Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2801 E. 2020/1058 K. 17.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2801 Esas
KARAR NO: 2020/1058
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/05/2019
NUMARASI: 2015/1172 Esas, 2019/602 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 17/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin …’deki tek marketi işlettiğini, ekonomik durgunluktan etkilendiğini, borca batık olduğunu belirterek iflasınnın 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asli müdahiller, gerek yazılı, gerekse de zapta geçen beyanları ile davacı şirketin iflas erteleme talebine karşı beyan ve itirazlarını bildirmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, kayyum heyet raporları, bilirkişi raporlarına göre; iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğundan bahisle 16/05/2019 tarihinden itibaren iflasın 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Müdahil: … Bankasi vekili istinaf dilekçesinde; davacı şirketin müvekkili bankadan kredi kullandığını, hesabın katettiğini, borcun ödenmediğini, 11/12/2015 tarihli İhtiyati Tedbîr Kararından dolayı davacı firma hakkında cebri icra takibi de yapılamadığını, iyileştirme projesinin objektif ve gerçekçi olmadığını, projede süre ödeme süresi ve ödeme planı sunulmadığını, alacaklıların listesinin Mahkemeye bildirilmediğini, İflasın ertelenmesi talebinin alacaklılara tebliğ edilmediğini, gazete ilanının yanında iflasın ertelenmesi talebinin alacaklılara tebliğinin gerektiğini, iflasın ertelenmesine karar verilebilmesi için defter tutulmasının zorunlu olduğunu, iflas erteleme şartlarının oluşmadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, davacı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, İİK’nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK’nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK’nun 179/a maddesinde, mahkemece, iflasın ertelenmesi İsteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal bir kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve Kooperatifin malvarlığının Korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, son fıkrada ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince Somut olayda uygulanacak olan, 160. maddesinde, iflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise, kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, İflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacı vekilinin vekeletnamesin de, iflas erteleme davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirket yönetim kurulunun 09/12/2015 tarih, 5 nolu kararı ile, şirket aktiflerinin borçlarını karşılamaya yetmediği, şirketin sermayesinin kaybedildiği gerekçesi ile şirketin iflasının ertelenmesi için mahkemeye başvurulmasının oy birliği ile kabulüne karar verildiği, mahkemece, tensip ara kararı ile ilanların yapılmasına, keşfen bilirkişi incelemesine ve ayrı ayrı rapor alınmasına karar verildiği, ilanların yaptırıldığı, iflas avansı ve gider avansının mahkeme veznesine yatırıldığı anlaşılmıştır. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yasal hükümlere göre, “…İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur. İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nun m. 377, İİK’nun m.179 vd.). Borca batıklık, 6102 Sayılı TTK’nun 377. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nun 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. İyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı ve rayiç değerlere göre borca batıklık konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmış, davacı şirket kayyım heyetiyle denetlenmiştir. Davacı şirket iyileştirme projesinde; tamamı ödenmiş olan 800.000,00 TL şirket sermayesini 350.000,00 TL daha arttırarak 1.150.000,00 TL’ye yükseltmeyi, sermaye artışının 87.500,00 TL’sini 2015 yılı içerisinde, 131.250,00 TL’sini 2016 yılı içinde 131.250,00 TL’yi 2017 yılında ödemeyi taahhüt etmiş, 2016-2017-2018 yılları performans gelir ve karlılık hedefleri ile borca batıklıktan çıkmayı hedeflemiştir. Davacı şirketin tek faaliyetinin kiraladığı taşınmazda market işletmeciliği olduğu, şirkete ait 2012 model ford marka bir kamyonetin bulunduğu, iş yerindeki market demirbaşları ile market ve stoktaki mallar dışında bir mal varlığının bulunmadığı dosya kapsamındaki belgelerden anlaşılmıştır. Mahkemece şirket mal varlığının rayiç değerleri belirlenmiş 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti 25/01/2016 tarihli raporlarında; 800.000,00 TL olan şirket sermayesinin tamamının ödenmiş olduğunu, şirketin 30/11/2015 tarihi itibariyle kaydi değerlere göre aktiflerin borçları karşıladığı ve 849.003,05 TL aktif lehine özvarlık gerçekleştiğini, rayiç piyasa değerlerine göre ise şirket aktiflerinin borçlarını 458.451,04 TL tutarında karşılayamadığını, diğer bir deyişte şirketin borca batık olduğunu, şirketin 453.451,04 TL borca batıklığının %76,34’üne tekabül eden 350.000,00 TL’si kadar sermaye artışı yapmak suretiyle negatif özkaynağının önemli bir kısmını sıcak nakit girişi ile karşılamayı planladığını, planlanan sermaye artışı oran ve tutarının yeterli seviyede bulunduğunu, ancak şirketin işletme sermayesi ihtiyacı dikkate alınarak bu nakit girişinin tamamının 2016 yılı içerisinde tamamlanması gerektiğini bildirmişlerdir. Bilirkişi heyeti 01/10/2018 tarihli ek raporlarında; davacı şirketin 30/11/2015 tarihi itibarı ile borca batıklığının 453.451,04 TL tutarında hesaplandığını, aradan geçen 31 aylık süreçte şirket özvarlığının 345.935,39 TL tutarında iyileşme gösterdiğini, 350.000,00 TL tutarındaki sermaye artırımını gerçekleştirmesi sebebi ile özvarlığın artmış olduğunu, şirketin sunulu iyileştirme projesinde yer alan proforma gelir tablosuna göre 2015 yılında öngörmüş olduğu cironun tamamına yakın kısmını yakaladığını, karlılık bakımından ise hedeflenenin %38 oranında üzerinde kar gerçekleştirdiğini, 2016 yılında öngörülen cironun %64’ünü, karlılık bakımından da öngörünün %37’lik kısmını, 2017 yılında öngörülen cironun %55’ini karlılık bakımından da öngörünün %56’lık kısmını, 2018 yılının ilk altı ayında öngörülen cironun %51’inin, öngörülen karlılık tutarının ise %57’sinin gerçekleştirildiğini dolayısı ile 2015 yılı itibarı ile şirketin satış bakımından hemen hemen, karlılık bakımından ise fazlası ile iyileştirme projesinde öngördüğü tutarları yakaladığını, diğer dönemlerde hedeflenen ciro ve karlılığın belli oranlarda altında kaldığını, netice itibarı ile hedefin altında, ancak pozitif karlılık sağlandığının görüldüğünü, şirketin 30/11/2015 tarihi itibarı ile kısa ve uzun vadeli borç toplamının 4.952.923,74 TL iken, 30/06/2018 tarihi itibarı ile şirket borçlarının 8.113.115,61 TL’si tutarında ve kısa vadeli olduğunu önceki rapordaki dönemle şimdiki dönem verileri karşılaştırıldığında şirket borçlarının artmakta olduğunu, buna karşın şirket aktifinde de paralel bir artışın söz konusu olduğunu diğer bir deyişle iş hacminin genişlemesinden dolayı aktif-pasif yapısının da genişlemiş olduğunu, sermaye artışı taahhüdünü yerine getirmiş olan şirketin, bu güne kadar olan faaliyetlerinde her ne kadar iyileştirme projesinde belirtilen öngörülerinin gerisinde kalmış olsa da, karlı bir şekilde tamamladığı ve başlangıçta 458.451,04 TL olan borca batıklık tutarını 112.515,65 TL’ye indirdiğini, borca batıkhktan çıkmak için 112.515,65 TL kalan kaynağı elde edebilme imkanına sahip olduğunu, iyileştirme projesinde yer alan mali projeksiyonu 2018 yılı sonuna kadar planlanmış olan şirketin 2018 yılının ilk altı ayında gerçekleştirdiği performansı, tekrar gerçekleştirme ihtimali göz önüne alınarak, İkinci altı ayda, ilk yarıda gerçekleştirilen tutar olan, 30.653,60 TL kar etmesi halinde, borca batıklıktan çıkabilmek İçin özvarlığının (112.515,65-30.663,60)=81.852,05 TL eksik kaldığını, iyileştirme projesi 2018 yılı sonuna kadar mali projeksiyon içeren şirketin, geri kalan 81.852,05 TL özkaynak eksikliğini ne şekilde karşılayacağı hususunu açıklayan bir revize iyileştirme projesi sunması halinde iyileşme ihtimalinin varlığı ve muhtemel olduğunun kabulünün mümkün olabileceğini ifade etmişlerdir. Yargılama sırasında davacı şirket revize iyileştirme projesi sunmuştur. Revize iyileştirme projesinde şirketin 1.150.000,00 TL olan sermayesini 200.000,00 TL artırarak 1.350.000,00 TL’ye çıkarılması, 200.000,00 TL nakit sermaye artışının 50.000,00 TL’sinin 2018 yılı içinde, 150.000,00 TL’sinin ise 2019 yılı içinde ödeneceği taahhüt edilmiş, yeni karlılık hedefleri öngörülmüştür. Bilirkişi heyeti 22/03/2019 tarihli raporlarında; şirketin 2015 yılını 76.973,39 TL kar ile kapatan şirket, 2016 ve 2017 yıllarında karlılığını düşürdüğünü, 2018 yılında ise 38.737,81 TL dönem karı gerçekleştirdiğini, ciro bakımından İse 2016 yılı itibarı ile önceki dönemlere oranla düşüş eğilimine giren şirket satışlarının 2016 yılında 7.974.894,18 TL, 2017 yılında 7.533.644,68 TL tutarında ciro gerçekleştirdiğini, 2018 yılında ise yeniden artışa geçerek 8.091.955,10 TL tutarında ciro yaptığını, revize iyileştirme projesinde yapılması gereken 200.000,00 TL tutarındaki sermaye artırımının ortaklar kurul kararı ile mücbir sebeplerden dolayı sermaye yedeklerine atılması sureti ile gerçekleştirildiğini, buna binaen 31/12/2018 tarihli mali tablolara işbu ödemenin 1/4’lük kısmının projede belirtildiği gibi ödenmiş olduğunu, bunlar dışında 31/01/2019 tarihinde de 50.000,00 TL tutarında ödeme yapıldığına ilişkin ikinci ödeme dekontlarının da ayrıca ibraz edildiğini, sermaye artışı taahhüdünü yerine getirmiş olan şirketin, 2015-2017 yılları arasındaki faaliyetlerinde her ne kadar iyileştirme projesinde belirtilen öngörülerinin gerisinde kalmış olsa da, karlı bir şekilde tamamladığını, 2018 yılı son altı ayında ise ciro bakımından öngörülen tutarın fazlası ile gerçekleştiğini, son raporda borca batıklıktan çıkmak İçin 112.515,65 TL tutarında karşılanması gereken kaynağın, 2018 yılı son altı ayı içinde elde edilmiş olan 8.074,21 TL tutarında kar, 50.000,00 TL tutarında sermaye artırım ödemesi ile %52’sînin karşılandığını ayrıca 2019 yılında ödenen 50.000,00 TL sermaye payı ile minimum seviyelere indiğini, şirketin en son sunmuş olduğu revize iyileştirme projesinde öngörmüş olduğu ciroyu fazlası ile yakaladığını, karlılık bakımından ise %24’ünü gerçekleştirdiğini, sermaye artışı ile ilgili taahhütleri yerine getiren şirketin, satış ve karlılık faaliyetleri kapsamında, 2018 yılı total bakımından yapılan inceleme sonucunda; şirketin 2018 yılı sonunda 8.091.955,10 TL tutarında ciro gerçekleştirdiğini, sunulmuş olan revize iyileştirme projesinde 2019 yılı için öngörülen satış tutarının 8.074.287,46 TL olduğu göz önüne alındığında, 2019 yılı öngörüsünü gerçekleştireceğinin muhtemel göründüğünü, sermaye ödemesi olarak kalan 150.000,00 TL tutarındaki ödemenin de sonraki mali tablolara yansıyacağı düşünüldüğünde projedeki öngörülerin gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel görüldüğü ve bu çerçevede şirketin iflas erteleme koşullarını sağladığını belirtmişlerdir. Kayyım heyeti 26/02/2019 tarihli raporunda; şirketin 20 personelle faaliyetine davam ettiğini, şirketin vergi ve SSK borçlarını yapılandırdığını, iyileştirme projesinde 2018 yılı için öngörülen 15.135.834,00 TL bürüt satış tutarından 8.092.598,20 TL (%53,46) ‘sini, 2018 yılı için öngörülen 106.906,00 TL net karın 38.737,81 TL(%36,23)’ni gerçekleştirdiğini bildirmişlerdir. Kayım heyeti ile bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına nazaran; gerekli ilanların yapıldığı, davacı tarafından alacaklılar listesinin dosyaya ibraz edildiği, mahkemece gerekli yasal ilanların yapılarak alacaklıların davaya müdahale imkanının sağlandığı, davacı şirketin taahhüt ettiği sermaye arttırımlarını yerine getirdiği, borca batık olan davacı şirket tarafından ibraz edilen iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğu, yerel mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nun 353/1.b.1 maddesi gereğince müdahil … Bankasi’nın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, müdahil tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın müdahil … Bankasi’den tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Müdahil tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nun 164. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile kabul edildi.17/06/2020