Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2844 E. 2023/218 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2844 Esas
KARAR NO: 2023/218
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/04/2019
NUMARASI: 2017/511 Esas, 2019/308 Karar
DAVA: ALACAK (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı bankaya 28/02/2013 tarihine kadar yürürlükte olan Destek Hizmet Alım Sözleşmesi kapsamında destek hizmeti verdiğini, 5510 sayılı Kanun’un 81. maddesine göre Hazine tarafından karşılanan % 5 SSK priminin davalı tarafça haksız olarak hak edişlerinden kesildiğini, müvekkili şirketin yasanın aradığı tüm şartları sağladığını ve teşvik priminden yararlandığını, söz konusu teşvik primlerinin müvekkilinin hak edişinden kesilemeyeceğini, bu nedenle söz konusu hak edişten kaynaklanan 641.761,45 TL’nin ödenmesi için fatura düzenlediklerini, davalının 28/03/2017 tarihli ihtarname ile fatura içeriğine itiraz ettiğini belirterek şimdilik 10.000 TL’nin 18/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 13/11/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini 622.577,36 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; davada görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğunu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede % 5 teşvik indiriminden yararlanılması durumunda sağlanan menfaatin kime ait olacağı hususunun düzenlenmediğini, ancak davacının 2008 yılından itibaren düzenlediği faturalarda Hazine tarafından karşılanan % 5’lik teşviği alacağından düştüğünü, bu uygulamanın taraflar arasında teamül haline geldiğini, davacının sözleşme sona erdikten sonra müvekkili bankadan haksız menfaat sağlamak için 2017 yılında fatura düzenlediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece; davacı şirketin faydalanması gereken % 5’lik SGK teşvik primi mahsup edilerek fatura düzenlendiği, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereği düzenlenen hak edişlerinde, yasanın tanıdığı bir hak olan % 5’lik teşvik primlerinin davalı banka tarafından davacıdan kesildiği, bu itibarla davacının 02/06/2017 dava tarihi itibariyle davalı bankadan 622.577,36 TL tutarında alacağının bulunduğu gerekçesiyle 10.000,00 TL’nin 28/03/2017 tarihinden, 612.577,36 TL’nin ıslah tarihi olan 13/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğunu, sözleşmede teşvik priminden kimin yararlanacağı konusunda düzenleme olmadığını, davacı yüklenici personelinin tüm ödemelerini müvekkili işveren tarafından karşılanması nedeniyle yüklenici çalışanları için Hazinenin sağladığı teşvikten de müvekkilinin yararlanması gerektiğini, davacının faturaları teşvik primini mahsup ederek düzenlediğini ve müvekkilinin yaptığı ödemeye de itirazının olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, 5510 sayılı Kanunun 81. maddesi gereğince davalının hak edişlerinden yapılan kesintilerin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.Dosya kapsamından; taraflar arasında 2008 yılından başlayan hizmet sözleşmesi kapsamında davacının davalı bankaya güvenlik ve destek hizmeti verdiği, sözleşmenin 28/02/2013 tarihinde yürürlükten kalktığı görülmektedir.Davacı yüklenici, hizmet alımı kapsamında çalışan personeli için Hazinenin sağladığı teşvik priminin davalı bankanın hak edişlerinden kesmesinin haksız olduğu belirerek, söz konusu alacağın tahsilini talep etmiş, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili hükmü istinaf etmiştir.İstinaf konusu edilen uyuşmazlık, davacı yüklenicinin hizmet alımı kapsamında çalıştırdığı personel için 5510 Sayılı Yasa kapsamında devletten aldığı teşvikin davacının alacağından mahsup edilmesinin yerinde olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır. 5510 sayılı Kanunun 81/ı maddesinde, bu kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin, bu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin 5 puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanacağı öngörülmüştür. Somut olayda, 5510 sayılı Kanunun 81. maddesinin (ı) bendi hükmü uyarınca taraflar arasındaki sözleşmede öngörülen hizmet aktinin yerine getirilmesi sırasında çalıştırılan işçiler yönünden davalı şirket sigorta primlerinin tahakkuk ve ödenmesinde 5 puanlık indirimleri uygulamıştır. Davacı, davalıya hizmet vermiş olup hizmet tarihleri itibariyle davacı şirketin sigorta primlerinin tahakkuk ve ödenmesinde 5 puanlık indirim uygulaması yasaya uygundur. Yükleniciye bu indirimleri sözleşmenin diğer tarafı sağlamamış olup yükleniciden kesinti yapılamaz. Primleri ödeyen yüklenicinin kendi sorumluluğunu yerine getirmesi nedeniyle devletin ona sağladığı bu katkının, sözleşmenin diğer tarafına geçirilmesi anlamına gelen kesinti haksız olup yüklenicisine iadesi gerekir (Yargıtay 23. HD’nin 2016/8675 Esas, 2019/5409 Karar sayılı kararı) Buna göre 5510 sayılı Kanun gereğince yapılan indirimler sözleşmede geçen fiyat farkı talebi olmadığı gibi, davacıdan alınacak sözleşme bedeline ek bir talepte değilidir. Sadece sigorta ödemelerinde, devletin sağladığı bir ek katkıdır. Sigorta primlerini ödemeyi üstlenmiş olan yüklenici, kendi sorumluluğunu yerine getirirken ve bu arada devletin sağladığı bu katkıdan yararlanırken, bunun davalıya geçirilmesi yerinde değildir. Mahkemece de bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/511 Esas, 2019/308 Karar ve 17/04/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 10.637,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 10.457,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE,3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/02/2023