Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2109 E. 2022/1439 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2109 Esas
KARAR NO: 2022/1439
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25/01/2019
NUMARASI: 2015/888 Esas, 2019/70 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında düzenlenen 07.04.2005 tarihli sözleşme kapsamında müvekkil şirketin Kuyumcukent kompleksinin teknik bakım, onarım ve işletmesinin yapılması hizmetini yerine getirdiğini, davalının 07.02.2014 tarihli fesih ihtarnamesiyle, hiçbir gerekçe göstermeden, sözleşmeyi 07.03.2014 tarihi itibariyle tek taraflı feshettiğini bildirdiğini, fesih tarihi itibariyle tarafların doğmuş bulunan karşılıklı alacak ve borçlarının tasfiye edilmediğini, tek taraflı fesih nedeniyle taraflar arasında mutabakat sağlanma imkanı kalmadığını, sözleşmenin feshi ile müvekkili tarafından bu proje için istihdam edilen personelin ihbar süreleri kullandırmak suretiyle iş akitlerine son verilmek zorunda kalındığını ve personele kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti toplamı olarak 303.106.36 TL ödendiğini, sözleşmenin 12.2 maddesi uyarınca ödenen kıdem ve yıllık izin ücretlerinden davalının sorumlu olduğunu öne sürerek, 303.106.36 TL alacağın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; sözleşmenin 12.2 maddesi uyarınca davacı çalışanlarının kıdem tazminatları ve yıllık izin ücretlerinin ödenmesi için taraflar arasında önceden mutabakat bulunması gerektiğini, sözkonusu işçilik alacaklarının müvekkili tarafından ödeneceğine veya davacı tarafından ödendikten sonra ödenen miktarın müvekkilinden istenmesine dair mutabakat bulunmadığını, müvekkili şirketin 06.03.2014 tarihli ihtarname ile davacı çalışanlarının iş sözleşmelerinin feshedilmesine ve kıdem tazminatı ödenmesine açıkça karşı çıktığını, ayrıca ihtarda işçilerin hizmet verecek yeni şirkette aynı görevlerde ve iyileştirilmiş sosyal haklarla çalışmaya devam edeceğinin bildirildiğini, ancak davacının haksız şekilde çalışanların iş sözleşmesini feshettiğini, bu nedenle ödenen işçilik alacaklarından sorumlulukları bulunmadığını, kaldı ki davacının bünyesindeki işçilerin başka işyerlerinde istihdam edilme şansı varken personelin sözleşmelerini feshetmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, iş akdinin tek taraflı feshi halinde davacının işçilerine ödediği tazminat tutarının, işveren davalıdan talep edileceği hususunda açık bir düzenleme bulunmadığı, sözleşmenin 12.2 nolu maddesi hükmüne göre; taraflar arasında önceden sağlanacak mutabakat çerçevesinde, hak kazanan personele ödenecek kıdem tazminatı bedelleri ile yıllık izin ücretlerinin davacı tarafından faturalandırılacağı ve onaylanmasını takiben davalı işveren tarafından davacı yükleniciye ödeneceği, ancak taraflar arasında bir mutabakata varılmadığı, davacı tarafından, mutabakat girişiminde bulunulduğuna ve davacı çalışanının fesih ve ibra protokolüne itiraz etmediğine dair ibraz edilen maillerin süresinde sunulmadığı ve davalının sonradan sunulan delile muvafakatinin olmadığı, sonradan sunulan belgelerin iddianın genişletilmesi niteliğinde olduğundan dikkate alınamayacağı, bu nedenle davacının işçilerine ödediği kıdem ve yıllık izin ücretlerini davalıdan talep etme hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; gerek maillerin gerekse sulh ve ibra protokolünün hem mahkemece hem de bilirkişi heyeti tarafından incelenmesine rağmen bu delillere dayanılmamasının hatalı olduğunu, davalı ile mutabık kalındığı için müvekkili şirketin personelin iş sözleşmesini feshettiğini, davalının fesih ve ibra işlerini yürüten personelinin 19/02/2014 tarihinde fesih ve ibra protokolünün uygun olduğu bilgisini verdiğini, ilgili protokol uyarınca iş akdi feshedilen işçilerin kıdem ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödenmesinin davalı tarafından üstelenildiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hizmet alımı sözleşmesinin tek taraflı feshi üzerine davacı yüklenici şirketin iş sözleşmelerini feshettiği personeline ödediğini ileri sürdüğü kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretlerinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin 12.2 maddesi uyarınca önceden mutabakat bulunması halinde, davacı yüklenicinin işçilere ödeyeceği kıdem ve yıllık izin ücretlerini davalı işverenden talep edebileceği, ancak bu hususta mutakabat bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili hükmü istinaf etmiştir. Uyuşmazlık; sözleşmenin davalı tarafından tek taraflı feshedilmesi nedeniyle davacı tarafından iş akdi sona erdirilen işçilere ödenen yıllık izin ücreti ve kıdem tazminat tutarının davalıdan talep edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmenin 12.2 nolu maddesi; Taraflar (ŞİRKET/davalı ve MÜTEAHHİT/davacı) arasında önceden sağlanacak mutabakat çerçevesinde, hak kazanan personele ödenecek kıdem tazminatı bedelleri ile yıllık izin ücretleri davacı tarafından faturalandırılacak ve onaylanmasını takiben ŞİRKET/davalı tarafından MÜTEAHHİT/davacıya ödenecektir. Somut olayda davalı işveren 07.02.2014 tarihli fesih ihtarnamesiyle sözleşmeyi 07.03.2014 tarihi itibariyle tek taraflı feshetmiştir. Bunun üzerine davacı yüklenici 13.02.2014 tarihinde bu hizmet kapsamında çalışan personeline yazılı fesih bildirimlerini yapmıştır. Sözleşmenin 12.2 maddesi hükmüne göre, taraflar arasında önceden mutabakata varıldığı takdirde, davacının iş akitlerini feshettiği bütün işçilerin ya da bir kısım işçilerin kıdem tazminatları ile yıllık izin ücretleri davalı tarafından davacıya ödenecektir. Davacı yüklenici dava dilekçesinde, davalının tek taraflı feshi nedeniyle taraflar arasında mutabakat sağlanma imkanının kalmadığını beyan etmiş, yargılama sırasında ise çalışanların fesih bildirimlerini, davalı ile aralarında yapılan mutabakat nedeniyle yaptığını beyan etmiştir. Davacı taraf dava dilekçesinde, davalının tek taraflı feshi nedeniyle taraflar arasında mutakabat sağlanma imkanı olmadığını beyan ettiğine göre, sonradan davalı işveren ile yapılan mutabakat sonucu işçilerin iş sözleşmelerini feshettiklerini beyan etmesi, iddianın değiştirilmesi niteliğindedir. HMK’nın 141. maddesi uyarınca dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. Davalının iddianın değiştirilmesine açık muvafakati de bulunmadığına göre, davacının, taraflar arasında mutabakat olduğuna ve davacı şirketin fesih ve ibra işlerini takip eden teknik müdürünün (mutabakatı içeren) ibra protokolünü teyit ettiğine ilişkin olduğu belirtilen maillerin mahkemece dikkate alınmamasında isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/888 Esas, 2019/70 Karar ve 25/01/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/11/2022