Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2479 E. 2023/93 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2479 Esas
KARAR NO: 2023/93
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 28/03/2019
NUMARASI: 2016/158 Esas, 2019/301 Karar
DAVA: SIRA CETVELİNDEKİ ALACAĞIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin …’tan 27/11/2015 tarihinde tüm takip dosyaları ve bu dosyalardaki teminatları devir ve temlik aldığını, …’ın Avcılar şubesi tarafından … Tah. Ltd. Şti’ne,…nın müşterek borçlu ve müteselsil kefaletleriyle kullandırılan kredilerin zamanında ödenmemesi üzerine hesapların kat edilerek ipoteklerin paraya çevrilmesi için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, bu dosyada kefil … adına kayıtlı İstanbul İli Fatih İlçesinde bulunan taşınmaza haciz işlendiğini, aynı taşınmaz üzerinde davalı tarafa alacağını temlik eden … Bankası A.Ş. lehine 1. derecede 600.000 TL bedelli ipotek mevcut olduğunu, icra müdürlüğünce yapılan ihale neticesinde taşınmazın 556.100 TL bedelle ihale edildiğini, ihale sonucunda tanzim edilen sıra cetvelinde, satışı yapılan hacizli taşınmazın ipotekli olması ve ipoteğin hacizlerden öncesine ilişkin bulunması sebebiyle satılan ipotekli ve mahcuz taşınmazın bedelinden kaynaklanan 383.141,02 TL alacağın 1. sırada bulunan ipotek alacaklısına ödendiği ve ihale bedelinden 146.808,06 TL bakiye kaldığı, bakiye tutar için iş bu sıra cetvelinin ilgililere tebliğine karar verildiğinin belirtildiğini, icra müdürlüğü tarafından yapılan paylaştırmanın hatalı olduğunu, davalının, derece kararında kendisine ayrılan pay kadar alacağı olmadığını, icra müdürlüğü tarafından tanzim edilen sıra cetvelinde taşınmazla ilgili yapılan ikinci takibin esas alındığını, oysa davalının alacağının 383.414,02 TL’den az olduğunu, zira İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından sorulan İİK 100. madde müzekkeresine verilen 02/02/2015 tarihli cevapta davalının alacağının 184.000 TL olduğunun bildirildiği, davalının yeni takip açmak suretiyle alacağını 383.141,02 TL üzerinden başlatmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davalıya sıra cetvelinde alacağından fazla pay ayrılmış olmasının müvekkilinin alacağını tahsil edememesine neden olduğunu, gerçek alacak miktarının 02/02/2015 tarihli müzekkere cevabı dikkate alınmaksızın davalı temlik alacaklısının yaptığı ikinci takip kapak hesabına göre ödendiğini, derece kararında davalıya hukuken geçerli olmayan ikinci takibindeki alacak tutarı olarak var olmayan alacağı için pay ayrılmış olması sebebiyle müvekkiline paylaştırmada alacağı tutardan daha az bir miktar kaldığını ve alacağın tahsil edilemediğini belirterek İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından tanzim edilen 03/02/2016 tarihli derece kararına itirazlarının kabulü ile, davalının 1. derece ipotek alacağının derece kararına esas alınan takip tutarı kadar olmadığının tespitine, düzenlenen sıra cetvelinin iptali ile davalının ipoteğe dayalı gerçek alacağının tespit edilerek yeniden sıra cetveli düzenlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde; ipoteğe konu alacağın müvekkili şirket tarafından … Bankası A.Ş.’den temlik alındığını, müvekkili şirket tarafından dosyaya 02/02/2015 tarihinde sunulan alacağın 184.000 TL olduğu yönündeki cevabın sehven verildiğini, söz konusu alacağın müvekkiline temlikinden önce dosyaya temlik eden tarafından sunulan 24/02/2014 tarihli cevapta alacağın 106.000,00 USD + 25.000,00 TL olduğunun belirtildiğini, bu tarihten sonra borçludan yapılan bir tahsilat olmadığını, esas olan hesabın, paraların paylaştırılması sırasında, satış tarihi itibarıyla yapılacak olan hesap olduğunu ve ihale tarihi itibarı ile alacak miktarının o sırada derdest olan dosyadan sorulması üzerine paylaştırmanın yapılacağı dosyaya bildirildiğini, davacının, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile açılan takibin daha yüksek miktarlı bir takip başlatılabilmesi için açıldığı yönündeki iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, müvekkili tarafından alacağın temlik aldığı tarihinden önce İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının takipsiz bırakılarak düştüğünü, İİK150 md. vd. hükümlerine göre; ipotek veya rehnin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılmış olan icra takiplerinde, düşmüş dosyanın yenilenmesi mümkün olmayıp, düşen dosyaya konu rehin veya ipotekten kaynaklanan alacaklar devam ettiği müddetçe yeniden takip yapmanın kanunen mümkün ve hatta zorunlu olduğunu, söz konusu hükme binaen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile yeni bir takip yapıldığını ve takibe, borca faize v.s. hususlara herhangi bir itiraz olmaksızın takibin kesinleştiğini, müvekkili şirketin alacağının USD alacağı olduğunu, temlik eden … Bankası A.Ş.’nin bildirdiği tarihlerden sonra yani 24/02/2014 tarihinden sonra da USD veya TL bazında herhangi bir tahsilat olmadığını, dolayısı ile davacının, müvekkilinin derece kararında ayrılan pay kadar alacağı olmadığı yönündeki iddiasının gerçek dışı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı icra dosyası üzerinden düzenlenen 03/02/2016 tarihli sıra cetvelinin davalı tarafın 1. sırada yer alan alacağının 383.141,02 TL’sinin 11.437,70 TL’lik kısmının fazla ödendiğinin tespitine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıya ayrılan 11.437,70 TL’lik payın davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ; Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrarla bilirkişi raporuna göre davalıya 141.389,35 TL fazla ödemenin yapıldığına ilişkin tespitin kabulü gerekirken ilk derece mahkemesi tarafından bilirkişilerce yapılan diğer tespit yönünde 11.437,70 TL fazla pay verildiğinin kabul edildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE; Dava, İİK 142. maddede düzenlenen sıra cetveline itiraz davasıdır.Davanın niteliği itibariyle öncelikle mahkemenin görevi ile ilgili dava şartının irdelenmesi uygun görülmüştür.Dava ile itiraz edilen sıra cetvelinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında düzenlenen 03/02/2016 tarihli sıra cetveli olduğu, sıra cetvelinde davalının alacaklı olduğu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu 383.141,02 TL alacağın 1. sırada; davacının alacaklı olduğu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ( İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından tefrik edilerek gelmiştir.) dosyasına konu 3.500.000,00 TL alacağın ise 3. sırada gösterildiği anlaşılmıştır.İİK’nun 142/1 maddesinde, cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklının takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek sureti ile cetvel mündericatına itiraz edebileceği, İİK’nun 142/son maddesinde ise, itirazın, alacağın esas ve miktarına taalluk etmeyip yalnız sıraya dairse şikayet yoluyla icra mahkemesine arz olunacağı düzenlenmiştir. Buna göre borçluya ait mahcuzun satış bedelinin bütün alacaklıların alacağını karşılamaması halinde düzenlenecek sıra cetveline itiraz, alacağın esas ve miktarına ya da hem sıraya hem alacağın esasına yönelikse dava yoluyla genel mahkemede (İİK’nun madde 142/1 maddesi), itiraz sadece sıraya yönelik ise şikayet yoluyla icra mahkemesinde (İİK’nun madde 142/son maddesi) ileri sürülmelidir (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/2244 Esas 2019/326 Karar sayılı ilamı). “…İİK’nın 142/1 maddesinde “Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hükümde belirtilen mahal mahkemesinin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Dairemizin 04.06.2013 tarih ve 3440 E., 3763 K. sayılı ve 15.09.2014 tarih ve 2019 E., 5643 K. sayılı ilamları da bu yöndedir…” (Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2014/4622 Esas, 2015/3802 Karar, 2014/3440 Esas, 2014/3763 Karar sayılı ilamları). Somut olayda, davalının alacaklı olduğu İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasından 28/01/2016 tarihinde İİK’nun 100. maddesi kapsamında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına cevap verilerek davalının alacağının 383.141,02 TL olarak bildirildiği, davalı tarafından temlik alınan alacağın temlik eden … Bankası AŞ’nin alacaklı olarak göründüğü İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu alacak olduğu, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına gönderdiği 20/02/2015 tarihli yazı ile, taşınmaz üzerindeki ipoteklerinin devam ettiği, alacak miktarının 02/02/2015 tarihi itibariyle 184.000 TL olduğu ve ipotekli taşınmazın satışına muvafakat ettiklerini bildirmiştir. Davacı ise, alacak miktarının 184.000 TL olduğuna yönelik davalının müzekkere cevabı dikkate alınmaksızın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından bildirilen 383.141,02 TL’ye değer verilerek davalıya sıra cetvelinde alacağından fazla pay ayrılmış olduğunu, davalıya hukuken geçerli olmayan ikinci takibindeki alacak tutarı kadar pay ayrılmış olması sebebiyle müvekkiline paylaştırmada alacağı tutardan daha az bir miktar kaldığını ve alacağın tahsil edilemediğini iddia ederek sıra cetvelinin iptali ile davalının ipoteğe dayalı gerçek alacağının tespiti ile yeniden sıra cetveli düzenlenmesine karar verilmesi talebi ile işbu davayı açmıştır.Taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık sıra cetvelinde 383.141,02 TL olarak gösterilen davalı alacağının miktar bakımından gerçek bir alacak olup olmadığından kaynaklanmaktadır. Yani somut olayda davacının, davalının sırasına bir itirazı bulunmadığı, davacının itirazının, davalının alacağının miktarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre 01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkeme, alacağın sıra cetveline göre düşen hissenin miktarına bakılmaksızın HMK 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu durumda, Mahkemece, davanın ticari nitelikte bulunmadığı, dava tarihi itibarıyla Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu gözetilerek 6100 sayılı HMK’nun 114. maddesinde sayılan mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermesi gerekirken işin esası hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır. 6100 sayılı HMK’nun 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu; 114. maddesinde, mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğu; 115. maddesinde ise, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında mahkemece re’sen araştırılacağı düzenlenmiştir. Açıklanan tüm yasal nedenler ve özellikle mahkemenin görevi taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmayacağından mahkemece, davanın mahkemenin görevi ile ilgili dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek karar verilmiş olması doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun işin esası incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun işin esası incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/158 Esas, 2019/301 Karar ve 28/03/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,3-a)Davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-c bendi uyarınca, mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2 fıkrası uyarınca usulden reddine,b)Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK 20. maddesi gereğince taraflardan birinin iki hafta içerisinde mahkemeye başvurması halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,c)Aksi halde davanın açılmamış sayılmasına,d)Dosya kendisine gönderilen mahkeme tarafından kendiliğinden taraflara davetiye çıkarılmasına,e)HMK 331/2. fıkrası gereğince yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-İstinaf yargılama giderlerinin yeniden verilecek hükümde dikkate alınmasına, 6-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-2. fıkrası gereğince kaldırılarak yeniden aynı yasanın 353/1a-3. fıkrası gereğince kesin olmak üzere Hakim …’ın karşı oyu ile oyçokluğuyla karar verildi.26/01/2023
MUHALAFET ŞERHİ Sayın heyet ile uyuşmazlık, davacının sıra cetveline itirazının, davalının alacağının miktarına mı, yoksa icra müdürünün takip hukuku kurallarına aykırı hareket ettiğine mi yönelik olduğu noktasında toplanmaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde, ipotekli alacaklı davalının alacağını 184.000,00 TL olarak beyan etmesine rağmen, sonradan 383.143,00 TL tutarlı takip başlattığını, sıra cetvelinde de davalıya 383.143,00 TL pay ayrıldığını, davalının daha önce beyan ettiği 184.000,00 TL alacağın faizi ile birlikte 383.143,00 TL’ye ulaşmasının mümkün olmadığını ve davalıya fazla pay ayrıldığını belirterek sıra cetveline şikayette bulunmuştur. Buna göre davacının sıra cetveline itirazı, davalının alacağının hesaplanması ilgili takip hukuku kurallarının yanlış uygulanmasına yönelik olup; davalının alacağının hiç ya da gösterilen miktarda bulunmadığına yönelik olmadığından, itiraz, alacağın doğumuna ve esasına yönelik değildir. Bu nedenle uyuşmazlıkta icra hukuk mahkemesi görevli olduğundan karara muhalif kaldığımı bildiririm.