Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2281 E. 2020/1498 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2281 Esas
KARAR NO : 2020/1498
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2019
NUMARASI : 2017/656 Esas, 2019/539 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/07/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA: Davacı vekili, 31.12.2015 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı …’nin üyesi olduğunu, tüm hukuki yükümlülüklerini yerine getirerek … Blok …. Bodrum Kat, … numaralı işyerini / atölyeyi satın aldığını, ancak dava konusu taşınmazın tapuda ve OSB’nin projesinde ve davalının kendi projesinde daha büyük olmasına rağmen davalı kooperatifin iyi niyet ve hukuk kurallarına aykırı hareket ederek müvekkiline daha küçük bir alana sahip dükkan/ işyeri teslim ettiğini, kendi ölçülerine göre 40 metre kare kadar eksik alan içeren işyerinin müvekkiline teslim edildiğini, mağdur edildiğini, projede bahse konu işyerinin 406 metre kare olduğunu, davalı kooperatifin yetkili mühendisleri de refakate alınarak ölçüm yapıldığını ve rapor alındığını, raporda müvekkiline teslim edilen işyerinin olması gerekenden en az 34 metre kare daha eksik olduğunun teslim edildiğini iddia ederek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı tarafından müvekkiline ayıplı olarak satılan işyerindeki eksik alanın tesbiti ile buna bağlı olarak uğramış olduğu maddi zararın şimdilik 50.000,00 TL tazminatın teslim tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davanın ticari dava niteliğinde olduğunu, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, davacının davasını, davacıya devredilen taşınmazın ayıplı devredilmiş olmasına dayandırdığını, davacının taşınmazı çekilen kura sonucunda kazandığını, taşınmazın devrinin 20.06.2006 tarihinde gerçekleştirildiğini, kura çekimi ile kazanmış olduğundan TBK 224. maddesi gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresinin kura çekimi tarihinden itibaren başlaması gerektiğini, 5 yıllık zamanaşımı süresinin 20.06.2011 tarihinde dolmuş sayılacağını, taşınmazın belirtilen yüzölçümünün ortak alanlarıda kapsadığını, kura sonucunda davacıya, … ada, … parsel ,… Blok ,1. Bodrum kat 77 numaralı asma katlı atölye nitelikli taşınmaz devredildiğini, tapu kayıtlarında ve hisse senedinde taşınmazın belirtilen yüz ölçümünün, koridor, wc, merdiven gibi ortak alanlarında dahil edilmesi ile hesaplanan yüz ölçümü olduğunu, net kullanım alanının daha az olacağının davacı tarafından da bilindiğini, süresi içinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, maddi zarar iddiası ve tazminat talep tutarının temellendirilmediğini savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
BAKIRKÖY 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN 2015/581 ESAS, 2016/294 KARAR ve 01.07.2016 TARİHLİ KARARI ile , Görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.Karar, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2016/877 ESAS, 2017/137 KARAR ve 08.02.2017 TARİHLİ KARARI ile,Başakşehir Tapu Sicil Müdürlüğünün 04.01.2017 tarihli cevabı yazısında davacı ortağa tahsis edilen 77 nolu bağımsız bölümün 20.06.2006 tarihinde davacı adına tapuya tescil edildiği, taşınmazın 08.02.2011 tarihinde ferdileştiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01.03.2006 tarih, 2006/45 Esas, 2007/3746 Karar sayılı ilamında geçtiği üzere somut olayda zamanaşımın başlangıcının işyerinin fiilen teslim tarihi değil, davacı adına tapuya tescil tarihi olduğu, diğer yandan, TBK ‘nın 147/4. maddesi gereğince kooperatif ile üyesi arasındaki uyuşmazlıklarda zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu, tapuya tescilinin 2006 yılı olmasına ve dava tarihine kadar 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olması gerekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından, verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.DAİREMİZİN 2017/699 ESAS, 2017/1007 KARAR ve 22.06.2017 TARİHLİ KARARI İle , “…Uyuşmazlık tarafları ve konusu itibarıyla Kooperatifler Hukukundan kaynaklanmakta olup, taraflar arasında eser sözleşmesi bulunmadığından , bu davadaki zamanaşımı süresinin eser sözleşmesi kapsamında BK 126. madde hükmü uyarınca gizli ayıplar için geçerli 10 yıllık zamanaşımı süresine göre değil , kooperatif ile üyesi arasındaki uyuşmazlıklarda uygulanması gereken 6098 sayılı TBK ‘nın 147/4. maddesinde öngörülmüş 5 yıllık süreye göre değerlendirilmesi gerekir. 6098 sayılı TBK ‘nın 149. maddesi uyarınca zamanaşımı süresi kural olarak alacağın muaccel olduğu tarihten işlemeye başlar. Somut olayda, taraflar arasındaki hukuki ilişki kooperatif üyelik ilişkisi olduğundan, ayıbın açık ve gizli olmadığına bakılmaksızın zamanaşımı konutun davacıya teslim tarihinden itibaren başlayacağından uygulanması gereken 5 yıllık zamanaşımı süresinin başladığı tarihin saptanması uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu bulunmaktadır. (Yargıtay 23.HD 2015/8411 E, 2016/1625 K.16.03.2016 T.) Dosyadaki verilere göre, tapuya tescil 2006 yılı olarak görünmekteyse de, tescil edilen tapunun proje tapusu olması ihtimali karşısında, bu nedenle proje bitmeden tesliminde gerçekleşemeyeceği, …vergi bildirim suretine göre ilk vergilendirmenin 2014 yılında başladığı göz önüne alındığında…işyerinin davacıya teslim edildiği tarihin saptanamamış olduğu, bu açıdan, mahkemece, öncelikle dava konusu işyerinin, davacıya teslim tarihinin kesin olarak belirlenmesinden sonra zamanaşımı definin yeniden TBK 147/4 maddesi çerçevesinde değerlendirilerek buna göre karar verilmesi …” gerekçesi ile hüküm kaldırılmıştır.Dairemiz kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI : Mahkemece, 19.03.2019 tarihli raporda, taşınmazın 09.01.2019 tarihli mimarı projeye göre toplam net alanının 238 metre kare olduğu , bağımsız bölüm içindeki değişikliğin İnşaat yapım süresi içinde olup sonradan yapılmadığı, dava konusu taşınmazda kat mülkiyetine geçildiği, taraflar arasında düzenlenen hisse senedinde işyerinin 318,00 metre kare olduğu, bu bölümün bağımsız bölüm net alanımı, brüt alanımı veya bağımsız bölüm veya bağımsız bölüm genel brüt alanımı olduğunun belirtilmediğinin tespit edildiği, bu nedenle herhangi bir karşılaştırma yapılamadığı, taşınmazın net alanının mevcutta mimari projede asma kat seviyesinde WC üstü olarak görülen alanın bağımsız bölüm kullanım alanına katıldığı, kat mülkiyetine esas teşkil eden onaylı mimari projesinde yasal kullanım alanının net 238,00 metre kare, mevcut durum alanının toplam net 280 metre kare olduğu, bu durumda taşınmazın kat mülkiyetine esas teşkil eden tapu alanından 42.00 metre kare daha büyük olduğu, bu değişikliğin İnşaat yapım süresi içinde yapıldığı, sonradan yapılmadığının bildirilmiş olduğu, dava konusu taşınmazın tapu kaydından daha büyük olduğu, davacı iddiasının sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.İstinaf nedenleri olarak, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kooperatif hisse senedinde ve kayıtlarında dükkanın brüt alanının 406 metre kare, net 318 metre kare olduğunu, aidatların 406 metre kare üzerinden alındığını, bilirkişinin net 318 metre kareyi brüt olarak aldığını yanlış neticeye vardığını, iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinafa karşı cevap dilekçesinde, davacı iddiası gibi hisse senedinde yazan 318 metre ifadesinin işyerinin net yüz ölçümü olduğuna dair bir ibarenin olmadığının raporla teyit edildiğini, cevap dilekçesinde belirtildiği üzere, 318 metre kare ibaresinin, koridor, wc vb ortak alanlarında dahil edilmesi ile bulunan yüzölçümü olduğunu belirterek, istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, işyerinin kooperatif üyesine eksik teslimi iddiasına dayanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasında, davacının davalı kooperatifin üyesi olduğu, davacıya ait hisse senedinde işyerinin, metre kare 318, 77 nolu işyeri, C Blok yazılı olduğu, metre karenin net veya brüt olduğuna dair bir açıklamanın mevcut olmadığı, İstanbul İli, … İlçesi, …. -… mah…. ada … parsel sayılı, A,B,C,D Bloklardan oluşan betonarme atölyeler ve arası niteliğindeki ana taşınmazın , C /1 Bodrum Bağımsız Bölüm No 77 asma katlı atelyenin davacı adına 20.06.2006 tarihinde tahsis edildiği, kat mülkiyetinin 02.01.2014 tarihinde kurulduğu, ferdileşmenin 08.02.2011 tarihinde gerçekleştirildiği konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacı üye adına düzenlenen hisse senedinde ki 318 metre kare ifadesinin işyerinin brüt alanımını yoksa net alanımımı ifade ettiği, rapor ve kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır. Zamanaşımı yönünden inceleme yapmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlara müzekkereler yazılmıştır. Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı İkitelli Vergi Dairesi Müdürlüğü 21.03.2018 tarihli cevabı yazıda, … ada, … parsel ,… Bodrum Bağımsız bölüm No 77 nolu adreste yapılan yoklamada adreste herhangi bir faaliyetinin olmadığı belirtilmiştir.İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü 12.03.2018 tarihli cevabı yazılarında 77 nolu bağımsız bölümün abonelik dönemine dair herhangi bir kayda rastlanmadığı belirtilmiştir.İstanbul İkitelli Organize Sanayi Bölgesi 19.03.2018 tarihli cevabı yazısında, söz konusu adreste, ruhsat ve denetim Müdürlüğü arşiv kayıtlarında yapılan incelemede, 26.10.2015 tarihinde …. Ltd.Şti ünvanlı işyerinin faaliyette olduğu, elektrik dağıtım müdürlüğü arşiv kayıtlarında tapılan incelemede, söz konusu adreste 04.06.2014-21.09.2016 tarihleri arasında ….Ltd.Ştinin elektrik abonesi olduğu , 23.03.2017-19.10.2017 tarihleri arasında İbrahim Salman’nın elektrik abonesi olduğu belirtilmiştir.Mahkemece, ilk vergilendirmenin 2014 yılında yapıldığı gerekçesiyle zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.11.04.2018 tarihli duruşmada tanıklar dinlenmiştir.Davalı tanığı …, zapta geçen beyanında, kooperatifin 2014 yılından beri yöneticisi olduğunu belirterek genel bilgiler vermiştir. Diğer tanık beyanı da genel açıklamalara ilişkindir.19.03.2019 tarihli, İnşaat mühendisi, gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişi tarafından hazırlanan raporda, 77 nolu bağımsız bölümün bulunduğu yere gidildiği, incelemelerde bulunulduğu, tapu kaydına göre, 30.862,62 metre kare yüzölçümlü ana gayrimenkulde 3180/1350720 arsa paylı bağımsız bölümün tamamının diğer tahsisler olarak davacı adına kayıtlı olduğu, hisse senedine göre işyeri metre kare:318 metre kare olduğu, adı yazılı ortağın çektiği kura sonucunda kazandığı, kura yönetmeliğinin 3. madde hükümleri içinde bu geçici belgenin, inşaatlar bitirilip kati hesaplar çıkarılıp ortağa ait borçlar ödendikten sonra esas tapu senedi ile değiştirileceği belirtilmiş olup tarafların imzalarının yer aldığının tespit edildiğini, 77 nolu atölyenin projede ve tapuda 318 metre kare olarak tescilli olduğu, kat irtifakına esas teşkil eden 27.03.2007 tarihli 2007/015 sayılı projenin tadilatı olan 2009/813 sayılı 1/250 ölçekli mimarı projesine göre zemin katta net 148,00 metre kare, asma katta net 90,00 metre kare toplam net 238,00 metre kare alana sahip olduğu, bağımsız bölüm alanı dışında WC üstü olarak görülen alanın bağımsız bölüme ilave edildiği, bağımsız bölümün büyütüldüğü, bu değişikliğin İnşaat yapım süresi içinde olduğu, sonradan yapılmadığının tespit edildiği, sonuç olarak, onaylı mimarı projede toplam net 238,00 metre kare mevcut durum alanının toplam net 280,00 metre kare olduğu, bu durumda taşınmazın kat mülkiyetine esas teşkil eden tapu alanından 42,00 metre kare daha büyük olduğu belirtilmiştir.Davacı vekili, bilirkişinin 406 metre kareyi değil 318 metre kareyi brüt olarak alarak aleyhlerine sonuç çıkardıklarını iddia ederek, yeni bir bilirkişiden rapor alınmasını talep etmiştir.Mahkemece, rapora göre davanın reddine karar verilmiştir.Bilirkişi raporunda da ifade edildiği üzere, davacıya ait kooperatif hisse senedinde yazılı olan 318 metre kare ifadesi ile ilgili brüt veya net alan olarak herhangi bir açıklama mevcut değildir. Projede işyerinin 406 metre kare olduğuna dair davacı iddiasını ispatlayan her hangi bir bilgi ve belge mevcut değildir. Davalı kooperatifin buna dair herhangi bir kabulü veya kararı da mevcut değildir. Gerek asıl, gerekse de tadil projede işyeri alanının 406 metre kare olduğuna dair bir bilgiye rastlanmamıştır. Yerinde inceleme yapılarak, mimari proje ve tüm belgelerin incelenmesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporu, dosya kapsamına uygun, yeterli ve gerekçelidir.Açıklanan nedenlerle ve özellikle kura yönetmeliğinin ilgili hükümleri, tapu kaydı, mimari proje ve yerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen bilirkişi raporu ve HMK 357/1. fıkrası gereğince, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinleyemeyeceği hükmü karşısında, davacının istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu tüm aidatların 406 metre kare üzerinden tahsil edildiği iddiası ve istinaf nedenleri yerinde görülmeyerek istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,1- Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/656 Esas, 2019/539 Karar ve 28.05.2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3- Davacının istinaf incelemesi sırasında yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.09/07/2020