Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2199 Esas
KARAR NO : 2019/2388
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1077
ARA KARAR TARİHİ: 15/11/2018
DAVA: KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)
KARAR TARİHİ: 26/12/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacının konkordato talepli açmış olduğu davada mahkemece, 15/11/2018 tarihli tensip ara kararı ile borçlu hakkında geçici mühlet kararı, 11/04/2019 tarihinde ise 1 yıl süreyle kesin mühlet kararı verildiği, kesin mühlet karından sonra davacı vekili 13/06/2019 tarihli dilekçe ile; müvekkili şirketin Isparta Belediyesi ile akdetmiş olduğu 2018/101545 ihale kayıt numaralı “…. Mahallesi …” ne dair sözleşme ile 2017/238025 ihale kayıt numaralı “Halı – Kilim Sergi Ve Kültür Salonu Ek Tesis Yapılması” işine dair sözleşmenin İİK madde 296 kapsamında feshedilmesini talep etmiştir. Mahkeme, 18/06/2019 tarihli ara kararı ile borçlu, konkordato sürecinde sadece sürekli borç niteliğinde olan sözleşmeleri, mahkemenin onayıyla feshedebilecek olup borçlu vekilinin feshini talep ettiği sözleşmenin ani edimli nitelikte olması nedeniyle talebin reddine karar vermiştir. Verilen ara karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, müvekkil şirketin sözleşmede akdettiği tarihteki birim fiyatlar ile günümüz birim fiyatları arasında dolar kurundaki artış ve ülkedeki ekonomik kriz nedeniyle önemli derecede artış olması nedeniyle müvekkil şirket zarara uğradığını, bu nedenle müvekkil şirket sözleşme konusu ilerine devam etmesi durumunda konkordatonun amacına uğraması tehlikesi ile karşı karşıya kalacağını, ayrıca bu koşullar altında dahi müvekkil şirket sözleşme konusu işlerin yapımına devam ettiği ve hakediş olarak % 69, nihai durum olarak %75 seviyelerine getirmişse de Isparta Belediyesi tarafından yapılan işlerin hak edişleri yapılmadığını, diğer taraftan eser sözleşmelerinde borcun konusunu oluşturan edimin ifası bir zaman sürecine yayıldığını, dolayısıyla borçlu açısından sürekli edimli sözleşme olarak nitelendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341/1. fıkrasında, istinaf yoluna başvurulabilen kararlar üst başlığı altında, ilk derece mahkemesinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 391/3. fıkrasında, ihtiyati tedbir talebinin reddi halinde, kanun yoluna başvurulabileceği, bu başvurunun öncelikle inceleneceği, kesin olarak karara bağlanacağı ifade edilmiştir. Somut olayda, davacı vekili talep dilekçesinde, davacının banka tarafından mahsup edilen paraların iadesi hakkında tedbir kararı verilmesini talep etmiş ve istinafa konu ara kararda iş bu talebe ilişkin oluşturulmuştur. Davacılar vekilinin istinaf dilekçesindeki talebi, HMK 341. maddede yer alan, istinaf kanun yoluna başvurabilen kararlardan olduğundan istinaf incelemesi taleple bağlı kalınarak gerçekleştirilmiştir. Uyuşmazlık, konkordatoya başvuru sebebiyle İİK ‘nın 296 maddesi kapsamı uyarınca borçlunun tarafı olduğu sözleşmelerin feshedilip edilemeyeceğine ilişkindir. Kesin mühletin sözleşmeler bakımından sonuçlarını düzenleyen İİK’nın 296. maddesinin 1. bendinde , “Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hâle getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi sözleşme, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdirilemez.” 2. Bendinde ” borçlu tarafı olduğu ve konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyen sürekli borç ilişkilerini, komiserin uygun görüşü ve mahkemenin onayıyla herhangi bir zamanda sona erecek şekilde feshedebilir. Bu çerçevede ödenmesi gereken tazminat, konkordato projesine tabi olur. Hizmet sözleşmelerinin feshine ilişkin özel hükümler saklıdır. ” hükmüne yer verilmiştir. Atıf yapılan mahkeme ara kararında belirtildiği üzere mühlet kararının borçlunun taraf olduğu sözleşmeleri kanundan ötürü derhal sona erdirici bir etkisi bulunmamaktadır. Sözleşmenin nasıl sona ereceği maddi hukuk konusu olup kural olarak maddi hukukta düzenlenen koşulların gerçekleşmesi halinde sözleşme sona erecektir. Ancak İİK’nın 296. maddesi 2. bendi gereğince sözleşmenin feshi artık sözleşme veya maddi hukuk kurallarına göre değil İcra İflas Hukuk kurallarına göre sona erdirilmesi mümkündür. Bu durumda maddi hukukta herhangi bir şekil kuralı öngörülmemiş olsa dahi, borçlunun talebi ile konkordatonun amacına ulaşmasına mani olması durumunda komiserin uygun görüşü ve mahkemenin onayıyla sözleşmenin sona erdirilmesi mümkün ise de sürekli olmayan sözleşmelerde borçlu İİK’nın 296. maddesinde düzenlenen fesih hakkına sahip değildir. Bu sebeple İİK’nın 296. maddesinde fesih hakkı tanınan sözleşmenin öncelikle sürekli borç ilişkisinden doğması gerekmektedir. Eser sözleşmesi TBK’nın 470. Maddesinde ” eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibininde bunun karşılığından bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. ” şeklinde tarif edilmiştir. Eser sözleşmelerinde yüklenicinin eser meydana getirme borcunun ani edimli bir borç olduğu kabul edilmektedir. Yüklenicinin eser meydana getirme aşamasındaki faaliyetleri gerçek anlamıyla ifa edimi değil ifaya hazırlık çalışması olup, yüklenicinin borcunun ancak eserin tamamlanması ve iş sahibine teslim anında ifa edilmiş sayılmaktadır. Bu sebeple eser sözleşmesinde müteahhidin bir sonucu gerçekleştirme borcu altına girmesi, bu sözleşmeyle mutlak olarak ani edimli bir borç ilişkisi niteliği verir. ( Uygur Turgut, Açıklamalı İçtihatlı İnşa Hukuku, Sözleşmeden Doğan ve Eser Sözleşmesi, 1. Cilt, 1997, S. 253 )Yukarıda belirtildiği üzere borçlu, konkordato sürecinde sadece sürekli borç niteliğinde olan sözleşmeyi mahkemenin onayıyla fesih edilebilecek olup borçlu vekilin feshini talep ettiği sözleşmenin ani edimli nitelikte olması nedeniyle talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi Yukarıda İzah Edildiği Üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacının istinaf başvurularının esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’na bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 165,70 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 23,80 TL harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,3-Davacı yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 /1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/12/2019