Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/213 E. 2022/505 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/213 Esas
KARAR NO: 2022/505
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 06/11/2018
NUMARASI: 2017/463 Esas, 2018/1100 Karar
DAVA: KOOPERATİF ÜYELİĞİNDEN İHRAÇ KARARININ İPTALİ
KARAR TARİHİ: 21/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı kooperatif üyesi olduğunu, bu nedenle kooperatifin … Blokta … nolu Dairesinin müvekkiline ait bulunduğunu, müvekkilinin üyelikten doğan tüm yükümlülüklerini eksiksiz ve tam olarak yerine getirdiğini, davalı kooperatifin 07.09.2016 tarihli ihtarnamede 20.000,00 TL borcu olduğunu iddia ettiğini, müvekkilinin 09.09.2016 tarihli ihtarname ile borçlu olmadığını, talep edilen 20.000,00 TL aidat borcunu 2014 Ağustos ayında yetkili kooperatif yönetim kuruluna makbuz karşılığında ödediğini, aidat borcu olmadığını bildirdiğini, davalı tarafça 13.10.2016 tarihli ihtarname keşide edilerek, 20.000,00 TL aidat borcunun 30 gün içinde ödenmesinin istendiğini, 23.11.2016 tarihli ihtarname ile aidat miktarına dair para makbuzu karşılığında yetkili yönetime ödendiğinin bildirildiğini, ödemeye ilişkin para makbuz örneğinin ihtarnameye eklenerek gönderildiğini, ödeme belgelerinin ibraz edilmesine rağmen davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından haksız ve yasalara aykırı şekilde, müvekkilinin kooperatif üyeliğinden ihracına karar verildiğini, ihtarnamenin 17.02.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, ihraç kararının art niyetli hukuksuz olduğunu, kooperatif yönetimi ile yapılan görüşmede 2014 yılında parayı tahsil eden kooperatif yönetim kurulunun tahsilatı defter ve kayıtlarına intikal ettirmediğinden bahisle yeniden 2. defa aidatın ödenmesinde ısrar ettiğini, üye olarak kooperatif yönetimini ve kayıt ve belgelerini bu yönde denetlenmesi mümkün olmadığını, müvekkilinin üye aidat borcunu zamanında nakit olarak ödediğini iddia ederek, davalı yönetim kurulunun, Kooperatifler Kanunu, kooperatif tüzüğüne aykırı 14.02.2017 tarihli 62 nolu kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacı tarafın, müvekkili kooperatife 20.000,00 TL birikmiş aidat borcu olmadığını iddia etmekte ve adi belge ibraz etmekte ise de iddia edilen ödemenin kooperatif defter ve muhasebe kayıtlarında gözükmediği gibi makbuz olarak sundukları adi belgenin kooperatife ait bir belge olmadığını, kayıtlarda makbuz dip koçanına yada suretine rastlanmadığından itibar edilmediğini, davacı tarafça sunulan adi belge fotokopisinde çift imzanın yer aldığının görüldüğünü imzaların doğru olduğunun bir an için kabul edilmesine karar verilse dahi davacı tarafça sunulan adi makbuzun düzenleme tarihi öncesinde icra edilen 21.06.2014 tarihli kooperatif genel kurulunca seçilen yönetim kurulu üyelerinin kooperatif kaşesi üzerine atılacak üçlü müşterek imza ile makbuz imzalayabileceklerinin açıkça kararlaştırıldığını, çift imza ihtiva eden adi makbuza itibar edilmeyeceğini ve eksik temsil hükümleri uyarınca kooperatifçe eksik imzanın baştan kabul edilip kayıtlara işlenmedikçe kooperatifi bağlamayacağını, davacının makbuzda adı geçenlere rücu hakkı baki kalmak kaydıyla yetkisiz temsilciye yapılan ödemenin usülüne uygun ödeme sayılamayacağını ve davacıyı borçtan kurtarmayacağını, usulüne uygun ihraç sürecinin uygulandığını, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16 ve Kooperatif Tüzüğünün 14. maddeleri uyarınca usulünce ihraç sürecinin işletildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacının eşininde kooperatif üyesi olduğunu, aynı tarihli yönetim kurulu kararı İle kooperatiften ihraç edildiğini, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/463 Esas sayılı dosyasında bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, bilirkişi raporuna göre mahkemece, her ne kadar ödeme kooperatif kayıtlarına işlenmemiş ise de ödeme makbuzunu imzalayan iki yöneticinin o tarihte kooperatif yöneticileri oldukları, ödeme makbuzunda kooperatif kaşesinin bulunduğu, parayı alanında yönetim kurulu olarak yazılı olduğu nazara alınarak ödemenin geçerli olduğunun kabulü gerektiği, kaldı ki yasa gereği ihraç kararı almadan gönderilmesi gereken iki haklı ihtarda, aidat borçlarının hangi aylara ve ne miktar olduğu, hangi kısmının ana para, hangi kısmının işlemiş faiz olduğununda açıkça bildirilmesi gerektiği, kooperatiften gönderilen ihtarlarda bu hususunda yer almadığı ve ihraç kararının yerinde olmadığı vurgulanmak suretiyle ihraç kararının iptaline karar verildiği, her ne kadar karar kesinleşmemiş ise de makbuzların birebir aynı olduğu, davacıya gönderilen ihtarlarında aynı o dosyadaki gibi hangi aya ve ne miktar asıl alacağa / faize İlişkin olduğunun ayrıştırılmadığı, ihraç kararının yerinde olmadığı, bu sebeple dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile kooperatifin yönetim kurulunca alınan 14/02/2017 tarihli ve 62 nolu davacının kooperatif üyeliğinden ihracına ilişkin kararın iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak, davacının dosyaya sunduğu 20.000,00 TL makbuzun kooperatifi bağlamadığı halde, kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Kooperatifler Kanunun 60. maddesi gereğince kooperatifi temsile yetkili kılınan kimselerin imzalarını ancak kooperatifin ünvanı altına atmak suretiyle kooperatifi bağlayacağını, 10.09.2014 tarihli imza sirkülerinde, 21.06.2014 tarihli kooperatif olağan genel kurul toplantısının akabinde 23.06.2014 tarihli karar gereğince, yeni dönemde …’in sağlık sorunları nedeniyle işlerin aksamaması için yönetim kurulu başkanlığına …’ın, yönetim kurulu başkan yardımcılığına …’in, muhasip üyeliğe, …’ın, yönetim kurulu … ile …‘ın seçildiğinin yer aldığını, 21.06.2014 tarihli karar gereğince ortaklar ve üçüncü şahıslardan kooperatif adına para tahsil etmeye, yönetim kurulu üyelerinden herhangi üç üyenin kooperatif ünvanı altında alacakları müşterek imza ile kooperatifi en geniş şekilde ilzam etmesine oybirliği ile karar verildiğini, dosyaya sunulan makbuzun yönetim kurulu kararından sonra olduğunun açık olduğunu, en az üç üyenin imzasının gerektiğini, yine davacının ihracına ilişkin ihtarlarda borcun faizi bildirilmediği gerekçesiyle ihraç kararının yerinde olmadığı gerekçesininde yanlış olduğunu, ihraç kararı ve noter ihtarlarında borcun 20.000,00 TL olduğunun sabit olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatif üyeliğinden ihraç kararına İlişkin yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında, davacının davalı kooperatifin üyesi iken, davalı kooperatif tarafından gönderilen ihtarnameler neticesinde, 14.02.2017 tarihli yönetim kurulu kararı ile ihraç kararı verildiği konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, ihraca dair sürecin usul ve yasaya uygun olup olmadığı ile ihraç gerekçesinin yerinde olup olmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, davacınının davalı kooperatife, 10.06.2006 tarihinde 104 nolu üye olduğu, üye kayıt defterinde … Blok Daire ;… olarak üyelik bilgisinin yer aldığı, kooperatif cari hesap özet örneğinde, davacı adına tahakkuk eden borcun 322.920,00 TL, ödenen tutarın 267.920,00 TL, kalan bakiye borcun 55.000,00 TL olarak gösterildiği, davalı kooperatif tarafından davacıya, Kartal … Noterliğinde düzenlenen … yevmiye nolu 07.09.2016 tarihli ihtarname ile hali hazırda kooperatife 20.000,00 TL aidat borcu olduğu, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde aidat borcunun tamamının ödenmesi, ihtarın gereklerine riayet edilmemesi halinde kooperatif kanunu, kooperatif tüzüğü ve ekleri uyarınca, kooperatifle olan ilişiğin kesileceğinin belirtildiği, davacı tarafça, Bodrum … Noterliğinin 09.09.2016 tarihli, … yevmiye nolu ihtarnameye cevaba dair ihtarname ile belirtilen aidat borcunun tarafınca 2014 yılının Ağustos ayında mevcut yönetim kurulu başkanına nakten ödendiği, karşılığında makbuz alındığını, daha önceki yönetime de makbuzun ibraz edildiğini, ödenen bir aidatın makbuzunun ibraz edilmesine rağmen ihtarın bildirilmek ve kooperatif üyeliğinden çıkarılacağını belirtmenin kötü niyete girdiğini, kesinlikle kabul etmediğini, ödemiş olduğu 20.000,00 TL makbuzun kayıtlardan bulunarak tarafına yatırıldığının bildirilmesini, aksi takdirde genel kurul hariç toplanan tutarlar ile 20.000,00 TL’nin neden kayıtlarda mevcut olmadığına dair araştırma isteyeceğini beyan ettiği, kooperatif tarafından Kartal … Noterliğinin 13 Ekim 2016 tarihli İhbar ve ihtarı ile davacının ihtarına cevap verildiği ve borcun ödendiğinin bildirilmiş olmasına rağmen kooperatif defter ve muhasebe kayıtlarında herhangi bir ödemeye rastlanmadığı, kooperatif kaydına alınmamış bir ödemenin, resmî, nitelik taşımaması nedeniyle kooperatifi bağlamadığını, yapıldığı iddia edilen ödemelerin kooperatifi bağlamayacağını, şayet bir ödeme yapılmış ise ödeme alan kişilere karşı talep haklarının olduğunu ancak bu durumun kooperatife ödeme yapmaktan kurtarmayacağı, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde aidat borcunun tamamının kooperatife ödenmesi, aksi halde 30 günlük sürenin sonunda 2. bir ihtara hacet kalmaksızın kendiliğinden kooperatif üyeliğinden ihracın gerçekleşeceğinin Kooperatifler Kanunu ve Kooperatif Ana Sözleşmesi gereğince ihbar edildiğinin belirtildiği, davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından, 14/02/2017 tarihli, 62 nolu kararı ile davacı ve dava dışı toplam 6 üyenin kooperatif Kanunun 16. maddesi ve tüzüğün 14.maddesi gereğince kooperatiften ihraçlarına, noter üzerinden 10 gün içinde ihraç edilen üyelere tebliğine oybirliği ile karar alındığı, ihraç kararının Kartal … Noteliğinin … yevmiye nolu 15 Şubat 2017 tarihli ihtarnamesi ile davacıya 17/02/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacının ödeme iddiasına dair para makbuzunun 02.08.2014 tarihli, 20.000 TL bedelli olduğu, makbuz örneğinde, “ …’den kooperatif son ödemesi nakit olarak elden alınmıştır “ şeklinde el yazılı ifadenin yer aldığı, makbuzda parayı alanın yönetim kurulu olduğunun belirtildiği, davalı kooperatif kaşesi ve kaşe üzerinde çift imzanın mevcut olduğu, makbuzda … sıra yazılı olduğu, aynı tarihli dava dışı … adına da … için 20.000 TL bedelli makbuz düzenlendiği, davalı kooperatife ait 10.09.2014 tarihli imza sirkülerinde, kooperatifin 23.06.2014 tarihli ve 30.06.2014 tarihli kararları ile kooperatifi temsil ve ilzama dair olarak, kooperatifi taahhüt altına sokmaya ve ilzam edecek her türlü sözleşme, senet, makbuz, çek ve belge imzalamaya, kooperatif adına para tahsil etmeye vb işlemlerde yönetim kurulu üyelerinden herhangi (3) üyenin kooperatif ünvanı üzerine atacakları müşterek imza ile kooperatifi en geniş şekilde temsil ve ilzam edilmesine oybirliği ile karar alındığına yer verildiği ve temsilcilerinin imzalarının bulunduğu, kooperatifin 29.06.2012 tarihli imza sirkülerinde ise yönetim kurulu başkanı …’in yanında yönetim kurulu üyelerinden herhangi birisinin kooperatif ünvanı üzerine atacakları (2) iki imza ile kooperatifi en geniş şekilde temsil ve ilzam edeceğine dair karar alındığı anlaşılmıştır. 1163 sayılı kooperatifler kanunu’nun 27. maddesinde, ortakların ödev ve sorumlulukları başlığı altında, ortakların yüklendikleri paylar için ödeyebilecekleri para tutarının ana sözleşmede belirtileceği, kooperatifin, sermaye yüklemlerinde borçlu veya sair ödemelerle yükümlü bulunan ortaklarından elden yazılı olarak taahhütlü mektupla, bu husus mümkün olmazsa ilanla ve münasip bir süre belirterek yükümlerini yerine getirmelerini isteyeceği, ilk isteye uymayan ve ikinci istemden sonrada bir ay içinde yükümlülerini yerine getirmeyenlerin ortaklığının kendiliğinden düşeceği, ortaklığın düşmesinin alakalının, ana sözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirirmeyeceği düzenlenmiştir. Aynı yasanın 16. maddesinde ise, ortaklıktan çıkarılma esasları ve itiraz düzenlenmiştir. Maddede, kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebeplerin ana sözleşmede açıkça gösterileceği, ortakların ana sözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamayacakları, ortaklıktan çıkarılma ya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verileceği, ana sözleşmede çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunda yetkili kılınabileceği, çıkarılma kararının gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi ortaklar defterine de yazılacağı, kararın onaylı örneğinin çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere notere tevdi edileceği, bu ortağın tebliği tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabileceği, tevdi edilen kararın yönetim kurulunca verilmiş ise ortağın üç aylık süre içerisinde genel kurula da itiraz edebileceği, 3 aylık süre içerisinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararlarının kesinleşeceğine yer verilmiştir. Somut davada, davanın 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16. maddesi gereğince yasal 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili 20.11.2017 tarihli dilekçe ile müvekkili ve eşi …’nin davalı kooperatifin ayrı ayrı üyeleri olduğunu, müvekkilinin … Blok … nolu dairenin, eşi …’nin de … Blok … nolu dairenin sahibi olduğunu, her iki müvekkilinin borçları 20.000 TL sini zamanında ödediklerini, buna rağmen kooperatif yönetiminin haksız yere her iki müvekkili üyelikten çıkarma kararı aldığını, …’nin açtığı davanın İstanbul Anadolu 2. Ticaret Mahkemesinde görülmekte olduğunu, 10/11/2017 tarihli raporun dosyaya sunulmuş olduğunu, dava ekonomisi açısından bu raporun örnek alınarak, yargılama yapılmasını ve talep gibi karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, 01.01.2018 tarihli dilekçe ile mahkeme talebi üzerine açıklamada bulunmuştur ve davacı tarafın dayandığı adi belgelerde yer alan imzaların 2014 yılı 8. ayında kooperatif yöneticileri olan, …, …, …, …, …’a ait olmadığını, bu kişiler tarafından yapılan tahsilatların kooperatif mizanlarına ve defterlerine işlenmiş olduğunu, dava konusu makbuzlar karşılığı iddia olunan ödemelerin kayıtlarda rastlanmadığı, bu tarihlerde kooperatif adına tahsilat yapmakla görevli muhasebeci bulunmadığını, makbuz asıllarının celbi ile grafoloji incelemesi yaptırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili tarafından, 25.05.2018 tarihli dilekçe ile hisse devri, ödeme belge asılları vb deliller dosyaya ibraz edilmiştir. Mahkemece, davalı kooperatiften gerekli bilgi ve belgeler için müzekkereler yazıldıktan sonra emsal İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/403 Esas sayılı dosyasında karar verilmiş olduğunun tesbiti üzerine yukarıda yer verilen gerekçelere istinaden ilgili dosyadaki bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir. İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/463 Esas, 2018/884 Karar ve 06.09.2018 tarihli dava dosyası, davacı … tarafından 20.04.2017 tarihli dava dilekçesi ile davalı kooperatif aleyhine açılan kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafça aynı iddialarla dava açılmıştır. Mahkemece, davalı kooperatif defterlerinde davalı kooperatifin 31.12.2015 tarihi itibariyle davacıdan 20.000,00 TL alacaklı durumda olduğunun göründüğü, davalı kooperatifin 21.06.2014 tarihinde seçilen yönetim kurulu üyelerinin üçlü imza ile kooperatifi temsil ve ilzam edeceğinin belirlendiği, kooperatif yönetim kurullarının almış oldukları bu kabil temsil ve ilzam kararlarının genel olarak kooperatifin 3. kişilerle olan işlemlerinde geçerli olan ve bu işlemlerin sıhhati için gerekli olan kararlar olduğu, ancak kooperatiflerin ortak ilişkilerinde genel kurulca açıkça belirtilmediği durumlarda aidat tahsil işlemlerinin yönetim kurulunun yetkili kıldığı muhasebe müdürleri veya memurları tarafından yapıldığı, somut davada genel kurulca seçilen ve paranın tahsil edildiği tarihte yönetim kurulu üyesi olan şahıslarca yapıldığı, bu tahsilat karşılığında davacıya kooperatif antet ve kaşesini taşıyan tahsilat makbuzunun verildiği, bu durumda davacının bu ödemeyi yapmakla mali yükümlülüğünün sona ermiş olduğu, tahsil edilen paranın hesaplara intikalinin tahsilatı yapan yönetim kurulunun sorumluluğuna geçtiği, kaldı ki 1163 sayılı kanunun 27. maddesinin kooperatif ana sözleşmesi ve ilgili yerleşmiş uygulamalar gereği parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen bir ortağın bu nedenle ve haklı olarak ihracına karar verilebilmesi için gerekli koşullardan birininde ortağa gönderilen her iki ihtarda da ortağın ödemesi gereken tutarın ana para ve varsa faiz olarak açıkça gösterilmesi gerekli olduğu, davacıya gönderilen her iki ihtarda da ortağın ödemesi gereken tutarın ana para ve varsa faiz olarak açıkça gösterilmesi gerekli olduğu, davacıya gönderilen ihtarlarda bu hususun açık olmadığı, ihtarnamede belirtilen miktarı ödeyen davacı hakkında verilen ihraç kararının iptali koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne davalı kooperatif yönetim kurulunun 14.02.2017 tarihli 62 nolu davacının kooperatif üyeliğinin iptaline ilişkin kararın iptaline karar verilmiştir.Kararda kesinleşme şerhi mevcut değildir. Hükme esas alınan İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/463 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi heyet raporunda, dava konusu para makbuzunun yönetim kurulu kaşesi ve iki imza İle düzenlenmiş olduğu, davalı kooperatifin incelenen ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süreleri içinde yaptırılmış olduğu, davalı kooperatif ticari defterlerinde 21.06.2014 tarihinde 40 yevmiye maddesi ile davacıya 2014 yılı taahhüdü açıklaması ile 20.000,00 TL borç kayıt edilmiş olduğu, davalı kooperatif defterlerine göre davalı kooperatife 31.12.2015 tarihi itibariyle davacıdan 20.000,00 TL alacaklı durumda olduğu, ihtilafın davacının yapmış olduğu 05.08.2014 tarihli 20.000,00 TL ‘lik ödeme makbuzunun geçerli olup olmadığının teşkil ettiği, somut davada tahsilatı genel kurulda seçilen ve paranın tahsil edildiği tarihte yönetim kurulu üyesi olan şahıslarca yapıldığı, bu tahsilat karşılığında kendisine kooperatif antet ve kaşesini taşıyan tahsilat makbuzu verildiği, bu durumda davacının bu ödemeyi kooperatif yöneticisine yapmakla mali yükümlülüğünü yerine getirmiş olduğu, tahsil edilen paranın hesaplara intikalinin tahsilatı yapan yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna geçtiği, kooperatifin hesaplarına intikal etmeyen bu parayı tahsilat yapan kooperatif yetkililerinden talep edebileceği, davacının aidat ödememesi sebebi ile verilmiş bulunan ihraç kararının iptalini talep etmekte haklı olduğu belirtilmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 27.maddesinin üst başlığı “ Ortakların ödev ve sorumlulukları “, başlığı ise “ Süre ve ortaklığın yok olması” dır. Maddede, ödemelerle yükümlü bulunan ortaklarından elden yazılı olarak veya taahhütlü mektupla, bu husus mümkün olmazsa ilanla ve münasip bir süre belirterek yükümlerini yerine getirmelerinin isteneceği, ilk isteğe uymayan ve ikinci istemden sonrada bir ay içinde yükümlerini yerine getirmeyenlerin ortaklığının kendiliğinden düşeceği belirtilmiştir. Madde emredici olup, ortağa gönderilecek ikinci ihtarda bir aylık sürenin verilmesi öngörülmüştür. Bu maddedeki süre ortağın aleyhine olacak şekilde değiştirilemez. Kooperatif Ana sözleşmesinin 14. maddesinde ise yönetim kurulu kararı ile ortakların ortaklıktan çıkarılabilecekleri durumlar düzenlenmiş, ikinci fıkrada, parasal yükümlülüklerini 30 gün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığıyla yapılacak ihtarı takip eden on gün içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere yine aynı kurulca ikinci ihtarın yapılacağı, ikinci ihtarı takip eden bir ay içerisinde de yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin ortaklıktan çıkarılacakları düzenlenmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.04.2005 tarihli, 2004/7347 Esas, 2005/3746 Karar sayılı emsal ilamında, anasözleşmenin 14’üncü maddesinde ödemede geciken ortağa 30 gün süreli ikinci ihtarın gönderileceğinin belirtilmiş olup bu süre 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 27’ci maddesindeki yasal düzenlemeye aykırı olduğu, zira 27’ci maddenin emredici olduğu ortağa gönderilecek ikinci ihtarda bir aylık sürenin verilmesinin öngörüldüğü, bu maddedeki sürenin ortağın aleyhine olacak bir şekilde değiştirilemeyeceği belirtilmiştir. Aynı dairenin 04.10.2005 tarihli, 2004/11910 Esas, 2005/9191 Karar sayılı ilamında ise ancak ihtarın tebliğ edildiği ayın 30 gün çekmesi halinde ise ihtarın ortağın aleyhine hüküm doğurmadığından geçerli olacağına yer verilmiştir. Somut davada, yasanın emredici düzenlemesine aykırı olarak davacı ortağa gönderilen 13.10.2016 tarihli ihtarnamede 30 günlük süre verilmiş olması isabetsiz olmuştur.Ne var ki ihtarnamenin tebliğ edildiği 01.11.2016 tarihinde söz konusu ayın 30 gün olması nedeniyle tebligat bu anlamda geçerli kabul edilmiştir. Bir diğer önemli husus ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 204/1. fıkrasında yer alan, ilamlar ile düzenleme şeklindeki noter senetlerinin, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılacağı düzenlemesidir. Mahkemece karara esas alınan, mahkeme kararına konu olay, davacının eşi ile ilgili davalı kooperatif tarafından verilen ihraç kararı ve iptali istemidir. Olaylar ve sebepler aynıdır. Usul ekonomisi kapsamında söz konusu dosya kararına konu raporun hükme esas alınmasında özellikle davalı tarafın aksine bir talep veya istinaf İstemi bulunmadığından isabetsizlik görülmemiştir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 55/1. fıkrasında, yönetim kurulunun, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden organ olduğu belirtilmiştir. 60. maddede, kooperatifi temsile yetkili kılınan kimselerin imzalarını ancak kooperatifin ünvanı altına koymak suretiyle kooperatifi bağlayacağı belirtilmiştir. 1163 sayılı yasanın 98. maddesinde bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda TTK anonim şirketlere ait hükümlerin uygulanacağı ifade edilmiştir. 6102 sayılı TTK ‘nın 370/1. fıkrada, esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisinin çift imza İle kullanılmak üzere yönetim kuruluna ait olduğu belirtilmiştir. Somut davada, makbuzun düzenleme tarihinden kısa süre önce kooperatifin iki kişi ile temsili mümkün iken söz konusu tarihte temsile yetkili sayısı üç kişiye çıkarılmıştır. Ne var ki makbuz asılları dosyaya ibraz edilmiş ve davalı kooperatif tarafından aksiliği iddia edilmemiştir. Makbuz üzerinde davalı kooperatifin kaşesi olduğu gibi kooperatifin antetli kağıdı üzeri doldurularak ve çift imza İle düzenlenmiştir. Belge asılları, makbuzda çift imza ve kaşenin olması nedeniyle davalı vekilinin aksine iddiaları yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle emsal mahkeme ilamı, emsal alınan dosyada ki bilirkişi raporu, davacının davalı kooperatife yapmış olduğu ödeme kapsamında düzenlenen makbuzda, kooperatif kaşesinin ve çift imzanın bulunması, davalı tarafın sahtecilik savunmasında bulunmamış olması neticesinde, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16.maddesi ve ana sözleşmenin 14 maddesi gereğince akçeli edimi bulunmayan davacı kooperatif ortağına gönderilen ihtarnameler neticesinde ihraca dair oluşturulan yönetim kurulu kararı, kanuna, anasözleşmeye uygun olmayacağından, mahkemece verilen iptal kararında bir isabetsizlik görülmemiş ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/463 Esas, 2018/1100 Karar ve 06.11.2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 453/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davalının peşin olarak yatırmış olduğu 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.21/04/2022