Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2526 E. 2023/87 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2526 Esas
KARAR NO: 2023/87
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/02/2019
NUMARASI: 2014/877 Esas, 2019/204 Karar
DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalılardan …’ın 07/09/2012-07/09/2013 tarihlerini kapsayan Can Sağlığı Sigortası Poliçesi kapsamında müvekkili şirketin sigortalısı olduğunu, müvekkili şirketin, poliçe kapsamında, sigortalı …’ın 05/02/2013 tarihinde geçirdiği trioid bezi ve safra kesesi operasyonları için 9.911,97 TL tedavi gideri ödediğini, söz konusu poliçenin 07/09/2011 tarihinde diğer davalı … tarafından doldurulmuş olan Başvuru Formundaki beyanlar esas alınmak suretiyle akdedildiğini, poliçenin tanzimi sırasında sigortalı …’ın geçirdiği bademcik ameliyatı dışında herhangi bir rahatsızlığı olmadığının beyan edildiğini, ancak sigortalının poliçenin düzenlenmesinden önce trioid bezi ve safra kesesi hastalıklarının bulunduğunu ve bu hastalıkların bildirilmediğini, beyan yükümlülüğüne aykırı davranılması nedeniyle sigortalının tedavisi için ödenen 9.911,97 TL’nin iadesi gerektiğini belirterek 9.911,97 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalılar vekili cevabında; davacı sigortacının kendisine yüklenen bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve sigorta ettiren müvekkilini yanılttığını, sigorta poliçesinin kaşelenmeden doldurularak müvekkiline imzalattırıldığı gibi bir örneğinin de müvekkiline verilmediğini, müvekkilinin hastalıkları tam olarak hatırlayamayacağını beyan etmesi üzerine, işlemin prosedür gereği olduğu ve hatırladığı kadarının beyan edilmesinin yeterli olduğunun bildirildiğini, müvekkilinin beyan yükümlülüğünü yerine getirmediğini kabul etmemekle birlikte bu durumun sorumlusunun tamamen davacı olduğunu, davacının bir zararı var ise bunun kendi kusurundan kaynaklandığını, davacının fesih ve cayma hakkının kullanılması için gerekli olan sürelerin geçirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davacı sigortacının, davalı sigortalı …’ın tedavi gideri için ödediği bedeli, diğer davalı … ettiren …’dan talep edemeyeceği, sigortalının poliçe öncesi mevcut safra kesesi ile ilgili hastalığının beyan edilmediği, beyan yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle davacı sigortacının bildirilmeyen safra kesesi hastalığı ile ilgili ödediği tedavi giderini talep edebileceği, ancak sigortalının poliçenin tanziminden önce trioid bezi hastalığı bulunmadığı, bu nedenle trioid bezi hastalığı ile ilgili beyan yükümlülüğüne aykırı hareket edilmediğinden, davacı sigortacının tirioid bezi operasyonu ile ilgili tedavi giderini talep edemeyeceği, sigortalının her iki hastalığı ile ilgili operasyonun tek seferde yapıldığı, sigorta şirketine beyan edilmeyen safra kesesi hastalığı ile ilgili cerrahi işlem bedelinin 2.214,00 TL olduğu, sadece tiroid bezi ile ilgili tedavi gideri düşüldükten sonra kalan cerrahi işlemin her iki hastalık için ortak olarak yapıldığı, ancak her iki hastalık için ortak olarak yapılan cerrahi işlemin, safra kesesi ameliyatı yapılmasa dahi tirioid bezi operasyonu için yapılması gerektiği, bu nedenle bilirkişilerin ortak masrafların eşit olarak paylaştırılması gerektiği görüşüne itibar edilmediği, buna göre davacı sigortacının beyan yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle sadece safra kesesi hastalığı ile ilgili cerrahi işlem bedeli 2.214,00 TL’yi talep edebileceği gerekçesiyle davalı … ettiren … yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı sigortalı yönünden davanın kısmen kabulü ile 2.214,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, sigorta sözleşmesinin tarafı olan davalı … ettiren …’ya husumet yöneltilmesinin mümkün olduğunu, sigortalının poliçenin tanziminde önce 2006 yılında tirioid bezi hastalığı olup, bu hastalığının beyan edilmediğini, sözkonusu rahatsızlığın o tarihte tedaviyi gerektirip gerektirmemesinin önemli olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere bilirkişi raporunda belirtildiği üzere her iki hastalığın ortak masraflarının eşit olarak paylaştırılması gerektiğini, tek anestezi altında birden fazla ameliyatın yapılması ve bunların hepsinin sigorta teminatına girmemesi halinde teminat bedelinin ödenmesine ilişkin poliçe özel şartları hükümlerinin hiç değerlendirdilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın her iki davalı yönünden de tamamen kabulünü talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava, hayat sigortası poliçesi gereği davalı sigortalının ödenen tedavi giderinin, beyan yükümlülüğüne aykırı hareket edildiği ileri sürülerek iadesine ilişkindir. Dosya kapsamından, davalı sigortalı …’ın 07/09/2012-07/09/2013 tarihlerini kapsayan Can Sağlığı Sigortası Poliçesi kapsamında davacı … şirketi nezdinde sigortalı olduğu, davacı şirketin poliçe gereği sigortalının geçirdiği trioid bezi ve safra kesesi operasyonları için 9.911,97 TL tedavi gideri ödediği, ancak sigortalının poliçenin düzenlenmesinden önce trioid bezi ve safra kesesi hastalıkları bulunmasına rağmen beyan edilmediği gerekçesiyle ödenen tedavi giderinin iadesi için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, sigortalının poliçenin düzenlenmesinden önce sadece safra kesesi hastalığı olup, bu hastalığın beyan edilmediği, beyan yükümlülüğüne uyulmaması nedeniyle sadece safra kesesi ile ilgili cerrahi işlem bedelinin iadesi edeceği, davalı … ettirene ise husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davalı … yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı sigortalı yönünden ise davanın kısmen kabulü ile 2.214,00 TL’nin tahsiline karar verilmiş, davacı … şirketi hükmü istinaf etmiştir. İstinaf konusu edilen uyuşmazlık; sigorta ettirenin poliçe düzenlenirken beyan yükümlülüğüne aykırı hareket edip etmediği, buradan hareketle davacı sigortacının, sigortalının tedavisi için ödediği tedavi ücretinin iadesini, sigorta ettiren ve sigortalıdan isteyip istemeyeceği hususlarında toplanmaktadır.1-Davacı … şirketi, beyan yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle, sigortalının tedavi gideri için ödenen bedelin, davalı … ettirenden de tahsili gerektiğini ileri sürmüşse de, poliçenin sigortalı lehine yapıldığı ve tedavi giderinin de sigortalının tedavi gideri olduğu gözetildiğinde, mahkemece davalı … ettiren yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. 2-Davacı vekilinin diğer istinaf nedenleri yönünden yapılan incelemede; 6102 sayılı TTK’nun 1435. maddesinde “Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır” denilmek suretiyle; sigorta ettirenin, sözleşmenin kurulması sırasındaki doğru beyan yükümlülüğünün kapsamı düzenlenmiştir. Gerek TTK’nun 1435. maddesi ve gerekse … Sigortası Genel Şartlarının C-2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya herhangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki beyan yükümlülüğüne uymamanın sonuçları ise, aynı kanunun 1439/2. maddesinde, “rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır. Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa, sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar” şeklinde düzenlenmiştir. Somut davada, sigorta ettirenin tüm sorulara doğru ve eksiksiz cevap verdiğini beyan ettiği ve imzasını içeren hayat sigortası başvuru formunda “önceki rahatsızlıklarına” ilişkin sorulara sigortalının sadece Bademcik Ameliyatı bulunduğunu beyan ettiği görülmektedir. İlk derece mahkemesinde alınan 09/06/2014, 29/06/2015 ve 07/12/2015 tarihli raporlarda; sigortalının poliçenin düzenlenmesinden önce safra kesesi hastalığı bulunduğu, beyan edilmeyen bu hastalık ile sigortalının 05/02/2013 tarihinde gerçekleşen ameliyatı arasında illiyet bağı bulunduğu, ancak sigortalının 2006 yılında yapılan muayenesinin sigortalının tirioid bezi hastalığı bulunduğunu göstermeyeceği belirtilmiştir. Buna göre sigortalının poliçenin tanziminden önce safra kesesi ile ilgili hastalığı bulunduğu ve bu hastalığın sigortacıya beyan edilmediği, beyan edilmeyen bu hastalıkla sigortalının 05/02/2013 tarihli cerrahi işlemi arasında illiyet bağı bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece safra kesesi hastalığı ile ilgili cerrahi işlem bedeli 2.214,00 TL’nin sigortalıdan iadesine karar verilmesi yerindedir. Ancak sigortalıya poliçenin düzenlenmesinden önce tirioid bezi hastalığı ile ilgili kesin bir tanı konulmadığından, sigorta ettirenin tirioid bezi hastalığını bildirmeyerek beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinden söz edilemeyecektir. Bu nedenle davacı … şirketinin tiroid bezine ilişkin ödediği tedavi giderini talep etmesi mümkün değildir. Diğer taraftan, sigortalının her iki hastalığı ile ilgili operasyonun tek seferde yapıldığı, her iki hastalık için ortak olarak yapılan cerrahi işlemin, safra kesesi ameliyatı yapılmasa dahi tirioid bezi operasyonu için yapılması gerektiği ve sigortalının trioid bezi hastalığına ilişkin tedavi giderinin teminat kapsamında olduğu gözetildiğinde, her iki hastalığın ortak masraflarının eşit olarak bölünerek yarısının davacı şirkete iadesi gerektiği yönündeki istinaf talebi de yerinde görülmemiştir. Ayrıca davacı vekili, tek anestezi altında birden fazla ameliyatın yapılması ve bunların hepsinin sigorta teminatına girmemesi halinde teminat bedelinin ödenmesine ilişkin poliçe özel şartları hükümlerinin hiç değerlendirilmediğini ileri sürmüşse de, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen bu hususun istinaf aşamasında dinlenmesi mümkün değildir (HMK. M. 357) Açıklanan nedenler ile özellikle istinaf nedenleri de gözetilerek ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/877 Esas, 2019/204 Karar ve 21/02/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b.1 bendi ile aynı kanunun 362/1-a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.26/01/2023