Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2279 E. 2020/602 K. 27.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2279 Esas
KARAR NO: 2020/602
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1093 Esas
KARAR NO: 2019/540
DAVA: TAZMİNAT (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 27/02/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin dava dışı sigortalı …’ın … AVM’de bulunan iş yeri için ticari ve sınai riskler paket sigorta poliçesi tanzim edildiğini, 24/07/2018 günü sigortalı iş yerinde su basması sonucu hasar oluştuğunu, ekspertiz raporuna göre 118.000,00 TL zararın tespit edilerek sigortalıya ödendiğini, davalının hem kiraya veren hem de alışveriş merkezinin maliki ve yöneticisi olduğundan dolayı sorumlu olduğunu, bu nedenle 118.000 TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında; davacı taraf binanın yapımında bozukluk olduğunu iddia etse de bu konuda somut delil bulunmadığını, gerçek zararın talep edilen kadar bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davacının, davayı sigortalısına halefen açmış olup görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alındığını, dava dışı sigortalı ile davalılar arasındaki ilişkide kat mülkiyeti hukuku ve kira ilişkisinden kaynaklı hükümler uygulanacağından bu kanundan doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olup mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Hasar, sigortalının kiracı olarak bulunduğu alış veriş merkezinin tahliye borusunun yetersiz olması nedeni ile doğduğunu, bu neden ile davada öncelik ile TBK69. maddesine göre yapı malikinin sorumluluğuna dayandıklarını, davalının yapı maliki olmaması halinde ise terditli olarak davalının binanın yönetici olması nedeni ile kat mülkiyetine dayanıldığını, hasara neden olan tahliye borusunun binanın tahliye borusu değil de, kiraya konu mecura ait olması halinde ise, yine terditli olarak bu kez kira akdine dayandıklarını, davalı, binanın maliki olduğu iddialarını ret etmediğini, ancak doğal afet (mücbir sebep) savunması ileri sürdüğünden artık uyuşmazlık TBK. 69 maddesi üzerinden yürümesi gerektiğini bu sebeple sigortalı ile davalı tacir olması nedeni ile ticaret mahkemesi görevli olduğunu ifade etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava; davacı … şirketinin dava dışı sigortalısı …’ın kiracısı olduğu … AVM’de bulunan iş yerinin su basması nedeniyle oluşan hasarın ödenmesi üzerine rücen tahsili istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; davada Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dosya kapsamından, davacı … ile dava dışı … arasında, “Ticari ve Sınai Riskler Paket Sigorta Poliçesi” düzenlendiği, davalı …ile dava dışı sigortalı … arasında ise, 27/07/2017 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesi imzalandığı, 15/08/2018 tarihili ekspertiz raporuna göre, kira sözleşmesine konu iş yerinin tavan bölümünde bulunan yağmur suyu tahliye borusunun yetersiz kalması ve dirsek birleşim yerinden ayrılması sonrasında su basıncı ile taşan suların tavandan akması nedeniyle iş yerinde bulunan malzeme ve demirbaşların hasar gördüğü, hasar bedelinin davacı … tarafından dava dışı sigortalıya ödendiği, hasar bedelinin, tahliye borusunun ayrılmasında kusuru bulunan yapı maliki, bina yöneticisi ve aynı zamanda kiralayan davalı şirketten rücuen tahsili amacı ile iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Tarafların sıfatı, poliçenin niteliği, halefiyet ilkesinin özellikleri de göz önünde bulundurularak, öncelikle mahkemenin görevi ile ilgili dava şartının incelenmesi gerekmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nun “Sulh hukuk mahkemelerinin görevi” başlığı altındaki 4. maddesinde de “(1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davaları, görürler.” hükmüne yer verilmiştir. Görev kamu düzenine ilişkin olup re’sen dikkate alınmalıdır. (Bkz Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin ESAS NO: 2017/983 KARAR NO: 2019/9857 sayılı kararı) 634 sayılı Kanunun 35/b maddesinde ise “Anagayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakımı ve onarımı için gereken tedbirlerin alınması” hükmüne, 16. maddesinde “Kat malikleri anagayrimenkulün bütün ortak yerlerine, arsa payları oranında, ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olurlar.” hükmüne, ayrıca 19/3. maddesinde de “Her kat maliki anagayrimenkule ve diğer bağımsız bölümlere, kusuru ile verdiği zarardan dolayı diğer kat maliklerine karşı sorumludur.” hükmüne yer verilmiş; diğer yandan, aynı Kanunun Ek 1. maddesi ile de “Bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda, davacı … olup davalıdan rücuen tazminat talebinin nedeni, hem yapı malikinin sorumluluğundan hem davalı ile davacının sigortalısı arasındaki kira ilişkisinden hem de davalının bina yöneticisi olması nedeniyle kat mülkiyetine dayalı bina yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanmaktadır. Görüldüğü üzere terditli açılan davanın hukuki sebebine göre görevli mahkeme de değişmektedir. Kira ilişkisinden ve kat mülkiyetinden kaynaklanan davalarda görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olup yapı malikinin sorumluluğundan kaynaklanan davanın ise tarafların ticari işletmesiyle ilgili olduğundan Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Ancak sorumluluk aynı maddî olaydan kaynaklanmış ve zarar tek olmakla, davanın da aynı mahkeme de görülmesi zorunludur Bu sebeple bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan Sulh Hukuk Mahkemesince çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle İlk derece mahkemesince verilen karar esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 165,70 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 66,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile 362/1c Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.27/02/2020