Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2521 E. 2019/2162 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2521 Esas
KARAR NO : 2019/2162
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19/06/2019 ve 04/07/2019 tarihli ara kararlar
NUMARASI : 2019/325 Esas,
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 28/11/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacı gerçek kişilerin ortağı ve kefili oldukları … şirketleri ile birlikte borçları için vadelerin uzatılması ve taksitlendirilmesi için vade konkordatosu talep ettiklerini beyanla müvekkilleri hakkında konkordato geçici mühleti verilmesini ve konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesi 19/06/2019 tarihli ara kararı ile; davacı tarafın; “Davacılar tarafından keşide edilen çeklerin ve kambiyo senetlerinin paraya çevrilmesinin engellenmesi, davacıların keşide ettikleri çeklerin arkasının yazdırılmasının/işleme konulmasının engellenmesi ve bankalarca anılan çeklerin ibrazı halinde -konkordato geçici mühleti verildiğinden işlem yapılamayacağı veya karşılıksızdır şerhi yazılamayacağına- ilişkin şerh düşülmesine dair talebinin reddine karar verilmiştir.İlk derece mahkemesi 04/07/2019 tarihli 2 nolu ara kararı ile; davacı şirketler tarafından işletmenin faaliyeti nedeniyle alacaklılara veya bankalara verilen müşteri çekleri ve senetlerin konkordato projesi çerçevesinde kullanılmak üzere konkordato komiserlerin denetiminde doğrudan şirketlere veya komiserlerine iadesine ilişkin davacıların talebinin reddine karar verilmiştir.İlk Derece Mahkemesi’nin 19/06/2019 tarihli ara kararına yönelik istinaf incelemesinde;Davacılar vekili 08/07/2019 tarihli istinaf dilekçesi ile, mahkemenin 19/06/2019 tarihli ara kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuş ise de; 11/11/2019 tarihli dilekçesi ile anılan ara karara yönelik istinaf başvurusundan feragat ettiklerini beyan etmiştir. HMK’nın 349. maddesinde, istinafa başvurma hakkından feragat düzenlenmiş, ikinci fıkranın son cümlesinde, dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvurunun feragat nedeniyle reddedileceğine yer verilmiştir. Davacılar vekilinin 15/05/2019 tarihli vekaletnamesine göre vekilin davadan veya kanun yollarından feragat etmeye yetkisinin bulunduğu ve HMK 74. madde düzenlemesi kapsamında, davacılar vekilinin özel yetkisinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenle, davacılar vekilinin 19/06/2019 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.İlk Derece Mahkemesi’nin 04/07/2019 tarihli ara kararına yönelik istinaf incelemesinde;Davacılar vekili 04/07/2019 tarih ve 2 nolu ara karara yönelik süresinde sunduğu istinaf dilekçesi ile, mahkemenin 04/07/2019 tarihli tedbir talebinin reddine dair ara kararının kaldırılmasını, davacı şirketler tarafından işletmenin faaliyeti nedeniyle alacaklılara veya bankalara verilen müşteri çekleri ve senetlerin konkordato projesi çerçevesinde kullanılmak üzere konkordato komiserlerin denetiminde doğrudan şirketlere veya komiserlerine iadesine dair tedbir kararı verilmesini, aksi halde anılan çek ve senetlerin bankalarca kredi alacaklarından mahsup edilmesinin tedbirin engellenmesini talep ve istinaf etmiştir. Dava, İİK 285 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan adi konkordatonun tasdikine ilişkindir.1-Anayasanın 141/III maddesi uyarınca mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde ayrıntılı bir şekilde hükmün kapsamı düzenlenmiş, hükmün hangi hususları kapsayacağı maddeler halinde ve açıkça belirtilmiştir. HMK’nın 297/1-c bendinde “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin hükümde gösterilmesi” gerektiğine yer verilmiştir. Gerekçe, hakimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak (m.33), hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hakim gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. Üst mahkeme de bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. Hakim hükmün gerekçesini hazırlarken yargı kararlarından (içtihatlardan) ve bilimsel görüşlerden yararlanır (TMK m.1). Gerekçe çok önemli olduğundan, Anayasa’ya “bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı” hakkında açık hüküm konulmuştur (Anayasa m.141/3) (Prof.Dr.Baki Kuru,Prof.Dr.Ramazan Arslan,Prof. Dr.Ejder Yılmaz,Medeni Usul Hukuku 22. Baskı,sayfa 472). Her ne kadar istinafa konu 04/07/2019 tarih ve 2 nolu ara kararda talebin reddine dair kısa kararda mahkeme gerekçesini kısaca yazarak değinmiş ise de gerekçeli kararın yazılmadığı anlaşılmaktadır. Davanın esası hakkında karar verdikten sonra gerekçeli karar yazılmadan dosya Yargıtay’a temyiz incelemesi için veya İstinaf Mahkemesine istinaf incelemesi için gönderilemiyorsa aynı durum ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları için de geçerlidir. Duruşmada verilen kısa karar ile yetinerek gerekçeli ayrı bir karar yazılmaması usuli bir eksiklik niteliğindedir. Diğer yandan mahkemenin celse ara kararları tek başına istinaf edilemez (Hukuk Mahkemeleri İstinaf El Kitabı, TC.Adalet Bakanlığı, Şubat-2017/ANKARA, sh38). Açıklanan nedenlerle ayrıca gerekçeli karar yazılmamış olmasının usuli bir eksiklik olduğu ve bu eksikliğin Dairemizce giderilmesi mümkün olmadığından dosyanın gereği için mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmesi gerekmektedir. 2-Diğer taraftan davacılar vekili 18.07.2019 tarihli dilekçe ile 04/07/2019 tarihli ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuş olmasına rağmen, istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile istinaf karar harcının yalnızca davacı … Ltd. Şti. adına yatırılmış olup, gerek dosya üzerinde gerçekleştirilen fiziki inceleme sonucunda, gerekse de sistemde yapılan inceleme sonucunda istinaf talebinde bulunan diğer davacı şirketlerden alınması gerekli olan harcın ve istinaf kanun yolu için alınması gereken gider avansının yatırıldığına dair herhangi bir makbuza veya belgeye rastlanmamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 344. maddesinde, istinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru için gerekli olan harçların ve tebliğ giderleri de dahil olmak üzere tüm giderlerlerin ödeneceği, bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğunun sonradan anlaşılması halinde, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususunun başvurana yazılı olarak bildirileceği, verilen kesin süre içinde harç ve giderlerin tamamlanmadığı takdirde, mahkemece başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verileceği düzenlenmiştir. Somut olayda, istinaf kanun yoluna başvuran davacı şirketler birden fazla olup aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmamaktadır. Yargıtay’ın birçok kararında da belirtildiği üzere, ayrı ayrı harç ve gerekli giderleri karşılamaları gerekmektedir. Mahkemece açıklanan hususlar gözetilerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 344/1 maddesinde gösterilen usule uygun şekilde istinaf kanun yoluna başvuran davacılara muhtıra çıkarılmamıştır. Bu durumda, öncelikle kararı istinaf eden ancak gerekli harçları yatırmadığı anlaşılan davacı şirketler için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 344. maddesi gereğince, maktu başvuru harcı ile maktu istinaf karar harcının ikmali ve ayrıca her bir davacı şirket için alınması gereken gider avansının tamamlanması için davacılar vekiline aynı yasal düzenleme kapsamında, bir haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve gider avansının tamamlanması için yazılı bildirim yapılmasına, yazıda, aksi halde başvurudan vazgeçmiş sayılacakları hususunun belirtilmesine ve sonrasında eksikliklerin ikmali halinde dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmesi için mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmesi gerekmektedir.Sonuç olarak davacılar vekilinin 19/06/2019 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine, 04/07/2019 tarih ve 2 nolu ara karara yönelik istinaf başvurusunn ise 1 ve 2. maddelerde belirtilen eksikliklerin ikmalinden sonra dosyanın Dairemize gönderilmesi için mahkemesine geri çevrilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacılar vekilinin 19/06/2019 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nun 349/2 maddesi gereğince REDDİNE,2-Davacılar vekilinin 04/07/2019 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurusunun, Yukarıda açıklanan eksikliklerin ikmali amacıyla Dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE,3-Eksiklikleri ikmal edildikten sonra dosyanın istinaf incelenmesi için tekrar dairemize GÖNDERİLMESİNE,4-İstinaf yargılama giderlerinin yukarıda yazılan eksikliklerin ikmalinden sonra verilecek kararda dikkate alınmasına,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352/1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda oybirliği ile karar verildi.28/11/2019