Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2148 E. 2020/1126 K. 23.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2148 Esas
KARAR NO : 2020/1126
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2019
NUMARASI : 2016/656 Esas, 2019/311 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 23/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacılar vekili 11/07/2016 tarihli dilekçesinde özetle; müvekkili şirketlerin ibraz edilen iyileştirme projelerinde açıklanan şartlar çerçevesinde mali durumlarının düzeltilmesinin mümkün olduğunu belirterek davacı şirketlerin iflaslarının ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Asli müdahiller, gerek yazılı, gerekse de zapta geçen beyanları ile davacı şirketin iflas erteleme talebine karşı beyan ve itirazlarını bildirmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesi iddia, savunma, kayyım ve bilirkişi raporlarına göre; iyileştirme projesinin hedefine ulaşması açısından şirketler yönünden ek kaynak sağlanmadığı, davaya müdahil olarak katılan taraflar yönünden makul ve tatminkar borç ödemesinin söz konusu olmadığı, özellikle tedbirin verildiği 20/07/2016 tarihinden itibaren aradan geçen 3 yıllık süre zarfında şirketlerin borca batıklığının halen devam ettiğinden bahisle, iflas erteleme talebinin reddi ile davacı şirketlerin iflaslarına, tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekilleri 21/03/2019 ve 22/03/2019 tarihli istinaf dilekçelerinde; kayyım ve bilirkişi raporunun birbiri ile çeliştiğini, mahkemece çelişkinin giderilmediğini, eksik ve hükme esas teşkil edilemeyecek rapora dayanarak hüküm tesis edildiğini, ek rapor taleplerinin dinlenilmediğini, borca batıklığın usulünce değerlendirilmediğini, duruşma tarihine en yakın tarih itibariyle şirket aktiflerinin sadece kasa ve stok hesaplarından ibaret olmadığını, şirket aktiflerinin tamamının rayiç bedel esasına göre değerlerinin tespit edilmediğini, iyileştirme ve revize iyileştirme projesine göre borca batıklıktan çıkıp çıkamayacağının yine usulünce rapora bağlanmadığını, müvekkili şirketlerin iyileştirme projelerine uygun hareket edip, sermaye artırımlarını gerçekleştirdiklerini, içinde bulundukları ekonomik dardan çıkmak için büyük gayret sarfettiklerini, müvekkil …. San. ve Tic. Ltd. Şti.‘nin 2017 yılı sermaye artırımını tamamladığını 2018 yılı için de sermaye artırım talebinde bulunduğunu, kayyım ve bilirkişi raporlarında ki olumlu görüşe rağmen iflas kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, iflas erteleme süresinin yasal olarak 4 yıla kadar uzatılabileceğini, mahkeme gerekçesinin yasal olmadığını, belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak, talepleri gibi erteleme kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, İİK’nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK’nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK’nun 179/a maddesinde, mahkemece, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal bir kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve Kooperatifin Malvarlığının Korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, son fıkrada ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince somut olayda uygulanacak olan, 160. maddesinde, iflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise, kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, iflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacılar vekilinin vekeletnamesin de, iflas erteleme davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirketler yönetim kurulunun 08/07/2016 tarihli kararı ile, şirketin 30/06/2016 günlü ara bilançosunda şirket aktiflerinin borçlarını karşılamaya yetmediği, şirketin sermayesinin kaybedildiği gerekçesi ile şirketin iflasının ertelenmesi için mahkemeye başvurulmasının oy birliği ile kabulüne karar verildiği, mahkemece, tensip ara kararı ile ilanların yapılmasına, keşfen bilirkişi incelemesine ve ayrı ayrı rapor alınmasına karar verildiği, ilanların yaptırıldığı, iflas avansı ve gider avansının mahkeme veznesine yatırıldığı anlaşılmıştır .Davacılar iyileştirme projelerinde; … şirketi için 2016 yılı içinde artırılacak 200.000,00 TL sermayenin 1/4’ünün (50.000,00 TL) şirkete nakden konulacağı, kalan 3/4’nün 10,11, ve 12. aylarda eşit olarak ödeneceğini, ortakların 2017 yılında 200.000,00 TL, 2018 yılında 200.000,00 TL, 2019 yılında 200.000,00 TL olmak üzere toplam 800.000,00 TL nakit girişi sağlayacaklarını, … şirketi için 2016 yılı içinde artırılacak 50.000,00 TL sermayenin 1/4′ ünün (12.500,00 TL) şirkete nakden konulacağını, kalan 3/4’ünün 10,11, ve 12. Ayda eşit olarak ödeneceğini, ortakların bu şirket için 2017 yılında 50.000,00 TL, 2018 yılında 50.000,00 TL ve 2019 yılında 50.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL nakit girişi sağlayacaklarını, satışlardan elde edeceği karlar, gider ve maliyetlerde yapılacak tasarruflar ile 3,5 yıllık süreçte şirketlerin borca batıklıktan çıkabilecekleri hedeflenmiştir. 1.Bilirkişi heyeti 19/07/2016 tarihli raporlarında; …San. ve Tic. Ltd. Şti’nin kuruluş sermayesinin 300.000,00 TL olduğunu, sermayenin tamamının ödendiğini, 30/06/2016 tarihli kaydı bilançosuna göre özvarlığının (+) 442.745,21 TL gözüktüğünü borca batık olmadığını, şirkette yapılan muhasebe çalışmaları ve teknik bilirkişilerin maddi duran varlıklar ve stokları üzerinde yaptıkları incelemeler ve davacı şirket tarafından sunulan ticari defter kayıtları ile tüm aktiflerinin piyasa rayiç değerlendirmesi neticesinde düzenlenen 30/06/2016 tarihli rayiç bilançoya göre davacı şirketin öz varlığının (-)183.586,26TL borca batık durumda olduğunu, davacı … San. Tic. Ltd. Şti’nin esas Sermayesi olan 3.500.000,00 TL’nin tamamının ödendiğini, 30/06/2016 tarihli kaydi Bilançosuna göre özvarlığının ( + ) 3.434.984,39 TL gözüktüğünü, borca batık olmadığını, şirkette yapılan muhasebe çalışmaları ve teknik bilirkişilerin maddi duran varlıklar ve stokları üzerinde yaptıkları incelemeler ve davacı şirket tarafından sunulan ticari defter kayıtları ile tüm aktiflerinin piyasa rayiç değerlendirmesi neticesinde düzenlenen 30/06/2016 tarihli rayiç bilançoya göre davacı şirketin öz varlığının (-)1.433.524,12 TL borca batık durumda olduğunu bildirmişlerdir. 2.Bilirkişi heyeti 19/122016 tarihli raporlarında; Davacı Ukas’ın taahhüt ettiği 200.000,00 TL sermaye artırımının 1/4’nün 30/09/2016 tarihinde … Bayrampaşa Şubesi’nde bulunan şirkete ait hesaba yatırıldığını, şirketin Çalışma Sermayesinin kriz koşullarında sürdürülebilirliğinin riskli göründüğünü, davacı şirketçe raporlanan alacak ve borç bakiyelerinin güncel durumunun gerçekçi olarak yansıttığının kabulü halinde, artırılması planlanan sermaye artırımından planlanan nakit girişlerinin sağlanması halinde, davacı şirket yönünden var olan iyileşme ümidinin daha da güçlenebileceğinin değerlendirildiğini, davacı şirketçe artırılan 200.000,00 TL tutarındaki sermayenin, 2016 yılsonuna kadar fiilen ödenmesi, 2016 yılsonu itibarıyla hedeflenen net satış ve kârlılık öngörülerine yaklaşılabilmesi ile birlikte, 2017 yılı için hedeflenen ikinci sermaye artırımının yılın ilk üç aylık döneminde tescilinin kayyım denetiminde sağlanması hususlarının, davacı şirketin fınansal durumunda iyileşme ümidinin artması ve mevcut iyileştirme projesinin “ciddi ve inandırıcı” görünümünün korunabilmesi açılarından büyük önem taşıdığını, şirketin fınansal durumunda iyileşme ümidinin bulunduğu gibi mevcut projesinin de planlanan süreçte borca batıklıktan çıkılabilmesi konusunda ciddi ve inandırıcı niteliklere sahip göründüğünü, davacı … sermaye artırımı yaptığına ilişkin bir belge ibraz etmediğini, şirketin net çalışma sermayesinin pozitif olmaması nedeniyle kriz koşullarında faaliyetlerinin sürdürülebilirliğinin riskli göründüğünü, ayrıca “Alınan Çekler” bakiyesi ile “Ticari Alacaklar” bakiyesinin son 8 aylık dönemde durağan bakiyelerde seyrettiğini, alacakların tahsil kabiliyetleri yönünden ihtiyatlı bir yaklaşımı gerektirdiğini, davacı şirket faaliyetlerinin kriz ortamında sürdürülebilirliği yönünden, sürecin başlarında gerçekleştirilecek sermaye artırımının önem taşıdığını bu yönde atılmış somut adımlara ise henüz rastlanmadığını, iyileştirme projesinde öngörülen borca batıklık miktarının, teknik bilirkişi kurulunca hesaplanan borca batıklık miktarından %100 daha fazla düzeyde bulunduğunu, sunulan iyileştirme projesinin, özellikle fınansal projeksiyonları itibarıyla ciddi ve inandırıcı nitelikte bulunmadığını bildirmişlerdir. Bu heyetin borca batıklık konusunda ayrıca bir değerlendirme yapmadığı 1. Heyet tarafından belirlenen borca batıklık rakamları üzerinden değerlendirme yaptıkları anlaşılmıştır. Davacı şirketler revize iyileştirme projesi ibraz etmişler, mahkemece 2. Heyetten bu projenin değerlendirildiği ek rapor alınmıştır. 2. Heyet Ek raporunda; Davacı şirket … tarafından sunulan Revize İyileştirme Projesinde, 2017 yılında 50.000,00 TL, 2018 yılında 50.000,00 TL ve 2019 yılında 50.000,00 TL Sermaye artırım öngörüsünde bulunduğunu, sermayenin 1/4’nün nün tescilden sonra, kalan kısmının ise 24 ay içerisinde ödenmesinin öngörüldüğünü, 10/01/2017 tarihinde şirketin … Bankası hesabına 37.500,00 TL Sermaye taahhüt ödemesinin yapıldığını, davacı şirketin 30/06/2016 tarihinden 31/03/2017 tarihine kadar rayiç değerler üzerinden borca batıklığında 57.127,10 TL tutarında iyileşme olduğunu, iyileştirme projesinin, gerek sermaye artırımı önlemi gerekse kârlılık hedefleri itibarıyla revize edilmiş olması nedeniyle uygulanabilir bir proje görünümüne kavuştuğunu, ciddi ve inandırıcı olduğunu, davacı …’ın kalan sermaye taahhüdü olan 150.000,00 TL ‘den 100.000,00 TL’sini 22/11/2016 tarihinde, 50.000,00 TL’sini 06/01/2017 tarihinde … Bayrampaşa Şubesi şirket hesabına yatırdığını, ayrıca, 2017 yılında, 13/04/2017 tarih 2017/7 nolu Ortaklar Kurulu kararı ile şirket sermayesinin 200.000,00 TL artırılarak 3.700.000,00 TL’ den 3.900.000,00 TL’ye çıkartılması kararı alındığını, bu sefer alınan sermaye artırım kararına istinaden 13/04/2017 tarihinde şirketin … Bayrampaşa Şubesine 50.000,00 TL yatırıldığını, şirketin 30/06/2016 tarihinden 31/03/2017 tarihine kadar rayiç değerler üzerinden borca batıklığında 787.943,60 TL tutarında iyileşme olduğunu, şirketin iyileştirme projesindeki fınansal hedefleri önemli ölçüde yakaladığını, gerek sermaye artırımı, gerekse kârlılıkta gözlenen olumlu eğilimin şirketin borca batıklık miktarında önemli bir gerilemeyi sağladığını, revize projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu ifade etmişlerdir. 3.Bilirkişi heyeti 29/06/2018 tarihli raporlarında; davacı …, 30/06/2016 tarihinde (-)183.586,26 TL olan rayiç değerli özkaynaklarının 31/03/2018 tarihine gelindiğinde 62.132,40 TL’lik bir iyileşme ile (-)21.273,85 TL’ye gerilediğini ve projenin uygulanabilir niteliğini korumakta olduğunu, davacı Ukas Karton’ un, 30/06/2016 tarihinde (-)1.433.524,12 TL olan rayiç değerli özkaynaklarının, 31/03/2018 tarihine gelindiğinde 890.341,82 TL’lik bir iyileşme ile (-)543.182,30 TL’ye gerilediğini, ….’un 30/06/2016 ve 2018 yılı sonuna kadar 600.000,00 TL sermaye artırım öngörüsünde bulunduğunu hali hazırda artırılan sermayenin 250.000,00 TL olduğunu, esasen şirketin öngördüğü sermaye artırımlarının projeye uygun bir şekilde yapmış olması halinde, aktiflerin muhtemel satış değerleri esasına göre özkaynaklarının (-)193.182,30 TL olacağını, sermaye arttırımının projenin inandırıcılığı için önemli olduğunu, teknik yönden yapılan incelemede ise, davacı şirketlerin ‘stoklar’ hesap grubunda maliyet değerleri üzerinden gözlenen artışlar dikkate alındığında, aktiflerin muhtemel satış değerleri esasına göıe borca batıldıktan çıkma olasılıklarının da artmış durumda göründüğünü bildirmişlerdir. Mahkeme 24/10/2018 tarihli celsede; dosyanın farklı 4. bir heyete tevdi ile daha önce düzenlenen 29/06/2018 tarihli heyet raporunda belirtilen davacı şirketin mevcut mal varlığının rayiç (güncel) değerleri baz alınmak suretiyle borca batık olup olmadığı, dosyaya sunulan iyileştirme projesinin uygulanabilir kabiliyetinin olup olmadığı, müdahil vekillerinden bir kısmının alacaklarının raporlarda gerçeğe uygun olarak yer almadığı yönündeki itirazları da dikkate alınarak davacı şirketle ilgili ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor düzenlenmesini istemiştir. 4.Heyet 05/02/2019 tarihli raporlarında; Şirket yetkililerince davacı …San.ve Tic.Ltd.Şti.’nin gayri faal olması nedeni ile duran varlıklarının diğer şirket … San.Tic.Ltd.Şti. varlık kayıtları içerisine dahil edildiğinin ifade edildiğini, … duran varlıklar listesinin fiili tespitinin yapılamadığını, rayiç bedellerin tespit edilemediğini, …, demirbaş, tesis makine vc cihazları ile taşıtlarına ilişkin kayıtların diğer davacı şirket … ‘a dahil edildiğinin muhasebe kayıtları ile anlaşıldığını, 31/03/2018 mali tablosunda Stoklar kalemi ile ilgili yüksek tutarda artışı ile İlgili fiktif işlem şüphesinin güçlendiğini, bu nedenle 31/03/2018, 30/06/2018 ve 30/09/2018 tarihleri itibariyle davacı … Ltd.Şti.’nin her ne kadar hesaben borca batıklıktan çıkmış olduğu hesaplansa da, gerçekte borca batık olduğunu, davacı … Dönen Varlıklar Hesaplarına ilişkin bilanço dönemi bakiyelerinin yüksek tutarlarda olduğunu Dönen Varlıklar Hesap grubu içerisinde Kasa Hesabı, Alıcılar ve Alınan çekler Hesaplarına ilişkin bilanço dönemleri bakiyelerinin yüksek tutarlarda olduğunu, ancak aynı dönemlerin Gelir Tablolarında yapılan karşılaştırmalı incelemede şirketin Yurtiçi satışlar ve net satışlar tutarlarındaki aynı dönem artışları ile birbirini doğrulamadığının görüldüğünü, satışların maliyetinin ve faaliyet giderlerinin dönemler itibariyle çok yüksek düzeyde seyrettiğini, bu durumun, davanın niteliği ve iflas erteleme davası sürecindeki şirketin iyileştirme projesi kapsamında hedeflenen ve alınması gereken tasarruf tedbirleri bağlamında mütenasip ölçülerde olmadığını, dönen varlıklar hesap grubu içerisinde yer alan ve önemli etkiye, tutar ve oran olarak da dönen varlıklara oranı anlamında önemli yere sahip olduğu görülen Kasa hesabının bakiyesinin 31/03/2018 Mali tablo döneminde 128.621,24 TL iken %265,62 oranında yükselişle 30/06/2018 Mali tablo döneminde 470.269,33 TL bakiyeye yükseldiğini, 30/09/2018 Mali Tablo döneminde ise 30/06/2018 kasa hesabı bakiyesinin %22,79 azalışı ile 363.074,20 TL bakiyeye gerilemekle birlikte 30/09/2018 bakiyesinin 31/03/2018 kasa hesabı bakiyesinin %182,28 üzerinde artış gösterdiğinin tespit edildiğini, Kasa hesabının, işletme kayıtlarının sağlıklı tutulup tutulmadığının tespit açısından en önemli parametrelerden biri olduğunu, bu açıdan kasa hesabının yüksek bakiye vermesinin arzulanan bir durum olmadığını, işletmede bazı şeylerin yanlış gittiğine veya hesapların gerçek durumu yansıtmadığına işaret ettiğini, yerinde yapılan inclemeler sırasında mali tablolarda belirtilen tutarları doğrulayacak ölçü ve miktarlarda fiili stok tespit edilmediğini, şirket yetkililerince de bu yöndeki tespite ilişkin bilgi ve belgenin sunulamadığını, stoklardaki bu denli yüksek tutarların fiili envanter çalışması ile tespit edilmesi gerektiği halde, bunun yapılmayışının yanı sıra gerek hazır değerler hesap kalemlerinde gerekse ticari borçlar hesap kaleminde stokların (ticari malların) arttığı dönemlerde artış olması, stokların paraya çevrilerek azalması gerektiği, ticari malların satılması sonucu azalan stokların Kasa Hesabına nakit, alınan çekler hesabına çek ve/veya alıcılar hesabına alacak olarak yansıması gerektiği halde aynı dönemde dönen varlıklar hesap kaleminin tüm unsurlarında artış gözlenmesinin önemli çelişki oluşturduğunu, şirketin faaliyetleri ve içinde bulunduğu durum ile ilgili mütenasip ölçülerde olmadığını, …’unda davacı … gibi borca batık olduğunu bildirmişlerdir. İflasın ertelenmesini isteyen kooperatif ve sermaye şirketlerinin borca batık durumda bulunması (bir diğer ifade ile varlıklarının rayiç değerlerinin, borçlarını karşılayamaması), fevkalade mühletten yararlanmamış olması ve sunacakları iyileştirme projesi kapsamında mali durumlarının ıslahının imkân dâhilinde görülmesi gerekir (İİK m. 179). Gerek borca batıklığın ve gerek iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının tespiti özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bu değerlendirmelerin yapılması için bilirkişi görüşüne başvurulmalıdır (HMK 266.madde ). Hakim de bu raporla o konudaki özel ve teknik bilgi ihtiyacını giderebilmeli ve raporun hukuka uygunluğunu denetlemelidir. Projenin ciddi ve inandırıcılığı öncelikle ve özellikle sermaye ve/veya kârlılığın ne şekilde arttırılacağı ve borca batıklıktan kurtulmanın ne şekilde sağlanacağı somut, belgelere dayalı ve gerçekçi bilgi ve öngörülerden yola çıkılarak tespit edilmeli, diğer proje unsurları için de bilimsel veriler değerlendirilmelidir. İyileştirme projesinin, bütüncül bir değerlendirmeyle, 6102 Sayılı TTK’nun 377. maddesi kapsamında nakit sermaye konulması dâhil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içerip içermediği, İİK’nun 179. maddesi anlamında ciddi ve inandırıcı olup olmadığı ve HMK’nun 29. maddesinde açıklanan dürüstlük kuralına uygun davranma yükümlülüğüne ve gerçeğe uygun bir biçimde hazırlanıp, hazırlanmadığı, eş deyişle, iyileştirme projesinde yapılacak olanların tek tek maliyetinin, hangi ekonomik kaynaktan sağlanacağı, her bir proje kaleminin zaman olarak en geç hangi tarihte yapılacağı, yapılacak olanların ayrı ayrı borca batıklık üzerindeki zaman ve oran olarak etkisinin somutlaştırılması ve böylece iyileştirme projesinin neden ciddi ve inandırıcı olduğunun ayrıntılı ve zaman içinde sayısal olarak, denetlenmeye elverişli nitelikte olması gerekmekte olup, bu özellikte olmayan iyileştirme raporlarına ve bunlara dayalı düzenlenen bilirkişi ve kayyım raporlarına göre ne iflasın ertelenmesine karar verilebilir ne de iflas erteleme talep eden şirket alacaklıları aleyhine sonuç doğuracak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (Bkz. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/9384 E. 2020/731 K. Sayılı ilamı) Somut olayda, davacı şirketlerin borca batık durumda olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Sunulan iyileştirme projesinin inandırıcılığı noktasında değerlendirmeler içeren bilirkişi raporlarında ise davacı şirketlerin taahhüt ettikleri sermaye paylarını yatırdıkları, şirketlerin karlılığının devam ettiği, revize iyileştirme projelerinin ciddi ve inandırıcı olduğu belirtilmiştir. Kayyım raporları da bu görüşü doğrular mahiyettedir. Mahkemece davacı şirketlerin 3 yıllık süre zarfında borca batıklıktan çıkamadığından bahisle iflas erteleme taleplerinin reddi ile iflas kararı verilmiştir. İflas erteleme tedbiri alındığı tarihinden itibaren 5 yıllık süre içerisinde borca batıktan kurtulamayan şirket hakkında derdest davalarda uygulanmasına devam eden İİK’nun mülga 179/b-7 maddesi uyarınca mahkemece her zaman iflas kararı verebilecektir. Ancak uyuşmazlıkta davacı şirketlerin henüz bu süreyi doldurmadıkları sabittir. Mahkemenin bu gerekçe ile iflas kararı vermesi isabetli olmamıştır. Ancak mahkemece alınan son raporda davacı … gayri faal olduğu, varlıklarını diğer şirkete aktardığı, davacı …’un da kasa ve stoklarının şüpheli hareketlerinin bulunduğu ifade edilmekle, son heyetin tespitleri ile önceki bilirkişi heyetleri ve kayyım raporlarındaki tespitlerin birbiri ile çeliştiği anlaşılmıştır. Bu sebeple ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak, karar tarihine yakın tarih itibari ile davacı şirketlerin borca batıklığın usulünce yeniden tespiti ile davacı … gayri faal olup olmadığı, varlıklarını diğer şirkete aktarıp aktarmadığı, davacı şirketler tarafından ibraz edilen iyileştirme projelerinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı konusunda yeni bir heyetten rapor alınarak sonucuna göre hüküm tesisi gerektiği anlaşıldığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/656 Esas, 2019/311 Karar, 13/03/2019 tarihli kararının HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir davacıdan alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 464,20 TL harcın, davacılar tarafından peşin yatırılan 331,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 132,80 TL harcın davacılardan eşit olarak alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/06/2020