Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2757 E. 2022/24 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2757 Esas
KARAR NO: 2022/24
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/02/2019
NUMARASI: 2010/664 Esas, 2019/202 Karar
DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 13/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 18.08.2010 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili sigorta şirketi ile sigortalı …A.Ş arasında sigorta ilişkisi kurulduğunu, anılan poliçe ile sigortalıya ait … Küyü … Mevki Merkez Muş adresinde kurulu işyerinin teminat altına alındığını, 26.01.2009 tarihinde sigortalı işyerinde mevcut silolardan bir tanesinin 50 cm yana yatarak hasara uğradığını, yapılan inceleme ve teknik verilerin değerlendirilmesi neticesinde, hasara uğrayan silonun projesinin davalı tarafça yanlış hesaplandığı ve hatalı projeye uygun olarak yapılan montajın hasara sebebiyet verdiğinin tespit edildiğini, silonun hesapları incelendiğinde, silonun çalışma koşullarının davalı yanca göz önüne alınmadığının görüldüğünü, hesaplarda “ sonlu elemanlar yöntemi “ kullanılarak çekme ve eğilme momenti hesapları yapıldığını, ancak hem emniyet katsayılarının düşük alındığını hem de genleşme ve büzüşme ile ilgili bir hesap yapılmadığını, yine titreşim hesabı ve rezonans kontrolü yapılmadığının tespit edildiğini, bu anlamda davalı yan tarafından silonun bölge şartlarına ve özellikle titreşime dayanaklı olacak şekilde projelendirilmesi ve imalatı gerekli iken bu hususlara dikkat edilmeden tasarlanmasının hasara sebebiyet verdiğini, teminat kapsamında, dozaj ve ölçüm sisteminde 110.130,20 TL zarar ortaya çıktığını, 10.000 Euro karşılığı muafiyet uygulandıktan sonra 13.05.2010 tarihinde sigortalıya 88.760,00 TL tazminat ödemesi yapıldığını ve sigortalının haklarına halef olunduğunu, zarardan sorumlu olan davalı yandan tazminat istenmesine rağmen talebin reddedildiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 88.760,00 TL tazminatın ödeme tarihi 13.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirketin, Muş adresinde kurulu Çimento fabrikasında silo statik hesaplarını yaparak projesini hazırladığını, meydana gelen hasarın hesaplamalardan kaynaklanmadığını, müvekkili şirketin yapmış olduğu çalışmada hesapların sonlu elemanlar metodu ile yapılmış olduğunu, tüm kritik noktaların gözden geçirildiğini, silonun hasar gördüğü anda toz kömür doluluk oranının %60 civarında olduğunu, silonun 3 noktadan (load cell) hassas tartıya oturtulduğunu, hassas tartının ise betonarme yapıya oturtulduğunu, yapımın iddia edildiği gibi titreşim hesabına ihtiyacı olmadığını, toz kömürün siloya dolması sırasında oluşan dinamik bir etkinin hesapta göz önüne alınmayacak mertebede olduğunu, ayrıca yapının sıcaklık değişiminden etkilenmesinin söz konusu olmadığını, çelik malzemenin ısıl iletkenliğinin yüksek olmasından dolayı sıcaklık değişiminin bölgesel değil tüm yapı için oluştuğunu, üniform sıcaklık değişikliklerinin yapının tümünde mesnetlerdeki hareketlilik ile alınarak ilave bir yük oluşturduğunu, yapının bulunduğu bölgede dinamik etki yaratan ekipmanlar bulunduğunu, kömür ve farin değirmenlerinin siloya yakın yüksek titreşimli ekipmanlar olduğunu, ekipmanların oluştuğu titreşim yapıların kendi temeli vasıtası ile zemine aktarıldığını, temelleri ortak yapılmadığı sürece zeminden titreşim etkileri geçişi olmayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, talebin, davalı tarafça yapılan silo sisteminin bulunduğu sigortalıya ait iş yerinde meydana gelen hasar nedeniyle ödenen bedelin rücuen tahsili İstemi olduğu, 08.10.2013 tarihli teknik bilirkişi raporunda hasarın silonun malzeme kısmında kullanılan malzemenin hatalı olmasından kaynaklandığı kanaatine varılmış ise de söz konusu kanaati doğrular herhangi bir bilgi ve belgenin dosya içinde bulunmadığının alınan diğer bilirkişi heyet raporları ile gerekçelendirilerek açıklandığı anlaşılmakla, dikkate alınmadığı, 19.02.2015 ve 23.11.2015 tarihli bilirkişi heyet raporlarında hasarın, siloda kullanılan malzemeden kaynaklı olmadığı, ayrıca silonun bulunduğu bölgedeki titreşimden de kaynaklı olmadığı, statik analizler neticesinde silonun statik olarak projesine uygun olduğu, hasarın silodaki tıkanmadan kaynaklandığının ortak kanaat olarak bildirildiği, her ne kadar 19.02.2015 tarihli bilirkişi, raporunda siloya malzeme akışı anına ilişkin olarak dinamik güçler bakımından analiz yapılması gerektiği kanaatine varılmış ise de davaya konu silonun uğradığı hasardan sonra onarıldığı ve söz konusu analizin yapılmasının mahkeme kanaatine göre mümkün olmadığı, ayrıca 23.11.2015 tarihli bilirkişi heyet raporu ile de malzeme akışı ve sonuçlarının denetime elverişli şekilde ve gerekçelendirilerek değerlendirildiği, yapılan değerlendirme neticesinde de hasarın silonun dolumu esnasında içerisinde bulunan kömür tozlarının ıslak olması neticesinde silo duvar iç çeperlerine yapışarak silonun yan tarafında huni biçiminde bir tıkanıklık oluşması ve silonun mesnedi üzerine gelen yük ve kuvvetlerin silo gövdesinin delinmesine neden olduğu, silodaki hasarın silo mesnet bölgesindeki malzemenin yırtılması İle meydana geldiği bu bölgedeki silo malzemesinin tesir eden kuvvet ve yükler karşısında yeterli dayanıma sahip olmamasından kaynaklandığı, kullanım esnasında ortaya çıkabilecek düzensiz akım, ayrışma, silo içerisinde malzeme kalması, malzemenin ani akımı sonucu oluşan sarsıntılar ve titreşimler ya da malzemenin hiç akmaması gibi unsurları giderecek önlemlerin davalı tarafça alınması gerekirken davalının söz konusu önlemleri dikkate almadığı, bu hali ile doğan zarardan davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 88.760,00 TL ‘nin ödeme tarihi 13.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ; Karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak, davanın husumet yönünden reddedilmesi gerektiğini, 18.04.2018 havale tarihli … Bank … Limited tarafından verilen cevabın tercümesinden herhangi bir muvafakat verilmediğinin belirtildiğini, banka tarafından muvafakat verilmemiş bir ödemenin yapılmış olması ve bu bedelin taraflarından tahsili yoluna gidilmesinin mümkün olmadığını, projede herhangi bir hata olmadığını, kömürün düzensiz ve mesnedi üzerinde yükleme yapılması nedeniyle yapıya zarar verilmesi unsuru gözetilmeden karar verildiğini, proje hatası olmadığının ilk ve objektif bilirkişiler marifeti ile yapılan incelemede ortaya konulduğunu, 08.10.2013 tarihli bilirkişi raporunda hasarın silonun malzeme kısmında kullanılan malzemenin hatalı olmasından kaynaklandığı kanaatine varıldığını, mahkemece hüküm kurulurken dikkate alınmadığını, aleyhe verilen kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişilerin davacı … şirketinin ekspertiz raporuna bağlı kalarak ve ondan feyz alınarak tespitte bulunduklarını, hasarın, proje yapılırken hesapta olmayan, öngörülmeyecek, önlenemeyecek ve proje yapıldıktan daha sonra ortaya çıkan mücbir sebep olduğunu, mücbir sebebin engellenmesinin imkansız bir husus olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, “ Montaj Bütün Riskler Sigorta Poliçesi “ kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında, sigorta poliçesi, poliçe içeriği, davalının hasarın meydana geldiği çimento fabrikasında, silo statik hesaplarını yaparak projeyi hazırladığı, davacı … şirketi tarafından meydana gelen hasar bedelini dava dışı sigortalıya ödemiş olduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, dava dışı dain mürtehin banka şubesinin cevabı yazısına göre davanın esastan incelenmesinin yerinde olup olmadığı İle meydana gelen hasarda davalının kusur veya ihmalinin olup olmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının uygun olup olmadığıdır. Öncelikle dain-i mürtehin sıfatının değerlendirilmesi uygun olacaktır. Dava konusu “ Montaj Bütün Riskler Sigorta Poliçesi “, davacı İle dava dışı sigortalı … A.Ş arasında, montaj başlangıcı 31.10.2008, montaj bitimi 28.02.2009, bakım başlangıcı 28.02.2009, bakım bitimi 28.02.2010 olarak düzenlenmiştir.Poliçede dain- i mürtehin sigorta ettiren, dava dışı ..bank … Limited ‘dir…. Bank Limited tarafından dosyaya ibraz edilen 06.04.2018 tarihli cevabı yazıda, İstanbul/ Muş Türkiye ‘de faaliyet gösteren … A.Ş ‘nin 2008 tarihinden sonra bankadan kullanmış olduğu ticari kredilerden kaynaklanan herhangi bir borcunun yazı tarihi itibariyle kalmadığı belirtilmiştir. Aynı cevabın devamında ise çimento fabrikasında 2009 yılı Ocak ayında meydana gelen hasar nedeniyle ödenmiş sigorta tazminatının … A.Ş ödenmiş olması hususunda taraflarına gönderilmiş herhangi bir başvurunun bulunamadığı ve bankanın sigorta tazminatının ödenmesi hususunda herhangi bir muvafakat verilmediği belirtilmiştir.Hasar tarihi 26.01.2009, dava dışı sigortalı şirkete ödeme tarihi ise 13.05.2010 dur.Dava dışı dain- i mürtehin banka şubesinin cevabı yazısından, hasar ve daha sonraki ödeme tarihinde, dava dışı sigortalı şirketin dava dışı bankaya kredi borcu bulunmadığından, kredi alacaklı sıfatı fiilen sona eren bankadan muvafakat alınması söz konusu olmayacağından davalı vekilinin buna dair istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmış ve işin esasının incelenmesine geçilmiştir. Dosya kapsamından, dava konusu poliçede teminatların, montaj işleri, bakım devresi vb olduğu, sigorta bedelinin 8.280.000,00 Euro olarak belirlendiği, sigorta risk adresinin Muş / Merkezi olduğu, poliçenin döviz cinsi üzerinden düzenlendiği, 27.05.2009 tarihli ekspertiz raporunda, sigortalı beyanına göre 26.01.2009 tarihi saat sabah 06; 00 sıralarında silolardan birinde büyük bir gürültü duyulduğu ve silolardan birinin yaklaşık 50 cm yana yatmış olduğunun görüldüğü,silonun yana yatması sebebiyle içindeki yaklaşık 50 ton toz kömürün boşaldığı ve rüzgarında etkisiyle tesise yayıldığı, sigortalı firma yetkililerinin hasar bildiriminde bulundukları, sigortalı beyanında, hava şartlarına bağlı olarak hammadde de sık sık donmalar olduğu, buna bağlı olarakta değirmen beslemelerinin kesildiği, kesilme sonucu boş kalan dik değirmenlerin vibrasyona girdiği, benzeri bir çalışma şartlarının ve havanın kar yağışı olduğu bir zamanda 06:00 sıralarında gürültü meydana gelerek sistemin devreden çıkmış olduğu, araştırıldığında kömür bunkerlerinde çökmeler tespit edildiği ve tartı sistemlerinin hasar görerek devreden çıktığının anlaşıldığını belirttiği, söz konusu tesisin dünyada kış mevsiminin çok sert geçtiği bir bölgede kurulmuş tek tesis olmadığı, ayrıca, boş kalan bunkerin ( silonun) vibrasyona girdiğinin söylendiği, oysa sigortalının bunkerden boşalan 50 ton kömürün bedelini talep ettiği, hasar sonrası yapılan ilk incelemede, mesnetlerden birinin siloyu yırtarak içine göçtüğünün gözlendiği, mesnetin bunkerin gövdesini delerek içeri girmediği, bu durumda malzemede veya kaynak işleminde bir hatanın olmadığı, hatanın hesaplar ve projeden kaynaklandığı kanaatine varıldığı, silonun sigortalıdan talep ettiği hesapları incelendiğinde silonun çalışma koşullarının göz önüne alınmadığının görüldüğü, hesaplamalarda “ sonlu elemanlar yöntemi” kullanılarak çekme ve eğilme momenti hesapları yapıldığı ancak hem emniyet katsayıları düşük alındığı hem de genleşme veya büzüşme ile ilgili bir hesap yapılmadığı, hasarın sigortalının beyanında belirttiği vibrasyon nedeniyle gelmiş olsa bile bu durumda yine hesap hatasının çıktığını, hesaplar incelendiğinde titreşim hesabı ve rezonans kontrolü yapılmadığının tespit edildiği, hasar gören silonun projeye uygun olarak imal edildiğinin gözlendiği, ancak projenin hatalı olması nedeniyle hasarın oluştuğu kanaatine varıldığı, nitekim sigortalınında hasar sonrası yapılan onarımda siloyu güçlendirme yoluna gittiği, ağır hava şartlarının da hasarda etkili olduğu, ancak silonun bu şartlara ve özellikle titreşime (vibrasyon ) daha dayanıklı olacak biçimde tasarlanması gerektiği, olay yerinde yapılan incelemede, yan yana duran iki silodan sağdakinin sağa doğru yaklaşık 50 cm olarak yattığı, siloların bulunduğu alana yaklaşık 50 ton toz kömür sebebiyle mahalde zorlukla nefes alındığı, hasarlı silonun altında bulunan dozaj sistemi ve ekipmanlarının da ağır biçimde hasarlı olduğu, toz kömürün çok kolay alev alan bir malzeme olduğundan sigortalı hasarın olduğu mahallin etrafının çevrilmesi, aktif kişiler dışındakilerinin mahalle sokulmaması ve kesinlikle sigara içilmemesi konusunda uyarıldığı, güvenlik çemberi oluşturulduğu, hasarın hesap ve buna bağlı olarak proje hatasından kaynaklandığı kanaatine varıldığından, .. Ltd.Şti adlı firmaya rücu edilebileceği, tesisin bakım devresinin tamamlanacağı Şubat 2010 tarihine kadar bir kış mevsimi geçeceğinden ve bölgedeki iklim şartları çok ağır olduğundan (-30 dereceye düşebildiği) benzer hatalar görülebileceği, poliçede belirtilen 8.280.000,00 Euro tutarındaki sigorta bedelinin sigorta değerine uygun olduğu, poliçe özel şartlarına göre, kullanılan malzemelerin kendisinden ve yapısal bozukluklardan kaynaklanan hasarların teminat harici olduğu, söz konusu hasarın malzeme hatasından değil proje hatasından kaynaklandığı, silo hasarı (79.364,80 TL) teminat dışı,dozaj ve ölçüm sistemi hasarı 110.130,20 TL, kömür hasarı (8.514,60 TL)teminat dışı olduğu, toplam 110.130,20 TL hasar bedelinden 10.000 Euro muafiyet sonucunda bakiye hasar bedelinin KDV hariç 88.760,20 TL olduğunun belirtildiği, 11.05.2010 tarihinde hasar bedeli ödenmesi sonucunda İbraname düzenlendiği, olayla ilgili 26.01.2009 tarihli tutanak ve fotoğrafların, davalı şirketin hazırlamış olduğu proje ve hesapların dosya içerisine ibraz edildiği, davacı şirketin 14. 06.2010 tarihli hasar bedelinin ödenmesi talebine, karşı davalı şirket tarafından, 30.06.2010 cevabı ihtarname ile olumsuz cevap verilmeyip ödeme yapılmaması üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. 08.10.2013 tarihli bilirkişi heyet raporunda, sonuç olarak İTÜ İnşaat Fakültesi tarafından düzenlenen 17.01.2011 tarihli teknik raporda, elverişsiz etki oluşturacak tüm yüklerin hesaba katılarak yapılan kontrol ve mukayese hesapları sonucunda Yurtçim 2.250 T/G Klinker Üretim Hattı kapsamında yapılmış olan Toz Kömür Silosu statik projesi eleman mukavemeti ve stabilitesi deformasyonlar ve kaynaklı birleşimler bakımından yeterli olarak boyutlandırıldığı yönünde görüş belirtildiği, dosya içeriği ve ekspertiz roporunun tetkiki sonucunda hasar gören silonun projeye uygun olarak imal edildiği, projenin sonlu elemanlar yöntemi ile yapılan hesaplara uygun olduğu, Toz Kömür Silosu Statik Projesinin, eleman mukavemetinin ve stabilitesinin deformasyonlarının ve kaynaklı birleşimlerinin yeterli olarak boyutlandırıldığı, hasarın meydana geldiği sırada siloda %60 oranında doluluk bulunduğu, aşırı yüklemenin söz konusu olmadığı, hasarın mesnetlerden birinin siloyu yırtarak içine göçmesi sonucu meydana geldiği, sonuç olarak hasarın mesnet bölgesinde kullanılan malzemenin hatalı olmasından meydana geldiği belirtilmiştir. 19.02.2015 tarihli 2. bilirkişi heyet raporunda, sonuç olarak, dava konusu silodaki hasarın, silonun bir mesnet bölgesindeki malzemesinin yırtılması İle meydana geldiği, bu bölgedeki silo malzemesinin tesir eden kuvvet ve yükler karşısında yeterli dayanıma sahip olmadığı, 08.10.2013 tarihli bilirkişi heyet raporunda ki görüş ve kanaati olan siloda hatalı malzeme kullanılmış olduğu görüşüne katılmadıklarını, ( malzeme hatasını doğrulayacak malzeme analizlerinin dosyada mevcut olmadığı), İTÜ ‘ye sonlu elemanlar programı İle yaptırılan proje hesaplamalarının sadece statik yükler dikkate alınarak yapıldığı, bu sonuçların silo projesine uygun olduğu, ancak silolarda malzeme akışının tıkanması sonrası ani boşalmasının genelde sık meydana gelen bir problem olduğu, malzemenin silodan ani olarak boşaldığında dinamik kuvvetlerin tesir etmeye başladığı ve ayrıca bu esnada silo malzeme yükünün homojen dağılmaması nedeniyle silonun bir mesnet üzerine devrilmesine zorlayacağı ve mesnet bölgesinin malzeme dayanımı yeterli değilse burada yırtılmalar meydana gelebileceği, dolayısıyla silonun ani malzeme boşalması şartlarında dinamik davranışının ( tek bir mesnet üzerine etkisi dahil ) analiz hesaplarının yapılması gerektiği, buradan elde edilecek sonuçlar ile silo projesinin karşılaştırılmasının uygun olacağı ve böylece dava konusu olan silo projesindeki malzeme ve boyutlandırmasının uygun olup olmadığı hususunda bir değerlendirme yapılması gerektiği,27.05.2009 tarihli ekspertiz raporunda yapılan hasar tespitine heyetin katıldığı ve toplam hasar miktarının 88.760,20 TL olduğu belirtilmiştir. 23.11.2015 tarihli 3. Bilirkişi heyet raporunda, sonuç olarak, silonun kurulumu esnasında kullanımından ortaya çıkabilecek sorunların çözümü için alınacak önlem ve tedbirlerin yerine getirilmesindeki teknik mevzuatın sorumluluğunun … Ltd.Şti yükümlülüğünde olduğu ve kullanım esnasında ortaya çıkabilecek düzensiz akım, ayrışma, silo içerisinde malzeme kalması, malzemenin ani akımı, sonucu oluşan sarsıntılar ve titreşimler ya da malzemenin hiç aksamaması gibi unsurları giderecek önlemleri almadığından dolayı meydana gelen hasarda davalı firmanın tamamen kusurlu olduğu, dain mürtehin olan şirketten rehinli emtialara ilişkin kredi borcunun kapatılıp kapatılmadığını veya ilgili banka şubesinin huzurdaki davaya muvafakat edip etmediğinin sorulmasının uygun olacağı, aksi takdirde davacı … şirketinin aktif husumet ehliyetinin olmayacağı, davacının talebinin haklı olduğunun kabulü halinde 88.750,00 TL ‘lik tazminat alacağına temerrüt tarihi olarak 08.07.2010 tarihinden itibaren faiz işletilmesinin uygun olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, yukarıda yer verilen gerekçelere istinaden son iki bilirkişi heyet raporunu değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. 6102 sayılı TTK ‘nun 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir.Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir. Sigortalının tazminat alacağının hukuki temelinin haksız eylemden, kanundan veya sözleşmeden kaynaklanmış olması arasında hiçbir fark yoktur. TTK 1472. ‘nci maddeden kaynaklanan halefiyet hakkı sigortacıya, zarar sorumlusundan, sigortalısına ödediği sigorta bedeli kadar talep hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da zarar sorumlusuna karşı dava hakkını sağlamaktadır. Bu dava türüne doktrin ve uygulamada sigortacının rücu davası adı verilmektedir. Halefiyete dayalı olan rücu davasında, esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. Halefiyete dayalı sigorta rücu davasında sigortacı halefiyet hukuki ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahip olur. Sigortacı halefiyete dayanarak rücu davasını zarar sorumlusu aleyhine yönelttiğine göre, sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında sigortalı neyi ispat etmesi gerekiyorsa, sigortacıda bu davada onu ispat etmekle yükümlüdür. Somut davada, davacı … şirketi, davalı şirketin, dava dışı sigortalı şirketinin çimento fabrikasında silo statik hesaplarını yaparak projesini hazırladığını, davalının hazırladığı projenin hatalı olması nedeniyle hasarın meydana geldiğini iddia ederek rücu talebinde bulunmuştur. Olay mahallindeki inceleme sonucu düzenlenen ve gerekli fotoğraf ve bilgilerin yer aldığı ekspertiz raporunda, hasarın proje hatasından kaynaklandığı belirtilmiştir. Aynı raporda ayrıca hasarın malzeme hatasından olmadığı belirtilmiştir. Mahkemece alınan 08.10.2013 tarihli 1. bilirkişi heyet raporunda, hasarın malzeme hatasından olduğu belirtilmesine rağmen 2. Bilirkişi heyet raporunda, önceki rapordaki kanaat ve görüşe katılmadıkları, malzeme analizlerinin dosyada olmadığı belirtilmiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 22. maddesi gereğince, sigorta eksperleri tarafsız olmak zorundadır. Şu halde, hasardan kısa süre sonra yapılan inceleme sonucu tarafsız eksper tarafından düzenlenen ekspertiz raporundaki bulguların aksini ispat eden herhangi bir delil olmadığına göre 2. bilirkişi heyetindeki teknik bilgiler karşısında, hasarın proje hatasından kaynaklandığının kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Diğer yandan, aksinin malzeme analizi ile mümkün olabileceği düşünülse dahi, hasar tarihi ile bilirkişi rapor tarihi arasında geçen yaklaşık 6 yıllık süre sonrasında geriye dönük olarak o anda mevcut malzemelere ulaşılması ve analizi mümkün görülmemiştir. Ekspertiz raporunun aksini iddia eden proje sahibi davalı şirket tarafından buna İlişkin somut bir delil dosyaya ibraz edilmemiştir. Malzeme analizi olmaksızın buna dair bilirkişi kanaatinin neden isabetli olmadığı da zaten sonraki raporlarda açıklanmıştır.Yani hükme esas alınan bilirkişi heyet raporları, dosya kapsamına ve ekspertiz rapor tespitlerine uygundur. Davacı … şirketinin, davalının hasardan dolayı kusurunu ispat etmiş olduğunun kabulü yerindedir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle tarafsız eksper tarafından düzenlenen rapor, aksine düzenlenen raporun isabetli olmadığına dair ikinci bilirkişi heyetinin teknik açıklamaları, kullanılan malzemenin hatalı olduğuna dair malzeme analizinin bulunmaması ve bu durumda malzeme hatasına dair savunmanın soyut olduğunun kabulü uygun olacağından, kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu kanaatine varılarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/664 Esas, 2019/202 Karar ve 21.02.2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davalının peşin olarak yatırmış olduğu 1.515,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.435,10 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa iadesine, 3- Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/01/2022