Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2129 E. 2022/1409 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2129 Esas
KARAR NO: 2022/1409
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/01/2019
NUMARASI: 2016/160 Esas, 2019/105 Karar
DAVA: MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin dava dışı … Ltd. Şti.’ne bir kısım emtiaların depolanması hizmeti verdiğini, davalı şirket ile de depo sahasında emtiaların güvenliğini sağlaması için 11.03.2013 tarihli güvenlik hizmet sözleşmesi imzalandığını, davalı şirket çalışanının depoda bulunan tablet ve cep telefonlarını hırsızlamak suretiyle aldığının ortaya çıktığını, söz konusu hırsızlık sebebiyle dava dışı … Ltd. Şti.’nin teslim alamadığı malzemelere karşılık müvekkili şirkete 104.394,34 TL tutarında fatura kestiğini, müvekkilinin de bu faturayı ödediğini, davalı ile olan sözleşmenin 12.4 maddesi uyarınca davalıya 104.394,34 TL lik fatura kesip ödediği bedeli istediğini ancak davalı tarafça 52.197,17 TL nin ödendiğini, bakiye kısmın ödenmediğini, mezkur olay sebebiyle müvekkili şirketin itibarının zarar gördüğünü, gazetelerde ismi çıktığından manevi kayıplara uğradığını, davalı çalışanının yapmış olduğu kanunsuz eylemden dolayı müvekkili şirketin ödemek zorunda kaldığı 52.197,17 TL ve uğramış olduğu manevi zararlara ilişkin olarak 10.000,00 TL olmak üzere 62.197,17 TL’nin davalı taraftan tahsilinin gerektiği, 52.197,17 TL tazminat bedelinin ödeme tarihi olan 07.09.2015 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile beraber ve manevi kayıplar nedeniyle 10.000,00 TL manevi tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından 28.09.2015 tarihli faturaya istinaden 52.197,17 TL’nin davacı şirkete ödendiğini, fatura üzerinde, Depomuzda stoklanan … Dağıtım Ltd. Şti.’ye ait 59 ürünün kaybına ilişkin “Hasar/Kayıp” faturasıdır, açıklaması bulunduğunu, daha önce kesilen 28.08.2015 tarihli faturanın iade edildiğini, davacı tarafça 28.09.2015 tarihli fatura kesilmesinin bu faturadaki bedel konusunda tarafların anlaştığının göstergesi olduğunu, müvekkilinin tüm sorumluluğunu yerine getirdiğini davaya konu olayda herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, zarar miktarının objektif, somut ve kesin bir biçimde belirlenmiş olması gerektiğini, adam çalıştıranın sorumluluğu hükümlerinin uygulanamayacağını, müvekkilinin çalışanı işe alırken, emir ve talimat verirken gözetim ve denetim yükümlülüğünü yerine getirdiğini, sözleşme gereği müvekkilinin sorumluluğunun kesinleşmiş mahkeme kararı ile belirlenen kusur ve zarar ile sınırlı olduğunu, davacının manevi zararına ilişkin olarak somut veriler ortaya koymadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı şirketin depolama hizmeti verdiği dava dışı şirketin davacıya ait deposunda bulunan elektronik ürünlerin deponun güvenliğini sağlayan davalı şirketin çalışanı tarafından çalındığı ve bu nedenle davacı şirketin dava dışı şirkete çalınan ürün bedelleri karşılığı ödeme yapması nedeniyle zarara uğradığı ve davalı tarafça davacıya 52.197,17-TL ödeme yapıldığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmayıp, taraflar arasındaki ihtilaf davacı tarafın uğradığı maddi zarar miktarı ve manevi zararın oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı tarafça dava dışı … şirketine ait çalınan ürünler nedeniyle yapılan tespit tutanakları ve dava dışı şirket tarafından davacı şirkete tahakkuk ettirilen 07/08/2015 tarihli 81.558,48-TL bedelli ve 30/06/2015 tarihli 22.835,86-TL bedelli faturalar ile toplam çalınan ürün nedeniyle davacı şirketin 104.394,34-TL zararı gidermek zorunda kaldığı açıktır. Davacı tarafça doğan zararın istihdam eden sıfatıyla davalı şirketten rücusuna yönelik davalı şirkete ilk başta 28/08/2015 tarihli 104.394,34-TL bedelli diğer hizmetler bedeli açıklamalı fatura tahakkuk ettirildiği ancak davalı şirket tarafından bu faturanın davacı şirkete Ankara … Noterliğinin 07/09/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile, fatura dayanağını ve miktarını kabul etmedikleri beyanıyla iade edildiği, bunun üzerine davacı şirket tarafından 28/09/2015 tarihli 52.197,17-TL bedelli diğer hizmetler bedeli depomuzda stoklanan … şirketine ait 59 adet ürünün kaybına ilişkin hasar/kayıp faturasıdır açıklaması ile yeni bir fatura tahakkuk ettirildiği ve söz konusu bu fatura bedelinin davalı şirket tarafından 28/09/2015 tarihinde davacı şirketin … Bankası hesabına ödendiği sabittir. Bu haliyle davalı şirket tarafından davacının hasar bedeline ilişkin düzenlediği ilk faturayı kabul etmediği davacı şirketin bunun üzerine yeni bir fatura düzenlediği ve bu miktarın davalı tarafça davacıya ödendiği açık olup, davacı şirketin davalının ilk faturayı itirazen iade etmesi üzerine daha düşük miktarlı yeni bir fatura tahakkuk ettirmesi davalının itirazını kabul mahiyetinde olup, her ne kadar dava dışı şirket tarafından davacı tarafa davalının iade ettiği ilk faturayla uyuşan miktarda fatura tahakkuk ettirilmiş ise de iade edilen fatura sonrasında davalı şirkete düzenlenen 28/09/2015 tarihli 52.197,17-TL bedelli faturada depomuzda stoklanan … şirketine ait 59 adet ürünün kaybına ilişkin hasar/kayıp faturasıdır açıklamasının yazılması da davacı şirket yönünden bağlayıcı olup taraflar arasında çalınan ürün bedelinden kaynaklı hasar ödemesine ilişkin 52.197,17-TL miktarında anlaşmaya varıldığı ve bu miktarında davalı tarafça ödendiği sabit olmakla, düzenlenen dosya kapsamına ve denetime elverişli bilirkişi raporu ile de tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme ve düzenlenen faturalardan anlaşıldığı üzere davacının zararın davalı tarafça giderildiği anlaşıldığından davacının giderilmesi gereken bakiye maddi zararın bulunmaması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat yönünden davacı tarafın ticari itibarının zedelendiği iddiasıyla davalıdan manevi tazminat talep ettiği, taraflar arasındaki ilişki güvenlik hizmetine ilişkin sözleşmeden kaynaklanmakta olup davalı tarafın istihdam ettiği şahsın haksız fiilinden kaynaklı istihdam edenin kusursuz sorumluluğu bulunsa da davalı tarafça davacı şirket tüzel kişiliğinin haklarına yönelik doğrudan gerçekleşmiş bir saldırı bulunmamakla birlikte söz konusu olay nedeniyle davacı şirket ile dava dışı şirket arasındaki hizmet ilişkisinin sonlandırıldığına ilişkin dosya kapsamında bir ispat bulunmaması ve söz konusu olayın davacı şirketin ticari itibarını zedeleyecek nitelikte olmamasına, aksine davalı şirketin ticari itibarını zedeleyecek nitelikte olması nedeniyle davacı tarafın manevi zararı oluşmadığından davacının maddi zarar talebinin yanı sıra manevi zarar talebinin de reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı yan çalışanın müvekkili şirkete bilerek, isteyerek ve kötü niyetli olarak zarara uğrattığının sabit olduğunu, müvekkili şirkete ait “Gebze Güzeller Sanayi Bölgesi”nde bulunan deposunda güvenlik hizmeti veren davalı yan çalışanı tarafından hırsızlık yolu ile emtiaların alındığı, somut belgelerle ve bizzat çalışanın yasal merciler nezdindeki itirafı ile ve mahkeme kararıyla sabit olduğunu, çalışan hakkındaki Gebze 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/1074 E.-2017/142 K. sayılı dosyasının, 01/02/2017 tarihinde karara bağlandığını, sanığın yapılan yargılama sonucunda ”Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma” suçundan cezalandırılmasına karar verildiğini, söz konusu zarar nedeniyle davadışı … A.Ş. tarafından müvekkili şirkete 104.394,34 TL fatura kesildiğini, söz konusu fatura bedelini davadışı … firmasının, müvekkilinin alacağından mahsup ettiğini, dolayısıyla müvekkili şirketin davalı şirket çalışanının eylemi nedeniyle uğradığı zararın belge ile sabit olduğunu, yerel mahkeme tarafından ceza dosyaları incelenmeden, maddi gerçek ortaya çıkarılmadan davanın reddine karar verildiğini, davalı yanın gerek Borçlar Kanunu uyarınca, gerekse de taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince müvekkili şirketin uğradığı zararın tamamının tazmininden sorumlu olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında imzalanan Güvenlik Hizmet Sözleşmesi’nin 12.4. Maddesinde; “… tarafından 3. Kişilere herhangi bir ödeme yapılması durumunda …’ın işbu ödemeleri FİRMA’ya rücu hakkı olup, FİRMA herhangi bir ihtar veya mahkeme hükmüne gerek olmaksızın …’ın ilk talebinde … tarafından ödenen tutarı derhal, nakden ve defaten ödeyeceğini şimdiden kabul, beyan ve taahhür eder..” hükmünün yer aldığını, söz konusu sözleşme hükmünün, ne bilirkişi raporunda, ne de yerel mahkeme kararında incelenmediğini, müvekkili şirketin bu maddeye dayanarak söz konusu hırsızlık sebebi ile uğramış olduğu zararlara karşılık olarak davalıya 104.394,34 TL’lik fatura düzenlediğini, ancak davalı yanın bu bedelin yarısı olan 52.197,17 TL’yi ödediğini, kalan kısmı ödeyeceğini beyan etmesine rağmen herhangi bir ödeme yapmadığını, müvekkili şirketin dava dışı firma tarafından kendisine kesilen faturadaki tutarı davalı şirkete yansıttığını, davalı şirketin bu tutarın yalnızca yarısını ödediğini, bakiyesini ödemekten sarfınazar ettiğini, söz konusu ödeme üzerine aynı tarihte muhasebesel gereklilikler dikkate alınarak müvekkili tarafından davalı şirkete fatura kesildiğini, ancak kalan kısmın (52.197,17 TL) davalı şirket tarafından ödeneceği söylenmesine rağmen ödenmediği için, huzurdaki davanın dermeyan edildiğini, borcu ortadan kaldıran herhangi bir sözleşme veya sair bir sebebin söz konusu olmadığını, davalı tarafça iddia edilen bu hususun yazılı belge ile ispatı gerektiğini, “Adam Çalıştıranın Sorumluluğu” başlıklı TBK md 66’ye göre : “Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. … Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür. …” hükmünü düzenlediği, davalının adam çalıştıran sıfatıyla da zararın tamamının tazmininden sorumlu bulunduğu hususu dikkate alınmadığını, yaşanan hırsızlık olayı neticesinde müvekkili şirketin manevi zararı doğduğunu, bu zararın karşılanmasına hükmolunmamasının hakkaniyete ve adalet duygusuna aykırı olduğunu, davaya konu eylemin, müvekkili şirketin uluslararası pazarda güvenirliğini zedelediğini, dünya çapındaki ticari firmalar nazarında prestij kaybına sebep olduğunu, yerel mahkemenin manevi tazminat yönündeki taleplerini reddetmesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle ilk derece mahkemesinin kararının yapılacak istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; davacının, müvekkili şirketin ilk faturayı itirazen iade etmesi üzerine daha düşük miktarlı yeni bir fatura tahakkuk ettirmesinin müvekkili şirketin itirazını kabul mahiyetinde olup, her ne kadar dava dışı şirket tarafından davacı tarafa davalının iade ettiği ilk faturayla uyuşan miktarda fatura tahakkuk ettirilmiş ise de, iade edilen fatura sonrasında müvekkili şirkete düzenlenen 28/09/2015 tarihli 52.197,17-TL bedelli faturada depomuzda stoklanan … şirketine ait 59 adet ürünün kaybına ilişkin hasar/kayıp faturasıdır açıklamasının yazılması da davacı şirket yönünden bağlayıcı olup taraflar arasında çalınan ürün bedelinden kaynaklı hasar ödemesine ilişkin 52.197,17-TL miktarında anlaşmaya varıldığı ve bu miktarında davalı tarafça ödendiğinin sabit olduğunu, dolayısıyla davacının işbu iddiasının haksız ve gerçek dışı olduğunu, somut olayda adam çalıştıranın sorumluluğu hükümlerinin uygulanamayacağını, manevi tazminata ilişkin olarak somut verilerin ortaya konulmadığını, hangi gazetelerde, gazetenin hangi sayfasında, ne kadar süreyle olayın yayımlandığı belirtilmemiş olup, manevi hasara ilişkin açıklayıcı bir illiyet bağı dahi kurulamadığından bahisle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, davacı şirket deposunda Güvenlik Hizmet Sözleşmesi kapsamında koruma ve güvenlik hizmeti yürüten davalı şirket çalışanının depodan bir kısım emtiayı alması sebebiyle oluşan zarar için maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Taraflar arasında 01.04.2013 – 31.12.2013 tarihleri arasında geçerli olmak üzere “Güvenlik Hizmet Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşme gereği davalı şirketçe koruma ve güvenlik hizmeti verileceği, davalı şirket çalışanı tarafından depolanan ürünler içinden bir kısmının alınmak suretiyle zarar verildiği, davacı tarafça ürün sahibi şirkete fatura karşılığı 104.394,34 TL ödeme yapıldığı, bu ödeme için davalı tarafa rücu edildiği ancak davalı tarafça 52.197,17 TL ödeme yapıldığı ve bakiyesi için eldeki davanın açıldığı görülmüştür. Güvenlik Hizmet Sözleşmesi incelendiğinde; 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine dair kanun çerçevesinde … çalışanları ve hizmet binası ile tesislerinin her türlü yangına, sabotaja, hırsızlığa, soyguna ve tecavüze karşı korunmasının sağlanmasının kararlaştırıldığı görülmüştür.Mahkemece, mali müşavir ve özel güvenlik uzmanı bilirkişiden oluşan heyetten rapor alınmış, 06.12.2017 tarihli rapora göre; davalı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı şirketçe düzenlenen 28.09.2015 tarihli ve 52.197,17 TL tutarlı e-faturanın ve davacı tarafa yapılan banka ödemesinin davalı şirket defterlerinde kayıtlı olduğu, 28.08.2015 tarihli ve 104.394,34 TL tutarlı faturanın davacı tarafa iade edildiği, taraflar arasında dava konusuyla ilgili herhangi bir borç alacağın olmadığının bildirildiği görülmüştür. Güvenlik Hizmet Sözleşmesi’nin 12.4. Maddesi, “… tarafından 3. Kişilere herhangi bir ödeme yapılması durumunda …’ın işbu ödemeleri FİRMA’ya rücu hakkı olup, FİRMA herhangi bir ihtar veya mahkeme hükmüne gerek olmaksızın …’ın ilk talebinde … tarafından ödenen tutarı derhal, nakden ve defaten ödeyeceğini şimdiden kabul, beyan ve taahhür eder..” hükmünü düzenlemiştir. Taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalı şirket tarafından koruma ve güvenlik hizmeti verildiği, davalı çalışanının korumakla görevli olduğu bir kısım emtiayı almak suretiyle davacı şirkete zarar verdiği, sözleşmenin 12.4 maddesi gereği davalı şirketin zararı gidermek zorunda olduğu, mahkemece bir kısım muhasebe işlemlerinden dolayı davacının zararının davalı tarafça giderildiğinden bahisle dava reddedilmiş ise de, zararın kesin ve net bir şekilde tespiti yapılmamış olup o halde mahkemece yapılacak iş, yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak ceza dosyası, davacı defterleri ve gerekirse dava dışı … Ltd. Şti. defterleri de incelenmek suretiyle davacı tarafın zararının kesin ve net bir şekilde tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/160 Esas, 2019/105 Karar, 30/01/2019 tarihli kararının HMK 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/11/2022