Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2622 E. 2023/56 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2622 Esas
KARAR NO: 2023/56
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/04/2019
NUMARASI: 2017/614 Esas, 2019/438 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının, … A.Ş.’nin taşeron firması olduğunu, 30/07/2016 tarihinde yapmış olduğu faliyetler esnasında, … Alışveriş Merkezi’ne giden enerji kablolarını kopararak AVM’ye giden elektriğin kesilmesine sebep olduğunu, AVM’nin ihtiyaç duyduğu enerjinin jeneratörler vasıtasıyla temin edildiğini, jeneratörlerin enerjiyi sağlamak için 19.031 lt yakıt tükettiğini, yakıt giderinin kendileri de dahil olmak üzere birden fazla sigorta şirketi tarafından karşılandığını, müvekkiline düşen hasar ödemesi miktarının 5.206,50 TL olduğunu, anılan bedelin müvekkili sigorta şirketi tarafından davalıdan rücuen talep edilmesine rağmen ödenmemesi sebebiyle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz edilerek takibin durdurulduğunu belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde iddia edildiğinin aksine söz konusu bölgede çalışmanın yüklenici ..c. San.-… tarafından ihale usulü ile anahtar teslim şeklinde gerçekleştirildiğini, bu nedenle müvekkili açısından davanın usulden reddi gerektiğini, aksi takdirde davanın adı geçene ihbar edilmesini, taraflar arasında asıl-alt işveren ilişkisinin bulunmadığını, davanın müvekkili şirkete yöneltilmesinin mümkün olmadığını, … AVM’ye giden enerji kablolarının mevzuata aykırı olarak yer altına döşendiğini, bu nedenle mevzuata uygun kazı çalışması yapan yüklenicinin yada müvekkilinin meydana gelen zarardan kusurlu olduğuna yönelik iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, eksper raporunun kabulünün mümkün olmadığını, konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınması gerektiğini belirtierek davanın usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; sunulan 02/01/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporu uyarınca, davalının, dava dışı …’tan ihale almak suretiyle üstlendiği işi dava dışı alt işveren … isimli şirkete yaptırdığı sırada davaya konu hasarın meydana geldiği, oluşan bu hasardan davalının sorumlu olduğu, yapılan ekspertiz incelemesi sonucunda davacı … şirketinin hasar nedeniyle ödemiş olduğu 5.206,50 TL’nin taraflarca kabul gördüğü ve kadri maruf olduğu belirtilerek 5.206,50 TL asıl alacak ve ödeme tarihi olan 25/11/2016 tarihinden itibaren işlemiş olan 170,74 TL tutarındaki yasal faiz üzerinden başlatılan icra takibinin yerinde olduğu gerekçelerine istinaden davanın kabulü ile, davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 5.377,24 TL üzerinden devamına, alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; ilk derece mahkemesinin kararı, eksik ve hüküm tesis etmeye elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayandığından hükmün kaldırılarak yeni bir bilirkişiden rapor alınması ve davanın reddi gerektiğini, rapora yönelik itirazlarının değerlendirilmediğini, kabloların mevzuata uygun döşenip döşenmediği hususunun netleşmediğini, zararın … AVM’ye giden enerji kablolarını döşeyen şirketten kaynaklandığını, müvekkili şirkete herhangi bir şekilde kusur atfedilemeyeceğini, aynı konuda açılmış olan Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1208 Esas ve Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/725 Esas sayılı dava dosyalarında alınan bilirkişi raporunda müvekkili şirketin herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığının, kusurun davacı sigortalısına giden kabloları döşeyen şirkette olduğunun tespitine rağmen raporların mahkemece dikkate alınmadığını, hükme ve üst yargı denetimine elverişli yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, bilirkişi raporunun teknik bir veriye dayanmadığını ve müvekkilinin hangi gerekçe ile sorumlu tutulacağının belirtilmediğini, ayrıca davacının, eksper raporundaki tespitleri ispat etmek zorunda olduğunu, bilirkişiler tarafından her ne kadar asıl-alt işveren ilişkisi bulunduğu şeklinde hatalı değerlendirme ile müvekkili şirketin sorumlu olduğu belirtilmişse de söz konusu bölgede çalışmanın yüklenici … Enerji Tic. San.-… tarafından ihale usulü ile anahtar teslim şeklinde gerçekleştirildiğini, bu nedenle müvekkili açısından davanın usulden reddi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının, ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili amacıyla başlattığı icra takibine karşı davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacının, davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 5.206,50 TL asıl alacak ve 170,74 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.377,24 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalının takibe ve borca karşı itirazda bulunduğu, davacının ise İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Bilirkişiler 02/01/2019 tarihli raporlarında, … ve geçici kabulü tasdik eden …’ın işveren olarak, yapılacak işi götürü olarak davalı … Mad. ve İnş. A.Ş.’ne verdiğini, davalının ise … Enerji şirketini yüklenici olarak tamamen kendine bağımlı sözleşme yaparak çalışmayı sürdürmüş olduğunu, ihaleyi götürü veren … şirketinin kusursuz olduğunu, davalı … Mad. ve İnş. A.Ş. ve … Enerji şirketinin 5510 sayılı kanun 6. fıkrası gereği asıl işveren alt işverenle birlikte müşterek ve müteselsilen kusurlu olduğunu, eksper şirket tarafından tespiti yapılan ve davacı şirketin payına düşen 5.206,50 TL’nin taraftarca kabul görmüş olduğunu ve kadri marufunda bulunduğunu bildirmişlerdir. 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir. Sigortalının tazminat alacağının hukuki temelinin haksız eylemden, kanundan veya sözleşmeden kaynaklanmış olması arasında hiçbir fark yoktur. TTK 1472. maddeden kaynaklanan halefiyet hakkı sigortacıya, zarar sorumlusundan, sigortalısına ödediği sigorta bedeli kadar talep hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da zarar sorumlusuna karşı dava hakkını sağlamaktadır. Bu dava türüne doktrin ve uygulamada sigortacının rücu davası adı verilmektedir. Halefiyete dayalı olan rücu davasında, esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. Halefiyete dayalı sigorta rücu davasında sigortacı halefiyet hukuki ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahip olur. Sigortacı halefiyete dayanarak rücu davasını zarar sorumlusu aleyhine yönelttiğine göre, sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında sigortalı neyi ispat etmesi gerekiyorsa, sigortacıda bu davada onu ispat etmekle yükümlüdür. Dosya kapsamından, dava dışı sigortalı AVM’ye enerji sağlayan nakil hattında kazı çalışması yapılırken meydana gelen hasar nedeniyle ihtiyaç duyulan elektrik mevcut jeneratörler vasıtasıyla üretilerek AVM’ye sağlanmış olup eksper tarafından jeneratörden elektrik sağlanması için tüketilen yakıt olarak 41.651,98 TL hasar bedelinin belirlendiği ve davacı sigortacının müşterek sigortadaki % 12,5 sorumluluğu nedeniyle sigortalıya 09/11/2016 tarihinde 5.206,50 TL ödediği anlaşılmaktadır. Davacının işbu davayı dava dışı sigortalısına yaptığı ödeme sebebiyle halefiyete dayalı açtığı, sigortalı AVM’ye enerji sağlayan nakil hattında davalı yüklenicisi tarafından kazı çalışmasının yapıldığı hususlarında taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, davalıya husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği, hasarın meydana gelmesinde davalı yüklenicisine atfedilebilecek bir kusur olup olmadığı, var ise bunun derecesi, zararın kapsamı ve miktarının doğru olarak tespit edilip edilmediği noktalarında toplanmaktadır. Dosya kapsamından, davacı ile dava dışı sigortalı … AŞ arasında 29/10/2015-29/10/2016 tarihleri arasında geçerli … AVM grup poliçesi düzenlenerek AVM’nin sigortalandığı, ayrıca sigorta edilen riskin davacı … şirketi ile birden çok sigorta şirketi arasında bölüşüldüğü, buna göre davacı … şirketinin, akdedilen poliçeye göre müşterek sigorta kapsamında sorumluluğunun %12,5 olduğu anlaşılmıştır. Öncelikli olarak sigorta eksperlerinin hukuki statüsü ve sigorta eksperleri tarafından tanzim edilen raporların hukuki niteliği üzerinde durmak gerekir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 2/1-n bendinde sigorta eksperinin, sigorta konusu risklerin gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkan kayıp ve hasarların miktarını, nedenlerini ve niteliklerini belirleyen ve mutabakatlı kıymet tespiti, ön ekspertiz ve hasar gözetimi gibi işleri mutat meslek olarak yapan tarafsız ve bağımsız kişi olarak tanımlandığı, sigorta eksperlerinin düzenlendiği aynı kanununun 22/13. fıkrasında sigorta eksperlerinin tarafsız olmak zorunda olduğu, yine aynı kanunun 22/17 fıkrasında eksperler tarafından düzenlenen raporların delil niteliğinde olduğu düzenlenmiştir. Yasal düzenleme dikkate alındığında sigorta eksperleri tarafından düzenlenen raporların yargılama aşamasında itibar edilecek türden bir belge olduğuna şüphe yoktur. Somut olayda davalı yüklenicisi tarafından kazı çalışması yapıldığı sırada sigortalı AVM’ye enerji sağlayan nakil hattına zarar verilmesi sebebiyle AVM’nin belli bir süre elektriği kullanamadığı ve elektriğin mevcut jeneratörler vasıtasıyla üretilerek sağlandığı ve jeneratörden elektrik sağlanması için tüketilen yakıt masrafı ile ilgili oluşan zararın kapsamı ve miktarının ayrıntılı ve gerekçeli olarak ortaya konulduğu sigorta eksperi tarafından düzenlenen ekspertiz raporundan anlaşılmıştır. Davalının belirttiği Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1208 Esas ve Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/725 Esas sayılı dava dosyalarında alınan bilirkişi raporunda, kablo montajını yapan şirket ile kontrolleri, geçiçi ve kesin kabul işlerini yapan …’ın %100 oranında kusurlu olduğu ve davalı şirkete kusur atfedilemeyeceği belirtilmiş olup söz kounusu raporlarda, davalının kusursuz olduğu ve kablo montajını yapan şirket ile kontrolleri, geçiçi ve kesin kabul işlerini yapan …’ın %100 oranında kusurlu olduğuna yönelik yapılan tespit, davacı tarafın, davalı tarafa işbu davayı meydana gelen haksız fiil sebebiyle yönelttiği dikkate alındığında ancak davalı ile %100 kusur verilenler arasındaki iç ilişkiye ilişkin bir husus olarak değerlendirilebilecektir. Ayrıca davalı taraf, tüm bilgi ve belgelerin celbi ile kabloların mevzuata uygun şekilde döşenip döşenmediğinin tespit edilebileceğine ilişkin işbu davada alınan bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının dikkate alınmadığını ileri sürmüş ise de bu şekilde yapılacak bir tespit neticesinde bir an için kabloların mevzuata uygun döşenmediğinin kabulü halinde dahi az önce açıklandığı üzere bu husus ancak davalı ile bu duruma sebebiyet verenler arasındaki iç ilişki kapsamında gözetilebilecektir. Bu nedenle davacıya karşı ileri sürülemez. Bilirkişi raporunun teknik açıklamalar kısmında, yerleşim yerlerinde kanal açmadan evvel … veya …’tan döşenmiş kablo kanal planlarının talep edilmesi ve hatta su ile doğal gaz tesisatları için dahi ilgli birimlerden bilgi alındıktan sonra kazma işleminin başlatılması gerektiği, her şeye rağmen yüzeyden toprakların 20-30 cm dalarak alınması gerektiği, bunun nedeninin ise kazılan yerin alt tarafındaki döşenmiş ürünlerin rahat görülmesi için olduğu, dosya kapsamındaki resimlerden, kopan kablonun altına kepçenin girmiş olduğu ve kaldırma esnasında kopmuş olduğunun görüldüğü yönünde olayın meydana gelişi, sorumluluk ve kusur atfına ilişkin açıklamalı tespitlere yer verildiği anlaşılmıştır. Bu nedenlerle davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. 6098 sayılı TBK’nun dış ilişkide müteselsil sorumluluğa ilişkin 61. maddesi uyarınca, birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Somut olayda, davalı yüklenicisi tarafından kazı çalışması yapıldığı sırada dava dışı sigortalı AVM’ye enerji sağlayan nakil hattına zarar verilmesi sebebiyle AVM’nin belli bir süre elektriği kullanamadığı ve elektriğin mevcut jeneratörler vasıtasıyla üretilerek sağlandığı ve jeneratörden elektrik sağlanması için tüketilen yakıt masrafı ile ilgili oluşan zarardan dolayı TBK’nun 61. maddesi gereğince, davalı, davacıya karşı sorumludur. Bu nedenle davalının, işin yükleniciye anahtar teslim olarak verilmesi sebebiyle zarardan sorumlu olmadığına dair savunması, yüklenici ile kendi iç ilişkisi kapsamında dikkate alınabilecek olup davacıya karşı ileri sürülemeyeceği anlaşılmakla davalının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Bu sebeple ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/614 Esas, 2019/438 Karar ve 16/04/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 Sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 91,83 TL harcın mahsubu ile bakiye 88,07 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b-1 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/01/2023