Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2282 E. 2020/209 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2282 Esas
KARAR NO : 2020/209
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/281
TENSİP TARİHİ: 30/04/2019
DAVA: TAZMİNAT (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/01/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili, 26.04.2019 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin ortağı olduğu, … Kooperatifinin tüm genel kurul kararlarını, bilançosunu,gelir gider farkı vb tüm ticari defter ve kayıtlarının incelenerek mağduriyet yaşayan müvekkilinin yapmış olduğu tüm ödemelerin belirlenmesini, müvekkiline konut tahsisi yapılmasının imkansız olmasından bahisle davalı kooperatif ile davalı …Kooperatifleri Birliği ( üst birlik) arasında imzalanan arsa payı kat karşılığı sözleşme gereği üst birliğin tahsis ettiği araziler ile tahsisi iptal edilen araziye istinaden zararın tespitini, neredeyse 25 sene boyunca süren bir kooperatifin halen bir temel dahi atamamış olmasının ayrıca ruhsal olarak yeterince yıpratıcı olduğunu iddia ederek, müvekkilinin daha fazla hak kaybına uğramaması için davalı kooperatifin malvarlığına ve taşınmazlarına tedbir konulmasını, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000,00 TL maddi tazminat ile 30.000,00 TL manevi tazminatın ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı …Kooperatifi Birliği vekili, 1996 yılında kurulan müvekkili birliğin toplu konut projesini uygulamaya koyduğunu, birlik üyesi 13 üye kooperatifin arsa tahsisini gerçekleştirdiğini, müvekkili birlik tarafından ortak kooperatiflere arsa tahsisi yapıldığını, ortak kooperatiflerin tahsisli alanlar üzerine binalarını kendilerinin inşa ettiğini, davacının iddia ettiği gibi müvekkili ile ortak kooperatifler arasında yapılmış arsa payı kat karşılığı sözleşmesinin olmadığını, diğer davalı kooperatifin ise proje kapsamında ,birlik üyesi olan 13 kooperatiften biri olduğunu, 1999 yılında yaşanan deprem ve bölgedeki imar değişikliği nedeniyle genel kurul kararı sonrasında her bir blok için 15 olan kat sayısının 10 kata indirildiğini, davalı kooperatifin ilk tahsisindeki 330 olan daire sayısının 220 daire tahsisine düştüğünü, diğer kooperatifler içinde aynı uygulama yapıldığını, tüm değişikler esas alınarak müvekkili tarafından davalıya 12.01.2018 tarihinde ön tahsis belgesi düzenlendiğini, müvekkilinin tahsis edilen daire sayısına uygun miktarda alan tahsis etme edimini yerine getirdiğini, davanın haklı ve yasal dayanağı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkemece, 30.04.2019 tarihli tensip ara kararının “7”. bendinde, davacının yaklaşık ispat koşuluna uymadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Davacı vekili, tensip ara kararına karşı yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf nedenleri olarak, iddialarını özetleyerek, müvekkilinin konut ihtiyacını karşılamak için kooperatife ortak olduğunu, müvekkilinin üye olduğu tarihten itibaren ne ödeme talep edilmiş ise düzenli olarak ifa edilmesine rağmen bugüne kadar konut tahsisi yapılmadığını, mahkemece tapu kayıtlarına bakılmaksızın, araştırma yapılmaksızın talebin reddedildiğini, red kararının eksik incelemeye dayandığını, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/1246 Esas, 2013/17276 Karar sayılı emsal ilamında belirtildiği üzere HMK 391/2. maddesi gereğince gerekçeli şekilde yazılması gerektiğini, Anayasa’nın 141.maddesine göre tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin gerekçeli karar yazılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, kooperatif üyeliğinden dolayı uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.Davacı vekilinin, kooperatif malvarlığına ve taşınmazlara tedbir konulması talebinin reddine dair ara karar istinaf edilmiştir. İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısım birinci bölümde geçici hukuki korumalar üst başlığı ile ihtiyati tedbirin şartları ise, 389 maddede düzenlenmiştir. Maddede, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zarar doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir.Yani ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yasanın düzenlediği şartların varlığı gerekli olmakla birlikte, şartların varlığı halinde bir davada her konuda ihtiyati tedbir kararı verilmemekte, yalnızca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilmektedir. Somut olayda, davacı iddiası maddi ve manevi zarardır, yani dava konusu para alacağıdır. Davacının talebinde dile getirdiği ve ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiği, kooperatif malvarlığı veya taşınmazlar uyuşmazlık konusu değildir. Mahkemece, öncelikle, tedbire konu edilen malvarlığı ve taşınmazların, tazminat davasında HMK 389. madde anlamında uyuşmazlık konusu olmadığı gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, tartışma yeri bulunmayan, yaklaşık ispat şartı kriterine uyulmadığı gerekçesiyle red kararı verilmesi yerinde olmamıştır. Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 391. maddesi ve aynı yasanın 297. maddesi gereğince, kararın gerekçeli ve tensip ara kararından bağımsız şekilde yazılmamış olması da yerinde değildir. Ancak ve sonuç olarak red kararı isabetli olduğundan ve aradan geçen süre dikkate alındığında, gerekçeli karar yazılmak üzere hükmün kaldırılarak iadesinde, HMK 30.maddede düzenlenen usul ekonomisi ilkesi göz önünde bulundurulduğunda, hukuki yararın bulunmayacağı kanaatine varılmıştır.Açıklanan nedenlerle, yapılan hata yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi uygun görülmüş ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu anlamda kabulüne dair karar verilmsi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa dair hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,2- Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/281 derdest dava dosyasında 30.04.2019 tarihli tensip ara kararının ihtiyati tedbire dair “7” nolu bendinin KALDIRILMASINA,a) Davacının ihtiyati tedbir talebinin ,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 389 vd. maddelerde düzenlenen ihtiyati tedbir şartlarını taşımadığından REDDİNE,3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin hükmün kaldırılma nedenleri de dikkate alınarak taktiren kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 391/3.fıkrası ve aynı yasanın 362/1- f bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.