Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2584 E. 2020/1576 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2584 Esas
KARAR NO : 2020/1576
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2019
NUMARASI : 2019/390 Esas, 2019/684 Karar
DAVA: İFLAS (Adi Takipten Doğan İflas (İİK 156))
KARAR TARİHİ: 16/07/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili, 27.05.2019 tarihli dava dilekçesinde, davalı şirket hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında adi iflas yolu ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz etmediğini ve takibin kesinleştiğini, İİK 156. maddesi gereğince davanın açılma zorunluluğu doğduğunu belirterek, davalı aleyhine teminat yatırılmaksızın tedbir kararı verilmesini, borca yetecek kadar mala muhafaza tedbiri konulmasını, davalının ödeme yapmaması veya depo kararına uygun olarak borcu ifa etmemesi halinde iflasa karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 28.05.2019 tarihli tensibin 17 nolu ara kararı ile “İİK’nın 160 maddesi uyarınca iflas isteyen davacı tarafça ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masrafları nedeniyle 18.000,00 TL iflas avansını mahkeme veznesine depo etmesi için 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içinde iflas avansının yatırılmaması halinde davanın HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca usülden reddine karar verileceği hususunun davacı vekiline meşruhatlı davetiye ile ihtar edilmesine “şeklinde oluşturulan meşruhatlı davetiye davacı vekiline tebliğ edilmiştir. Davacı vekili, 20.06.2019 havale tarihli dilekçe ile iflas avansının kamu düzenine dair olduğunu, tamamlattırılabileceğini, HMK ‘nın 325. maddesi uyarınca ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere hazineden alınmasına hükmedilebileceğini belirterek ek süre talebinde bulunmuş, mahkemece sürenin uzatılması talebi reddedilerek hüküm tesis edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, İflas isteyen alacaklının, İİK ‘nın 181. maddesi yollamasıyla 160. madde uyarınca gerekli masrafları avans olarak mahkeme veznesine peşin olarak yatırmak zorunda olduğu, söz konusu hususun özel olarak düzenlenmiş bir dava şartı olduğunu, İflas avansı depo edilmeden yargılamaya devam edilmesinin mümkün olmadığını (Yargıtay 23’ncü Hukuk Dairesi’nin 14.04.2016 gün ve 2015/1364 Esas, 2016/2405 Karar sayılı ilamı ), davacı vekili tarafından her ne kadar davalı şirketin İİK ‘nın 158 vd maddeleri gereğince iflasına karar verilmesini talep etmiş ise de ,davacı şirketin mahkemece yapılan ihtara rağmen İflas avansını yatırmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle ,davanın İflas avansına İlişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/2 ve115/2. maddeleri uyarınca usülden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, yazılan beyan dilekçesinde iflasın kamu düzenine dair olduğu, İflas avansının yatırılmadığı durumlarda hazineden ödenmesine karar verilmesi gerektiği, aksi halde ek süre verilmesini, İflas davasında ek sürenin kesin süre verilme kararına rağmen verilebildiğinin ilgili Yargıtay kararları atıf yapılarak talep edildiğini, usülden red kararının isabetli olmadığını, emsal Yargıtay ilamları gereğince hatalı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını, İflas avansının taraflarınca mahkemeye depo edilinceye kadar hazineden karşılanmasını, aksi halde taraflarına ek süre verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İİK’nın 155. maddesi gereğince iflas yolu ile başlatılan adi takibe karşı itiraz olunmaması sonucu aynı yasanın 156. maddesi gereğince açılan iflas davasıdır.Dosya kapsamından, davacının, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, davalı borçlu şirket hakkında, 07.12.2018 tarihinde, çek bedelinden kaynaklanan toplam 17.771,09 TL alacağın tahsili amacı ile iflas yolu ile takip başlattığı, takibe karşı itiraz edilmediği, alacaklı vekili tarafından 156/4. fıkrası gereğince ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde iflas talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.Uyuşmazlık, İİK 156.maddesi gereğince borçlunun iflasının talep edilmesi durumunda, İİK 160. maddesinin uygulanma yeri, dava şartı olup olmadığı ile borçlunun müracaatı ile doğrudan doğruya iflas halinde, gerektiğinde uygulanma yeri bulunan HMK ‘nın 325. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı, kesin süre sonrası ek süre verilip verilemeyeceği ile kararın bu anlamda usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır.Dava tarihinde yürürlükte bulunan, 2004 sayılı İİK ‘nın altıncı babında “ İflas Yoluyla Takip “ düzenlenmiştir. Düzenleme 154 vd maddelerde yer almaktadır. Devamı olan 160. maddede ise “ masrafların peşin verilmesi “ üst başlığı ile iflas isteyen alacaklının ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflardan sorumlu olduğu, mahkemenin, bu masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masraflarının peşin verilmesini isteyeceği düzenlenmiştir. İİK .nın 160. maddesi kamu düzenindedir. İflas isteyen alacaklı, alacaklılar toplantısına kadar gerekli giderleri ödemek zorundadır. Mahkemenin, bu masrafların peşin verilmesini ara kararıyla istemesi, bu yükümlülük yerine getirildikten sonra ancak davaya devam edilmesi gerekecektir. Çünkü, yasanın öngördüğü bu yükümlülük ,davanın görülebilmesi şartıdır. Bir diğer anlamıyla dava şartıdır. Mahkemenin, ihtarnameye rağmen, gerekli masrafları karşılamayan davacı alacaklının açmış olduğu iflas davasının usülden red kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Yasal düzenleme emredici niteliktedir. Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 94. maddesinde kesin süre düzenlenmiştir. İlk fıkrada, kanunun belirlediği sürelerin kesin olduğuna yer verilmiş, ikinci fıkrada, hakimin, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebileceği, üçüncü fıkrada ise, kesin süre içinde yapılması gereken işlemi süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkının ortadan kalkacağı ifade edilmiştir. Dava dosyasında, mahkeme tarafından, davacı tarafa kesin süre verilmiştir. Şu halde, HMK 94/3. fıkrası kapsamında, süresinde İflas avansını yatırmayan tarafa, ek süre verilmesi yasaya uygun düşmeyecektir. Davacı vekilinin aksine iddiaları isabetli kabul edilmemiştir.Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114. maddesinde dava şartları düzenlenmiştir. 114/2. fıkrada ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğuna yer verilmiştir. İcra ve İflas Kanunun 160. maddesinde düzenlenen, masrafların peşin verilmesine dair düzenlemenin, HMK 114/2. fıkrada yer verilen dava şartlarından olması ve dava şartı noksanlığının giderilmesi için verilen kesin süreye rağmen, noksanlığın giderilmemesi sonucunda, davanın aynı yasanın 115/2. fıkrası gereğince usülden red kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Davacı vekilinin itiraz ve istinaf dilekçesinde belirttiği emsal Yargıtay ilamınlarının konusu ise, İİK 178. madde gereğince borçlunun müracaatıyla açılmış olan doğrudan doğruya iflas veya İflasın ertelenmesine ilişkindir. İİK 178/1. fıkrada borçlunun aciz halinde bulunduğunu bildirerek yetkili mahkemeden iflasını isteyebileceği düzenlenmiştir. Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK ‘nın 376. maddesinde, sermayenin kaybı, borca batık olma üst başlığı ile çağrı ve bildirim yükümü düzenlenmiş, 376/3. fıkrada, şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulunun bir ara bilanço çıkartarak, şirket aktiflerinin alacaklarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması halinde bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildireceği ve iflasını isteyeceğine yer verilmiştir. Devamında ise, yönetim kurulu tarafından İflas İsteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olması gerekli görülmüş ve aksi halde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvurunun iflas bildirimi olarak kabul olunacağı ifade edilmiştir. İİK ‘nın 160. maddenin ilk fıkrasında, iflas isteyen alacaklının masraflardan sorumlu olduğu açıkça ifade edilmişken borçluya böyle bir sorumluluk yüklenmemiştir. Aksine, yukarıda ifade edilen yasal düzenlemeler kapsamında, mahkemece re’sen araştırma ilkesi kapsamında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 325. maddesi gereğince işlem yapılmasında bir aykırılık mevcut değildir. Bu nedenle, yukarıda ifade edilen ve davacı vekilinin istinaf nedenlerine gerekçe göstermiş olduğu yasal düzenleme farklı olduğundan buna dair istinaf nedenlerinin de isabetli olmadığı kanaatine varılmıştır.Açıklanan nedenlerle, İİK nun 156. maddesi gereğince, iflas talebinde bulunan davacı alacaklı tarafından, verilen kesin süreye rağmen, dava şartına dair noksanlığını yerine getirilmemiş olması nedeniyle, davanın usülden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Bakırköy 3 . Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/390 Esas, 2019/684 Karar ve 21.06.2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan ,davacının peşin olarak yatırdığı 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3- Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, İİK ‘nun 164/2. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/07/2020