Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2719 E. 2019/1669 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2719 Esas
KARAR NO : 2019/1669
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2019
NUMARASI : 2018/1084 Esas, 2019/588 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/09//2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili iddiasında özetle; taraflar arasında düzenlenen 30.12.2012 tarihli sözleşme gereği, müvekkili şirketin … marka 2 adet bizhup C35, 2 adet PF-P08, 7 adet bizhup C25, 2 adet PF-P09 ve 6 adet bizhup 20P cihazın kullanımını davalıya tahsis ederek servis hizmeti de verdiğini, ancak davalı şirketin toplam 6.183,37 TL fatura bedelini ödemediğini, bunun üzerine alacağın tahsili amacıyla İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek takibe itirazın iptaline ve davalı şirketin % 20’den az olmamak kaydıyla icra tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında özetle; takip dayanağı olan alacak sebebinin gerçek olmadığını, müvekkili şirketin davacı şirkete harhangi bir borcunun olmadığını, buna rağmen yapılan icra takibinin haksız ve dayanaksız olduğunu belirterek davanın reddini ve davacı şirketin icra tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi 2018/60 Esas, 2018/368 Karar ve 29/03/2018 tarihli kararı ile, davalı tarafın takipte İstanbul İcra Dairesinin yetkisine de itiraz ettiğini, faturaya dayalı alacakta davacının yerleşim yeri icra dairesi olan İstanbul Anadolu İcra Dairesinin yetkili olduğunu, buna göre yetkili icra dairesinde takip yapılmadığından davanın usulden reddine karar vermiş, karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine dairemizin 2018/1879 Esas, 2018/1642 Karar sayılı ilamı ile; “…Davanın tarafları tacir olduğuna göre aralarında yaptıkları yetki sözleşmeleri geçerlidir. Dava dilekçesine ekli sözleşmenin 11.maddesinde bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul (Merkez) mahkemeleri ve icra daireleri yetkili kılınmıştır. O nedenle ilk derece mahkemesince bu hususlar göz ardı edilerek davaya devamla işin esası hakkında bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır…” gerekçesiyle hükmün kaldırılmasına karar verilmiştir.İlk derece mahkemesi kararın kaldırılmasından sonra yapılan yargılama neticesinde, 2018/1084 Esas, 2019/588 Karar sayılı kararı ile; tarafların ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğunu ve iki tarafın ticari defterlerinde davacının davalıdan 6.138,37 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini belirterek takibe itirazın iptaline, alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine ve davalının icra tazminatına mahkum edilmesine karar vermiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf taleplerinde; davacının faturalarını ve tebliğe ilişkin belgeleri sunmadığını, tek başına cari hesap tablolarının alacağın varlığını göstermeyeceğini, müvekkili şirketin borcu bulunmadığından aleyhine icra tazminatına hükmedilemeyeceğini, davacının dava dilekçesinde faiz talebinin bulunmadığını, talep olmamasına rağmen faize hükmedilemeyeceğini, bu nedenle kararın kaldırılarak davanın reddini ve takipte haksız ve kötüniyetli olduğundan davacının icra tazminatına mahkum edilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevabında; istinaf başvurusunun yerinde olmadığını ve alacağı sürüncemede bırakmak için yapıldığını, tarafların e-defter mükellefi olup, faturaların davalı defterlerinde yer aldığını, delil vasfında olan defterlerin birbirlerini teyit ettiğini, alacağın sabit olduğunu belirterek istinaf başvurusunun reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararı, davalı vekili tarafından yasal süre içinde istinaf edildiği anlaşılmakla;Dava, itirazın iptaline ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı şirketin 6.138,37.-TL asıl alacak ve takip tarihinden alacağa avans faizi işletilmesi talebi ile davalı şirket hakkında ilamsız takip başlattığı, ödeme emrinin borçlu/davalıya 18/07/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça 21/07/2017 tarihinde yetkiye, borcun tamamına ve faize itiraz ederek takibi durdurduğu, itiraz dilekçesinin davacı/alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair belgeye rastlanmadığı, davacının da 18/00/2018 tarihinde 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davası açtığı anlaşılmaktadır.Mahkemece; takip konusu faturaların tarafların defterlerine işlendiği, defterlerin birbirlerini teyit ettiği ve usulüne uygun tutulduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş, davalı taraf, faturaların ve tebliğine ilişkin belgerin sunulmadığını, tek başına cari hesap tablolarının alacağın varlığını kanıtlamayacağını belirterek karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesine göre ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmaları, açılış ve kapanış onaylarının yaptırılması ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamaları gerekmekte olup bu şartlara uygun biçimde tutulmuş defter kayıtlarının, sahiplerinin lehine delil olarak değerlendirilmesi ise diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması şartlarına bağlı bulunmaktadır.Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesinde; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve birbirlerini doğruladıkları, takip konusu alacağın her iki taraf ticari defterlerine işlendiği ve davalı defterlerinde alacağın teyit edildiği görülmektedir. O halde takip konusu alacağın her iki tarafın usulüne uygun tutulan defterlerinde kayıtlı olması ve kayıtlarında birbirini teyit etmesi karşısında, davacının alacak iddiasını kanıtladığının kabulü gerekir.Yine davalı taraf, mahkemece talep aşılarak faiz hükmü kurulduğunu ileri sürmüştür. Somut olayda, davacı takip talebinde asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 9,75 oranında avans faiz uygulanmasını istemiş, davalı borçlu takipte faize de itiraz etmiştir. Mahkemece davalının takibe itirazının iptali yanında, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 9,75 oranında avans faizi uygulanmasına karar verilmiştir. Davacı, davalının takibe itirazının iptalini istediğine göre, davalının itirazı içerisinde yer alan faiz yönünden de hüküm kurulması, talebin aşılması olmadığından, davalı tarafın bu yöndeki istinaf talebinin de reddi gerekir. Ayrıca davalı taraf, hükmedilen icra tazminatına da itiraz etmiştir. İİK’nın 67/2. fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.Somut olayda, takip konusu alacak, tarafların defterlerine işlediği faturalarda açıkça yazılı olduğuna göre, likit ve muayyen olup, mahkemece asıl alacağın % 20’si oranında icra tazminatı uygulanması yerindedir.Bu nedenlerle incelenen mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 189,50 TL harcın, Davalı tarafından peşin yatırılan 226,12 TL harçtan mahsubu ile bakiye 36,62 TL harcın talep halinde kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.26/09/2019