Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2229 E. 2020/571 K. 27.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2229 Esas
KARAR NO: 2020/571
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12/03/2019
NUMARASI: 2018/919 Esas, 2019/305 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/02/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 30.07.2018 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin yeminli mali müşavirlik hizmeti veren bir şirket olduğunu, davalı şirketin, şirketlerinin değerinin tespiti talebi üzerine, 19.01.2018 tarihinde Değerleme Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında değerleme raporu hazırlandığını, 7. maddesi kapsamında kararlaştırılan bedel gereğince, 10.000,00 +KDV olarak fatura kesilerek davalı şirkete tebliğ edildiğini, fatura bedelinin ödenmediğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının ödeme emrine karşı takip konusu borca ve ferilerine itiraz ettiğini, İtirazın haksız olduğunu iddia ederek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak kaydıyla İcra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafça sunulan ,tarafları arasında müvekkili şirketin olmadığı ve imzası bulunmayan sözleşmede yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri olarak belirtildiğini, sözleşmede müvekkilinin taraf olmadığını, sözleşmede kaşesi ve imzası bulunmadığını, müvekkilinin husumetinin yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, öncelikle yetki itirazı bakımından değerleme sözleşmesinin 10. maddesinde, bu sözleşmenin uygulanmasından ve yorumlanmasından kaynaklanan veya bunlarla ilgili bütün ihtilaflarda İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu düzenlemesine yer verildiği, mahkemenin kesin yetkili olmadığı hallerde yetki İtirazının ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği, HMK 17. maddesi gereğince bir veya birden fazla mahkemenin sözleşme ile yetkili kılınabileceği, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sözleşme ile belirlenen bu mahkemede açılacağı, sözleşme ile belirlenen mahkemenin münhasır yetkili hale getirildiği, eldeki dava bakımından da davalı tarafça cevap süresi içinde yetki ilk İtirazının usulüne uygun ileri sürüldüğü ,taraflar arasındaki sözleşme ile İstanbul Mahkemelerinin yetkisinin kabul edildiği gerekçesiyle, davalı tarafın yetki itirazının kabulüne, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usülden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, İcra takibine konu alacağın, değerleme sözleşmesi ve faturaya dayanıldığını, sözleşmede, tarafların İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerini yetkili kabul ettiklerini, yetki şartı gereğince, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğünün yetkili olduğunu sebep göstererek takibe itiraz ettiğini, yetki itirazı üzerine dosyanın İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, takibe itiraz üzerine İtirazın iptali davası açıldığını, yetkinin kamu düzenine ilişkin olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin her zaman değiştirilebileceğini, davalının İcra takibine yapmış olduğu itiraz üzerine İcra dosyasının Anadolu İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, taraflar arasında artık yeni bir yetki sözleşmesi imzalanmış olduğunu, davalının davada bu kez taraflar arasındaki sözleşmeyi sadece yetki konusunda geçerli kabul ederek tekrar yetki itirazında bulunduğunu, davalının takibinde borca itiraz ederken borcunu inkar ederken sözleşmede imzası bulunmadığı savunmasına dayanmışken yetki hususunda sözleşmeye dayandığını, İtirazının haksız Ve kötü niyetli olduğunu, davalının sözleşmeyi imzalamadığını iddia ettiğini, davalı tarafa fatura düzenlenip tebliğ edildiğini, davalı ve müvekkili şirketin adresinin Ataşehir olmakla İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, fatura alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır.Uyuşmazlık, faturanın konu edildiği sözleşme gereğince, yetkili yer olduğu iddia edilen İcra dairesinde başlatılan icra takibine itiraz üzerine, davalı borçlu şirketin İtirazının kabulü ile davalı şirket ticari merkezinin bulunduğu yer İcra dairesinde yeniden başlatılan iş bu takibe karşı, bu kez sözleşmenin yalnızca yetkiye dair hükmünün ileri sürülerek yapılan yetki itirazı üzerine verilen yetkisizlik kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından ve fotokopi belgelerden, davacı şirket kaşe ve imzasının bulunduğu, 19.01.2018 tarihli, “ Değerleme Sözleşmesi “ imzalandığı, sözleşmenin “1”. maddesinde, hizmetlerin tanımı üst başlığı ile, sözleşmenin konusunun davalı şirketin değerinin tespit edilebilmesi amacıyla davacı şirket tarafından değerlemenin yapılması ve değerleme raporu hazırlanması olduğunun belirtildiği,”7”. maddede, hizmetler karşılığının 10.000 TL +KDV olarak belirtildiği, sözleşmenin “10”. maddesinde, sözleşmenin uygulanması ve yorumlanmasından kaynaklanan veya bunlarla ilgili bütün ihtilaflarda İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olacağının ifade edildiği, davacının sözleşme ve sözleşme kapsamında düzenlendiği iddia edilen, 15.03.2018 tarihli, davalı şirket adına düzenlenen “Şirket Değerleme Raporu” olarak düzenlemiş oldukları, 10.000 TL, KDV dahil 11.800,00 TL bedelli fatura alacağının tahsili amacı ile 18.04.2018 tarihinde, davalı şirket hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı vekilinin, 27.04.2018 tarihli itirazında, alacağın yetkisiz İcra dairesinde başlatıldığı, adresinin İstanbul Anadolu Adliyesi sınırları içinde kaldığı, yetkili İcra Dairesinin İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin olduğunu belirterek yetkiye ve borca itiraz ettiği, davacı vekilinin, 29.05.2018 tarihinde İcra dosyasına geçen beyanı ile, borçlunun yetki itirazını kabul etmekle dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Adliyesine gönderilmesini talep ettiği, talebinin aynı tarihli kararla kabul edildiği, davalı borçluya bu kez, 30.05.2018 tarihli, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ödeme emri düzenlendiği ve davalı borçlunun, 01.06.2018 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine, 04.06.2018 tarihli itiraz dilekçesi ile itiraz ettiği, davacı alacaklının ise, İİK 67. maddesi gereğince, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde İtirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Takip ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun ikinci ayrımında “Yetki “ düzenlenmiştir. Yasanın 6. maddesinin ilk fıkrasında, genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Sözleşmeden doğan davalarda yetki, “10”. maddede düzenlenmiş, düzenlemede, sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğine yer verilmiştir. Yetki Sözleşmesi, yasanın 17. maddesinde, tacirler veya kamu tüzel kişileri arasındaki doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılacağı şeklinde ifade edilmiştir. 18/2. fıkrada, yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesinin şart olduğu, 19. maddede ise, yetki itirazının ileri sürülmesine yer verilmiştir. Diğer yandan, davanın itirazın iptali davası olması sebebiyle, İcra ve İflas Kanunun ilgili düzenlemesine de değinmek isabetli olacaktır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 50. maddesinde, “ Yetki “ üst başlığı ile yetki ve itirazları düzenlenmiştir. Maddede, para ve teminat borcu için Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile tatbik olunacağı , takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesininde yetkili olduğu belirtilmiştir. Yukarıda ifade edildiği üzere, yasal düzenleme kapsamında, yetki sözleşmesinin yazılı olarak yapılması gereklidir. Adi yazılı şekilde yapılması yeterlidir. Yazılı şekil, yetki sözleşmesi için geçerlik şartıdır. ( HMK 18/2). Bu nedenle, yazılı olarak yapılmamış bir yetki sözleşmesinin varlığı, başka bir delille ispat edilemez. Fakat davalı yetki itirazında bulunmazsa, taraflar arasında zimni ( ve sözlü) bir yetki sözleşmesi yapılmış sayılır. Yetki Sözleşmesi, usul hukukuna ilişkin bir sözleşmedir. İki şekilde yapılabilir. Ayrı bir sözleşme olarak veya yetki şartı olarak. Yetki şartı ile, tacir veya kamu tüzel kişisi olmak koşuluyla taraflar yaptıkları bir sözleşmeye, bu sözleşmenin uygulanmasından doğacak uyuşmazlıklar için belli bir mahkemenin yetkili olacağına ilişkin bir hüküm koyabilirler. Uygulamada, ayrı yetki sözleşmesi az olmakla birlikte daha çok yetki şartına rastlanmaktadır. Somut olayda, davacı yetki şartına dayanarak, İcra takibini, sözleşmenin ilgili hükmünde belirtilen yer İcra dairesinde takip başlatmıştır. Davalı borçlu şirket, müvekkilinin ikametgahının bulunduğu yer İcra dairesinde takip başlatılmadığı gerekçesiyle yetki itirazında bulunmuştur. Davacı vekili, yetki İtirazını kabul ederek, genel yetkili yer İcra Dairesinde takip başlatmış ve itiraz üzerine, genel yetkili yer mahkemesinde dava açılmıştır. Gerek davacının, gerekse de davalının, yerleşim yeri, İcra Dairesi ve Mahkemelerinin İstanbul Anadolu İcra Daireleri ve İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğu konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Davalı vekili, cevap dilekçesinde, müvekkili şirketinin imzasının bulunmadığı ve tarafı olmadığı, kaşesinin bulunmadığı sözleşme gereğince yetki ilk itirazında bulunmuştur. Davalı vekilinin, kabul etmediği sözleşmenin, yalnızca, yetki şartına dair itirazının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmesi, sözleşmenin, yetki sözleşmesinin tanımına uygun düşmemiştir. Sözleşmede, imzası ve kaşesi olmadığı savunması ile husumet itirazında bulunan davalının, sözleşmenin bir maddesi olan yetki düzenlemesi savunmasının kabulü ile verilen hüküm yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle yetki şartı olan sözleşmeyi kabul etmeyen davalının, sözleşmenin bir hükmü olan yetki şartı ilk İtirazının dinlenemeyeceği, takibin ve takibe itiraz üzerine açılan davanın, davalı şirketin yerleşim yeri, genel yetkili mahkemede açılmış olduğu dikkate alınarak, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına ve sözleşme hükümlerine uygun düşmeyen gerekçe ile yetkisizlik kararı verilmiş olması isabetli olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/919 Esas, 2019/305 Karar ve 12.03.2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı İle istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,50 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davacının peşin olarak yatırmış olduğu 271,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 39.20TL harcın talep halinde davacıya İADESİNE, 5- Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-a/3. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27/02/2020