Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2759 E. 2023/120 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2759 Esas
KARAR NO: 2023/120
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2018
NUMARASI: 2017/741 Esas, 2018/1417 Karar
DAVA:ALACAK
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkil şirketin davalı bankadan 05/12/2008 tarihinde 15.000,00 TL ve 03/06/2010 tarihinde 10.000,00 TL tutarlı ticari kredi ile 03/06/2011 tarihinde 27.000,00 TL ticari araç kredisi kullandığını, Rekabet Kurulunun 08/03/2013 tarihli kararında, aralarında davalı bankanın da bulunduğu 12 bankanın 21.08.2007-22.09.2011 tarihleri arasında kredi faizlerinin belirlenmesinde kartel oluşturduğunun tespit edildiğini, davalı bankanın uyguladığı kartel faizi nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğradığını, söz konusu fiil olmasaydı kredi maliyetinin daha az olacağını belirterek 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 57 ve 58. maddeleri gereği ödenen fazla faiz sebebiyle meydana gelen zararın tespiti ile zararın 3 katı oranında tazminattan şimdilik 1.000,00 TL’nin ödeme tarihinden tarihinden işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; davacının 03/06/2010 tarihinde müvekkili bankadan kredi kullanmadığını, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, dava konusu ticari kredilerin rekabet kurulu kararı kapsamının dışında olduğunu, haksız fiile dayalı tazminatın şartlarının bulunmadığını, davacının iddia ettiği gibi Rekabet Kurulu kararına bağlı bir zararının söz konusu olmadığını, müvekkil bankanın herhangi bir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; Rekabet Kurulu’nun 08/03/2013 tarihli kararı ile davalı bankanın uyguladığı faiz oranlarıyla rekabeti ihlal ettiğine karar verildiği ve böylece müşterilerinden diğer bankalarla yatay bir anlaşma yaparak fazla faiz alacağı tahsil ettiği, davacının 3 farklı kredi için toplamda 4.874,02TL fazla faiz tahsil ettiği, 4054 Sayılı Yasa’nın 58. maddesinde 3 kat tazminattan bahsedilmişse de, 3 kat tazminatın rekabetin ihlalinden etkilenen teşebbüsler tarafından istenebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 10.822,80 TL nin dava konusu kredilerin kapatıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; gerekçeli karar ile hüküm fıkrasında hükmedilen alacak miktarının farklı olduğunu ve çelişki oluşturulduğunu, ticari kredilerin kurulun ihlal kararı kapsamında olmadığını, tazminat isteme koşullarının oluşmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun uyarınca tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı banka hükmü istinaf etmiştir. İlk derece mahkemesi 22/03/2018 tarihli kararında, davanın kısmen kabulü ile 10.822,80 TL’nin davalıdan tahsiline karar vermesine rağmen kararın gerekçesinde 4.874,02 TL tazminata hükmedildiğini belirterek hüküm ile kararın gerekçesi arasında çelişki oluşturmuştur. HMK’nın 298/2 maddesi; “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” hükmünü düzenlemektedir. Anılan hüküm emredici olup kamu düzenine ilişkindir. 10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması öngörülmüştür. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ve yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak keza İBK nun bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye izin verilmemesinin amacı kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük önem verilmiştir. Yargıtay 17. HD’nin 2016/14209 Esas, 2017/6913 Karar ve 19.06.2017 tarihli emsal kararında, belirtilen hususlar açıklandıktan sonra çelişkinin varlığının tespiti halinde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Somut olayda, hüküm ile gerekçeli karar içeriği arasında çelişki olması nedeniyle hükmün kaldırılması gerekmiştir. Hükmün kaldırılma nedeni gözetildiğinde, istinaf incelemesine tabi usulüne uygun kurulmuş bir hükmün varlığından söz edilemeyeceğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/741 Esas, 2018/1417 Karar ve 26/12/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-Dairemiz kararına uygun olarak ve işin esası ile ilgili yeni bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 185,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5,09 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin, mahkemece yeniden kurulacak hükümde DEĞERLENDİRİLMESİNE, 6-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 353/1a-4.bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/02/2023