Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/238 E. 2022/481 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/238 Esas
KARAR NO: 2022/481
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/04/2018
NUMARASI: 2017/679 Esas, 2018/558 Karar
DAVA: ALACAK (Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 27/07/2017 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili ile davalılardan … İşletmecilik arasında diğer davalı …’nında organik bağı olduğu 23/09/2014 tarihli hizmet ve cirodan pay alım sözleşmesinin tanzim edildiğini, bu sözleşme ile davalılardan şirketin … Parkı içerisindeki cafe, sera ve açık olan mevcut yerlerin işletilmesini üstlendiğini, diğer davalının ise sözleşmenin 3.maddesinde de, karşılıklı mutabakatı ile şeklinde ibarenin yer alması nedeniyle birlikte işletildiğini, tanzim edilen sözleşmede davalıların ödemenin nasıl yapılacağının açıkça belirtildiğini, 6.maddede, işletmecinin yılda 8 ay minimum aylık 20.000,00 TL ödemekle mükellef olduğunun belirtildiğini, günlük ciroların %12 karşılığının anılan kesintiler yapıldıktan sonra aylık 20.000,00 TL’yi aştığı taktirde kiracının %12 payına düşen kısmı alabileceğini, sözleşmenin 6.maddesine göre davalıların müvekkiline ödeme yapmadığını, yalnızca kısmi ödemelerde bulunulduğunu, 30/03/2017 tarihli noter ihtarnamesi ile ödemelerin ve hesapların çıkarılmasının talep edildiğini, ancak dava tarihine kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalılardan …’nın İş Mahkemelerindeki dosyalarda davalı şirketlerin aynı işverene ait olduğundan aralarında organik bağ bulunduğu şeklinde kararların mevcut olduğunu, … markaya ait şirketlerden … – …, …, … isimler ile işletildiğini, bu iş yerlerinin adreslerinin sözleşmedeki adresler olduğunu, mekanların davalı gerçek kişinin … marka isimli iş yerinin kullandığı adresler olduğunu, sözleşme gereğince 18/04/2016 tarihinden bugüne kadar ödenmesi gereken şimdilik 100.000,00 TL bedelin temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP-KARŞI DAVA: Davalı – Karşı Davacı … vekili; müvekkili hakkında işletme ile ilgili alt kira bedeli alacağı iddiasıyla dava açıldığını, görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunu, sözleşmenin 4.maddesinde, kasayı kontrol etmek için davacı şirketin eleman bulundurma hakkına sahip olduğuna ilişkin düzenlemenin mevcut olduğunu, söz konusu taşınmazın işletilmesi sırasında davacı şirketin bir elemanın kasada hazır durumda olduğunu, işletmenin kapanması ardından günlük hasılatın taraflarca mutabık kalınarak hesaplandığını, yine sözleşmenin 6.maddesi gereğince davacı şirket tarafından bedelin faturalandırılıp müvekkili firmaya gönderilmesinin devamında yapılacağının hüküm altına alındığını, davacı tarafça bugüne kadar eksik fatura düzenlendiği, ciro bedelinin eksik yada yanlış hesaplandığı, yahut düzenlenmiş bulunan faturalar karşılığında eksik ödeme yapıldığı yada kesilen faturaların ödenmediği şeklinde bir itirazının talep yada istemininde olmadığını, müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacının yalnızca iddiada bulunduğunu, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 23/03/2016 tarihli kararı ile davacının taşınmazdan tahliyesine karar verildiğini, 11/04/2016 tarihli kararla boşaltılarak yıkıldığını ve taşınmazda işletme faaliyetinin sona erdiğini, davacı şirketin var olduğunu iddia ettiği alacağın tahsilini yaklaşık üç yıl boyunca talep etmemesinin mantık dairesinde bir izahının bulunmadığını, davacının herhangi bir hak ve alacağının olmadığını savunarak davanın usul ve esastan reddi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müvekkili şirket aleyhinde suç teşkil eden eylemlere dayalı olarak elde edilen haksız kazanç, ayrıca davacı / karşı davalı şirkete yapılan fazla ödemelere ilişkin olarak 20.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili; husumetin müvekkiline yöneltilemeyeceğini, davacınında taraf sıfatının bulunmadığını, müvekkilinin hasım gösterilmesinin ve iki tüzel kişilik arasında imza edildiği beyan olunan sözleşmenin tarafı gibi gösterilmesinin hukuken dinlenilme imkanının olmadığını, sözleşmenin iki ayrı şirket arasında akdedildiğini, her iki şirketin kendisine ait ayrı bir tüzel kişiliği ve kanuni sorumluluğunun bulunduğunu, davacının beyanlarına ve diğer davalı arasında imzalanan alt kira sözleşmesine nazaran davacının kesmiş olduğu ve hiçbir şekilde itiraz etmediği fatura ve davalı şirketin yaptığı ödemeler karşısında davacının hiçbir şekilde alacağınında bulunmadığını savunarak, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; asıl davanın davacı ile davalı şirket arasında 23/09/2014 tarihinde imzalanan iş yeri kira sözleşmesinden kaynaklı hasılat alacak davası olduğu, karşı davanın ise aynı kira sözleşmesinden kaynaklı alacak davası olduğu, Ticaret Mahkemesinin görev alanının 6102 Sayılı TTK.’nun 4 ve 5 maddelerinde düzenlendiği, MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,  yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır. MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir,hükmünün düzenlendiği, 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevini düzenleyen 4. maddesinin 1 / a bendi gereğince kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar sulh hukuk mahkemesinin görevine gireceğinin düzenlendiğini, davanın 6102 Sayılı TTK.’nun 4 ve 5 maddelerinde düzenlenen ticari davalardan olmadığı, asıl davanın davacı ile davalı şirket arasında 23/09/2014 tarihinde imzalanan iş yeri kira sözleşmesinden kaynaklı hasılat alacağı davası olduğu, karşı davanın ise aynı kira sözleşmesinden kaynaklı alacak davası olduğu ve dava konusu alacağın taraflar arasındaki kira ilişkisinden kaynaklandığı, 6100 Sayılı HMK.nın 4/1-a maddesine göre Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görev alanına girdiği gerekçesiyle dava ve karşı dava dilekçesinin HMK 114/1-c , 115/2 mad uyarınca görev yönünden usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davalı … vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir. Davalı … vekili istinaf nedenleri olarak; mahkemece kira alacağı olduğu gerekçesiyle görevsizlik kaarı verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafça dava dilekçesi ekinde hizmet ve cirodan pay alım sözleşmesini sunduğunu, bu sözleşmeye dayalı olarak alacak isteminin ileri sürüldüğünü, davalı / karşı davacının ise aynı sözleşmeye dayalı olarak alacak talebinde bulunduğunu, sözleşme içeriğinden ve taraf beyanlarından anlaşılacağı üzere ihtilafın … Ltd Şti tarafından kurulan ve işletilen restoranda ciro pay alımından kaynaklandığını, ticari nitelikte olduğunun aşikar bulunduğunu, TTK’nın 4.maddesi gereğince her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olan işlerin ticari davalar olduğunu belirterek, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu nazara alınarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Asıl ve karşı dava, hizmet ve cirodan pay alım sözleşmesi kapsamında alacağın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında; taraf şirketlerin gerçekleştirmiş olduğu 23/09/2014 tarihli hizmet ve cirodan pay alım sözleşmesinin mevcudiyeti konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, sözleşme konusu uyuşmazlığın kira ilişkisine dair olup olmadığı ve 6100 sayılı HMK 4. maddesi gereğince görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna dair görevsizlik kararının bu anlamda yerinde olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; davacı ve davalı şirket arasında 23/09/2014 tarihinde davalı şirketin taşeron olarak yer aldığı, davacı şirketin ise … olarak anıldığı, “Hizmet ve Cirodan Pay Alım Sözleşmesi ” imzalandığı, sözleşmenin ikinci maddesinde sözleşme konusunun Şişli / … Parkı içerisinde cafe, sera ve açık olan mevcut yerlerin taşeron firma olan … Limited Şirketi işletmesi ile ilgili olarak verilmesine dair şartların belirtildiği, 4.maddede, iş yerinin taşeron firma tarafından çalıştırılacak olduğu, bu yerin yönetimine hiçbir şekilde müdahale edilmeyeceğinin kabul ve taahhüt edildiği, işletmenin tüm personel seçiminin taşeron işletmeci tarafından yapılacağı ve diğer hususlara yer verildiği, 5.maddede, taşeron ve kiracının sorumluluğu başlığı ile taşeron firmanın ödemesi gereken hususlara yer verildiği, ancak söz konusu maddede kira ile ilgili herhangi bir hususa yer verilmediği, 6.maddede ödemenin düzenlendiği, maddenin içerisinde, aylık 20.000,00 TL’nin aşması halinde kiracının %12 payına düşen kısmı alabileceğinin belirtildiği, 12 maddeden oluşan sözleşmenin gerek başlığında gerek ise diğer maddelerinde taraflar arasında olduğu belirtilen kira ile ilgili olarak herhangi bir hususa yer verilmediği, davadan önce gönderilen ihtarnamede de yine kiraya dair bir iddiada bulunulmadığı, sözleşmeye atıf ile sözleşmeden kaynaklanan alacakların ödenmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 299.maddesinde, kira sözleşmesi tanımlanmıştır. Maddede, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanılmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak belirtilmiştir. Dava konusu sözleşmenin ikinci maddesinde ise sözleşme konusu olarak taşeron firmanın söz konusu mevcut yerleri işletmesi olarak belirlenmiştir. Sözleşme başlığı ise yukarıda yer verildiği üzere ” Hizmet ve Cirodan Pay Alım Sözleşmesi”‘dir. Bu anlamda sözleşmenin kira sözleşmesi olarak kabulü mümkün değildir. Sözleşme, işletme sözleşmesidir. Ve işletme sözleşmesi kapsamında taraflar arasında uyuşmazlığın kaynaklanmış olduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09.06.2016 tarihli, 2015/1798 Esas, 2015/4426 Karar sayılı örnek ilamında, fuar katılım sözleşmesinin konusunun sadece, davalıdan stand kiralanmasına ilişkin olmayıp, davalı yanın başta nakliye olmak üzere, müşteri temini, reklam gibi bir kısım yükümlülükleri de yüklendiğinden taraflar arasındaki Sözleşmenin niteliği itibarıyla hizmet sözleşmesi olduğu, 6102 sayılı TTK nun 4. maddesi uyarınca her iki yanın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı, işin esasına girilerek delillerin toplanarak bir karar verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı belirtilmiştir. Emsal kararla, tacirler arasındaki bu tür uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğuna vurgu yapılmıştır. Somut davada da emsal Yargıtay ilamının bir kısmında ifade edildiği üzere ve yukarıda ayrıntılı olarak yer verildiği üzere taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin işletme niteliğinde hizmet sözleşmesi olduğu, sözleşmelerin 6. maddesinde de ödemenin düzenlendiği, madde içerisinde fatura düzenlenmesi ve işletmeci firmaya gönderme edimleri ile birlikte cirodan pay alımına dair düzenlemelerin yer aldığı sabittir. İş bu davada olduğu gibi her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları TTK 4. maddesi gereğince ticari davalardır. Aynı yasanın 5. maddesinde ise ticaret mahkemelerinin görevi düzenlenmiş ve aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilerek işin esası hakkında uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken somut davaya uygun düşmeyen gerekçeyle mahkemenin görevli olmadığına ilişkin olarak dava dilekçesinin usulden reddine dair verilen karar isabetli görülmediğinden davalı … vekilinin istinaf başvurusunun işin esası incelenmeksizin kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere: 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/679 Esas, 2018/558 Karar ve 20/04/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-Dairemiz kararına uygun olarak ve işin esası ile ilgili yeni bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davalı … tarafından peşin olarak karşılanan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 52,80 TL harcın davalı …’dan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin, mahkemece yeniden kurulacak hükümde DEĞERLENDİRİLMESİNE, 6-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 353/1a-3.bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/04/2022