Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2210 E. 2020/1830 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2210 Esas
KARAR NO: 2020/1830
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2015/144
DAVANIN KONUSU: İflas (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davacı şirketlerin borçlarının aktiflerinden fazla olduğunu, ancak sundukları iyileştirme projeleri kapsamında borca batıklıktan çıkabileceklerini ve iyileşmelerinin mümkün olduğunu belirterek iflaslarının bir yıl süre ile ertelenmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesi; davacılar …Ltd.Şti ile …Ltd. Şti’nin borca batık durumda olduğu, ancak sunulan revize projelerinin gerçekçi olup, şirketlerin yargılama sürecinde önemli iyileşme sağladıkları, borçlar azalırken özvarlıklarının arttığı, buna göre bu şirketler ile ilgili iflas erteleme koşullarının mevcut olduğu; davacı …Ltd.Şti’nin ise borca batık olmadığı gerekçesiyle davacılar …Ltd.Şti ile …Ltd. Şti yönünden davanın kabulü ile iflasın 10/04/2019 tarihinden itibaren bir yıl ertelenmesine, davacı …Ltd.Şti yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Müdahil … vekili vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; davacı … yönünden iflas erteleme kararı verildiğini, şirket hakkında 03/04/2015 tarihinde tedbir kararı verildiğini ve 4 yıldır iflas erteleme korumasında kaldığını, sürecin alacaklılar aleyhine zaman kazanmaya yönelik kullanıldığını, alacaklıların zararının arttığını, kayyım raporlarında davacının borca batık olmadıklarının tespit edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir. Müdahiller … AŞ ve … AŞ vekili istinaf dilekçesinde; müvekkillerinin … şirketinden alacaklı olduklarını, hükme esas alınan 04/12/2018 tarihli raporda borca batıklığa ilişkin güncel veriler içermediğini, iyileştirme projesinin somut olarak uygulandığına ve inandırıcı olduğuna dair tespitlere yer vermediğini, borca batıklığın gelinen aşamaya göre değerlendirilmesi gerektiğini, 13/03/2019 tarihli kayyım raporuna göre davacıların borca batık olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir. Müdahil … Bankası vekili istinaf dilekçesinde; davacının iflas erteleme davası ile 4 yıl koruma altına alındığını, müvekkilinin ipotekli alacağına kavuşamadığını, iyileştirme projelerinin soyut ve inandırıcı olmadığını, kararın iflas erteleme ile sağlanan azami sürenin üstüne çıktığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davacı …’ün iflasına karar verilmesini istemiştir. Müdahil … vekili istinaf dilekçesinde; 15 kayyım raporunda da davacı …’ün borca batık olmadığının tespit edildiği, şirketin kar elde ettiğini, mahkemece güncelliğini yitiren 04/12/2018 tarihli rapora göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, borca batıklığın yargılama safhasındaki gelişmeler dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini, davacı …’ün borca batık olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir. Müdahiller … ve … vekilleri ayrı ayrı sundukları istinaf dilekçelerinde; kararın kaldırılarak davacılar … ve …’ın iflasına karar verilmesini istemişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava; İİK nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemidir. Mahkemece, davacılar … ve …’n iflasının bir yıl süre ile ertelenmesine karar verilmiş, karara karşı bir kısım müdahiller istinaf yoluna başvurmuştur. Müdahiller … ve … vekillerinin istinaf taleplerinin incelenmesinde; İflas ve iflas erteleme kararlarında istinaf süresi İİK’nın 164. maddesi uyarınca 10 gün olup, mahkeme kararında da kararın tebliğinden itibaren 10 günlük sürede istinaf edilebileceği belirtilmiştir. Kararın anılan müdahillere 28/05/2018 tarihinde tebliğ edildiği, 10 günlük istinaf süresi geçtikten sonra Müdahil … vekilinin 11/06/2019 tarihinde, müdahil … vekilinin ise 08/07/2019 tarihinde karara karşı istinaf yoluna başvurvurduğu anlaşıldığından anılan müdahillerin istinaf başvurusunun 352/1.c maddesi gereğince ayrı ayrı usulden reddine karar verilmesi gerekir. Müdahiller …, … AŞ, … AŞ, … Bankası ve … vekillerinin istinaf taleplerinin inlenmesinde ise; Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, aynı yasanın179/b maddesinde ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince, davada uygulanacak olan, 160. maddesinde, iflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, iflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacılar vekilinin vekeletnamesinde, iflas erteleme davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirketlerin yönetim kurullarınca şirket hakkında iflas erteleme talebinde bulunulmaya karar verildiği, mahkemece, tensip ara kararı ile ilanların yapılmasına, bilirkişi incelemesine ve ayrı ayrı rapor alınmasına karar verildiği, ilanların yaptırıldığı, iflas avansının mahkeme veznesine yatırıldığı, davanın, davacı şirketlerin muamele merkezinin bulunduğu, mutlak yetkili mahkeme de açıldığı anlaşılmıştır. Davacı şirketlerin mal varlığı tespiti amacı ile keşfen mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır. Ayrıca şirketlerin borca batık olup olmadığı, borca batık ise iyileştirme projesine göre davacı şirketlerin iflas erteleme koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda üçlü bilirkişi kurulundan rapor ve ek raporlar alınmış, kayyım tarafından düzenli ve belirli aralıklarla dosyaya 19 adet kayyım raporu ibraz edilmiştir. İflas ertelemesinin amacı doktrinde farklı görüşlerle açıklanmıştır. Bu görüşlerden biri, erteleme kararının sermaye şirketi ve kooperatifin yararına olduğu, bir diğer görüş, burada ilk planda alacaklıların çıkarının korunduğu, diğer bir görüş ise, hem alacaklıların hem şirketin korunduğudur. Yargıtay uygulamalarında, erteleme kararının hem borca batık şirketin hem de alacaklıların yararına olduğu kabul edilmektedir. İflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında iflas erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (6102 sayılı TTK’nın m. 377, İİK’nın m.179 vd.). Somut olayda, alınan kök bilirkişi raporunda, davacı her üç şirketin 28/02/2015 ara bilanço tarihi itibariyle rayiç değerler üzerinden borca batık durumda olduğu bildirilmiş, davacılardan … ve … yönünden raporda açıklanan şartların yerine getirilmesi kaydıyla iyileştirme projelerinin ciddi ve inandırıcı bulunabileceği bildirilmiştir. 24/05/2016 tarihli bilirkişi 2.ek raporunda bilirkişi heyetince revize iyileştirme projeleri de değerlendirilmiş, davacılardan … yönünden 31/12/2015 tarihli dönem sonu kayıtlarına göre rayiç değerler üzerinden şirketin 10.029.826,62 TL.borca batık durumda olduğu, gerçekleşen fiili durumla karşılaştırıldığında şirketin kök iyileştirme projesindeki hedeflerin çok gerisinde kaldığı, bu nedenle kök proje ciddi ve inandırıcı kabul edilemeyeceği gibi sunulan revize projenin de ciddi ve inandırıcı nitelik taşımadığı, 3.500.000,00 TL.yeni sermaye girişi yapılması, revize projedeki satış/karlılık hacminin gerçekçi şekilde hazırlanması durumunda yeniden değerlendirme yapılabileceği belirtilmiştir. Davacı şirket …Ltd.Şti.yönünden ise 31/12/2015 tarihi itibariyle rayiç değerler üzerinden şirketin borca batık olup, şirketin kök iyileştirme projesindeki hedeflerin çok geresinde kalmış olduğu ancak sunulan revize projenin ciddi ve inandırıcı nitelik taşıdığı ifade edilmiştir. 19/12/2016 tarihli 3.ek raporda bilirkişi heyetince davacılardan …Ltd.Şti.yönünden tekrar yapılan değerlendirme sonucu sunulan revize projenin gerçekleşebilir ve inandırıcı olduğu kanaati bildirilmiştir. Hükme esas alınan 04/12/2018 tarihli raporunda; davacı …’ün – 1.808.728,96 TL, davacı …’ın ise – 112.888,68 TL borca batık olduğu, borca batıklık hali devam etmekle birlikte şirketlerin başlangıçtaki mali yapısına nazaran önemli ölçüde iyileşme sağladığı, borçlarının azaldığı ve öz varlıklarının arttığı bildirilmiştir. Buna göre davacılar …Ltd.Şti ile …Ltd. Şti’nin borca batık durumda olduğu, ancak sunulan revize projelerinin gerçekçi olup, şirketlerin yargılama sürecinde önemli iyileşme sağladıkları, borçlar azalırken özvarlıklarının arttığı, buna göre bu şirketler ile ilgili iflas erteleme koşullarının mevcut olduğu anlaşıldığından mahkemece davacılar …Ltd.Şti ile …Ltd. Şti yönünden bir yıl süre ile iflasın ertelenmesine karar verilmesi yerindedir. Diğer taraftan iflas erteleme kararında hükmedilen, rehinle temin edilmeyen alacakların teminatlandırılmasına ilişkin karar gereği, Adana … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında borçlu …’e muhtıra çıkarılmış, davacılar vekili, çıkartılan muhtıranın iptalini talep etmiş, mahkemece, 25/06/2019 tarihli ara karar ile, muhtıranın yasaya uygun olup olmadığı ve hesaplamanın doğru yapılmadığı ile teminatı aşan borcun bulunmadığı iddiaları ile ilgili şikayetin icra mahkemelerinde sürülmesi gerektiği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili anılan karara karşı, istinaf yoluna başvurmuşsa da, mahkeme kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusu da yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle müdahiller … ve … vekilerinin süresinde yapılmayan istinaf taleplerinin reddine, istinaf yoluna başvuran davacı ve diğer müdahillerin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenler ile HMK’nın 353/1-b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan Müdahiller … A.Ş, … A.Ş, … A.Ş, … A.Ş ve … A.Ş ‘nin ve davacı vekilinin istinaf taleplerinin HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Müdahiller … ve … vekillerinin süresinde yapılmayan istinaf taleplerinin HMK’nın 352/1.c bendi gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı ve müdahillerce ayrı ayrı peşin yatırılan 165,70’er TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL’şer harcın, istinaf kanun yoluna başvuran her bir taraftan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile İ.İ.K 179/c. Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/10/2020