Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2132 E. 2020/1018 K. 11.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2132 Esas
KARAR NO: 2020/1018
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/11/2017
NUMARASI: 2017/293 Esas, 2017/1051 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Tacirler Arası Hizmet)
KARAR TARİHİ: 11/06/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 28.03.2017 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili ile davalının ticari işleri için Danışmanlık Hizmet Sözleşmesi imzalandığını ,sözleşme gereğince davalı tarafın borcunu ödemediğini, davalı aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, takibe konu alacağın niteliğinin para borcu olduğundan BK 89. maddesi gereğince, aksi bir anlaşma yoksa para borcunun ifa yerinin alacaklının ikametgahı olduğunu, takibe yetkili icra dairesinin Büyükçekmece İcra Daireleri olduğunu, yetki İtirazının reddini istediklerini, davalının icra takibine karşı yapmış olduğu itirazının haksız olduğunu iddia ederek, İtirazın iptali ile takibin 17.816,31 TL üzerinden devamına, %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili, davanın yetkili İzmir Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, davacı iddialarının asılsız olduğunu, ticari ilişki mevcut ise de ,tüm edimlerin müvekkili şirket tarafından yerine getirildiğini, takibin haksız olduğu için itiraz edildiğini, savunarak, öncelikle, 2004 sayılı İİK 50. madde gereğince davanın usülden reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, 2004 sayılı İİK ‘nın 50’.nci maddesinde , para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerin uygulanacağının düzenlendiğini , HMK 6. maddesinde genel yetkili mahkemenin davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunun düzenlendiğini, bunun yanı sıra 10. maddede sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de davanın açılabileceğinin düzenlendiği, düzenlemeler kapsamında yetkili icra dairelerinin Torbalı veya Küçükçekmece İcra Dairelerinin olduğu, Büyükçekmece İcra Dairesinin yetkisinin bulunmadığı, davacı tarafça yetkisiz icra dairesinde takip başlatılması üzerine tercih hakkının davalıya geçmiş olduğu, davalının süresinde vermiş olduğu yetki itirazı ile icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş olduğu, itirazında yetkili icra müdürlüğünü doğru şekilde gösterdiği, bu durumda davacı tarafından usulüne uygun şekilde başlatılmış, geçerli bir İcra takibi bulunmadığından davanın HMK 114 ve 115. maddeleri gereğince usülden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.İstinaf nedenleri olarak, TBK 89. maddesi gereğince para borçlarında yetkili yerin alacaklının yerleşim yeri olduğunu, her ne kadar dilekçede, sehven davacının bizzat ikamet ettiği Başakşehir adresi bildirilmiş ise de, müvekkilinin ticari ikametgah adresinin Beylikdüzü’nde bulunduğunu, İcra dosyasında ve dava dosyasında faturalarda bulunan alacaklı / davacıya ait adres ile takip talebinde ve dava dilekçesinde sehven belirtilen adres arasında çelişki olmasına rağmen taraflarına açıklama yapılması için herhangi bir süre verilmediğini, ön inceleme aşamasında yetkiye yönelik usülden red kararının verilmesinin yargılama aşamasını uzattığını, hak kaybına sebebiyet verildiğini, yetki yönünden red kararı verilmesine rağmen davalı lehine vekalet ücreti verilmesinin doğru olmadığını HMK 331. maddede düzenlendiğini, akdi ve ticari ilişkinin sabit olduğunu, ticari merkezinin Beylikdüzü olduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, “ Danışmanlık Hizmet Sözleşmesi “ kapsamında fatura alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık, İcra takibinin yetkili yer icra dairesinde başlatılıp başlatılmadığı, takip talebinde ve dava dilekçesinde gösterilen adreslerin sehven kabul edilip edilemeyeceği, usülden red kararında vekalet ücretine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olup olmadığıdır. Takip konusu, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına ait fotokopiden ibaret belgelerin incelenmesinden, davacının vekili aracılığıyla, davalı hakkında, 19.12.2016 tarihinde, 17.816,31 TL cari hesaptan kaynaklanan fatura alacağının tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, İcra takibinde davacının yerleşim yerinin gösterilmediği, davalı adresinin Torbalı / İzmir olarak belirtildiği, davalı vekilinin, 26.12.2016 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine karşı, 30.12.2016 tarihinde yasal süre içerisinde itiraz ettiği, itirazında, İcra takibinin yetkisiz olduğu , yetkili icra dairesinin Torbalı İcra Müdürlükleri olduğunu belirterek, yetkiye ve borca itiraz ettiği, davacı vekilinin ise İİK 67. maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde İtirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Takibe konu edilen alacakla ilgili olduğu iddia edilen, 15 Ekim 2015 tarihli “ Danışmanlık Hizmet Sözleşmesi “nde, davacı “ Danışman “ olarak yer almaktadır. Sözleşmede ve davacıya ait kaşede, davacı adresi, Beylikdüzü/ İstanbul, bağlı olduğu Vergi Dairesi ise Büyükçekmece olarak yer almaktadır .Faturalardaki adres okunamamakla birlikte, istinaf dilekçesine ekli son olarak 2015 takvim yılını kapsayan Vergi levhasında da davacı adresinin Beylikdüzü/ İstanbul olduğu tespit edilmiştir. İcra takibi, sözleşme tarihinden itibaren yaklaşık bir yıldan sonra başlatılmış, dava ise, sözleşmeden 1,5 yıl sonra açılmıştır.Mahkemenin ve tarafların da kabulünde olduğu üzere, dava dilekçesinde davacının adresi olarak gösterilen Başakşehir İlçesi’nin yetki alanı Küçükçekmecededir. Davacı vekili, 23.11.2017 tarihli duruşma zaptına geçirilen beyanında, danışmanlık Sözleşmesi ve kaşede Beylikdüzü yazılı olması nedeniyle Büyükçekmece adresinde takip başlattıklarını iddia etmiştir. Ancak dava dilekçesinde bu şekilde bir iddiada bulunulmamış, aksine, BK 89. maddesi açıklanarak, müvekkili adresinin Başakşehir olduğu belirtilerek açık adresi tekrar edilmiştir.Cevaba cevap dilekçesinde de aksine bir iddiaya tesadüf edilmemiştir. Diğer yandan, dava dilekçesine ekli, Bakırköy …Noterliğinin 04.09.2013 tarihli, … yevmiye nolu vekaletnamede ise, davacıya ait adresin dava dilekçesinde ki adres olan Başakşehir ilçesine ait adresle aynı olduğu görülmüştür. Davacının şahıs şirketi olarak fatura düzenlemesine rağmen, gerçek kişi olarak kendi adına sözleşmeyi imzaladığı da sabittir. Açıklanan nedenler ve yasal düzenlemeler kapsamında,Başakşehir İlçesi ile ilgili icra dairesinin yetki itibarı ile Küçükçekmece İcra Daireleri olmasına rağmen, davalı hakkında Büyükçekmece İcra Dairesinde takip başlatılması isabetli görülmemiştir. Diğer yandan,2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 58. madde başlığı, ” Takip talebi ve muhtevası “ olup, ilk fıkranın birinci bendinde, talepte, alacaklının ve varsa kanuni temsilcisinin ve vekilinin adı, soyadı, alacaklı veya vekili adına ödemenin yapılacağı banka adı ile hesap bilgileri, varsa Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, şöhret ve yerleşim yeri…( yerleşim yeri gösteremezse icra dairesinin bulunduğu yer yerleşim yeri sayılır) ifadelerine yer verilmiştir. Somut olayda, davacı alacaklının takip talebinde yerleşim yeri gösterilmemiştir. Bu halde de, yasa kapsamında, İcra Dairesinin bulunduğu yeri yerleşim yeri saymak gerekecektir ki o da yetkisiz olduğu anlaşılan Büyükçekmece ilçesidir. Tarafların kabulünde olduğu üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun ikinci ayırımında “ Yetki “ düzenlenmiştir 6.maddede, genel yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu belirtilmiştir. 10. maddede, sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğine vurgu yapılmıştır. 6098 sayılı TBK ‘nın 89. maddesinde, borcun ifa edileceği yerler arasında, alacaklının ödeme zamanında ki yerleşim yeri gösterilmiştir. Somut davada olduğu gibi, icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edilmesi ve alacaklının İtirazın iptali davası açmış olması halinde, öncelikle icra dairesinin yetkisinin incelenmesi gerekecektir. Yetkisiz icra dairesinde takip başlatılmışsa, İtirazın iptali davasının usulüne uygun olarak açılmış olduğu kabul edilemez. Açılan davada mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsa dahi öncelikle icra dairesinin yetkisi incelenip karara bağlanmalıdır. Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, İtirazın iptalini gören mahkeme, İcra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir İtirazın olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın mahkeme öncelikle tetkik merciinin yerine geçerek, İcra dairesinin yetkisini inceleyerek, kesin olarak sonuçlandırmalıdır (HGK 28.03.2001 gün ve 2001/19-267-311 sayılı, 11 HD 8.11.1999 gün ve 1999/ 6901 -8904 sayılı, 19 HD 4.4.1997 gün ve 1996/7286, 1997/3995 sayılı kararları ). Kaldı ki İtirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. İcra dairesinin yetkisine yapılan itiraz üzerine, yapılan inceleme sonucunda, mahkeme, kendisinin de yetkili olup olmadığını belirlemiş olacaktır. (Saim Üstündağ, İcra Hukukunun esasları, İstanbul 1995,6. baskı sayfa ;101-102).( YHGK ‘nun 20.03.2002 tarihli, 2002/13-241 Esas, 2002/208 Karar). 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 50. maddesinde ise, yetki ve itirazları düzenlenmiştir. İlk fıkrada, para veya teminat borcu için takip hukukunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yoluyla tatbik olunacağı ifade edilmiştir. Davacının icra dairesinin yetkisine karşı ileri sürmüş olduğu istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Mahkemece, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 331/2. fıkrasında ki düzenleme, görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine, görevli, yetkili veya gönderme kararı verilen mahkemece hükmedileceğine ilişkindir. Somut davada, yetkisizlik kararı verilmemiştir. Mahkemece, dosyadan el çekilmiştir. Bu nedenle, davalı aleyhine vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerine hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik mevcut değildir. Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, yetkisiz icra dairesinde takip başlatılmışsa, İtirazın iptali davası, usulüne uygun olarak açılmış bir dava olarak kabul edilemeyeceğinden, davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle, aynı yasanın 115/2. fıkrası gereğince usülden reddine karar verilmesi isabetli bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/293 Esas, 2017/1051 Karar ve 23.11.2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı İle istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/-1/a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.11/06/2020