Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2645 E. 2023/29 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2645 Esas
KARAR NO: 2023/29
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29/01/2019
NUMARASI: 2016/1073 Esas, 2019/73 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/01/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı aleyhine irsaliyeli faturalara dayalı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalı şirketin, takibe konu faturaların tanzim tarihinden sonra, icra takibi başlamasından evvel unvan değişikliği yaptığını, bu sebeple faturalardaki muhatap ünvanı ile icra takibi borçlusu davalının ünvanlarının farklı olduğunu belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından müvekkili aleyhinde başlatılan icra takibine konu faturaya ilişkin bedellerin gerçeği yansıtmadığını, müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişkiler gereği alınan hizmetlerin ödenmiş olduğunu, takip kapsamında bulunan faturaya ilişkin ise müvekkili tarafından herhangi bir hizmet alınmadığını belirterek davanın reddine, davacı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; taraflar arasında yazılı bir satış sözleşmesi olmadığı, davacının düzenlediği mal satış faturasının da davalı şirkete usulen tebliğ edilmeyip davalı şirkette çalışmadığı belirlenen … (…) … isimli şahsa tebliğ edilmiş olduğu, bu nedenle faturada yazılı birim fiyatların davalı şirketi bağlamayacağı gerekçesiyle kanıtlanamayan davanın reddine ve davalının kötü niyet tazminat isteminin, davacının kötü niyeti kanıtlanamadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; çoğu işverenler tarafından hukuka aykırı bir şekilde işçilerin sigorta kaydının yapılmayarak Sosyal Güvenlik Merkezine bildirilmediğini, bu hususun, davalının sorumluluğu ve yükümlülüğü kapsamında olduğunu, bu nedenle bu hususun aleyhe değerlendirilerek karar verilmesinin yanlış olduğunu, davalıya ne tür bir hizmet verildiğinin fatura içeriğinde açıkça yer aldığını, söz konusu faturanın da davalı şirket nezdinde çalışan kişiye tebliğ edildiğini, alınan bilirkişi raporu gereğince müvekkilinin dava konusu miktar kadar davalıdan alacaklı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacının, davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 8.748,20 TL asıl alacak ve 369,55 TL faiz olmak üzere toplam 9.117,75 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, takibin dayanağının 7.378,00 TL ve 1.370,20 TL bedelli faturalar olduğu, davalının takibe ve borca karşı itirazda bulunduğu, davacının ise İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Düzenleme tarihi 30/05/2016 olan … sıra numaralı 7.378,00 TL bedelli irsaliyeli faturanın “malzemeli genel temizlik hizmeti” ile ilgili olduğu, düzenleme tarihi 31/05/2016 olan … sıra numaralı 1.370,20 TL bedelli irsaliyeli faturanın ise “malzemeli temizlik hizmeti” ile ilgili olduğu, her iki faturanın “eksiksiz teslim alan” kısmında “…” isim ve soyismi ile imzasının olduğu görülmüştür.Mahkemece 22.10.2018 tarihli SGK’ya yazılan müzekkereye verilen cevapta, … (…) … isimli sigortalının davalı şirket bünyesinde çalışmasının tespit edilemediği bildirilmiştir.Bilirkişi 02.08.2018 tarihli raporunda özetle, davacı tarafın İnceleme konusu yapılan 2016 mali dönemlerine ait ticari defterinin ait olduğu yılda yürürlükte olan T.T.K. ve V.U.K. hükümlerine göre tutulduğunu, ticari defterinin yasal süreleri içerisinde açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırmış oldugunu, davacı tarafın ticari defter kayıtları üzerinde yapılan incelemede, icra takip tarihi itibari ile davalı taraftan 8.748,20 TL alacaklı görüldüğünü, davacı tarafın takipte talep etmiş olduğu asıl alacak miktarı ile ticari defter kayıtlarındaki alacak miktarının uyumlu olduğunu, davalı tarafın incelemeye katılmadığını ve ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmadığını, davacı tarafın takip tarihinden önce talep edebileceği işlemiş faiz miktarının 295,58 TL olarak hesap edildiğini, icra inkar tazminatının asıl alacak ve işlemiş faiz toplam miktarı üzerinden, 1.808,75 TL olarak hesap edildiğini bildirmiştir.Dava ve takip konusu faturaların davacı tarafından, … Tic. AŞ adına düzenlendiği, icra takibine başlanmadan evvel davalının ticaret ünvanının değişmesi sebebiyle icra takibinde borçlu olarak … Holding AŞ’nin gösterildiği, davanın da bu şirkete karşı açıldığı, davalının ticaret ünvanının değişerek … AŞ olduğu ve son olarak davalının ticaret ünvanının tekrar değişerek … Tic. AŞ olduğu görülmüştür.Uyuşmazlık, faturalara konu hizmetlerin davacı tarafından davalıya verilip verilmediği, söz konusu faturaları teslim alan kişinin davalı çalışanı olmaması durumunda faturalar sebebiyle davalının, davacıya borçlu olarak kabul edilip edilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır. “…Mahkemece Dairemiz bozma kararına uyulduğu halde gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Dosyaya sunulan irsaliyelerde isim ve imzası bulunan kişilerin davalı yanında çalıştıklarına dair SGK’da kayıtlarının bulunmaması tek başına onların davalı çalışanı olmadığını kanıtlamaya yeterli değildir. Zira ülkemizde SGK’ya kayıt yaptırılmadan işçi çalıştırıldığı herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu durumda mahkemece irsaliyelerde isim ve imzası bulunan kişilerin adresleri davacıdan sorularak irsaliyelerdeki imzaların kendilerine ait olup olmadığı yönünde ve o tarihte davalı yanında çalışıp çalışmadıklarının saptanması bakımından tanık olarak dinlenmeleri, gerektiğinde aynı kişilere ihtilafsız dönemlerde mal teslimi yapılıp yapılmadığı hususunda tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde de inceleme yaptırılarak tüm deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2013/12992 Esas 2013/16333 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, dava ve takip konusu her iki faturanın “eksiksiz teslim alan” kısmında isim ve soyisim ile imzası bulunan “…” isimli kişinin davalı şirket çalışanı olmadığının SGK yazı cevabından anlaşıldığı, davacının istinafında belirttiği ve Yargıtay ilamında da vurgulandığı üzere SGK’ya kayıt yaptırılmadan işçi çalıştırılması gerçeği karşısında SGK’nın cevabı adı geçenin davalı şirket çalışanı olmadığını ispatlayamayacağı, böyle bir durumda adı geçen kişinin faturaların teslim alındığı tarihte davalı şirkette çalışıp çalışmadığının ve imzanın kendisine ait olup olmadığının saptanması bakımından tanık olarak dinlenmesi gereksede davacının, dava dilekçesinde tanık deliline dayanmadığı, bu durumda tanık dinlenmesinin mümkün olmadığı, buna göre mevcut delil durumu itibariyle faturalara konu hizmetin verildiğine yönelik ispat külfetini yerine getiremediği, faturaların salt kendisine ait ticari defterlerde kayıtlı olmasının tek başına hizmetin verildiğinin ispatına yeterli olmadığı, davacının, dava dilekçesinde yemin deliline dayanmadığı gibi dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler uyarınca davasını ispatlayamadığı anlaşıldığından Mahkemece davanını reddine dair verilen kararı isabetlidir. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1- İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1073 Esas, 2019/73 Karar ve 29/01/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti taktiren yer olmadığına,4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 361/1.a fıkrası gereğince miktar itibarıyla kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.12/01/2023