Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2439 E. 2020/1067 K. 17.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2439 Esas
KARAR NO: 2020/1067
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/663 Esas
KARAR NO: 2019/29
KARAR TARİHİ: 22/01/2019
DAVA: SİGORTA (Mal Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 17/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; geniş kapsamlı ev sigorta poliçesi ile sigortalanan dava dışı …’e konutta 26.06.2017 tarihinde hırsızlık hadisesi meydana geldiğini, konutta kapalı kasa içinde bulunan 20 adet tam, 12 adet yarım ve 16 adet cumhuriyet altını ile 1.500 Euro, 600 USD nakit para ile çok sayıda ve muhtelif altın-pırlanta ziynet eşyaları ile kasa dışında bulunan çok sayıda muhtelif altın ve değerli taşlarla bezeli ziynet eşyalarının yanısıra …, …, … marka elektronik cihazlar ile … marka laptop, muhtelif sayıda lüks marka kadın çantaları ile lüks marka saat ve gözlükler vb. kullanım eşyaları, sigortalı, eşi ve çocuklarına ait pasaportlar ile çeşitli miktarda senetler vb. çalındığını, site yönetimi tarafından olayın aynı tarihte emniyet birimlerine bildirildiğini, çalınan para ve kıymetli eşyalar tutarı 162.000,00 TL. civarında olduğunu, müvekkili şirket nezdinde hasar dosyası açılarak hırsızlık poliçesi genel ve özel şartları uyarınca tazmini gereken zarar tutarının 70.877,33 TL olarak tespit edildiğini, müvekkili tarafından, 07.08.2017 tarihinde sigortalısına ödendiğini, davalı … A.Ş., hırsızlık hadisesinin gerçekleştiği konutun bulunduğu … Site Yönetimi ile aralarında akdolunan 29.09.2016 tarihli özel güvenlik hizmetleri sözleşmesi uyarınca Site’nin güvenliğini üstlendiğini meydana gelen hırsızlık hadisesinden, 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun hükümleri ve sözleşme uyarınca sorumlu olduğunu, davalı …, sigortalı …’le akdetmiş olduğu bireysel güvenlik sözleşmesi kapsamında sigortalı konuta kurulumunu gerçekleştirdiği güvenlik alarm sisteminin hatasız ve çalışır vaziyette kurulmasından, sistemin hatasız ve eksiksiz olarak çalışmasını teminden sorumlu olduğunu, sistemin hatasız ve eksiksiz olarak çalışır vaziyette olduğunun kontrolünü yükümlü olduğu halde, üstlendiği hizmeti eksizsiz ve gereği gibi yerine getirmeyip olayın meydana gelmesinde kusurlu ve sorumlu olduğunu, sigortalısının zararını tazmin eden müvekkili şirket, hukuken sigortalısının haklarına halefiyet kazandığını, müvekkili şirketin rücuen alacağı olan 70.877,33 TL hırsızlık sigortası hasar tazminatının, 07.08.2017 ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticarî avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde, müvekkili şirketlerden … danışmanlık, huzurda görülen davada “pasif husumet” ehliyeti bulunmadığını davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, müvekkili şirket … güvenlik ise yüklendiği tüm edimlerini özenle ifa ettiğini, meydana gelen hırsızlıkta hiçbir kusuru olmadığından sorumluluğunun da bulunmadığını, müşteri tercihleri sunulacak güvenlik sisteminin maliyetlerine etki ettiğinden müvekkili şirket bu aşamadan sonra müşterisinin talebiyle bağlı olduğunu, belirlenen güvenlik planında bazı eksiltmeler yapılarak, sözleşmenin son halinin müşteri talepleri doğrultusunda hazırlandığını, davacı, her ne kadar eksik personel çalıştırıldığı iddiasında ise de sosyal güvenlik kurumundan celbedilecek kayıtlardan ve sözleşme hükümlerinden de belirlenebileceği üzere bu iddia gerçeğe uygun olmadığını, kadro arttırımının 10 Temmuz 2017’de site yönetimi tarafından kabul edildiğini, … Danışmanlık tarafından dava dışı site yönetiminin uyarıldığını, site yönetiminin bu uyarıları göz ardı ettiğini, hırsızlık olayının meydana gelmesinde site yönetiminin gerekli özeni göstermediğinden kusurlu olduğunu, müvekkili şirket … danışmanlık, site yönetimi eksikliklerin giderilmesi hususunu mali gerekçelerle kabul etmediğini, davacı tarafından belirtilen her iki olayda … tarafından belirtilen eksiklikler sebebiyle önlenemediğini, sorumluluğun site yönetiminde olduğunu, söz konusu hırsızlıkla ilgili yapılan soruşturma-kovuşturmanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, yine müvekkil şirketlerden … ile davacı arasında akdedilen güvenlik sistemi hizmet sözleşmesi’nden doğan güvenlik sisteminin teslimi ve kurulumu borcu … tarafından eksiksiz olarak ifa edildiğini, güvenlik sistemi’nin sorunsuz olarak çalışması amacıyla … tarafından uyulması gereken talimatlar ve uyarılar sözleşmede belirtilmiş olup, …’in yükümlülüğü dışında meydana gelmiş durumlar sebebiyle ortaya çıkan zararın …’e yükletilmeye çalışılması tamamen kanuna ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkili şirket dava dışı … Site Yönetimi ve … ile yaptığı sözleşmenin hiçbir kısmında siteye usulsüz girişlerin mutlak suretle önleneceğini taahhüt etmediğini,dava dışı malik-sigortalı …’ün müterafık kusurunun yurtdışı seyahate giderken yüklü miktarda ziynet eşyasını evde saklaması olduğunu, davacı tarafından haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı, davaya bakmaya Tüketici Mahkemeleri görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; dava dışı sigortalı ile müvekkil şirket arasında işleme konu sözleşme ticari ve ve mesleki amaçla imzalandığı, dolayısıyla tüketici işlemi olarak nitelendirilemeyeceği, dosyanın tarafların da tacir olduğunundan görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, “Konut Sigorta Poliçesi “ kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık; davada Tüketici Mahkemesi’nin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dosya kapsamından, davacı … ile dava dışı sigortalı … arasında, “Geniş Kapsamlı Ev Sigorta Poliçesi” düzenlendiği, ekspertiz raporu uyarınca sigortalı konutta meydana gelen hırsızlık neticesinde sigortalının uğradığı hasarın, sigorta şirketi tarafından ödendiği, sigortalı konutun bulunduğu site yönetimi ile davalı … ile akdedilen Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesi kapsamında davalının üstlendiği edimini gereğini gibi yerine getirmediği olayın meydana gelmesinde kusurlu olduğu iddiası ile oluşan hasarın rücuen tahsili amacı ile iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Tarafların sıfatı, poliçenin niteliği, halefiyet ilkesinin özellikleri de göz önünde bulundurularak, öncelikle mahkemenin görevi ile ilgili dava şartının incelenmesi gerekmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. Maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, hukuken sigortalının yerine geçerek, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilecektir. Bu durumda da, görevli mahkeme, sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki içeriğine göre belirlenecektir. Davanın açıldığı, 20/07/2018 tarihinde yürürlükte olan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında öncelikle görev açısından inceleme yapılmıştır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Satıcı; Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi kapsar. Tüketici ise ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 3. maddesinde de “Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Somut olayda davacı, halefi olduğu sigortalısına güvenlik hizmeti sağlayan davalılara halefiyet ilkesi gereği huzurdaki davayı açmıştır. Dava tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3, 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca sigorta sözleşmelerinden kaynaklanan davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine aittir. Sigortalı konutun bulunduğu site yönetiminin güvenlik sözleşmesini yapmış olması, dava dışı sigortalı konut sahibinin sözleşmede taraf olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. Zira site yönetimi tek tek kat maliklerini temsil ederek onlar adına hareketle güvenlik sözleşmelerini imzalamaktadır. Site yönetiminin eylemi, sözleşmenin tüketici işlemi olduğuna ilişkin vasfını ortadan kaldırmadığından, uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararında esas ve usul yönünden hukuka herhangi bir aykırılık bulunmadığından, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.a.3 maddesi gereğince reddine dair karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.a.3 maddesi gereğince davalıların istinaf başvurusunun REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davalı … tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davalı …’nden tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davalıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 /1.a.3 bendi ile aynı kanunun 362/1.c Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.17/06/2020