Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2836 E. 2019/1766 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2836 Esas
KARAR NO : 2019/1766
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET
ARA KARAR TARİHİ: 29/07/2019
NUMARASI : 2018/1126 Esas
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/10/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında 01/01/2009 tarihli hizmet sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 3 ve 9.maddeleri gereğince çalışanlarla ilgili yönetim ve denetim hakkının davalıda olduğunu, bu konuda herhangi bir sorumluluklarının bulunmamasına rağmen davalı bünyesinde çalışan 3 işçinin müvekkili şirketin asıl işveren olduğundan ve de akdedilen hizmet sözleşmesinin muvazaalı bulunduğundan bahisle müvekkili aleyhinde İstanbul Anadolu 17.İş Mahkemesi’nin 2017/87, 2017/88, 2017/89 Esas sayılı dosyalarında mali haklara dayalı, 2017/530, 2017/531, 2017/532 Esas sayılı dosyalarında ise işe iade davası açtıklarını, işe iade davalarının kabul edildiğini, sözleşme gereğince müvekkilinin iş veren sıfatının bulunmadığını, kararı istinaf ettiklerini, halen inceleme aşamasında bulunduğunu, işe iade davasında verilen kararın davalı bünyesinde çalışan diğer işçiler tarafından emsal olarak gösterilebileceğini, bu işçilerin de müvekkili aleyhinde işe iade davası ve mali haklara dayalı talepte bulunma ihtimallerinin doğduğunu, her bir işçi için 245.000,00 TL civarında zarar doğma ihtimalinin bulunduğunu, davalının sözleşme hükümlerine açıkça aykırı davrandığını, iş mahkemelerinde görülen dosyalardaki beyanları sebebiyle böyle bir sonucun ortaya çıktığını, davalının ekonomik güçlük içerisinde bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmak kaydıyla, müvekkili şirketin uğrayacağı maddi zarardan şimdilik 500.000,00 TL’nin faiziyle birlikte ve de 1.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile HMK m.389 gereğince tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinin açıklanmaya muhtaç olduğunu, davacının belirttiği dosyaların halen derdest olduğunu, davacı ile akdedilen sözleşmenin yanlar içerisinde çekişmesiz olup, davacının sözleşmeyi haksız olarak feshederek müvekkili şirket bünyesinde çalışan bir kısım işçileri kendi bünyesinde işe başlattığını, kusurlarının bulunmadığını, tedbir şartlarının oluşmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Safahatta davacı vekili tedbir talebini ihtiyati haciz olarak yenilemiş, ilk derece mahkemesi 29/07/2019 tarihli ara kararla İİK m.257 deki yasal şartlar oluşmadığından bahisle ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili şirket aleyhinde iş mahkemesinde açılan dava dosyalarındaki bilirkişi raporlarının dosyaya ibraz edildiğini, zararlarının somut olduğunu, işe iade davalarının İstanbul BAM 31.Hukuk Dairesinin kararıyla kesinleştiğini, davalının sözleşme hükümlerine riayet etmediğini, müvekkili şirketin diğer işçiler nezdinde işe iade almama tazminatı, boşta geçen süre ücreti, kıdem tazminatı, ihbar tazminatın ve diğer yasal kalemler kapsamında karşı karşıya kaldığı zararların somutlaştığını, ihtiyati haciz şartlarının oluştuğunu bildirerek mahkeme kararının kaldırılarak, ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Talep, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararın kaldırılmasıyla, ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir.2004 sayılı İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. ( Bkz. Yargıtay19. Hukuk Dairesinin 2016/18235 E., 2018/731 K., sayılı ilamı)Somut olayda, davacı taraf davalının sözleşme hükümlerine riayet etmediğini, davalının kusurundan kaynaklı iş mahkemelerinde davalara maruz kaldığını belirterek, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Sözleşme ilişkisi yanlar arasında çekişmesizdir. Dosyaya ibraz edilen İstanbul BAM 31.Hukuk Dairesi ilamlarında, işe iade davalarında talep sahibi işçilerin başından itibaren davacı şirketin işçileri olduğu, davacı ile davalı arasındaki işlemin muvazaalı olduğu hususlarına yer verilerek, davacının istinaf taleplerinin reddine karar verildiği, bu durumda geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yakın ispat koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmakla, HMK m.353/1-b-1 uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1- İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret 2019/2836 Esas, 2019/1766 Karar ve 29/07/2019 tarihli ara kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ve davanın niteliği nedeniyle vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,4-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin davanın niteliği nedeniyle kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1-f bendi ve İİK’nun 265/son fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 10/10/2019