Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2398 E. 2020/1411 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2398 Esas
KARAR NO : 2020/1411
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10/04/2019
NUMARASI : 2017/224 Esas, 2019/440 Karar
DAVA: GENEL KURUL KARARININ İPTALİ (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 1 ATM’NİN 2017/229 ESAS SAYILI
DAVA: GENEL KURUL KARARININ İPTALİ (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı … vekili, 23.02.2017 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, kooperatifin 29.05.2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yönetim ve denetim kurulu seçilemediğini bu nedenle kayyım talep etme kararı alındığını, davalı yönetim tarafından İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1146 Esas sayılı dosyasında kayyım atanması talepli dava açıldığını, davalı yönetimin 06.01.2017 tarihinde yönetim kurulu kararı alarak 12.02.2017 tarihinde olağanüstü genel kurul yapma kararı aldığını, 12,02.2017 tarihli yapılan olağanüstü genel kurulda alınan kararların toplantı nisabı olmaksızın alındığını, 218 üyesi olan ve en az 55 üyenin bulunması gereken toplantıda toplantı ve karar nisabı sağlanmadığını, her ne kadar toplantı tutanağında 62 üyenin asaleten ve temsilen hazır olduğu yazsa da bu sayının en azından oylama esnasında korunmadığını, zira 3. madde oylamasında 5 red oyu 43 kabul oyu sayıldığını, bu maddenin oylamasında toplam 48 üyenin toplantıda hazır olduğunu, Kooperatifler Kanunun 45. maddesinin 3. fıkrasına göre, toplantı nisabının sözleşmede gösterileceği, ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4 ‘nın şahsen ve temsilen hazır bulunmalarının şart olduğunu, alınan kararların yok hükmünde olduğunu, genel kurulda bir takım usulsüzlükler ve ana sözleşmeye aykırılıklar yapıldığını, özellikle müvekkili ve diğer red oyu verenlerin muhalefet şerhlerinin ısrarlı taleplerine rağmen tutanağa yazılmadığını , örneğin 7. maddesi ile kayyım talep etme kararının iptaline karar verildiğini, bu kararın geçersiz olduğunu, müvekkilinin diğer maddelerde olduğu üzere 7. maddedeye de açıkça muhalefet ettiğini, sebeplerini bildirmesine rağmen bunun tutanağa yazılmadığını, toplantı sonunda devam eden itirazlar dahi dinlenmeden toplantı salonunun terk edilip 2 kat üste bulunan yönetim ofisinde toplantı tutanağının düzenlendiğini, ana sözleşmenin 39. maddesi gereğince, genel kurul toplantılarının muteber olması için ortaklar tarafından yapılan beyanlar İle muhalif kalanların muhalefet sebeplerini yapılan seçimler ile verilen kararları içeren tutanağın düzenleneceği ibaresi olduğunu ,bu hükme açıkça aykırı davranıldığını, toplantının geçersiz hale geldiğini iddia ederek, davalı kooperatifin 12.02.2017 tarihli olağanüstü genel kurul kararının ve iş bu kararın, 3,5,6 ve 7. maddelerinin Kooperatifler Kanunun 45/3. ve ana sözleşmenin 31. maddesine uygun toplantı nisabı olmaksızın aldıklarından iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davacı …’un 125 nolu üye olduğunu, 29.05.2016 tarihli genel kurul kararına istinaden 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1146 Esas sayılı dosyasında kayyım talep edildiğini. 23.02.2017 tarihinde davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiğini, iddiaların yerinde olmadığını, olağanüstü genel kurulun, kanun ve ana sözleşmeye uygun yapıldığını, bakanlık temsilcilerinin imzasının olduğunu, kararlarda usulsüzlük olmadığını, oylamaya katılanların toplantı boyunca toplantıda hazır bulunduklarını, Kooperatifler Kanunun 45. maddesinin 3. fıkrası gereğince 218 ortaktan 45 asaleten, 17 vekaleten olmak üzere 62 ortağın hazır bulunduğunu , şerh taleplerini gündemin 6. maddesinde beyan ettiklerini tutanağa işlendiğini, diğer maddelerde şerh talepleri olmadığını, iddiaların tümünün mesnetsiz olduğunu, imzaların yönetim ofisinde düzenlendiğini, toplantının ise aynı binadaki toplantı salonunda yapıldığını, 12.02.2017 tarihli yazının Divan Başkanlığı ‘na hitaben sunulduğunu, K.K 46. maddesi gereğince ortakların 1/10 imzasını taşıması gerektiğinden işleme alınamadığını, yazılı belgenin hilafının şahit ile ispat edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞTİRİLEN İSTANBUL ANADOLU 5.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017 ESAS, 2017/1443 KARAR ve 28.12.2017 TARİHLİ DOSYASI ;İDDİA : Davacı … vekili, 23.02.2017 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, 29.05.2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında, yönetim ve denetim kurulu seçilemeyince İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1146 Esas sayılı dosyasında kayyım atanması talepli dava açıldığını, duruşmaya kısa süre kala yönetim kurulunun toplanarak 12.02.2017 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı yapma kararı aldığını, toplantıya çağrının bir kısmının elden bir kısmının çağrı mektubu ile yapıldığını, toplantı ve karar nisabının sağlanmadığını, karar yeter sayısı oluşmadığı halde hem yasaya hemde gerçeğe aykırı şekilde tutanağa geçirildiğini iddia ederek, davalı kooperatifin 12.02.2017 tarihli olağanüstü genel kurul kararının 3,5,6 ve 7. maddelerinin Kooperatifler Kanunun 45/3. maddesi ve ana sözleşmenin ilgili maddelerine uygun toplantı nisabı olmaksızın alındığından iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davacının 56 nolu üye olduğunu, ortaklardan yönetime aday çıkacağının anlaşılması üzerine yönetim kurulunca olağanüstü genel kurul çağrısı yapıldığını, 12.02.2017 tarihli olağanüstü genel kurulda yönetim kurulunun oluştuğunu, toplantıya 45 asaleten 17 vekaleten olmak üzere toplam 62 ortak katıldığını, toplantı boyunca hazır bulunduklarını, seçilen yönetimin ücret talep etmediğini, muhalefet taleplerinin 6. maddede olup tutanağa geçirildiğini, yazılı belgenin hilafının şahit ile ispatlanamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI;Mahkemece, iptali talep edilen maddelerden sonra tutanağa geçirilmesi ile ilgili yasanın aradığı usul ve zorunluluk olmasına rağmen somut olayda davaya konu toplantı tutanağında gerek oylama yapılan tüm maddeler gerekse de toplantı sonunda bir muhalefet şerhi kaydının yer almadığı, davacı … tarafından divan başkanlığına sunulan toplantıya ilişkin istemlerin yer aldığı 12.02.2017 tarihli dilekçenin muhalefet şerhini bildirir dilekçe niteliğinde olmadığı gibi muhalefet şerhi yerine sayılmasının da mümkün olmadığı, her iki davacının da muhalefet şerhinin tutanağa yazılmadığı, iddialarının tutanağın bakanlığın temsilcilerinin de huzurunda düzenlenmiş olması nedeniyle dinlenebilir olmadığı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 25.01.2017 tarih, 2015/7889 Esas, 2017/152 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere usul ve yasaya uygun şekilde muhalefet şerhinin tutanağa kaydettirilmemiş olması halinde 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53/1. maddesinde düzenlenen emredici hükmün gereğinin yerine getirilmemiş olması nedeniyle davanın özel dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK nın 114/2 ve Kooperatifler Kanunun 53. maddesi yollaması ile HMK ‘nın 115/2. maddesi gereğince usülden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, asıl ve birleştirilen dosya davacıları tarafından ayrı ayrı süresinde istinaf edilmiştir.Davacı … vekili istinaf nedenleri olarak, kararın delillere, tanık beyanlarına aykırı olduğunu, bilirkişi raporuna açıkça aykırı olduğunu, tanıkların toplantıya 35-40 kişi sonradan 25-30 kişi katıldığını, itirazlarının toplantıya yazılmadığını beyan ettiklerini, raporda iki tür değerlendirme yapıldığını , kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, aleyhe oy kullanıldığını, hesap tetkik komisyonu kurulmasını istemiştir ibaresinin muhalefet şerhi olduğunun aşikar olduğunu, BİMER” e yapılan başvuru sonucunda verilen cevapta açıkça …’un genel kurul tutanağında şerhi vardır ibaresinin yazılı olduğunu, davanın usülden reddinde delillerin takdirinde açıkça hataya düşüldüğünü gösterdiğini, iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve iptali yönünden davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davacı …, istinaf nedenleri olarak, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, muhalefet şerhlerinin bakanlık temsilcisinin engellemesi sonucu düşülmediğinin dava dilekçesinde açıkça belirtildiğini, tanıklarında itirazlarının tutanağa yazılmadığını belirttiğini, tanık beyanının itiraz ve şerhlerin bizzat hükümet komiseri tarafından tutanağa geçirilmediğini ispatladığını, bilirkişi raporunda iki ayrı değerleme yapıldığını belirterek kararın kaldırılmasını ve iptali yönünden davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE;Dava, davalı kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.İptali talep edilen genel kurul kararı, davalı kooperatifin 2015 olağanüstü genel kurul toplantısına ilişkin 12.02.2017 tarihli genel kurulda alınan kararlardır. Toplantı tutanağına, ortaklık listesine kayıtlı 218 ortaktan 45 asaleten ve 17 ortağın temsili katılımı ile 62 ortağın hazır bulunduğu, toplantının açılması için gerekli çoğunluğun mevcut olduğunun yazıldığı, gündemin 9 maddeden oluştuğu, “3”. maddede, yönetim kurulu asıl ve yedek üyeleri ile yönetim kurulu yedek üyelerinin seçiminin yapıldığı, 4, maddede yönetim kurulunun ücret talep etmediğinin belirtildiği, 5.maddede, denetim kurulu asil üyelikleri ve yedek üyeliklerinin 1 red 61 kabul oyu ile seçildiği, 6. maddede, 2016 yılı hesaplarının ve denetimin seçilecek ve bu denetim kurulu tarafından yapılmasına dair görüşme olduğu ve 4 red oyuna karşılık 58 kabul oyu ve oy çokluğu ile kabul edildiğinin yazıldığı, devamında, …, …, … ve … alehte oy kullanmıştır, …’un hesap tetkik Komisyonu istemiştir, ifadelerinin yazıldığı, 7. Maddede, 29.05.2016 tarihli olağan genel kurulda 7. maddede, yönetim ve denetim kuruluna aday çıkmadığından alınan kayyım talep etme kararının iptal edilmesinin üyelerin onayına sunulduğu, 4 red oyuna karşı, 58 kabul oyu ile iptal edilmesine oy çokluğu ile karar verildiği, davacıların, toplantı tutanak içeriğinde veya son kısmında herhangi bir muhalefet beyanlarının olmadığı, davacı … tarafından, davalı kooperatifin divan başkanlığına hitaben dilekçe yazdığı ,dilekçede, “…toplantıya katılanların kooperatif ortaklarından olup olmadığının, vekaletlerin geçerli olup olmadığının kontrol edilmesi ve toplantı tutanağında bu hususun belirtilmesinin istendiği, kayyım atanmasına dair duruşmadan bir hafta önce neden olağanüstü toplantı kararı alındığı, Kooperatifler Kanunun 46. maddesi gereğince 3 kişilik hesap tetkik Komisyonu kurulmasını, hesap tetkik komisyonuna tüm evrak ve belgelerin derhal teslimini istediği, zarara sebep olanlara rücu edilip tazmin edilmesini ve cevabın yönetim kurulunun olağanüstü genel kurulda belgeleriyle cevaplandırılmasını “ talep ettiği, 14.11.2016 tarihli ihtarname başlıklı dilekçe ile, 29.05.2016 tarihli genel kurul kararı gereğince mahkemeden denetçi ve yönetici atanması için başvuru yapılmasını ve kooperatifin ortaklarına ait isim listesi vb bilgi ve belgeler ile yapılmasını talep ettiği hususları belirttiği, 29.05.2016 tarihli olağan genel kurul toplantısınının 7. Maddesinde, yönetim kurulu asil üyeliklerine aday çıkmadığından seçim yapılamadığı, görev süresi dolan yönetim kurulunun mahkemeye müracaat ile kayyım talebinde bulunulması ve atama işlemleri tamamlanana kadar eski yönetimin görevlerine devam kararı alındığı, denetim kurulu içinde aynı karar alındığı, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1146 Esas sayılı dosyasında, 21.10.2016 tarihli dava dilekçesi ile kooperatif tarafından yönetim ve denetim kurulu atanmasının talep edildiği, …’ın dosyada asli müdahil olarak yer aldığı, 23.02.2017 tarihli karar ile davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, 06.01.2017 tarihli yönetim kurulu kararı ile ortaklar tarafından talep edilen olağanüstü genel kurul toplantısının 12.02.2017 tarihinde yapılması kararı alınarak gündemin belirlendiği, davacıların toplantı sonrasında iş bu davayı açtıkları anlaşılmıştır.Davacılardan, … tarafından, dava dışı, bakanlık temsilcisi, oy sayım memuru, kooperatif yönetim kurulu başkanı, yönetim kurulu üyeleri hakkında, görevi kötüye kullanma iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmuştur. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/163920 soruşturma no, 2017/52538 Karar sayılı dosyasında 30.05.2017 tarihinde “ Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar “ tesis edilmiştir. Kararda, müştekinin, BİMER müracaatları ve ifadesinde, kooperatif başkan ve yönetim kurulu üyelerinin, kayyım atanmasına dair genel kurul kararını yerine getirmedikleri vb, ayrıca 12.02.2017 günü yapılan olağanüstü genel kurul esnasında muhalefet şerhlerinin tutanağa geçirilmediği, bakanlık temsilcilerinin görevlerini yapmadıkları gerekçesiyle şikayetçi olduğu, kararda, müşteki aleyhine kooperatif tarafından açılan dava neticesinde müştekinin kooperatife olan borçlarının İcra yolu İle tahsil edilmesi nedeni ile yönetim kurulu üyelerine husumetten kaynaklanan şikayet konuları olabileceği açıklamalarının doğru olabileceğinin değerlendirildiği, iptal davasının açıldığı ve suçun varlığı için kamu davası açılması için yeterli kanıt ve belirti bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.Taraflar arasında, davacıların kooperatifin üyeleri oldukları, yapılan genel kurul kararları ve açılan davalar hakkında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, iş bu davada davacılar yönünden, iptal davası açma şartlarının oluşup oluşmadığıdır.07.02.2018 tarihli duruşmada dinlenen tanıklardan, …, davacının komşusu olduğunu, genel kurula katıldığını, toplantı sırasında usulsüz bir işleme rastlamadığını, sözlü tartışmalar ve oylamalar yapıldığını, sürekli geliş gidişler olduğunu, son maddeler konuşulurken 35 -40 kişi kaldığını, başlangıçta çoğunluk olduğunu belirtmiştir.Tanık … beyanında, davacıların komşusu olduğunu, iki saat toplantı salonunda olduğunu, sıkılıp çıkanlar olduğunu, huzur hakkı konusunda tartışma çıktığını, …’un bunn tutanaklara geçmesini istediğini, hükümet komiserinin reddedenleri yeter artık işimizi yapıp gidelim dediğini, çoğunluğun salonu terk ettiğini 10-15 kişi kaldığını belirtmiştir. Diğer tanıklarda benzer ifadelerde bulunmuştur.24.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda, tarafların iddia ve savunmaları ayrı ayrı yazılarak, TTK 418. Maddede, A.Ş genel kurulunda toplantı nisabının toplantı sırasında korunması şart konulmuş ise de kooperatif ana sözleşmesi ve kanuna bakıldığında toplantı nisabının toplantı süresince aranacağına dair bir düzenleme olmadığı, A.Ş lerden farklı olarak toplantı nisabına genel kurul boyunca aranacağına dair düzenleme olmadığı, başlangıçta olmasının yeterli olduğu, sonuç olarak ilk ihtimal olarak, toplantı tutanağında muhalefet şerhleri ile ayrı olarak sunulmuş bir muhalefet şerhi bulunmadığı, tutanağın Bakanlık temsilcisi tarafından imzalandığı, genel kurul kararlarının iptalinin gerekmeyeceği kanaatine varıldığı, diğer ihtimalin ise, tanık ifadeleri doğrultusunda, davacıların karara muhalif kaldığı ve muhalefet sebeplerinin tutanağa yazılmadığına kanaat getirilirse ayrı ayrı her bir kararın iptalinin gerektiği belirtilmiştir.Mahkemece, yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere muhalefet şerhinin olmadığı gerekçesiyle davanın usülden reddine karar verilmiştir.Genel kurul kararlarının iptali için dava açabilecek kişiler ve dava açma süresi 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesinde düzenlenmiş olup, genel kurul toplantısında hazır bulunup da, karara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçiren ortağın toplantıyı kovalayan günden başlamak üzere bir ay içinde dava açabileceği belirtilmiştir. Davacılar, dava konusu genel kurul kararının iptali davalarını, bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açmışlardır. Genel kurul kararının iptali için aranan koşullar, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesinde düzenlenmiştir. Dava konusu olağanüstü genel kurulun yalnızca 6. maddesinde aleyhte oy kullandıkları, hesap tetkik Komisyonu kurulmasını istediklerine yer verilmiştir. Ancak davacılar, yapılan oylama sonucunda alınan kararlara muhalif kalarak bu konudaki düşüncelerini tutanağa geçirtmemişlerdir. Alınan karara karşı muhalefet şerhi bulunmayan davacının, 1163 sayılı yasanın 53. maddesi uyarınca kararın iptali için dava açma hakkı yoktur. Bu husus dava şartı olup mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Davacılar muhalefet şerhlerinin yazdırılmadığını iddia etmişlerse de, bu iddialarını ispata yeterli delil sunamamışlardır. Böyle bir durumda, ortakların önce genel kurulu yöneten başkanlık divanına, bu olanaksız ise bakanlık temsilcisine başvurması, karşı oylarının yazılmasının engellendiğini ileri sürmesi gerekir. Davacılar, böyle bir başvuruya dair iddiada bulunmadıkları gibi, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ve diğer delillerde de aksine bir husus mevcut değildir. Tanık beyanları aksini ispata yeterli kabul edilemeyecektir. Sonuç olarak, tüm dosya kapsamından, yapılan işlemlere ve alınan kararlara muhalefet edildiği, bu yöndeki istemlerinin genel kurul tutanağına yazılmasının engellendiğinin ispat edilemediği kanaatine varılmıştır.Açıklanan nedenlerle ve özellikle 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesi gereğince, muhalefet şerhini tutanağa kaybettirmeyen ,alınan karara karşı muhalefet şerhi bulunmayan davacıların, emsal Yargıtay ilamlarında belirtildiği üzere, genel kurul kararının iptaline dair dava şartının gerçekleşmediği, bu anlamda, davanın reddi kararında bir isabetsizlik olmadığı kanaatine varıldığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/224 Esas, 2019/440 Karar ve 10.04.2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacı … ve … tarafından ayrı ayrı karşılanan 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın her bir davacıdan ayrı ayrı tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.02/07/2020