hasar miktarının 14.400,00 TL’sinden sorumlu tutulabileceği, davacının dava öncesinde davalı kurumu temerrüde düşürdüğüne ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediği gerekçeleriyle dava tarihi itibariyle avans faizi işletilmek suretiyle davanın kısmen kabulü ile 14.400,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde taraf vekillerince tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; hasarın kaynağının davalının yasa gereği sorumluluklarını yerine getirmemesi sonucu yaşanan tıkanıklık olduğunu, meydana gelen hasar ile binanın konumu, ruhsat alınıp alınmaması konusunda hiçbir ilişki bulunmadığını, davalının yasa gereği kusursuz sorumluluğu bulunması sebebiyle kusur dağılımına gidilmesinin hatalı olduğunu, davalı ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağını kesecek bir durumun bulunmaması sebebiyle davalının sorumluluktan kurtulamayacağını, müvekkiline kusur atfedilmesinin kabul edilebilir olmadığını, kusur izafe edilen dava dışı Belediyenin tüm sorumluluğunun da 2560 sayılı Kanun ile davalıya geçtiğini, dava dışı Belediyeye de kusur atfedilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca rücuen tazminat davalarında rücu ödemesi yapılması ile birlikte, ödeme tarihinden işleyecek faiz talebinde bulunma hakkı mevcut olup ayrıca temerrüde düşürme zorunluluğunun bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili idarenin geri tepme ile alakalı herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığını, davacı tarafın sigortalısının, İski Kanalizasyona Deşarj yönetmeliğinin bina malik ve kullanıcılarına yüklediği mükellefiyetlere riayet etmediğini, fen ve sanat kurallarına uygun yapı yapmayanların, uğranılan zararın tazminini isteyemeyeceğini, binada yasal mevzuat gereği alınması gerekli izolasyon tedbirlerinin alınmadığını ayrıca drenaj sisteminin de yetersiz olduğunu, ancak Mahkeme tarafından bu hususların hiç irdelenmeden hüküm tesis edildiğini, müvekkilinin olayda kastı, kusuru, ihmali bulunmadığı gibi kendi sorumluluk sahasının dışında gerçekleştiği iddia edilen hasar ile arasında bir illiyet bağının kurulmasının da mümkün olmadığını, zararı kabul anlamına gelmemekle birlikte Mahkeme kararında belirlenen fahiş hasar bedelini kabul etmediklerini, bu denli bir zararın meydana gelmesinin imkansız olduğunu belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, dava dışı sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı … San. Tic. Ltd. Şti. arasında 09/05/2015-09/05/2016 tarihleri arasında geçerli riziko adresi “… Mah. .. Cad. … Sk. Bina No:.. Çanakkale Seramik Sitesi Beşiktayş/İstanbul” olan Bileşik Ürün Sigorta Poliçesi akdedildiği, 29/06/2015 tarihinde rögarın tıkanması sonucu geri tepen suların sigortalı işyerini basması ile hasarın meydana geldiği, hasar nedeniyle dava dışı sigortalıya 13/08/2015 tarihinde 24.000,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, hasarın meydana gelmesinde kusur dağılımına yönelik tespitlerin yerinde olup olmadığı, olay sebebiyle davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, hasar miktarının fahiş olup olmadığı ve faizin başlangıç tarihinin doğru tespit edilip edilmediği noktasında toplanmıştır. 04/08/2015 tarihli Yangın (Dahili Su) Ekspertiz raporunda, sigortalı işyerinde meydana gelen hasarın, beyan edildiği gibi ana logar hattındaki tıkanıklık veya çökme sonucu geri tepen pis suların yol seviyesinden yaklaşık 1 metre kadar aşağıda bulunan sigortalı işyeri zeminine yayılması şeklinde gerçekleştiği, meydana gelen hasarın teminat kapsamında olduğu, hasar tazminatının 24.000,00 TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir. Bilirkişi heyeti 27/02/2018 tarihli raporlarında özetle, sigorta genel Şartlarına göre, sigorta poliçesinin sigorta ettiren … ve San. Ltd. Şti tarafından, eksik beyanına göre düzenlendiğini, ayrıca sigorta süresi içinde, sigortalı şeylerin yeri ve hali her ne kadar sigortalı tarafından değiştirilmese de daha önceki tarihlerde de meydana gelen risklerin sigortalının bilgisi dahilinde olduğunun düşünüldüğünü, sigorta poliçesinin sigorta ettirenin eksik beyanına göre düzenlendiği ve sigorta süresi içinde meydana gelen değişiklikler sigorta ettiren tarafından sigortacıya bildirilmediği, ayrıca sigortalı işyerinin açma ve çalışma ruhsatının bulunmadığı hususları dikkate alındığında sigorta ettiren dava dışı sigortalı … Matbaacılık ve San. Ltd. Şti.’nin kusur oranının %10 olarak değerlendirildiğini, sigortalı işyerinin konum itibarıyla yol kotuna göre düşük kotta ve projeye göre ana binanın ortak alan nitelikli sığınak ve depo bölümünde faaliyet gösterdiğini, ayrıca işyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunmadığını, davacı tarafından sigorta poliçesi düzenlendiği tarihte, sigortalıdan sigortalı işyeri ile ilgili açma ve çalışma ruhsatı istenmediğirin, ayrıca söz konusu sigortalı işyeri ile ilgili olarak mahallinde herhangi bir risk analizi yaptırılmadığının anlaşıldığını, bu durumda gerekli izinleri almaksızın çalışan işyeri için, mahallinde risk analizi yapılmadan sigorta şirketi tarafından sigorta poliçesi düzenlenmesi sebebiyle davacı sigorta şirketinin kusur oranın %l0 olarak değerlendirildiğini, davalının asli görevleri arasında, yağmur suyu kanallarının açık tutulması ile bakım ve onarım faaliyetlerini sürdürmesi olduğunun bir gerçek olduğunu, sigortalı işyerinin bulunduğu sokakta İski kanallarında yaşanan aksaklığın İski tarafından takip edilmemesi ve zamanında müdahale edilmemesi nedeniyle, söz konusu hasarın meydana geldiğinin anlaşıldığını, bu nedenle davalının %60 oranında kusurlu olarak değerlendirildiğini, Beşiktaş Belediye sorumluluğunda bulunan işyeri açılış ve çalışma ruhsatı bulunmadığı halde, Beşiktaş Belediyesi tarafından gerekli takibin yapılmadığının ve sigortalı işyerinin mevzuata aykırı olarak çalışmasına devam ettiğinin anlaşıldığını, bu nedenle Beşiktaş Belediye Başkanlığının %20 oranında kusurlu olarak değerlendirildiğini, dava dışı sigortalıya ödenen 24.000,00 TL hasar miktarının hasar tarihindeki piyasa rayiçleri ile uyumlu olduğunu, davacıya sigortalı işyerinde 29.06.2015 tarihinde meydana gelen dahilisu hasarının oluşumunda davalının %60 oranında kusurlu olduğu dikkate alınarak ödenen hasar miktarının 14.400,00 TL’sinin davalıdan talep edilebileceğini, davacı şirketin dava öncesinde davalı kurumu temerrüde düşürdüğüne ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediğinden dava tarihi itibariyle yasal faiz talep hakkı bulunduğunu bildirmişlerdir. Bilirkişi heyeti 17/09/2018 tarihli ek raporlarında, kök raporda benimsedikleri görüşlerinde bir değişiklik bulunmadığını bildirmişlerdir. 6102 sayılı TTK’nın 1472 maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir. Sigortalının tazminat alacağının hukuki temelinin haksız eylemden, kanundan veya sözleşmeden kaynaklanmış olması arasında hiçbir fark yoktur. TTK 1472. maddeden kaynaklanan halefiyet hakkı sigortacıya, zarar sorumlusundan, sigortalısına ödediği sigorta bedeli kadar talep hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da zarar sorumlusuna karşı dava hakkını sağlamaktadır. Bu dava türüne doktrin ve uygulamada sigortacının rücu davası adı verilmektedir. Halefiyete dayalı olan rücu davasında, esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. Halefiyete dayalı sigorta rücu davasında sigortacı halefiyet hukuki ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahip olur. Sigortacı halefiyete dayanarak rücu davasını zarar sorumlusu aleyhine yönelttiğine göre, sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında sigortalı neyi ispat etmesi gerekiyorsa, sigortacıda bu davada onu ispat etmekle yükümlüdür. 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 1. maddesinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün kurulduğu belirtilmiş olup aynı yasanın 2. maddesinin “b” bendinde, kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak ve yaptırmak gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak kurulu olanları devralıp işletmek bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek; “d” bendinde ise, Su ve Kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmeti alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak İSKİ’nin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Aynı sayılı Kanununun 17. maddesinde, kanalizasyon şebekesi bulunan cadde ve sokaklardaki her taşınmazın kanalizasyona bağlanmasının zorunlu olduğu, bu bağlantıların, bedeli taşınmazın sahibinden alınmak suretiyle İSKİ tarafından yapılacağı veya projesine uygun olarak yaptırılacağı hüküm altına alınmıştır. Kanunun 18. maddesinde ise yapı için belediyeden ruhsat isteyen gerçek ve tüzel kişilerin, daha önce İSKİ’den su ve kanalizasyon durumu hakkında belge almak zorunda oldukları, İSKİ’nin o yerdeki su ve kanalizasyon şebekesine göre su ve kanalizasyon durum belgesi vereceği, yapıların durum belgesi alınmadan veya tesisatın durum belgesine aykırı olarak yapılması hallerinde imar mevzuatının ruhsatsız yapılar hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Belirtilen yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere davalı idarenin kanalizasyon hattının yapım, bakım, onarım görevlerinin yanı sıra denetim yükümlülüğü de bulunmaktadır. Yönetmeliğe göre mal sahibi, müteahhit veya apartman yöneticisi parsel çıkış bacasına atık suyun geri gelmesini önleyecek tedbirleri almalıdır. Ayrıca, yağmur suları ve kirli olmayan bütün diğer yüzeysel drenaj suları atık su kanallarına ve hiçbir atık su kanalı da yağmur suyu kanalına bağlanmamalıdır. Ancak bu önlemlerin alınmamış olması davalının denetim yükümlülüğü nedeniyle olan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Kaldı ki TBK hükümlerine göre davalının kanalizasyon sisteminden doğan zararlardan yapı sahibi olarak da sorumluluğu vardır. Nitekim davalı, kanalizasyon sisteminin sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlamakla yükümlüdür. 6098 sayılı TBK’nun 69. maddesinde yapı malikinin sorumluluğu düzenlenmiştir. Maddede, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin malikinin bunların yapımındaki bozukluk veya bakımındaki eksiklikten doğan zararı gidermekle yükümlü olduğu ifade edilmiştir. Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre TBK’nun anılan maddesindeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk halidir. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun olması veya üçüncü kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerekmektedir. Davalıya ait su hattı, imal olunan şey kavramına dahil olup davalı bu hattın kötü yapılmasından veya muhafazasından kaynaklanan zarardan sorumludur. Sigortalı binada izolasyonun ve temel çevresi drenaj sisteminin olmaması davalının kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldırmaz, zira bu durumda davalının sorumluluğunu gerektiren illiyet bağı kesilmemiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2009/6003 Esas 2010/11909 Karar sayılı ilamı). Bu açıklamalardan kapsamında somut olay incelendiğinde, davacı taraf, davalının sorumluluğunda olan rögarın tıkanması sebebiyle geri tepen suların sigortalı işyerine sirayeti sonucu meydana gelen hasar sebebiyle sigortalısına ödediği hasarın tahsilini talep etmiş, davalı taraf ise, müvekkili idarenin olayda kastı, kusuru, ihmali olmadığı gibi zararla müvekkili idare arasında illiyet bağının da bulunmadığını savunmuştur. Dava dışı sigortalının Yasa ve Yönetmelik hükümleri ile alması gereken önlemleri almamış olması davalı İSKİ’nin denetim yükümlülüğü nedeniyle olan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Ayrıca davalı İSKİ’nin kanalizasyon sisteminden doğan zararlardan yapı sahibi olarakta sorumluluğu vardır. Nitekim İSKİ kanalizasyon sisteminin sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlamakla yükümlüdür. Ancak bahsedilen önleyici önlemlerin alınmamış olması halinde sigortalının davranışları zararın artmasına etken olup 6098 sayılı TBK 51. ve 52. maddeleri gereği sigortalının müterafik kusurunun dikkate alınarak tazminattan belirlenecek oranda indirim yapılması mümkün olabilir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Abone İşleri Avrupa 1. Bölgesi Dairesi Başkanlığınca Hukuk Müşavirliğine gönderilen 18/01/2017 tarihli yazıda, bahse konu işyerinin atıksu bağlantısının binanın bağlantısından bağımsız olduğu ve fenni olmayan bu bağlantıya ait bir parsel bacasının bulunmadığı, işyerinin içindeki rögardan arızaya müdahale edildiği, baskına uğrayan işyerinin yol seviyesinin altında kaldığı, binanın kanalizasyon sisteminde herhangi bir su baskınında geri tepmeyi önleyen çekvalf sisteminin olmadığı; ayrıca bilirkişi raporlarına göre işyerinin bulunduğu yerin, binanın bodrum katında ve sığınak olarak kullanılmak üzere tesis edilen bir yer olduğu hususları dikkate alındığında bilirkişi heyeti raporlarında tespit edilenin aksine dava dışı sigortalıya %40 oranında kusur atfedilmesinin mevcut delil durumu ve dosya kapsamına uygun düşeceği, davacı sigorta şirketi ve dava dışı Beşiktaş Belediye Başkanlığına kusur atfına yönelik bilirkişi heyeti görüşüne itibar edilemeyeceği anlaşılmakla sonuç olarak meydana gelen olay sebebiyle dava dışı sigortalının %40, davalı İSKİ’nin ise %60 oranında kusurlu olduğunu kabul etmek gerekmiştir. Eksper raporu dışında bilirkişi heyeti raporu ile de tespit edildiği üzere, hasar miktarı bakımından yapılan tespitlerin eksper raporu ile aynı yönde olduğu, meydana gelen zarara göre hasar miktarının, hasar tarihindeki piyasa rayiçleri ile uyumlu olduğunun belirtildiği dikkate alındığında olay sebebiyle oluşan hasar miktarına yönelik tespiti yerinde kabul etmek gerekmiştir. Öte yandan, Mahkemece, davacının dava öncesinde davalı kurumu temerrüde düşürdüğüne ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediği gerekçesiyle dava tarihi itibariyle faize hükmedilmiş ise de rücuen tazminata ilişkindavalarda sigorta şirketinin, dava dışı sigortalısına ödeme yaptığı tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerektiğinden somut olayda davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısına 13/08/2015 tarihinde 24.000,00 TL ödeme yapılması sebebiyle ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihi itibariyle faize hükmedilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Davacı vekilinin yapmış olduğu istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenler ile KABULÜ ile, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1287 Esas, 2018/1223 Karar ve 11/12/2018 tarihli kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden esas hakkında HÜKÜM TESİSİNE,3-a)Davanın KISMEN KABULÜ İLE, 14.400,00 TL tazminatın 13/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,b)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 983,66 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 409,86 TL harcın mahsubu ile bakiye 573,80 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,c)Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 409,86 TL peşin harç ve 29,20 TL başvurma harcı toplamından oluşan 439,06 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Davacı tarafça yapılmış olan toplam posta ve tebligat ücreti 165,00 TL, bilirkişi ücreti 1.700,00 TL, keşif araç gideri 100,00 TL, keşif harcı 221,80 TL olmak üzere toplam 2.186,80 TL yargılama giderinden kabul oranına göre (% 60 kabul-%40 ret) hesaplanan 1.312,08 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,e)Davalı tarafından yapılan 8,00 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre hesaplanan (% 60 kabul-%40 ret) 3,20 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, f)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, g)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, İstinaf Başvurusu Yönünden; 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL karar harcının davalı tarafından peşin olarak yatırılan 245,91 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,01 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 6-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 165,70 TL istinaf harçları ile yapılan 24,30 TL istinaf yargılama gideri olmak üzere toplam 190,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7 Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,8-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,9-6100 sayılı HMK’nın 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra artan kısmın yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.16/02/2023