Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2525 E. 2019/1795 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2525 Esas
KARAR NO : 2019/1795
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1443 Esas
KARAR NO : 2018/804
KARAR TARİHİ: 17/07/2018
DAVA :TAZMİNAT (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/10/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkil şirket ile … Ltd Şti adına Y.M. müşavir … arasında 2011 yılı için 03/01/2011, 2012 yılı için 20/01/2012 tarihinde yıllık kurumlar vergisi beyannamesi tasdiki kapsamlı ”denetim ve tasdik sözleşmeleri” imzalandığını, ancak davalı … şirket tarafından istenen tasdik raporlarını vermediğini, eksik inceleme ve özensiz çalışması sebebiyle sözleşmesi 2014 yılında feshedildiğini, bunun üzerine vergi dairesine şikayette bulunduğunu, 184.427,00 TL maddi zararın kendilerine ödenme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte istirdatı ile müvekkile ödenmesini, şirketin ticari itibar kaybı ve manevi zararları için 20.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesini, davalıların aktif mal varlığı üzerine davalılar dinlenmeden üçüncü kişilere devri engellenecek şekilde teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasını, kabul görmemesi durumunda teminatlı olarak tedbir konulmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevabında; taraflar arasında sözleşmeden doğan uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözülmesi gerektiğini, davada gerek davacılar gerekse de davalılar yönünden ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusu olduğunu, yargıtay içtihatları gereği ihtiyari dava arkadaşlığında davalar birbirinden bağımsız olduğunu, her bir dava için ayrı harç alınması gerektiğini, davada iki davacı iki davalı olduğundan toplam dört ayrı dava olduğunu, davacıların ise yalnız bir dava için harç yatırdığını bu nedenle eksik harcın tamamlanmasını, dava dilekçesinin somutlaştırılması için maddi zarar kaleminin ne kadarlık kısmının müvekkil şirkete ödediği bedellerden ve şirketin ödediği vergi ve vergi cezalarına tekabül ettiğini açıklanmasını, davacıların şirket çalışanları için dava takip yetkileri bulunamadığından manevi tazminat talep haklarının olmadığını, taleplerin zaman aşımına uğradığını, tasdik raporlarının istenildiği halde verilmediği, 2011 yılında kaybolduğu iddia edilen faturalar ve 2012 ile ilgili iddialarının asılsız olduğunu, davacıların müvekkilin işlem ve raporları nedeni ile zarara uğramadığından sözleşme gereği ödenen bedellerin iadesini talep edemeyeceklerini, İstanbul YMM odası tarafından verilen disiplin kuruluna sevk edilmeye yer olmadığı kararı ile iddiaların asılsız olduğunun ispatı olduğunu, davacıların manevi zarar tazmin talep haklarının bulunmadığını, haksız olarak açılan davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; Davalı şirketin uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenebilmesi gerektiği şeklindeki itirazı yerinde görüldüğünden, davanın davacılardan …Limited Şirketi yönünden usulden reddine, uyuşmazlık konusu 03.01.2011 ve 20.01.2011 tarihli denetim ve tasdik sözleşmeler … Limited Şirketi ile … Tic. Ltd. Şti. arasında imzalandığı, davacı … ile davalı …’ ‘in uyuşmazlık konusu sözleşmelerde taraf sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla davacı …’nin aktif husumet ehliyeti, davalı … İyilerin ise pasif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş, tek bir vekalet ücretine hükmedilerek 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı şirketten alınarak davalı şirkete verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içerisinde sunduğu istinaf dilekçesinde; dava konusu hadisede taraflar arasında geçerli bir tahkim şartı/sözleşmesi olmadığını, geçerli bir tahkim şartını veya sözleşmesini varlığının kabul edildiği takdirde dahi davada taraf sıfatına haiz olan fakat tahkim sözleşmesinde imzası bulunmayan kişilerin tahkim şartı bağlamayıp sadece tarafları bağlayacağından tahkim itirazının yerinde olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmede yapılacak tüm denetim ve tasdik işlemlerinde iş sahibinin veya gözetimi altındaki meslektaşlarının bu işlemi mevzuata uygun bir şekilde yapılabileceği kararlaştırıldığını, bu sebeple davacı şirketin kanunlara ve mevzuata uygun bir şekilde denetim ve tasdiklerin yapılması işlerini yerine getiren Yeminli Mali Müşavir …i olduğunu, bu nedenle sözleşmeye konu tasdik raporunu imzalayan …’in müvekkil şirkete karşı sorumluluğu bulunduğundan pasif husumet ehliyetine haiz olduğunu, davacı … davacı şirketin tek başına ortağı ve yetkilisi olduğu, söz konusu işlemlerden dolayı ticari itibarı zedelendiğini ve güvenilirliğini yitirdiğini, hali hazırda müvekkilin hem maddi hem de manevi olarak zarar gördüğünden manevi tazminat talebi hukuka uygun olduğu ve husumet ehliyeti bulunduğunu bu nedenle istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasını, talep edilen maddi ve manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istinaf etmiştir. Davalı vekilinin yasal süresi içerisinde sunduğu istinaf dilekçesinde; ortada hukuken sekiz ayrı dava olmasına rağmen ilk derece mahkemesince lehlerine yalnızca bir vekalet ücreti hükmedilmesi hatalı olduğundan ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilerek her bir talep için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava; davacı ile davalı şirket arasında imzalanan 03/01/2011 ve 20/01/2011 tarihli denetim ve tasdik sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Dava dilekçesinin içeriğinde; davacı ile davalı şirket arasında düzenlenen 2011 ve 2012 yılları Kurumlar Vergisi Beyannamesi Tasdik Sözleşmesi kapsamında davalı şirket adına işlem ve raporları düzenleyen yeminli müşavir davalı …’in sözleşme uyarınca görevini ve kendisine düşen edimleri yerine getirmediği, gereken dikkat ve özeni göstermediği iddiasında bulunulduğu, bu nedenle uğranılan zararın tazmini ve hizmet bedelinin tahsilinden kaynaklanan maddi tazminat ile manevi tazminat talep edilmiştir.HMK 116. maddesinde uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözülmesi gerektiği itirazı ilk itirazlardan olduğu, 117. maddede ilk itirazları hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu düzenlenmiştir. Davalı tarafça yapılan tahkime ilişkin ilk itiraz cevap dilekçesi ile ileri sürüldüğünden HMK 117. maddesi gereğince süresi içerisinde yapılmıştır.
Davacı ile davalı şirket arasında 03/01/2011 ve 20/01/2011 tarihli iki ayrı denetim ve tasdik sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmede, davacı şirket yeminli mali müşavir, davalı şirket ise iş sahibidir. Sözleşme dönemi 2011 ve 2012 yılları olup tasdik konusu tam tasdiktir. Sözleşmelerin 7. maddesinde uyuşmazlıklar üst başlığı ile ” Taraflar arasında bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıklar hakem kurulunca karara bağlanır. Hakem Kurulu İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanlığında, odanın seçeceği bir üye ile taraflarca seçilecek birer üye olmak üzere üç kişiden oluşur. Hakem Kurulu kararlarının tasdik merci İstanbul Mahkemeleridir. İcra mercii İcra Daireleridir” düzenlemesi ile tahkim sözleşmesi yapılmıştır.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 407 vd maddelerinde tahkim düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 413. maddede tahkim itirazı üst başlığı altında, tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan bir uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı tarafın tahkim ilk itirazında bulunabileceği, bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkansız değilse mahkemenin tahkim itirazını kabul edeceği ve davayı usulden reddeceğine yer verilmiştir. Aynı yasanın 116/1- b bendinde , uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözülmesi gerektiği itirazı ilk itirazlar arasında yer almıştır. Somut olayda sözlemenin tarafları, tahkim sözleşmesini sözleşmenin bir şartı olarak düzenlemişlerdir. Bu durumda davalı şirketin yasal sürede yapmış olduğu tahkim ilk itirazının kabulü ile davacı şirket yönünden verilen davanın usulden reddi kararı yerindedir.Uyuşmazlık konusu 03/01/2011 ve 20/01/2012 tarihli denetim ve tasdik sözleşmeleri davacı … şirketi ile davalı … Müşavirlik şirketi arasında imzalanmıştır. Davacı … ile davalı …’in uyuşmazlık konusu sözleşmelerde imzasının dolasıyla taraf sıfatının bulunmadığı görülmüştür. Borçlar hukukunda egemen olan sözleşmelerin nispiliği kuralı gereğince borç ilişkilerinden doğan alacak hakkının aynî haklarla kişilik haklarının aksine, hukuki nitelikleri itibariyle nispi bir hak olması, daha açık anlatımla alacaklının bu hakkı sadece borçluya karşı ileri sürebilmesi anlamına gelir ve üçüncü kişiler, borç ilişkisi ile ilke olarak borç altına girmedikleri, bir hak kazanmadıkları için, bu hakkın onlara karşı ileri sürülebilmesi, kural olarak mümkün değildir (Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 22. b. Ankara 2017, s.18). Yargıtay emsal kararlarında da belirtildiği üzere sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereği sözleşme, kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar. Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları da sözleşmenin taraflarıdır. Dava konusu uyuşmazlık 03/01/2011 ve 20/01/2012 tarihli denetim ve tasdik sözleşmelerinden kaynaklandığı, iş sahibi olarak davacı şirket adına tek imzanın atıldığı, davacı … ın tek ortağı ve yetkilisi olduğu şirketten bağımsız kendi sorumluluğunu doğuracak imzasının bulunmadığı, sözleşmeden doğan sorumluluk davacı şirkete ait olduğundan taraf sıfatı da davacı şirkete aittir. Aynı şekilde sözleşmelerde davalı …’in imzasının bulunmadığı, sözleşme konusu işlerin davalı şirket tarafından davalı … müşavir …’e yaptırılması davalıyı sözleşmenin tarafı haline getirmeyeceği, sözleşme konusu yapılan işlemlerden dolayı davacıya karşı sorumluluğun sadece davalı şirkete ait olduğundan taraf sıfatı da davalı şirkete aittir. Bu nedenle davacı … ile davalı … yönünden verilen davanın aktif ve pasif husumet yokluğu nedeniyle ret kararı yerindedir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun dava çeşitlerini düzenleyen bölümün “Davaların Yığılması” başlığını taşıyan 110-(1) maddesinde “ Davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır.” şeklindeki düzenleme ile aynı yargı sınırları içinde davacının, aynı davalıya karşı birden fazla talebini ileri sürme olanağı tanınmıştır.Aynı yargılama sınırları içinde birden fazla bağımsız davanın bulunması hali olarak nitelendirilen dava birleşmesini iki guruba ayırmak mümkündür. Bunlardan birincisi, davacı veya davalı yanda veyahut hem davacı hem de davalı yanda, taraf çokluğu olması sebebiyle doğan “ subjektif dava birleşmesi”; diğeri ise aynı yargılama sınırları içinde ve taraflardan birinin diğerine karşı birden fazla davasının bulunması halinden doğan “ objektif dava birleşmesidir”. ( Yavuz Alangoya, Medeni Usul Hukukunda Dava Ortaklığı,S:30, Aynı yönde, Sabri Şakir Ansay, Hukuk Yargılama Usulleri, S:83,129.) Objektif ve Subjektif dava birleşmesinde görünüşte tek bir dava dilekçesi bulunmasına rağmen aslında dava dilekçesinde belirtilen davacı ve davalı yönünden ayrı ayrı birbirinden bağımsız birden fazla asli talep kadar bağımsız dava vardır.Uyuşmazlık konusu davada iki davacı, iki davalı bulunmaktadır. Taraflar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmamaktadır. Davacıların her ikisi de davalıların tamamından müştereken müteselsilen sorumlu olmak üzere maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır. Maddi ve manevi tazminat davaları da birbirinden bağımsız taleplerdir. Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10/4.maddesinde manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedileceği ve 10/3. maddesinde de bu davaların tamamımın reddi durumunda avukatlık ücreti, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunacağı düzenlenmiştir. Aynı tarifenin 3/2 maddesi gereğince müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücreti hükmolunur düzenlenmiştir. Bu açıklamalar ışığında davalı gerçek kişi ile davalı şirket maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hak kazanmıştır. Davacı şahsın açmış olduğu maddi ve manevi tazminat talepleri her iki davalı yönünden ortak nedenden yani aktif husumet yokluğundan reddedilmiş olduğundan maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden her iki davalı vekalet ücretine hak kazanmış,, ancak davacı şirketin açmış olduğu maddi ve manevi tazminat talepleri her iki davalı yönünden ayrı nedenden yani davalı şirket yönünden tahkim itirazı, davalı şahıs yönünden pasif husumet yokluğundan reddedilmiş olduğundan her iki davalı ayrı ayrı vekalet ücretine hak kazanmıştır.Bu itibarla yargılamada her bir talep her bir davacı ve her bir davalı yönünden bağımsız olarak ayrı ayrı işlem görüp karara bağlandığından HMK’nın 110/1 ve AAÜT’nin 3/2, 10/3, 10/4 ve 7. maddeleri dikkate alınarak davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken sadece davalı şirket yönünden tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuştur. Ne var ki bu yanlışların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca hükmün düzeltilmesi cihetine gidirelerek ve usul kazanılmış haklar gözetilerek yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE 2-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, HMK’ nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1443 Esas, 2018/804 Karar ve 17.07.2018 tarihli ilamının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE 2-a Davacı … Tic. Ltd. Şti. yönünden davalı …. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın tahkim itirazı nedeniyle HMK 413/1 maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE 2-b Davacı … San ve Dış. Tic. Ltd. Şti. yönünden davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE 2-c Davacı … tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE 2-ç Maddi ve manevi Tazminat talepleri yönünden ayrı ayrı olmak üzere hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’na bağlı tarife gereğince alınması gereken 71,80 TL (35,90 +35,90) ret harcından peşin alınan 3.491,11 TL harçtan düşümü ile bakiye 3.419,31 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacılara iadesine 2-d Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına 2-e Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına 2-f Maddi tazminat talebi yönünden davacı … . San ve Dış. Tic. Ltd. Şti. tarafından açılan davada davalı … Ltd. Şti. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap ve takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı şirketinden alınarak davalı şirkete verilmesine 2-g Maddi tazminat talebi yönünden davacı … San ve Dış. Tic. Ltd. Şti. tarafından açılan davada davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap ve takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı şirketten alınarak davalı …’e verilmesine 2-ğ Maddi tazminat talebi yönünden davacı … tarafından açılan davada davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ve ret nedeni ortak olduğundan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap ve takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı … alınarak davalılara verilmesine 2-h Manevi tazminat talebi yönünden davacı … Tic. Ltd. Şti. tarafından açılan davada davalı … Ltd. Şti. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap ve takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı şirketinden alınarak davalı şirkete verilmesine 2-ı Manevi tazminat talebi yönünden davacı … Tic. Ltd. Şti. tarafından açılan davada davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap ve takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı şirketten alınarak davalı …’e verilmesine 2-i Manevi tazminat talebi yönünden davacı … tarafından açılan davada davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ve ret nedeni ortak olduğundan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap ve takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı … alınarak davalılara verilmesine İstinaf Giderleri Yönünden; 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’na bağlı tarife gereğince her iki davacı yönünden alınması gereken 136,40 TL ( 68,20 +68,20) başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 242,60 TL (121,30 + 121,30 ) olmak üzere toplam 379,00 TL harcın davacılar tarafından peşin olarak yatırılmış olan toplam 465,40 TL’ den mahsubu ile arta kalan 86,40 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacılara İADESİNE 4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’na bağlı tarife gereğince her iki davalı yönünden alınması gereken 136,40 TL ( 68,20 +68,20) başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 242,60 TL (121,30 + 121,30 ) olmak üzere toplam 379,00 TL harcın davalılar tarafından peşin olarak yatırılmış olan toplam 331,40 TL’ den mahsubu ile noksan kalan 47,60 TL harcın eşit oranda davacılardan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA 5- Davacıların istinaf yargılaması aşamasında yapmış olduğu posta giderinden oluşan yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına 6- Davalıların istinaf yargılaması aşamasında yapmış olduğu yatırılan istinaf harçlarından oluşan toplam 331,40 TL yargılama giderinin eşit oranda davacılardan alınarak davalılar verilmesine 7- İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,8-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının HMK 333.maddesi gereğince taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/10/2019