Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2391 E. 2022/1555 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2391 Esas
KARAR NO: 2022/1555
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/01/2019
NUMARASI: 2016/232 Esas, 2019/20 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/12//2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında düzenlenen 11/09/2018 tarihli sözleşme uyarınca, müvekkili şirketin, davalı şirkete istihdam edilecek elemanların pozisyon seçimi ve yerleştirilmesi konularında danışmanlık hizmeti verdiğini, hizmet karşılığında danışmanlık hizmet bedeline hak kazandıklarını ve bu bedelin kararlaştırılan adayın işe başladığı gün davalı şirkete fatura edildiğini, davalının 13/10/2011 tarih ve 10.454,80 TL bedelli faturayı ödemediğini, bunun üzerine 10.454,80 TL asıl alacak ve 3.3928,51 TL işlemiş faizin tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyada takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazının iptaline ve % 20 tutarında icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı, süresinde davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, takip konusu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak tek başına fatura düzenlenmesinin alacağın varlığını göstermeyeceği, faturanın davalıya taslim edildiği ve fatura konusu hizmetin verildiğine dair dosyada somut bir bilgi ve belge bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; fatura konusu hizmetin verildiğine dair mail yazışmalarını ve müvekkili şirketin hizmeti neticesinde işe alınan adayın bilgilerini sundukları halde bu hususların değerlendirilmediğini, yaptıkları çalışma sonucunda davalı şirkette genel müdür yardımcısı istihdam edildiğini, sözkonusu şahsın davalı şirkette çalışıp çalışmadığının tespiti için SGK’ya müzekkere yazılması taleplerinin değerlendirilmediğini, usulüne uygun tutulan müvekkili şirket defterlerinde takip konusu faturanın yer aldığını, davalının 2011 yılı ticari defterlerinde kapanış tasdikinin bulunmadığını, bu nedenle davalının defterlerinin delil niteliğine sahip olmadığını, takip konusu faturanın düzenlenmesine dayanak teşkil eden sözleşmenin varlığının da yok sayıldığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, fatura alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davacı şirketin faturaya dayalı olarak 10.454,80 TL asıl alacak ve 3.3928,51 TL işlemiş faizin tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyada takip başlattığı, davalının takibe yasal süresinde itiraz etmesi üzerine itirazın iptali ve takibin devamı için eldeki davanın açıldığı görülmektedir. Mahkemece, davacının fatura konusu hizmeti verdiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı taraf hükmü istinaf etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, takibe dayanak fatura konusu işin yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporlarında; davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, takip konusu faturanın davacının defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının 2011 yılı defterlerinin kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, faturanın davalıya teslimi ve fatura konusu hizmetin verildiğine dair dosyada somut bilgi ve belge bulunmadığı belirtilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190/1. fıkrasında, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu belirtilmiştir. Benzer düzenlemeye, TMK’nun 6. maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan herbirinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür ifadeleri ile yer verilmiştir. Alacağının varlığını ve miktarını ispat yükü davacıya aittir. Davacının sadece kendi ticari defterlerine dayanarak davasını ispat ettiği kabul edilemeyecektir. Davacının takip konusu fatura içeriği hizmeti verdiğini usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekir. Somut olayda, davacının sadece kendi ticari defterlerine ve sözleşmeye dayanarak fatura konusu hizmeti verdiği ve alacağın varlığını ispatladığından söz edilemez. Bununla birlikte mahkemece tarafların ticari defterler inceletilerek bilirkişi raporu alındıktan sonra, davacı taraf, dilekçelerin teatisi aşamasında delil olarak göstermediği mail yazışmaları ve davalıda istihdam edilecek personelin görev tanımı ile hizmeti neticesinde işe alınan adayın bilgilerine dair belgeler sunmuş, ayrıca sözkonusu adayın davalı nezdinde çalışıp çalışmadığının SGK’dan sorulmasını talep etmiştir. Davacı taraf dava dilekçesiyle birlikte tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek, ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayacak bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadırlar (m. 121) Ancak istisnaen belirli koşulların gerçekleşmesi kaydıyla taraflar gerek ön inceleme gerekse de tahkikat aşamasında yeni delil gösterebilme olanağına sahiptirler. Nitekim bu husus, HMK’nın “Sonradan delil gösterilmesi” başlığını taşıyan 145. maddesinde “(1) Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Tarafların Kanun’da belirtilen süreden sonra delil gösteremeyeceklerine ilişkin kurala getirilen istisnanın, dava ve cevap dilekçelerinde hiç delil bildirmeyen, ön inceleme aşamasında veya çıkarılacak davetiye üzerine delillerini sunmayan veya toplanması için gerekli işlemleri yapmayan tarafın tahkikat aşamasında delil bildirme haklarının olduğu şeklinde anlaşılması mümkün değildir. Bu kapsamda delilin sonradan sunulması, o delile daha önceden ulaşılamamasına ya da o delilin varlığı hakkında mazur görülebilir bir bilgisizliğe, bir engellemeye vs. dayanıyorsa mümkündür. Tarafın salt ihmalkârlığı, yeterince araştırmaması, davayı uzatma amacı, davayı önemsememesi, kötü niyeti gibi hususlarla o delili sunmaması hâlinde sonradan delil sunulması kabul edilemez, artık o delilden vazgeçmiş sayılır (Atalay, Oğuz; Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt II, 15. Bası, İstanbul 2017, s.1760). Somut olayda davacının tahkikat aşamasında sunduğu mail yazışmaları ile görev tanımı ve adaya ilişkin belgeler, dilekçelerin teatisi aşamasında delilleri arasında gösterilmemiştir. Tahkikat aşamasına geçilip bilirkişi raporu alındıktan sonra sunulan belgeler, sonradan delil gösterilemeyeceği kuralına aykırı olup, HMK’nın 145 maddesi uyarınca delillerin sonradan gösterilmesine izin verilmesinin şartları da bulunmamaktadır. Kaldı ki davacı taraf, anılan belgelerin sonradan sunulmasına ilişkin herhangi bir mazerette belirtmemiştir. Bu nedenle mahkemece sözkonusu delillerin dikkate alınmamasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/232 Esas, 2019/20 Karar ve 11/01/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi ve aynı kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/12/2022