Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2720 E. 2019/1717 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2720 Esas
KARAR NO : 2019/1717
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 16/07/2019
NUMARASI : 2018/975 Esas
DAVA : ALACAK (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/10/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili ,18.10.2018 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında, 09.10.2012/23.10.2012 tarihlerinde Taksim mevkiinde gerçekleştirilmesi planlanan marka tanıtım ( lansman ) … Festivalinde koruma ve güvenlik hizmeti vermek üzere 07.10.2012 tarihinde ticari nitelikte hizmet sözleşmesi akdedildiğini, davalı şirket tarafından organizasyonun gerçekleştirilmesi için alınan izinlerin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce tek taraflı olarak iptal edilmesi sebebiyle 13.10.2012 tarihinde ek protokol imzalandığını, sözleşmenin feshedildiğini ancak müvekkili şirketin uğradığı zararın davalı şirketçe ödenmesinin taahhüt edildiğini, ancak davalı şirkete başvurulmasına rağmen davalı şirketten olumlu bir geri dönüş alınmadığını, müvekkili şirketin, vermiş olduğu hizmete İlişkin olarak 23.04.2013 tarihli 93.597,72 TL bedelli fatura keşide ettiğini, davalının faturaya itiraz etmediğini, alacağın tahsili amacıyla Beykoz İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının kötüniyetli ve haksız şekilde itiraz ettiğini, davalının itirazının kötü niyetli ve müvekkili alacağını tamamen geciktirme, mal kaçırma maksatlı olduğunu iddia ederek, öncelikle davalının tüm mal varlığına ve bankadaki hesaplarına İhtiyati tedbir kararı verilmesini, 93.597,72 TL asıl alacak ve 18.251,55 TL reeskont faizi olmak üzere toplam 111.849.275 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, öncelikle, davacı tarafça bahsedilen projenin, müvekkili şirket tarafından değil, müvekkili şirket ile aynı grup altında faaliyet gösteren fakat faaliyet ve hukuki ilişkileri birbirinden tamamen farklı olan 14 organizasyon prodüksiyon şirketi tarafından yürütülen bir proje olduğunu, davanın öncelikle husumet yokluğu nedeniyle reddini talep ettiklerini, sözleşmelerde yer alan imzaların müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını, HMK 208 maddesi gereğince imza itirazında bulunduklarını, faturanın hiçbir şekilde müvekkili şirkete gönderilmediğini, dava konusu işin Ekim 2012 yılına ait olup, davacının huzurdaki davayı ikame etmesi için neredeyse 7 sene beklemesinin, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü olan davacının bu yükümlülüğüne aykırı davrandığını açıkça gösterdiğini, davacı şirketçe kabul edildiği üzere verilen iznin iptal edilmesi nedeniyle projenin hiç gerçekleşmediğini, davacı tarafın hiçbir şekilde kabulü mümkün olmayan belgelere dayandığını savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, HMK nın 390. madddesine göre tedbir talep eden tarafın, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek delillerin değerlendirilip takdiri ve haklılığının, yapılacak bilirkişi incelemesi ve yargılama sonucunda belirleneceği gerekçesiyle İhtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, ihtiyati tedbirin reddine dair ara kararı istinaf etmiştir. İstinaf nedenleri olarak, tedbir taleplerinin yargılamayı gerektirdiği gerekçesi ile reddedildiğini, özensiz ve yetersiz inceleme ile ret kararı verildiğini, yasa gereğince, haklılığını yaklaşık olarak ispat eden tarafın İhtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, sözleşme gereğince 777 işçi istihdam edildiğini, kiralama işlemleri yapıldığını, ihtiyati tedbir kararının verilebilmesi için yaklaşık ispatın yeterli olduğunu belirterek, ara kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda hüküm kurulmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE; Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan fatura bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Uyuşmazlık, ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı ve mahkeme gerekçesinin yerinde olup olmadığıdır.İhtiyati Tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ” Geçici Hukuki Korumalar ” üst başlığını taşıyan onuncu kısmının 389 vd maddelerinde düzenlenmiştir. 389. maddede ihtiyati tedbirin şartlarına yer verilmiş, son cümlede ise, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Aynı yasanın 390/3.fıkrasında ise, tedbir talep eden tarafın davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, davacı tarafın talebi, fatura alacağıdır. Davacı ise, davalı şirketin tüm malvarlığı ve bankadaki hesapları üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Öncelikle, davalı malvarlığı ve banka hesapları iş bu davanın konusu değildir. Diğer yandan, davalı tarafın icra takibine karşı itirazı, yasanın kendisine tanıdığı bir hak olmakla birlikte, İtirazın tek başına mal kaçırma maksatlı değerlendirilemeyeceği gibi, böyle bir kabul şekli, yasada düzenlenen, yaklaşık ispat şekli olarak değerlendirilemez. Bir diğer neden ise ,asıl uyuşmazlığı çözecek ihtiyati tedbir kararı verilemez. Aksi durumda İhtiyati tedbir, davanın yerine geçmiş olur. Böyle bir karar ise ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerin ihlal edilmesi sonucunu doğur. Somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının , öncelikle tedbire konu taleplerin dava konusunu oluşturmadığından, gerçekleştiğinin kabulü mümkün görülmemiştir. Aksine, davacı talebi doğrultusunda ihtiyati tedbir kararı vermek yasal düzenlemeye aykırı olacağı gibi bir anlamda işin esası İle ilgili karar vermek olacaktır ki bu ihtiyati tedbirin amacına ters düşecektir. Çünkü yukarıda ifade edildiği üzere ihtiyati tedbir geçici hukuki korumalardandır. Açıklanan nedenlerle, ihtiyati tedbir şartları oluşmadığı gerekçesiyle ve yasanın belirlediği gerekçeleri de ihtiva edecek şekilde ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karar sonuç olarak yerindedir. Gerekçede yer verilen, haklılığın bilirkişi incelemesi ve yargılama sonucunda belirleneceği ifadeleri isabetli olmamakla birlikte sonuca etkili görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/975 Esas sayılı derdest dava dosyasında, 16.07.2019 tarihli ara kararla ile oluşturulan ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karar usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi uyarınca REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 134,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 55,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-f ve 394/5 maddeleri gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/10/2019