Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2686 E. 2019/1727 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2686 Esas
KARAR NO : 2019/1727
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/62
KARAR NO : 2018/1173
KARAR TARİHİ: 14/11/2018
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 03/10//2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket ile ile 07/2012-09/2014 tarihlerini kapsar şekilde güvenlik personeli hizmet sözleşmesi akdettiklerini, sözleşmeye konu edimlerini yerine getirmelerine rağmen takip konusu faturaların ödenmemesi üzerine icra takibi başlattıklarını, ancak davalının haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek vaki itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; faturaların içeriğine itiraz ettiklerini, 26/12/2012 tarihli 18.075,68TL bedelli faturanın ödendiğini, 18/01/2013 tarihli 18.079,68TL ve 28/02/2013 tarihli 18.279,68TL bedelli faturaların taraflar arasındaki şifahi görüşmelerde anlaşıldığı üzere, grup şirketi olan …. Ltd. Şti’nin müvekkiline olan borcuna istinaden virman işlemi ile kapatıldığını, 28/06/2013 tarihinde 27.308,87TL faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; ” taraflar arasında düzenlenen 20/09/2008 tarihli sözleşmeye göre, davacının davalıya güvenlik hizmeti verdiği, davacı defterlerinde davalıdan 81.423,72TL alacaklı olduğu, davalı defterlerinde ise borç gözükmediği, aradaki farkın 28/06/2013 tarihli 27.308,87TL tutarlı faturanın davalı kayıtlarında yer almaması ve davacının bir başka firmasına yapılan 54.114,85TLnin davacı alacağına mahsubundan kaynakladığı, 28/06/2013 tarihli 27.308,87TL tutarlı faturanın içeriğinden hangi çalışanın hangi yıllara ilişkin kıdem tazminatına ilişkin olduğuna dair bir açıklama olmadığından davacı faturasına itibar edilmediği, davacı ile grup şirketi olan … Şti’ ile davacı şirket ortaklarının aynı olduğu ve aynı adreste faaliyet gösterdikleri, bu bağlamda davalının grup şirketinden olan alacağını davacıya olan borcundan virman yoluyla ödemesinin uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine” karar verilmiştir.Verilen kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dairemizin 2017/1156 esas 2017/1813 karar 16/11/2017 tarihli kararı ile ” öncelikli olarak, 28.06.2013 tarih, … seri no’lu, 27.308,87 bedelli faturanın, davalıya tebliğ edilip edilmediğinin tespiti yönünden, … tebliğ tarihi öncesi ve sonrasında davalı firmada çalışıp çalışmadığının SGK kayıtları getirtilerek incelenmesi ve gerekli görülmesi halinde tanık dinlenmek suretiyle araştırma yapılıp tespit edilmeden karar verilmesi hatalı olduğu, ayrıca aynı faturada ismi geçen …Şti. İle davalı şirket arasında, davacıdan önce güvenlik hizmet alım ilişkisi bulunup bulunmadığı, faturaya konu kıdem tazminatı alacaklısı çalışanların, mahkemece getirtilen SGK kayıtlarına göre … çalışıp çalışmadıkları, çalışmaları varsa hangi dönem çalıştıklarının saptanıp, hak ettikleri kıdem tazminatı bulunup bulunmadığı, hak edilmesi halinde kıdem tazminatlarından, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi kapsamında davalının sorumluluğunun söz konusu olup olmadığının, taraf şirket kayıtları da incelenerek gerekirse bir iş hukuku-hesap bilirkişisinde eklenmesi suretiyle oluşacak bir bilirkişi heyetinde rapor alınması sureti ile tespiti gerekirken eksik incele ile karar verilmesi doğru olmadığı, davalı vekili, ayrıca, takip konusu faturalardan, 28.01.2013 tarih … seri no’lu 18.079.068 bedelli fatura ile 28.02.2013 tarih, … 2159 seri no’lu, 18.079,68 TL bedelli fatura borcunun, davacının grup şirketi olan ….Ltd.Şti’ den olan alacağına mahsuben virman yoluyla kapatıldığını iddia etmiş, yapılan virman da bilirkişi raporunda tespit edilmiş olmakla öncelikle, ….Ltd.Şti., davacının grup şirketlerinden biri olsa da, davacı şirketten farklı ve bağımsız bir tüzel kişiliğinin bulunduğu tartışmasızdır. Davalı ile dava dışı ….Ltd.Şti. arasındaki ticari ilişkiden dolayı, davalının, davacıya olan borcuna karşılık, …Şti.’den olan alacağına mahsuben virman yoluyla bu şirkete yaptığı ödemenin, davacıya yapılmış ödeme olarak sayılması mümkün değildir. Zira davacının talimatı olmaksızın 3. kişiye yapılan ödemenin ya da mahsuplaşmanın davacıyı bağlaması düşünülemeyeceği, takas ve mahsubun yasal koşullarının oluştuğundan söz etmekte mümkün olmadığı, kaldı ki, bu ödemeye ilişkin, davacının muvafakatı olduğuna dair herhangi bir bilgi ve belge dosyada bulunmadığı gibi, davacı tarafından, …Ltd.Şti.nin davalı aleyhine, başka mahkemede alacak davası bulunduğu da ileri sürüldüğünden Aksi düşüncelerle davacı alacağının bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyada dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden karar verilmek üzere mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Dosyanın mahkemeye iadesinden sonra dairemiz kararına uygun şekilde yapılan yargılama sonucundan mahkemece ” davacının düzenlediği 27.308,87TL’lik faturayı tebliğ alan … davalının SGK kayıtlarından davalı firmada çalışmadığı, bu itibarla 27.308,87TL’lik faturanın davalıya tebliğ olmadığı, Faturaya konu kıdem tazminatından davalının sorumlu olduğuna ilişkin bir anlaşma mevcut olmayıp, aksine yükümlülük davacı üzerinde olduğundan ve kıdem tazmınatına konu kişilerin davacı şirkette çalıştıkları da ispat edilemediğinden bu fatura yönünden talebin reddine, 27.308,87TL’lik fatura haricindeki diğer faturalar yönünden değerlendirme yapıldığında, davalı zaten bu borcu … Ltd. Şti’nin yaptığı virmanı ile ödediğini iddia etse de … Ltd. Şti ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olduğundan bu şirket aracılığıyla ödeme yapıldığı iddiası davacıya borcun ödendiği anlamına gelmeyeceğinden 3 adet fatura için davanın kısmen kabulüne karar karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekilinin yasal süresi içerisinde sunduğu istinaf dilekçesinde; ticari teamüllere göre davacının grup şirketi olması ve her iki şirketinde davalı şirket ile ticari faaliyeti bulunması gelişim endüstriyel şirketin borcunun davacı şirketten alacağından davacının bilgisinin dahilinde virman edilerek mahsuplaşması hukuki ve ticari teamüllere uygun olduğu aksi halde davacı grup şirketin hukuka aykırı olarak sebepsiz zenginleşmesine neden olacağından mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava; taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan fatura bedeline dayalı başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; davalının, davacının grup şirketinden olan alacağının davacıya olan borcuna karşılık mahsup edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Taraflar arasında, 07/2012-09/2014 dönemine ilişkin güvenlik hizmet alım sözleşmesi düzenlendiği, davacının davalıya bu sözleşme kapsamında güvenlik hizmeti sunduğu, davalının , takip konusu 5 adet fatura bedelini ödememesi üzerine, davacının, İstanbul .. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında, 81.423 TL alacağının, takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödetilmesi için ilamsız takip yolu ile icra takibinde bulunulduğu, davalının yasal süresi içinde ile itirazı sonucu icra takibinin İ.İ.K.nun 66.maddesi uyarınca durduğu ve İ.İ.K 67. Maddesinde ön görülen ve hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süre içerisinde davanın açıldığı görülmektedir. Dosya kapsamına göre davacının davalıya güvenlik hizmeti verdiği, davacı defterlerinde davalıda 81.423,72 TL alacaklı olduğu, dava defterlerinde ise borç gözükmediği, aradaki farkın 28/06/2013 tarihli 27.308,87 TL tutarlı faturanın davalı kayıtlarında yer almamasından ve davalı tarafça iddia olunan davacının bir başka grup şirketinden kaynaklanan 54.114,85 TL alacağın davacı alacağına mahsubundan kaynaklanmaktadır. 27.308,88 TL’lik fatura yönünden talebin reddine ilişkin karar davacı vekilince istinaf edilmemiş, kabul edilen 3 adet faturadan kaynaklanan toplam 54.114,85 TL alacak yönünden davalı tarafça istinaf edilmiş olmakla istinaf incelemesi davalının, davacının iddia ettiği grup şirketlerinden olan alacağının davacıya olan borcuna karşılık mahsup edilip edilemeyeceği yönünde yapılmıştır.Dairemizin 16/11/2017 tarihli kararında da belirtildiği gibi …. Ltd. Şti. davacının grup şirketlerinden biri olsa da dava şirketten farklı ve bağımsız bir tüzel kişiliği bulunduğu tartışmasızdır. Davalı tarafından yapıldığı bildirilen virmanla ilgili olarak tarafların yazılı oluru alındığına yada karşılıklı mutabakat sağlandığına dair dosyada herhangi bir belge bulunmadığından bu husus davalı tarafça ispatlanamamıştır. Takas ve mahsubun yasal koşullarının oluştuğundan söz etmek de mümkün değildir. Bu sebeple davacının talimat olmaksızın 3. Kişiye yapılan ödemenin ya da mahsuplaşmanın davacıyı bağlamasını düşünmek mümkün olmadığından 3 adet faturadan kaynaklanan 54.114,85 TL alacak yönünden verilen kabul kararı yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harcın davalının peşin olarak yatırdığı 1.045,45 TL’den mahsubu ile arta kalan 855,95 TL harcın talep halinde davalı tarafa iadesine,3-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.03/10/2019