Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2787 E. 2020/1038 K. 11.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2787 Esas
KARAR NO : 2020/1038
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/07/2019
NUMARASI : 2018/1174 Esas, 2019/818 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
KARAR TARİHİ: 11/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı dava dilekçesi ile; dava dışı borçlu … aleyhine Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz üzerine Bakırköy 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/235 Esas, 2017/256 Karar sayılı ilamı ile itirazın iptaline ve takibin devamına karar verildiğini, dava dışı borçlunun maliki olduğu 13 parsel numaralı taşınmaza 2013 yılında ihtiyati haciz konulduğunu, diğer yandan taşınmaz üzerinde ipoteği bulunan davalı … Bankası’nın İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattığını, ancak bankanın şube müdürü aracılığıyla borçlu ile anlaşarak, kendi alacaklarının engellenmesi amacıyla sahte ipotek tesis edildiğini, kredinin herhangi bir karşılık için verilmediğini, bankanın hileli işlemler ile kredi tahsis ettiğini ve sonrasında alacağını davalı şirkete devrettiğini, kendi alacağın tahsilinin imkansız hale getirilmeye çalışıldığını belirterek Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ve Büyükçekmece ….. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasında, tüm yasal faizleri ile birlikte kapak hesabının yaptırılarak, miktarın hesaplarına yatırılması için muhtıra gönderilmesine, dosyaya konu borcun ödenmemesi halinde, icra dosya borçlusunun, davalı şirket tarafından hileli şekilde ipoteğe bağlı alacağı temlik almış olması, alacak hakkına ulaşmasının davalılar eliyle birlikte engellenmesi nedeniyle, İİK 37 ile İİK 177 .maddeleri gereğince her iki davalının iflaslarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1016 Esas, 2018/1018 Karar sayılı kararı ile davalı banka yönünden davanın reddine, davalı şirket yönünden ise dosyanın tefriki ile 2018/1220 Esas, 2018/1019 karar sayılı karar ile yetkisizlik kararı verilmiş, yetkisizlik kararı ile dosyanın gönderildiği Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1174 Esas, 2019/818 Karar sayılı istinafa konu kararı ile; İİK’nın 177. maddesi uyarınca borçlunun iflasının istenebileceği, davalı şirketin borçlu olmadığı, anılan madde uyarınca iflas kararı verilebilmesi için, alacakların haklarını ihlal eden hileli işlemlerinde borçlu tarafından yapılması gerektiği, yine İİK’nın 37 maddesi uyarınca icra borçluların iflasının istenmesinin sözkonusu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, iddialarını özetledikten sonra, davalı kredi veren bankanın Bankacılık mevzuatına aykırı borçluya işlem uyguladığını, delillerin incelenmesinden açıkça, hileli işlemler nedeniyle alacaklarına ulaşılmasına tamamen engellendiğini, hukuki tasnifi yapmanın mahkemeye ait olduğunu belirterek dava dilekçesinde belirtilen taleplerin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, dava dışı borçludan ilama dayanan alacağın, hileli işlemler ile sonuçsuz bırakıldığı iddiasına dayanılarak, hileli işlemler yaptığı iddia edilen banka ve banka alacağını temlik alan şirkete karşı, İİK 177.maddesinde düzenlenen doğrudan doğruya iflas iddiası ile açılan iflas davasıdır.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK’nın 177.maddesinde, “Doğrudan Doğruya İflas Halleri” üst başlığı altında, “Evvelce takibe hacet kalmaksızın İflas, Alacaklının talebi” düzenlenmiştir. 117/1.fıkrada, aşağıdaki hallerde alacaklının evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebileceği ifade edilmiştir. Yasada belirtilen 4 bent ise sırasıyla;1- Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçar, alacaklıların haklarını ihlal eden hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa; 2-Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa; 3-308 inci maddede ki hal varsa; 4-İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse,..” şeklinde sayılmıştır. Somut olayda, davacı hangi bent veya bentler gereğince iflas talep edildiğini belirtmemiştir. Davacının belirttiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 33. maddesi gereğince, hakim, Türk hukukunu resen uygular, ancak aynı yasanın diğer maddelerinin de bir bütün halinde değerlendirilmesi gerekecektir. Örneğin, HMK 24. maddesinin ilk fıkrasında, hakimin, iki taraftan birinin talebi olmaksızın kendiliğinden bir davayı inceleyemez karara bağlayamaz, 25.maddenin ilk fıkrasında, kanunda öngörülen istisnalar dışında, hakimin iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatacak davranışlarda dahi bulunamaz, 26/1. fıkrada, hakimin tarafların talep sonucu ile bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, 31. maddede ise, hakimin uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir düzenlemelerine yer verilmiştir. Somut olayda davacı alacaklı, davasını, İİK 177. maddesine dayandırmışsa da, davacının alacaklı olduğu borçlu, davada taraf değildir. Halbuki yukarı da ifade edildiği üzere, yasanın ilk fıkrasında, borçlunun iflasını isteyebileceği belirtilmiştir. Davacı, diğer yandan, İİK ‘da düzenlenen şekilde davalıya karşı iflaslı takipte başlatmadığı gibi böyle bir iddiası da yoktur. Davacı, hile iddiasında bulunmuşsa da, yasal düzenleme de, hileli muamele ile ilgili düzenleme iddiaları da, diğer iddialar gibi borçluya ait olup, borçlu ile işlem yaptığı iddia edilen kişilere özgü değildir. Aksinin kabulü yasal düzenlemeye uygun düşmeyecektir. Diğer taraftan davacı, dava dilekçesinde, İİK nun 37. maddesini de belirterek iflas kararı verilmesini talep etmiştir. İİK 37. maddede, “haciz veya İflas istemek yetkisi” başlığı ile, icra emrinde yazılı müddet geçtiği halde borcunu ödeyemeyenlerin mallarının haczolunacağı yahut borçlu iflasa tabi eşhastan olduğu takdirde alacaklının istediğinde yetkili ticaret mahkemesince iflasına karar verileceği belirtilmiştir. Düzenleme, yasanın müşterek hükümler bölümünde yer almakta olup, yasa da, icra emrine rağmen borcunu ödemeyenlerden, yani icra borçluları söz konusu edilmektedir.Açıklanan nedenlerle, davacının, İİK.nın 177.maddesi gereğince, doğrudan doğruya iflasını talep ettiği davalı şirket, davacının dayandığı ilamdaki borçlu veya başka şekilde dava tarihi itibarı ile borçlusu olmadığından, davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/2. bendinde belirtilen şekilde, diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır, düzenlemesi kapsamında davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmesi gerekirken davanın esastan reddine karar verilmesi doğru olmayıp, yeniden yargılama yapılmasına da gerek olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMKnın 353/1.b.2 bendi uyarınca kararın kaldırılmasına, davanın özel dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun yukarıdaki neden ile KABÜLÜNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1174 Esas, 2019/818 Karar, 17/07/2019 tarihli kararın HMKnın 353/1.b.2 bendi uyarınca gereğince KALDIRILMASINA,3a-Davanın özel dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,3b-Alınması gereken 54,40-TL harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90TL harçtan mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,3c-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 3d-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,7-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nın 164/2 maddesi gereği kararın tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/06/2020