Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2316 E. 2022/1498 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2316 Esas
KARAR NO: 2022/1498
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/04/2019
NUMARASI: 2019/71 Esas, 2019/464 Karar
DAVA: MENFİ TESPİT (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/12//2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının, müvekkilinden alacaklı olduğundan bahisle İstanbul … İcra Müd.’nün … Esas sayılı dosyası ile 71.605,62 TL tutarında ilamsız icra takibi yaptığını, itirazın icra takip dosyasına ulaşmaması karşısında takibin kesinleştiğini, müvekkilinin hiçbir borcunun olmadığını, davalının eşi …’ın davalıya ait … ve … plaka sayılı minibüslerle müvekkili şirkete servis taşımacılığı hizmeti verdiğini, aralarındaki anlaşma gereği minibüslerin yakıt giderlerinin müvekkilince karşılandığını ve iki adet minibüsün aylık kira ücretinin (davalının eşi …’ın sürücü ücreti ve yakıt giderleri de dahil olmak üzere) 30.000,00 TL olarak kararlaştırıldığını ve minibüsün kira bedelleri ile yakıt giderlerinin tamamen ödendiğini, davalıya ait 2 adet minibüsün müvekkili şirkete servis olarak taşıma hizmetine Ocak 2014 tarihinde başlanıldığını, Ağustos 2014 tarihinde son verildiğini belirterek müvekkilinin, davalıya borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafların davacı şirketin bir kısım servis taşımacılık işlerinin yapılması hususunda anlaştığını, ücretlendirmenin ise yapılan taşımacılığın mesafesine göre (km hesabı ile) yapılacağının kararlaştırıldığını, bunu göre müvekkili tarafından davacı şirkete her ay sonunda hakediş faturaları kesilerek tebliğ edildiğini ve söz konusu faturaların ticari kayıtlara kaydedildiğini, davacı şirket tarafından tebliğ alınan hiçbir faturaya itiraz edilmediği gibi bu faturalara ilişkin olarak kısmi ödemeler yapıldığını, davacı tarafından davalı müvekkiline yapılan tüm ödemelerin müvekkilin … bank Güzelyalı Şubesindeki hesabına yatırıldığını, bu hesaba yapılan ödemeler dışında müvekkiline ödenen herhangi bir meblağ bulunmadığını, davacı vekili tarafından yakıt giderlerinin alacaktan mahsup edilmesi gerektiği yönünde bir iddia mevcut ise de taraflar arasındaki anlaşmada böyle bir husus bulunmadığını, böyle bir anlaşma olmadığı gibi bir an için olduğu kabul edilse dahi davacı şirket tarafından ödenip müvekkile yansıtılmış yakıt giderlerine ilişkin herhangi bir fatura bulunmadığını belirterek davanın reddi ile dava sebebi ile müvekkilinin uğramış olduğu zarar sebebi ile İİK.’nun 72.md. gereğince davalı aleyhine yargılama tutarının % 20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; tanzim edilen faturalar, bu faturalara ilişkin yapılan ödemeler ve akaryakıt alımları dikkate alınarak yakıt dahil ve hariç olmak üzere iki seçenekli olarak yapılan hesaplamada davalının yakıt giderlerinin davalıya ait olması durumunda 99.543,45 TL, yakıt giderlerinin davacıya ait olması durumunda 108.601,51 TL alacaklı olduğu, buna göre davalının mezkur icra takibinde 71.605,62 TL asıl alacak üzerinden takip başlatmış olduğu dikkate alındığında davacının yapılan takip tutarının üzerinde borcunun bulunduğu, menfi olarak tespit edilecek bir zararının bulunmadığından bahisle davanın reddine, davacı borçlu aleyhine alacağın %20’si oranında tazminata hükmedilmesine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkeme tarafından verilen karar usule, esasa ve hukuka aykırı olduğunu, iddiaları, aşamalardaki itirazları, sunulan delil ve belgelerin değerlendirilmediğini, toplanılmasını istedikleri bir takım delilerin de ikame edilmediğini, ayrıca görevsiz mahkeme nezdinde düzenlenen, yetersiz ve denetime elverişsiz bilirkişi raporları dayanak alınmak suretiyle hüküm tesisi yoluna gidildiğini, bilirkişinin uzmanlığının yeterli seviyede olmadığını, eksik inceleme ile denetime elverişsiz şekilde düzenlenen bilirkişi raporu dayanak alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu borç sebebiyle borçlu olunmadığının tespiti talebine ilişkindir. İstanbul 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/50 Esas 2017/709 Karar sayılı kararı ile verilen görevsizlik kararı üzerine İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/943 Esas 2018/310 karar sayılı kararı ile karşı görevsizlik kararı verilmiş olup İstanbul 37. Hukuk Dairesinin 2018/2273 Esas 2019/397 Karar sayılı kararı ile İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Davalının, davacı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, personel taşıma hizmetinden kaynaklı bakiye alacağa dayalı 71.605,62 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı anlaşılmıştır. Görevsiz İstanbul 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/50 Esas sayılı dosyasında alınan 06/01/2017 tarihli raporda bilirkişi özetle; taraflar arasında 01.04.2014 başlangıç tarihli iki araç için iki farklı taşıma sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede taşıma bedeli olarak KM. başına 1,1 TL + KDV birim fiyat belirlendiğini, ancak bu fiyata yakıt ve/veya şoför ücretinin dahil olup olmadığının açıklanmadığını, davacı tarafın sözleşmede yazılmamış olsa da kendilerinin vermiş olduğu kart ile … Petrolden yakıt alındığını, bu bedeli nihayetinde davalının ödemesi gerektiğini, neticede davalıya borcu olmadığını savunduğunu, dava dosyasına sunulan davalı delil listesinde isimli verilen fiyatın sektördeki teamüllere göre olduğunu, davalının, 2014 yılında Vergi Dairesine vermiş olduğu dosyada bulunan KDV beyannamelerine göre davacıya KDV dahil net 150.571,51 TL hizmet faturası beyan ederek davacıya fatura tanzim ettiğini, dosyada bu faturaların içeriğine, tutarına vb. yönelik davacı tarafından bir itirazın yapıldığına dair somut bir veri olmadığını, tarafların dava dosyasına celp edilen banka hesap özetlerinden davacının yapmış olduğu ödeme tutarının 41.956 TL olarak belirlendiğini, başkaca bir ödeme belgesine rastlanmadığını, tanzim edilen faturalar, bu faturalara ilişkin yapılan ödemeler ve akaryakıt alımları dikkate alınarak yakıt dahil ve hariç olmak üzere iki seçenekli olarak yapılan hesaplamada, davalının; yakıt giderlerinin davalıya ait olması durumunda 99.543,45 TL, yakıt giderlerinin davacıya ait olması durumunda 108.601,51 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, yapılan hesaplamalara göre, davalı/alacaklının mezkur icra takibinde 71.603,62 TL asıl alacak üzerinden takip başlatmış olduğu dikkate alındığında davacının yapılan takip tutarının üzerinde borcunun bulunduğunu, menfi olarak tespit edilecek bir zararının bulunmadığını bildirmiştir. Bilirkişi 25/05/2017 tarihli ek raporunda; …AŞ’ den 05.12.2016 tarihli celp yazısı ve kök raporda yer alan bilgilerden mükerrer olmayanların ayrıştırılmasına göre toplam akaryakıt tutarının 8.912,25 TL olarak hesaplandığını, kök raporda davacının borcundan tenzil edilecek olan …’den alınan akaryakıt alımları 9.072,06 TL iken sonradan gelen yeni listede aynı tutarın 8.912,95 TL olduğunu, celp edilen listeler incelendiğinde, tarih ve tutar olarak aynı liste olduklarını ve eski listeye ilave yeni alım olmadığı görüldüğünden daha fazla olan kök rapor tutarına göre işlem yapılması gerektiğini, kök rapordaki hesaplamayı değiştirecek yeni bir belge ve bilginin bulunmadığını, tanzim edilen, itiraza uğramayan davalı faturaları, bu faturalara ilişkin banka aracılığıyla yapılan davacı ödemeleri ve davalıya ait araçların akaryakıt alımları dikkate alınarak yakıt dahil ve hariç olmak üzere iki seçenekli olarak yapılan hesaplamada, davalının; yakıt giderlerinin davalıya ait olması durumunda 99.543,45 TL, yakıt giderlerinin davacıya ait olması durumunda 108.601,51 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, yapılan hesaplamalara göre, davalı/alacaklının mezkur icra takibinde 71.603,62 TL asıl alacak üzerinden takip başlatmış olduğu dikkate alındığında davacının yapılan takip tutarının üzerinde borcunun bulunduğunu, menfi olarak tespit edilecek bir zararının bulunmadığını bildirmiştir. Uyuşmazlık, alınan kök ve ek bilirkişi raporlarının yeterli olup olmadığı, görevsiz mahkemece alınmış olmalarının raporların geçerliliğini etkileyip etkilemediği ve buna göre davacının, davalıya borçlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Görevsiz mahkeme tarafından yapılan usuli işlemler görevli mahkemeyi bağlamaz ve tekrarlanması gerekse de, mahkeme, görevsiz mahkemede yapılan işlemleri, özellikle tespit etmiş olduğu delilleri, bunların tekrarlanması için bir neden yoksa kararına esas alabilir ….”,”… Bu nedenle, görevli veya yetkili mahkeme, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırabilir. Özellikle, görevsiz ve yetkisiz mahkemedeki bilirkişi raporuna itiraz edilir ve görevli ve yetkili mahkemede bu raporu yetersiz bulursa, yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabilir. Fakat, görevsiz veya yetkisiz mahkemede yaptırılan bilirkişi incelemesinin, görevli veya yetkili mahkemede tekrarlanması için bir sebep yoksa, mesela taraflar rapora itiraz etmemişler ve mahkemede raporu yeterli bulursa, görevli veya yetkili mahkeme, görevsiz ve yetkisiz mahkemedeki bilirkişi raporu ile yetinebilir. (Prof.Dr.Baki Kuru, İstinaf Sistemine göre yazılmış, Medeni Usul Hukuku, sayfa 63.,315 ). “…Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıya düşer. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372)…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2021/(19)11-659 Esas 2022/82 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, kural olarak ispat yükü davalı üzerinde olsa da davacı, davalı ile arasındaki hukuki ilişkiyi inkar etmemekte olup bu hukuki ilişki sebebiyle doğan borcun ödendiğini iddia etmiş olmakla ispat yükünü üzerine almıştır. O halde davacının ödeme iddiasını usule uygun deliller çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Görevsiz olan İstanbul 9. Sulh Hukuk Mahkemesince tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi için dosya üzerinden bilirkişi raporu alınmıştır. Söz konusu raporların görevsiz mahkeme tarafından alınması bu raporlara dayanılarak karar verilemeyeceği anlamına gelmez ise de bunun için rapora yönelik itirazların bulunmaması yahut mahkemece raporun yeterli görülmesi gerekir. Davacı tarafından hem asıl hem de ek rapora itiraz edilmiş olup ek rapora yönelik 14/06/2017 havale tarihli itiraz dilekçesinde taraflara ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi de talep edilmiştir. Davacı vekili, taraflara ait ticari defter ve belgelere dava dilekçesinde delil olarak da dayanmıştır. 6100 sayılı HMK’nun 222/1 maddesi uyarınca, Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden de karar verebilir. Alınan bilirkişi raporlarına karşı davacının itirazı olduğu gibi bu raporların davacının ödeme iddialarının ispatı bakımından yeterli olduğu da söylenemez. O halde Mahkemece 6100 sayılı HMK’nun 222. maddesi hükümleri çerçevesinde taraflara ait ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alındıktan sonra bu rapor ile birlikte taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve dosya kapsamında yer alan diğer delililer de değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Bu sebeple davacı vekilinin istinaf başvurusu yerindedir. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince yazılı olduğu şekilde eksik incelemeyle davanın reddine dair karar verilmesi doğru olmadığından davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/71 Esas, 2019/464 Karar ve 30/04/2019 tarihli kararının HMK 353/1a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/12/2022