Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2435 E. 2020/1010 K. 10.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2435 Esas
KARAR NO: 2020/1010
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/702 Esas
KARAR NO: 2019/297
DAVA: İFLASIN ERTELENMESİ
KARAR TARİHİ: 10/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili olan şirketlerin son yıllara kadar ticari faaliyetlerini başarıyla sürdürdüklerini ancak son yıllarda dünya genelindeki ekonomik kriz ve ülkemizin ekonomik durumu nedeniyle sıkıntı içine düştüklerini, ekonomide şirketlerin iflası halinde zincirleme şekilde olumsuz etki ortaya çıktığından ve iflasın alacaklılar yönünden de mağduriyet yarattığından zor durumdaki firmaların öncelikle yaşatma çabalarının arttığını, ülkemizde de 2000’li yıllarda getirilen iflas erteleme kurumu ile hem borçluyu hem de alacaklıyı ekonomide yaşatmanın hedeflendiğini, davacı şirketlerin borca batık hale geldiğini ancak borca batık hale gelmiş olmakla birlikte ekte sunulan iyileştirme projesi uyarınca alınacak önlemler sonucu şirketlerin borca batıklıktan kurtulma ümidinin bulunduğunu, bu durumun alacaklıların da lehine olacağını belirterek İİK’nun 179. vd. Maddeleri uyarınca davacı şirketlerin iflasının ertelenmesini talep etmiştir.
CEVAP: Müdahil vekilleri gerek yazılı, gerekse de zapta geçen beyanlarında davacı şirketin iflas erteleme talebine karşı beyan itirazlarını bildirmişlerdi.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, Gerek borca batıklık konusunda uzman bilirkişi heyetinin rapor ve ek raporları gerekse aylık alınan kayyım raporlarında da açıklandığı üzere davacı şirketlerin iyileştirme projelerinin ciddi ve inandırıcı olduğu, bu projeler çerçevesinde sermaye koyma borçlarının şirket mensuplarınca yerine getirildiği, proje çerçevesinde şirket faaliyetlerinin sürdüğü ve bu şekilde faaliyetlerin devamı halinde her iki şirketinde borca batıklıktan kurtulma ihtimalinin bulunduğu rapor edildiği, davacı şirketler fevkalade mühletten yararlanmadığı, tüm dosya kapsamına göre davacı şirketlerin borca batık oldukları, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğu ve buna göre her iki şirketinde borca batıklıktan kurtulmasının mümkün olduğu, şirketlerin mevcut iş hacmi itibariyle iflasının ertelenmesi halinde alacaklılarının durumunun kötüleşmeyeceği bilakis erteleme süresi sonunda alacaklarına kavuşma ihtimallerinin dahada artacağı kanaatine varılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Müdahiller, … Ticaret/…, … Bankası A.Ş., …, … Bankası A.Ş., ve … Bankası A.Ş. Vekili yasal süre içerisinde istinaf yasa yoluna başvurmuş olup istinaf nedenleri olarak; davacı borçlu şirketlerin, borçlarını ödeme konusunda bir ödeme planı dahi çıkartmadıklarını borçlu şirketler tarafından sunulan iyileştirme projesi ciddi ve inandırıcı olmadığı gibi sadece iflas sürecinin uzatmak amacına yönelik olduğunu, borçların ne şekilde yapılandırılacağı, hangi alacaklılarla anlaşma/tasfiye protokolü imzalandığı hususlarında da davacılar tarafından dosyaya sunulan açıklamaların yetersiz olduğunu bu nedenle inandırıcı bir iyileştirme projesi sunulmadığından verilen iflas erteleme kararının kaldırılmasını talep etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava; İİK nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve Kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, aynı yasanın179/b maddesinde ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince, davada uygulanacak olan, 160. maddesinde, İflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, iflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacılar vekilinin vekeletnamesin de, İflas erteleme davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirketlerin yönetim kurulu 01.06.2016 tarihli kararı ile şirketler hakkında iflas erteleme talebinde bulunulmaya karar verildiği, mahkemece, tensip ara kararı ile ilanların yapılmasına, bilirkişi incelemesine ve ayrı ayrı rapor alınmasına karar verildiği, ilanların yaptırıldığı, iflas avansının mahkeme veznesine yatırıldığı, davanın, davacı şirketlerin muamele merkezinin bulunduğu, mutlak yetkili mahkeme de açıldığı anlaşılmıştır. İflas ertelemesinin amacı doktrinde farklı görüşlerle açıklanmıştır. Bu görüşlerden biri, erteleme kararının sermaye şirketi ve kooperatifin yararına olduğu, bir diğer görüş, burada ilk planda alacaklıların çıkarının korunduğu, diğer bir görüş ise, hem alacaklıların hem şirketin korunduğudur. Yargıtay uygulamalarında, erteleme kararının hem borca batık şirketin hem de alacaklıların yararına olduğu kabul edilmektedir. İflasın ertelemesinin şartları ise, sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması, borca batıklığın mahkemeye bildirilmiş olması, alacaklıların iflasın ertelenmesi halinde iflasın derhal açılmasına nazaran daha kötü duruma düşürülmemiş olması, iyileştirme projesi ve bu projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması gerektiği, iyileştirme projesinin mahkemece ciddi ve inandırıcı bulunması gerektiği vb, bu şartlardan, borca batık olma, şirketin iyileşmesinin mümkün olması, fevkalade mühletten yararlanılmamış olması, alacaklıların haklarının korunması yani, iflas erteleme kararının alacaklıların haklarını iflasa göre daha kötü duruma sokmaması gerektiği, iflas ertelemenin maddi (esasa ) ilişkin şartlarıdır. Kısacası, iflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında iflas erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (6102 sayılı TTK’nın m. 377, İİK’nın m.179 vd.). İyileştirme projesi ise, sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olmamalı, TTK’nın 376/2. maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kâr ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermeli, İİK’nın 179. maddesinde aranan ciddî ve inandırıcı özellikleri haiz olmalıdır. Sunulan iyileştirme projesinin uygulaması ve erteleme sürecinin başarı ile yönetimi bakımından ciddi, inandırıcı, somut ve uygulanabilir nitelikte bulunmalıdır. Davacı şirketlerin aktifinde yer alan stok, demirbaş ve taşınmazların rayiç değerleri ile şirketlerin borca batık olup olmadığı, borca batık ise iyileştirme projesine göre davacıların iflas erteleme koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda teknik bilirkişi heyetinden kök ve ek raporlar alınmış, kayyım tarafından düzenli ve belirli aralıklarla dosyaya kayyım raporu ibraz edilmiştir. Bilirkişi heyetinin 11/02/2019 tarihli ek 2 raporunda özetle, Davacı … Gıda şirketi açısından; 30/11/2018 tarihi itibariyle raporlanan rayiç değerler üzerinden aktif varlıkların tutarı : 3.087.876,70 TL, pasif varlıkların tutarı : 4.362.303,47 TL, öz kaynakları: (-) 1.274.426,77 TL olduğu, borca batık durumda olduğu, şirketin son 4 yıllık dönemdeki net satışları yıllık %100 nispetinde artarak ortalamasının yıllık 2.580.000,00 TL olduğu dikkate alındığında 2016,2017,2018 ve 2019 yıllarında hedeflenen net satış tutarlarının gerçekleşmesi mümkün olduğu, iyileştirme projesinde proforma gelir tablosunda şirketin 2016 yılında 184.000,00, 2017 yılında 246.720,00 TL, 2018 yılında 292.600,00 TL ve 2019 yılında 380.000,00 TL net kar sağlamayı öngördüğü ancak 2016 mali tablolarına göre şirketin 782.787,53 TL zarar ettiği, bununda şirketin 2016 yılı içerisinde iflas erteleme talebinden kaynaklandığı, 2017 yılında ön görülen proforma kar 246.720,00 TL olmasına rağmen gerçekleşen kar 257.831,75 TL, 2018 yılı için öngörülen 292.000,00 TL kar ise 30/11/2018 tarihi itibariyle 247.461,47 TL olarak gerçekleştiği, yıl sonu itibariyle bu karın daha da artacağı düşünüldüğü, iyileştirme projesinde belirtilen 1.000.000,00 TL tutarındaki sermaye artışının tamamının ödendiği, davacı tarafça dosyaya sunulan iyileştirme projesindeki verilerin ve yapılacak çalışmaların gerçekçi olduğu, şirketin durumuna ve piyasa koşullarına göre şirketin mali durumunu düzeltilmesini sağlayabileceği, davacı şirket yönünden iflas erteleme koşullarının oluştuğu, … şirketi açısından; 30/11/2018 tarihi itibariyle raporlanan rayiç değerler üzerinden aktif varlıkların tutarı: 20.405.150,53 TL, pasif varlıkların tutarı : 21.231.006,57 TL, öz kaynakları: (-) 825.856,04 TL olduğu, borca batık durumda olduğu, iyileştirme projesinde proforma gelir tablosunda şirketin 2016 yılında 32.000,00, 2017 yılında 384.000,00 TL, 2018 yılında 528.000,00 TL ve 2019 yılında 760.800,00 TL net kar sağlamayı öngördüğü ancak şirketin 2016 yılı sonu itibariyle 8.742,90 TL kar elde ettiği, 2017 yılı faaliyet karı 496.700,35 TL olmasına karşın şüpheli ticari alacaklarının yüksekliği (tahsil edilemeyen karşılıksız 6.401.250,00 TL tutarlı çeklere istinaden) nedeniyle dönem sonu itibariyle 8.198.964,16 TL şirket zararı olduğu, 30/11/2018 tarihi itibariyle 100.622,65 TL kar gerçekleştiği, 2017 yılında 500.000,00 TL sermaye artışı gerçekleştiği, davacı tarafça dosyaya sunulan iyileştirme projesindeki verilerin ve yapılacak çalışmaların gerçekçi olduğu, şirketin durumuna ve piyasa koşullarına göre şirketin mali durumunu düzeltilmesini sağlayabileceği, davacı şirket yönünden iflas erteleme koşullarının oluştuğu, yönünde tespit ve değerlendirme yapılmıştır. Son alınan 11/03/2019 havale tarihli kayyum raporunda; her iki şirketinde borca batık durumda olduğu, şirketlerin yabancı kaynaklarındaki azalışın sürdürüldüğünü, şirketlerin tesis, makine ve cihazlarında artış ve azalış bulunmadığını, şirketlerin iyileştirme projesinde öngörülen 2018 yılı satış ve karlılık hedeflerini fazlasıyla sağladığını, şirketlerin vadeleri gelen borç yükümlülüklerini ve faaliyet kapsamındaki tedariklerini ve işçilik ücretlerini, yasal yükümlülüklerini ve kayyım onayı gerektiren tüm faaliyetlerini kayyımın denetim ve nezaretinde yapmaya devam ettiklerini, şirketlerin mali yapısını düzeltmesi ve borca batıklıktan çıkması için zamana ihtiyacı olduğu yönünde görüş bildirmişlerdir, Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; İflas erteleme talebinde bulunan şirketlerin borca batıklık durumları devam ettiği, ancak şirketlerin, faaliyet kapsamındaki güncel tedarik ve ödemeleri ile kayyımlık onayına tabi tüm işlemlerini kayyım denetimi altına faaliyetlerini sürdürdükleri, karlılık ve verimliliğin devam ettiği, iflas erteleme kurumu içinde şirketlerin samimiyetinin ve ciddiyetinin ortaya konulması bakımından önem taşıyan sermaye artırımına taahhüt edilen bedellerin şirket ortağınca yerine getirildiği, bu şekilde faaliyetlerinin devamı halinde her iki şirketinde borca batıklıktan kurtulma ihtimali bulunduğu, bu nedenle kayyum raporları ve bilirkişi heyet raporunda tespit edilen hususlar göz önüne alındığında projenin ciddi ve inandırıcı bulunduğu, iflas erteleme koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına göre müdahil vekillerinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurularının HMK 353/1.b. bendi gereğince esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi Yukarıda İzah Edildiği Üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince müdahil tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50’er TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60’er TL olmak üzere toplam 232,10’ar TL harcın müdahillerce ayrı ayrı peşin olarak yatırılmış olan toplam 165,70’şer TL’ harçtan mahsubu ile bakiye kalan 66,40’ar TL harcın istinaf yasa yoluna başvuran müdahillerden … Ticaret/…, … Bankası A.Ş., …, … Bankası A.Ş., ve … Bankası A.Ş.’den ayrı ayrı alınarak hazineye İRAT KAYDINA, 3-Müdahillerin yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK 353/1.b.1 bendi ve İİK’nun 164. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile kabul edildi.10/06/2020