Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2309 E. 2022/1508 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2309 Esas
KARAR NO: 2022/1508
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29/11/2018
NUMARASI: 2017/200 Esas, 2018/1293 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 07/12//2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin, her çeşit yemek servisleri verme, beslenmeye yönelik ve ticari ve sınai işletmeleri kurma, var olanları işletme, bu işletmelerin mamullerinin ve her türlü gıda maddesinin ithalatını ve ihracatını sağlama alanlarında iştigal ettiğini, müvekkili şirket, yemek hizmeti vermek amacıyla, Davalı/Borçlu şirket ile 07/09/2015 başlangıç tarihli Yemek Hizmetleri Sözleşmesi İmzaladığını, taraflar arasında imzalanan ve dosyada mübrez sözleşme gereği, Davalı/ Borçlu şirketin edimlerini yerine getirmediğini, aldığı yemek hizmetinin karşılığını ödemediğini, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete, ayrıntıları faturalarda belirtili yemek hizmeti karşılığında dilekçe ekinde sunulu faturaların kesildiğini, borçlu şirket tarafından toplam 12 adet faturadan kaynaklanan 662.002,50 TL alacaklarının ödenmediğini, taraflar arasındaki cari hesap ekstresinden de 662.002,50 TL alacaklı olduklarının açıkça anlaşıldığını, icra takibine dayanak teşkil eden faturaların, … fatura numaralı 47.794,32 TL, … fatura numaralı 71.619,12 TL, … fatura numaralı 44.840,30 TL, … fatura numaralı 34.970,40 TL, … fatura numaralı 75.623,22 TL, … fatura numaralı 41.665,32 TL, … fatura numaralı 54.071,28 TL, … fatura numaralı 38.350,26 TL, … fatura numaralı 78.286,50 TL, … fatura numaralı 41.411,20 TL, … fatura numaralı 82.590,30 TL ve … fatura nurmaralı 60.580,76 TL bedelli faturalar olduğunu, müvekkili şirket ile davalı yan arasında akdedilen 07.09.2015 başlangıç tarihli Yemek Hizmetleri Sözleşmesi ile davalı şirkete yemek hizmeti verilmesi üzerinde anlaşıldığını, müvekkili tarafırndan yüklenen edimlerin yerine getirildiğini, ancak davalı şirketin yemek hizmet bedellerini müvekkili şirkete ödemediğini, davalı şirketin tüm taleplere rağmen, müvekkiline olan borcunu ödememesi üzerine, alacağın tahsili cihetiyle borçlu şirket aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, ancak borçlu şirketin, alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla borca itiraz ettiğini, Davalı/Borçlu şirket hakkında açılan icra takibi, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itiraz sebebi ile durduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 07/09/2015 başlangıç tarihli Yemek Hizmetleri Sözleşmesi’nin 9. maddesinde de uyuşmazlık halinde İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili kılındığını, dava konusu faturaların, davalı şirkete teslim edilmesine rağmen borçlu şirket T.T.K. md. 23’te belirtilen süre içerisinde faturalara itiraz etmediği gibi söz konusu faturaların davalı şirketin de ticari defterlerine işlenmiş olup her iki tarafın ticari defterleri incelendiği takdirde davalı şirketten olan alacaklarının ortaya çıkacağını, geçerli borç ilişkisi ve yerine getirilen hizmet ilişkisinin varlığına rağmen, davalı şirket tarafından edimlerin yerine getirilmemiş olması ve borcun ödenmemiş olması sebebiyle, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, söz konusu takipte müvekkilinin alacağı olan miktarın takip tarihi itibariyle işleyecek faizi ile birlikte talep edildiğini, yani icra takibine asıl alacak üzerinden başlandığını, taraflar arasında ticari bir ilişki mevcut olduğundan, takip tarihinden itibaren yasal olarak belirlenen yıllık ticari avans faizi talep edilmesinin hukuka uygun olmasına karşın, Davalı/borçlu takibe yönelik itirazlarını ileri sürerken takibe konu alacağa uygulanması talep edilen faiz oranlarını fahiş olarak nitelendirerek itirazlarımnı ileri sürdüğünü, ancak takibin açılmasıyla birlikte işlemesi kaçınılmaz olan faiz oranı takip tarihi itibarıyla ticari işlere uygulanan ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından tayin edilmiş olan faiz oranı olduğunu, itirazında haksız olan ve müvekkili alacaklı şirketi zarara uğratma amacıyla haklı icra takibine itiraz etmiş olan davalı/borçlu şirketin, alacağın %20’sinden az olmayacak oranda icra inkâr tazminatı ödemesine karar verilmesi gerektiğini, Davalı/Borçlu yan hakkında icra takibi yapılmasına sebebiyet vermiş, sonrasında ise müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapmadığını, Davalı/Borçlunun, yapılacak bilirkişi incelemesi ve tüm ticari kayıtlarla da sabit olduğu üzere müvekkili şirkete borcu bulunmasına rağmen, davalı/borçlu şirketin, sırf müvekkili şirketin alacağına ulaşmasını engellemek ve müvekkil şirketi zarara uğratmak amacıyla icra takibine haksız ve hukuksuz bir şekilde itiraz etmiş olup; bu sebeple Davalı/Borçlu şirketin, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesini talep ettiklerinden bahisle icra takibine yapılan haksız itirazın iptaliyle, fazlaya ilişkin alacak ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla faturadan kaynaklanan bakiye alacaklarının takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 9,75 oranında (sonradan lehlerine değişen ve artan oranlarda) avans faiziyle birlikte takibin devamına karar verilmesini, borçlu şirket alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla haksız yere borca itiraz etmiş olduğundan, alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla aleyhinde inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; İcra takip tarihi olan 13/02/2017 tarihinde davacı tarafın davalıdan 662.002,50 TL alacağı olduğunu belirterek takip başlattığını, bilirkişi raporu incelendiğinde, 13/02/2017 tarihi itibariyle davacının davalıdan bakiye alacağı 662.002,50 TL olduğu 28/02/2017 tarihinde 12742 yevmiye numarası ile yemek bedeli denilerek 65.259,54 TL alacak girişinin davacı defterlerine işlendiğinin (davacı taraf bu bedelin tahsili için ayrıca İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas nolu dosyası ile takip başlatmıştır) görüldüğünü, 07/02/2017 tarihinde ise gelen havale denilerek 80.000,00 TL’lik ödemenin ticari defterlerine kaydedildiği, söz konusu ödemenin 662.002,50 TL den düşülmesi neticesinde 13/02/2017 tarihinde defterlerinin 582.002,50 TL alacak kaydı yaptıklarının görüldüğünü, davacı tarafın davalı hakkında iki ayrı icra takibi başlattığını, bunlardan birincisinin itirazın iptaline konu olan icra takibi olup, takip miktarının 662.002,50 TL olduğunu, diğer icra takibinin konusunun ise 65.259,54 TL alacağın tahsili ile ilgili olduğunu, davalı tarafından yapılan ödemenin davacının kendi ticari defterlerinde de 662.002,50 TL den mahsup edildiğinden davacının icra takip tarihi itibariyle itirazın iptaline konu olan icra dosyasından alacağı 582.002,50 TL olduğu, toplanan tüm deliller, protokoldeki imzaya davalının itiraz etmemesi, alınan bilirkişi raporu, yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında davacının davalıdan İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasından dolayı talep edebileceği alacak miktarının 582.002,50 TL olduğundan davanın kısmen kabulüne, itiraz haksız alacakta likit olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; davalı ile imzalanan 07.09.2015 tarihli Yemek Hizmetleri Sözleşmesinin konusunun “İşbu sözleşme İşveren ile Yüklenici arasında olup, aşağıda belirtilen hizmetleri kapsamaktadır. Yüklenici’nin İzmir Merkezi Mutfağında Yüklenici personeli tarafından yemeğin üretilmesi İşveren’in şantiyesinde çalışmakta olan personeline yemeklerin ulaştırılması, yemek servisinin yapılması bulaşıkların yıkanması, mutfak ve yemek salonunun periyodik ve hijyenik temizliğinin yapılması bu sözleşmenin konusunu oluşturur.” şeklinde olduğunu, müvekkili şirket işbu sözleşme uyarınca davalıya gerekli hizmetleri yaptığını ve davalının İzmir Merkez Mutfağında söz konusu hizmetleri verdiğini ve verilen hizmetin bizzat davalının İzmir Merkez Mutfağında yapıldığını, Yemek Hizmeti davalının bizzat İzmir Merkez Mutfağı’nda yapıldığından ve söz konusu projenin sona ermesi nedeniyle faturalarda belirtilen sevk irsaliyelerinin depolarda tüm aramalara rağmen bulunamadığı ve bilgisi müvekkili şirketçe verildiğini, müvekkili tarafından sözleşme uyarınca günlük irsaliyelere istinaden 7 günde bir fatura kesildiğini, özetle hizmet verildikten sonra faturaların kesildiğini, faturaların e-fatura olarak düzenlendiği ve faturaların davalıya tebliğ edildiğini, davalının ise faturalara itiraz etmediğini, yine, mahkemede açılan davada yargılama devam ederken davanın tarafları arasında protokol imzalandığını, protokolün, davalı aleyhine başlatılan her iki icra takibini de kapsar toplam 727.262,04-TL tutar üzerinden imzalandığını, işbu protokolün aslının dosyada olduğunu, davalı protokol gereğince Mayıs 2017 tarihinden itibaren aylık 72.726,20-TL tutar olmak üzere toplamda on ayda ödemeyi taahhüt ettiğini, devam eden süreçte davalı tarafından 80.000,00-TL’lik ödeme yapıldığını, yapılan ödeme nedeniyle rakamların değiştirilerek bu kere 647.262,00-TL tutar üzerinden protokol imzalandığını, yapılan ödemenin bir kısmının İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası borcuna bakiyesinin de infazda icra müdürlüğünce dikkate alınarak yapılacak ödemelerden düşülmek üzere kayda alındığını, davalı şirkete ve şirket temsilcisine söz konusu sözleşmeye itiraz edip etmediği ve sözleşme konusunda cevap vermemesi halinde içeriğinin kabul edilmiş sayılacağı yönünde dosyadan tebligat gönderildiğini, davalının ise söz konusu ihtaratlara ve tebligatlara rağmen dosyaya herhangi bir beyanda bulunmadığını, mahkeme dosyasında müvekkilinin alacağı sözleşme, faturalar, ticari defterler ve bilirkişi raporuyla da ispatlandığını, davalının kendisine verilen kesin süreye rağmen defterlerini ibraz etmediğini ve müvekkili defterlerinin aksini iddia ettiği bir belge de sunmadığını, mahkeme tarafından davalıya belgenin ibrazı ya da yerinin bildirilmesi için verilen süre kesin süre olup, verilen bu sürede davalının belgeyi mahkemeye ibraz etmediğini ve belgenin bulunduğu yeri de mahkemeye bildirmediğini, HMK 220/3 “…Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir…” şeklinde olduğunu, davalının belge ibraz etmediğini, belgeyi ibraz edeceğine dair mazeret göstermediğini, belgenin elinde bulunduğunu inkar etmediğini, kısaca davalının söz konusu belgelerle ilgili hiçbir açıklama yapmadığını, müvekkili ile davalı arasında dava dilekçesinde belirtildiği üzere devam eden ticari ilişki süresince faturalar kesildiğini ve kesilen faturaların bir kısmının bakiyesinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, itirazın iptali davası açılan İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosya açısından, müvekkili davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasında 13.02.2017 tarihinde 662.002,50 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalı icra takibine itiraz edince mahkemede itirazın iptali davası açıldığını, takip tarihi itibariyle müvekkilinin davalıdan toplam alacağının 662.002,50 TL olduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosya açısından, İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali davasının hazırlıkları devam ederken, davalıya devam eden süreçte 28.02.2017 Tarih … Numaralı 65.259,54 TL bedelli bir adet daha Ticari Fatura -efatura- düzenlendiğini, davalının iş bu faturayı da ödemeyince davalı aleyhine bu kere 09.03.2017 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı aleyhine başlatılan icra takiplerinde müvekkilinin ana alacağının toplamının 722.262,04 TL olduğunu, bu aşamadan sonra davalı ile müvekkilinin borcun yapılandırılması konusunda görüşmelere başladıklarını, davalının herhangi bir yargılama gider ve vekalet ücreti ödeyemeyeceğini beyan ettiğinden ilk olarak davalı ile 722.262,04 TL alacağın ödenmesi için protokol yapıldığını, davalı tarafından iş bu protokol sonrası 80.000,00 TL müvekkili şirkete ödeme yapılmış olup, ödeme nedeniyle protokoldeki rakamlar değiştirilerek bu kere 647.262,00 TL üzerinden aynı tarihlerde ödenmek kaydıyla 2. bir protokol yapıldığını, protokol aslının mahkeme dosyasına alındığını, müvekkilinin iş bu ödemenin bir kısmını İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası borcuna, bakiyesini de mahkemede devam eden davanın dosyasına sayarak iş bu dosyada borcun tamamı ödenene kadar işlem yapmama kararı aldığını, taraflar arasında hazırlanan protokollerin uyuşmazlığın sulh yoluyla çözülmesi için yapıldığını, ancak protokolde davalı tarafından vaat edilen hiçbir taksit ödenmediğini, dava tarihi itibariyle müvekkilinin her iki dosyadan toplam alacağının 772.262,04 TL olduğunu, bu tutarın taraflar arasında yapılan protokollerle çekişmesiz olmaktan çıktığını, ödemelerin davalı borcundan düştüğünü, davanın koşulları ve dava değerinin dava tarihi itibariyle belirlendiğini, mahkemede görülen davada müvekkilinin dava tarihi itibariyle takip dosyasında görünen alacağı olduğunun taraflar arasındaki protokollerle sabit olduğunu, müvekkilinin davalıdan 647.262,00 TL alacağı için taleplerinin devam ettiğini, taraflar arasında imzalanan protokol dikkate alındığında protokolün her iki dosya borcunu da karşıladığı ve sadece asıl alacak üzerinden anlaşma yapıldığı, takip tarihlerinden sonra davalı borçlunun toplamda 727.262,04 TL tutarında borcu olduğunun kabul edildiği çekişme konusu olmaktan çıktığını, takiplerden ve davalardan sonra yapılan ödemenin ise muhasebesel olarak sehven daha önceki bir tarihe kaydedilmesi nedeniyle takip tarihi itibariyle bakiye farkı çıktığını, ancak belirtmek gerekir ki davalı davacı arasında imzalanan protokolün gerek takiplerden gerekse davadan sonra imzalandığına, bilirkişi raporunda hiç değinmediğini, davalının 80.000,00 TL ödeme yapmasına rağmen, kendisini daha yüksek bir tutarda borçlu göstermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, mahkeme kararında ise ödemenin 07.02.2017 tarihinde yapıldığını dikkate alarak hesaplama yaptığını, ancak davalı tarafından ödeme taraflar arasında imzalanan ilk protokolden sonra yapıldığını, davalı tarafça eğer ödeme 07.02.2017 tarihinde yapılmış olsaydı, davalı aleyhine ikinci takip başlatılmayacak, başlatılmış olan icra takibinde de yapılan ödeme düşülerek dava bu tutar üzerinden açılacaktı ve devam eden süreçte yapılan ödeme yapılandırılarak ikinci protokol imzalanmayacağını, alacağın varlığının da davalı tarafça kabul edildiği dosya kapsamındaki belgelerle sabit olduğunu, mahkeme kararında ise protokollerin davadan sonra yapıldığı gerçeğinin göz ardı edildiğini, yine mahkeme protokollerdeki imzaya davalının itiraz etmemesini delil olarak saydığını ancak protokolde itiraz edilmeyen alacak bakiyesini dikkate almadığını, bu durumda protokolü dikkate alan mahkemenin protokolde alacak olarak belirtilen tutarı dikkate almaması mahkeme kararının gerekçesinin de çeliştiğini gösterdiğini, dosyada mevcut protokoller uyarınca davalının borcunun 647.262,04 TL olduğu çekişme konusu olmaktan çıkmış olup, mahkemenin de takibin bu tutar üzerinden devamına karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin eksik incelemeyle 582.002,50 TL üzerinden takibin devamına karar verilmesinin hukuka aykırı olup, mahkemenin kısmen kabul kararının kaldırılarak takibin 647.262,04 TL üzerinden devamına karar verilmesini talep ettiklerinden bahisle mahkemenin eksik incelemeyle 582.002,50 TL üzerinden takibin devamına karar verilmesi hukuka aykırı aykırı olduğundan, mahkemenin kısmen kabul kararının kaldırılarak, İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasında başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ile takibin 647.262,04 TL üzerinden devamına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, cari hesap alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.Dosya kapsamından; davacı şirketin 662.002,50 TL cari hesap ekstresinden kaynaklı alacağının tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalı aleyhine takip başlattığı, davalının yasal süresinde takibe itiraz ettiği, bunun üzerine davalının takibe itirazının iptali ve takibin devamı için bu davanın açıldığı görülmektedir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davacı vekili hükmü istinaf etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının davalıdan takip tarihi itibarıyla cari hesap ilişkisinden kaynaklı alacağının miktarı noktasında toplanmaktadır. Dava konusu olan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklısının … Hizmet A.Ş., borçlusunun … Tic. A.Ş. olduğu, 13/02/2017 tarihli 662.002,50 TL asıl alacak miktarlı taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinden ve faturalardan kaynaklanan alacağın tahsilinin talep edildiği, davalı/borçlu tarafça 17/02/2017 tarihinde borcu bulunmadığından bahisle takibe itiraz edildiği görülmüştür. Dava konusu olmayan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklısının … A.Ş., borçlusunun … Tic. A.Ş. olduğu, 09/03/2017 tarihli 65.259,54 TL asıl alacak miktarlı taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinden ve faturadan kaynaklanan alacağın tahsilinin talep edildiği, takibe konu fatura tarihinin 28/02/2017 olduğu, davalı/borçlu tarafça 16/03/2017 tarihinde borcu bulunmadığından bahisle takibe itiraz edildiği görülmüştür. Dosyada mevcut bila tarihli protokol incelendiğinde; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … ve … Esas sayılı icra dosyaları ile İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/200 Esas sayılı dosyalarına konu uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması olduğu, protokol tarihinde taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi nedeniyle davacının davalıdan 727.262,00 TL alacaklı olduğu, borcun tamamı ödendiğinde bahsi geçen dosyalar sebebiyle birbirlerini ibra edeceklerinin düzenlendiği görülmüştür. Dosyada mevcut bila tarihli protokol incelendiğinde; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … ve … Esas sayılı icra dosyaları ile İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/200 Esas sayılı dosyalarına konu uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması olduğu, protokol tarihinde taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi nedeniyle davacının davalıdan 647.262,00 TL alacaklı olduğu, borcun tamamı ödendiğinde bahsi geçen dosyalar sebebiyle birbirlerini ibra edeceklerinin düzenlendiği görülmüştür. Dava tarihinde davalı şirket temsilcisi …’a protokoldeki imzanın kendisine ait olup olmadığı yönünde ihtaratlı tebligat çıkartılmış, beyanda bulunmaz ise imzanın kendisine ait olacağının kabul edileceği ihtar edilmiş ve temsilcinin süresinde beyanda bulunmadığı görülmüştür. İlk derece mahkemesince alınan 17/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, sonuçların birbirini doğruladığı, defterlerin birbirini doğruladığı, davalı tarafın defterleri ibraz edilmediğinden inceleme yapılamadığını, icra takip tarihi olan 13.02.2017 tarihi itibariyle davacının davalıdan 582.002,50 TL alacaklı olduğu, dava tarihi olan 02.03.2017 tarihi itibariyle davacının davalıdan 647.262,04 TL alacaklı olduğu ve rapor tarihi itibariyle davacının davalıdan 647.262,04 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği görülmüştür. Dosyaya sunulu protokoller göz önünde bulundurulduğunda hizmetin verildiği konusunda ihtilaf bulunmadığı, davacı taraf ticari defterlerine göre dava konusu icra takip tarihi olan 13/02/2017 tarihinden önce 07/02/2017 tarihinde davalı tarafça 80.000,00 TL ödeme yapıldığı, bu suretle takip tarihi itibariyle davalı borçlunun borcunun 582.002,50 TL olduğu anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin kararının isabetli olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/200 Esas, 2018/1293 Karar ve 29/11/2018 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b.1 bendi ve aynı Kanunun 361/1 maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Temyiz Yolu Açık Olmak üzere oybirliği ile karar verildi. Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, reddedilen kısım itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b-1 ve aynı yasanın 362/1.a bendi gereğince davacı yönünden kesin, davalı yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b.1 ve aynı Kanunun 361/1 maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Temyiz Yolu Açık Olmak olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/12/2022