Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2231 E. 2022/1588 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2231 Esas
KARAR NO: 2022/1588
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/03/2019
NUMARASI: 2017/454 Esas, 2019/216 Karar
DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 22/12//2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirkete … sayılı Yangın Sigorta Poliçesi ile 14/11/2015-2016 tarihleri arasında … A.Ş.’nin sigortalısı olduğu AVM’de davalı … AŞ’ye ait diğer davalı … Sigorta AŞ’nin trafik sigortacısı olduğu …2 plakalı canlı yayın aracının … radyo kanalı için canlı yayın kapsamında etkinlikte bulunmak için manevra yaparak bahçenin ortasında bulunan kuru havuz alanına giriş yapması sonucu zemin kaplamalarının ağırlığa dayanamayarak kırıldığını, aracın arka bölümünün dingil üzerinde askıda kaldığını, havuz sisteminin üzerinde bulunduğu taşıma sisteminin, havuz su pompa sisteminin bağlantı takımlarının, armatür ve nozullarının deformasyona uğrayarak hasırlandığını, davalıların müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin 03/09/2016 tarihinde meydana gelen hasar sebebiyle sigortalısına 30/11/2016 tarihinde 33.495,00 TL’yi ödediğini belirterek ödenen bedelin ödeme tarihi olan 30/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirkete ait canlı yayın aracının … AVM’ye yayın yapmak üzere gittiğini, kazanın, AVM yönetiminin aracın park edilmesi için yönlendirmesi sonucu kazanın meydana geldiğini, müvekkili şirket çalışanlarının bir kusur ve sorumluluğu olmadığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacının tazminat taleplerinin muhattabının müvekkili şirketin bağlı olduğu sigorta şirketleri olduğunu, dava konusu kazaya karışan müvekkili şirketin … plakalı aracının … A.Ş.’ye kasko poliçesiyle, diğer davalı … Sigorta A.Ş.’ye ise KTK Zorunlu Malı Sorumluluk Poliçesiyle sigortalandığını, dosya kapsamına sunulan fotoğraflardan olayın meydana geldiği havuzun her türlü giriş çıkışa açık olduğunu, umumi kullanıma açık bir alan olduğunu ve yayalar tarafından da çok yoğun bir şekilde kullanıldığının görüleceğini, AVM yönetiminin gerekli güvenlik tedbirlerine almayarak ve uyarı levhalarını almayarak gerekli dikkat ve özeni göstermediğini, olayın meydana geldiği kuru havuz alanının hiçbir ayırıcı bölüm olmaksızın yol ile bitişik şekilde yapılmış olduğunu, bu alanın havuz alanı olduğunun anlaşılamadığını ve umumun kullanımına açık bir alan olduğunun açık ve net bir şekilde görüldüğünü, müvekkilini atfedilebilecek kusur ve sorumluluk bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, aksi halde en yüksek oranda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, talep edilen faiz ve faiz başlangıcının kabulünün mümkün olmadığını belirterek davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; olayın meydana geldiği mahalde havuz bölgesinin zemin kotu ile aynı seviyede olduğu, zemin dayanımı ile ilgili herhangi bir uyarı – bilgi levhasının bulunmadığı, araç girişlerinin engellenmesine yönelik yeterli ve gerekli önlemlerin dava dışı AVM yönetimince alınmadığına yönelik alınan rapordaki tespitler ve yeminli tanık beyanları dikkate alınarak hasarın oluşumunda dava dışı sigortalı AVM binası sorumlularının asli ve tam kusurlu oldukları kanaatine erişildiği, bu minvalde zararın meydana gelmesine davacı şirket sigortalısının sebebiyet verdiği ve davalıya atfı kabil bir kusur tespit edilmediği gerekçeleri ile TTK’nun 1472. maddesi uyarınca rücuen tazmin isteminin şartları oluşmadığından davanın reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınamayacak ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, eksper raporu ile çelişen bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığından hükme esas alınamayacağı, uzmanlık alanı aktüerlik olan bilirkişinin heyete dahil edilmesinin doğru olmadığını, bilirkişiler tarafından keşif yapılmadığı halde raporda kusur tespitinin de hatalı yapıldığını, bağımsız eksper tarafından olayın akabinde bizatihi olay yerinde yapılan fiili inceleme ile sigortalı … AVM’nin, meskenlerin tertiplendiği bölgede arazinin topografyasına ve coğrafyasına uygun alanda inşa edilmiş olduğunu, mühendislik hizmeti görmüş ateşe dayanıklı betonarme karkas bir yapı olduğunu poliçedeki bilgilerle tamamen uyumlu özellikler taşıdığının tespit edildiğini, meydana gelen hasarın AVM’nin uyarı levhası koymamasından değil bizatihi araç sürücüsünün kimseye sormaksızın ani manevra ile kuru havuz alanına girmesinden kaynaklandığını, hasara ilişkin tespitin yerinde olduğunu ve zarar miktarının kesinleştiğini, müvekkilinin, ödemiş olduğu tazminat ile halefiyet hakkını kazandığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, davacı sigorta şirketinin, dava dışı sigortalısına ödediği tazminatın faiziyle birlikte davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece 15/03/2018 tarihli celsede, davalı … Sigorta AŞ yönünden tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesine ve davalı … AŞ’ye karşı açılan davanın ise işbu dosya üzerinden sürdürülmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda; 03/09/2016 tarihinde meydana gelen olayda, olay mahallinin araç trafiğine açık olmadığı, AVM görevlileri tarafından aracın AVM ortak alanına alındığı, mevcut dosya kapsamından olayın olduğu saatte havuz alanının kuru olduğu, havuz bölgesinin zemin kotu ile aynı seviyede olduğu, havuz bölgesinde zemin dayanımı ile ilgili herhangi bir uyarı-bilgi levhası bulunmadığı hususları dikkate alındığında davalı … A.Ş.’ne ait … plakalı sayılı araç sürücüsü …’nin kusursuz olduğu, AVM ortak alanındaki bahçe içerisinde bulunan, zemin kotu ile aynı seviyede olan havuz üstü mahalli araç girişine engelleyecek yeterli ve gerekli önlemleri almayan ve bilgi-uyarı levhaları bulundurmayan davacı tarafça sigortalanan … AVM yetkilisi/yetkililerinin %100 oranında kusurlu olduğu, hasara uğrayan … AVM’nin havuz bölgesindeki hasar-zarar tutarın 33.495,51 TL olabileceği, takdir edilen bu zarar tutarının kaza tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarında günün rayicine ve dosya kapsamına uygun olabileceği, hasarın oluşumunda davacı … Sigorta şirketi tarafından sigortalanan … A.Ş. … AVM’nin yetkilisi/yetkililerinin %100 oranında kusurlu olması sebebiyle davacı … Sigorta A.Ş. tarafından … sayılı Yangın Sigorta Poliçesi kapsamında ödenen 33,495,51 TL hasar-zarar tutarının davalı …k A.Ş. şirketine ve sigorta ettirilen sıfatıyla … plakalı aracın sigortalısı … Sigorta A.Ş.’ye rücu etme hakkının bulunmadığı bildirilmiştir. Dosya kapsamından, davacı ile dava dışı sigortalı … A.Ş. arasında tanzim olunan Yangın Sigorta Poliçesi ile … AVM’nin sigortalandığı, poliçe geçerlilik tarihleri içerisinde AVM’nin havuz bölgesinde meydana gelen olay sebebiyle oluşan hasar üzerine davacı tarafından dava dışı sigortalı … A.Ş.’ye 33.495,00 TL ödenmiş olduğu, davacının işbu davayı dava dışı sigortalısına yaptığı ödeme sebebiyle halefiyete dayalı olarak açtığı anlaşılmış olup somut olayda çözümlenmesi gereken uyuşmazlık hasarın meydana gelmesinde davalıya atfedilebilecek bir kusur olup olmadığı, var ise bunun derecesinin ne olduğu noktalarında toplanmaktadır. 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir. Sigortalının tazminat alacağının hukuki temelinin haksız eylemden, kanundan veya sözleşmeden kaynaklanmış olması arasında hiçbir fark yoktur. TTK 1472. maddeden kaynaklanan halefiyet hakkı sigortacıya, zarar sorumlusundan, sigortalısına ödediği sigorta bedeli kadar talep hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da zarar sorumlusuna karşı dava hakkını sağlamaktadır. Bu dava türüne doktrin ve uygulamada sigortacının rücu davası adı verilmektedir. Halefiyete dayalı olan rücu davasında, esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. Halefiyete dayalı sigorta rücu davasında sigortacı halefiyet hukuki ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahip olur. Sigortacı halefiyete dayanarak rücu davasını zarar sorumlusu aleyhine yönelttiğine göre, sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında sigortalı neyi ispat etmesi gerekiyorsa, sigortacıda bu davada onu ispat etmekle yükümlüdür. Somut olayda, … Ltd. Şti. tarafından düzenlenen 10/11/2016 tarihli ekspertiz raporunun “ekspertiz bulguları” kısmında teknik bilgiye dayanan bir tespit bulunduğundan söz edilemez. Raporun bu kısmında yapılan açıklamalar, dosya kapsamında yer alan 03/09/2016 tarihli “Olay Raporu” ve “Tespit Tutanağı” başlıklı belgede yer alan ve olayın meydana gelmesine yönelik yapılan tespitlere dayanmaktadır. Eksper raporunun birebir bu belgelere atıf yapılarak düzenlendiği, ayrıca değinilen bu belgelerin de, AVM görevlileri tarafından düzenlendiği anlaşılmaktadır. Buna göre davacı tarafın davaya dayanak yapmış olduğu ekspertiz raporunda, hasarın davalı … A.Ş.’ne ait … plakalı sayılı araç sürücüsü …’nin eylemi sonucunda oluştuğuna dair somut bir veri mevcut değildir. Bu nedenle eksper raporunda, verilen hasar bakımından davacının rücu imkanının olduğu değerlendirmesine itibar edilemez. Kaldı ki olayın yaşandığı tarihe ilişkin dosya kapsamına sunulan fotoğraflar ve olaya ilişkin bilgi ve görgüsü bulunan tanık beyanları ile alınan bilirkişi raporu gözetildiğinde hasarın meydana geldiği havuz bölgesinde herhangi bir uyarı ve bilgi levhasının yada bu alana araç girişini önleyen bir engelin bulunmadığı, tanık beyanları uyarınca da davalıya ait aracın AVM görevlilerinin bilgisi ve refakatinde hasara uğrayan havuz bölgesinden geçtiği anlaşılmış olup olay sebebiyle … plakalı sayılı araç sürücüsü …’ye dolayısıyla da davalı … A.Ş.’ye atfedilebilecek bir kusur ve sorumluluk yoktur. Ayrıca davacı tarafın iddia ettiği gibi bilirkişi heyeti raporu ile eksper raporunun çelişen bir tarafı da yoktur. Şöyle ki bu paragraf içerisinde da açıklandığı üzere eksper raporu teknik bir bilgi ihtiva etmeyip olaya ilişkin tutulan tutanaklara atıf yapılarak düzenlenmiş olup hasarın davalının eylemi sonucunda oluştuğuna dair somut bir veri içerdiğinden bahsedilemez. Oysa bilirkişi raporu, dosya kapsamında yer alan olay anına ilişkin fotoğraflar ile yargılama aşamasında dinlenen tanık beyanlarına da dayandığından hükme esas alınmayacak nitelikte bir rapor olmadığı söylenemez. Dolayısıyla yetersiz eksper raporu karşısında, dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna göre yeterli olduğu değerlendirilen bilirkişi heyet raporunun, yetersiz olduğu ve aralarında çelişki olduğuna ilişkin davacı iddialarının dinlenebilir bir yönü yoktur. Buna göre davacı sigorta şirketinin iddiasını usulüne uygun delillerle ispat edemediğinden Mahkemece verilen karar isabetlidir. Bu sebeple ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/454 Esas, 2019/216 Karar ve 21/03/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a bendi gereğince miktar itibarıyla kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.22/12/2022