Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2104 E. 2022/1461 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2104 Esas
KARAR NO: 2022/1461
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 28/02/2019
NUMARASI: 2016/902 Esas, 2019/223 Karar
DAVA: TAZMİNAT DAVACI
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacıların murisi …’in 23.10.2014 tarihinde vefat ettiğini, ölüm tarihine kadar davalı … şirketinde çalıştığını, davalılar arasında müteveffanın sigortalı ve varislerinin lehtarı olduğu … poliçe numaralı 01.01.2014-01.01.2015 vadeli Kurumsal Hayat Sigorta Sözleşmesinin yapıldığını, sözleşmeye göre ecelen vefat eden sigortalının lehtarlarına ödenmek üzere teminat verildiğini, murisin vefatı sonrası davalı sigorta şirketine başvurmaları üzerine verilen cevapta murisin aktif çalışmasının bulunmaması nedeni ile teminat dışı olduğunun belirtildiğini, ancak murisin iş akdinin vefat tarihinde halen devam ettiğini, kıdem tazminatı hesaplama formunda ölüm tarihine kadar 18.11.2001-23.10.2014 tarihlerinde arasında 4655 gün üzerinden hesaplama yapıldığını, ve ayrılış sebebinin vefat olarak belirtildiğini, murisin 04.09.2014-04.10.2014 tarihleri arasında iş göremezlik raporunun bulunduğunu, en son maaş ödemesinin 03.10.2014 tarihinde yapıldığını ve maaşından 29,83 TL kurumsal hayat sigortası kesintisi yapıldığını belirterek ödenmeyen ecelen vefat tazminatının hak ediş tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde; Türk Ticaret Kanunu, Genel ve Özel Şart hükümlerine ve Sigortacılık Uygulaması ile Yargıtay içtihatlarına göre, sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğünden söz edilebilmesi için rizikonun sigorta süresi içinde meydana gelmesi ve/veya riziko tarihinde sigortalının, sigortalılığının devam etmesi şartının arandığını, aksi halde sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğünden söz edilemeyeceğini, diğer davalı şirket ile aralarında yapılan Grup Yıllık Yaşam Sigorta Poliçesinin, özel şartlarda belirtildiği üzere yalnızca sigorta ettiren davalı şirket çalışanlarına sigorta teminatı veren bir sözleşme olduğunu, muris sigortalı …’in davalı sigorta şirketi tarafından müvekkili şirkete gönderilen gruptan sigortalı çıkışı talep formuna istinaden 21/09/2014 tarihinde poliçe kapsamından çıkartıldığını, bu nedenle müvekkilinin tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde; müteveffa sigortalının son olarak 16.12.2013 tarihinde dondurma mevsimi başlangıcı öncesi stok üretimi için işe başladığını ve mevsim sonu olan 21.09.2014 tarihinde belirli süreli iş akdinin bildirim yapılmadan ve kendiliğinden sona erdiğini, bu durumun SGK’ya bildirildiğini, bu anlamda davacı tarafın, 04.09.2014-04.10.2014 tarihleri arasında iş göremezlik raporu olduğunu belirttiği müteveffanın iş akdinin raporlu olduğu dönemde sonlandırıldığı iddialarının mesnetsiz olduğunu, kıdem tazminatı hesap formunda vefat tarihinin esas alınmasının, iş akdinin SGK’ya bildirim tarihi olan 21.09.2014 tarihinde sona erdiği gerçeğini değiştirmediğini, müteveffanın vefat tarihine kadar fiili çalışmasının bulunmadığını, ancak müvekkilinin iyi hiyetli olarak davacılara tüm hak ve alacaklarını fazlası ile ödediğini, hayat sigortası primlerinin çalışanların maaşından kesildiği ve 03.10.2014 tarihli bordroda sigorta priminin kesintisinin yapıldığı iddiasının doğru olmadığını, zira hayat sigortası poliçelerinin müvekkili şirketin çalışanları lehine karşılıksız olarak yaptırdığı ve primini bizzat ödediği bir ayrıcalık olduğunu, 03.10.2014 tarihli bordroda 29,83 TL sigorta priminin bizzat müvekkili şirket tarafından ödendiğinin görüldüğünü, hayat sigortası poliçe bedelinin, risk gerçekleştiği anda diğer davalı sigorta şirketi tarafından ödenecek bir bedel olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; davalı sigorta şirketinin, diğer davalı … şirketinin müteveffanın grup sigortası kapsamından çıkarılması yönündeki talebi ile bağlı olduğu, grup sigortasından çıkarılmış olan müteveffanın ölüm tarihi itibariyle sigortalı sıfatı bulunmadığından, iş sözleşmesi devam etsin ya da etmesin, davalı sigorta şirketinin sigorta poliçesi kapsamında herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı gerekçesi ile davalı sigorta şirketi bakımından davanın reddine, diğer taraftan davacının iş sözleşmesinin 23.10.2014 tarihinde ölüm nedeniyle sona erdiği kabul edilerek iş sözleşmesi devam ederken, TTK’nun 1496/4. maddesi uyarınca gruptan çıkma halinde sağlanan teminatın bireysel olarak devamını isteme hakkı tanınan sigortalıya bu yönde bildirim yapılmadan, grup sigortasından çıkarılan müteveffanın, hayat sigorta poliçesi ilişkisinin sona ermesi nedeniyle ecelen vefat teminatından artık davalı … şirketinin sorumlu olduğu, sigorta uzmanı bilirkişiden alınan rapora göre, davalı … şirketi tarafından sona erdirilen hayat sigortası poliçesinin müteveffanın ölüm tarihi itibariyle devam etmiş olması halinde lehtarların ecelen vefat tazminatına hak kazanacağı gerekçesi ile davalı … şirketi bakımından davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı … Tic. AŞ vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı … Türk AŞ vekili istinaf dilekçesinde; mevsimlik çalışanların çalışma dönemleri sonrasında iş akitlerinin askıda olması kavramının bu dava ile ilgisinin olmadığını, davaya konu 3. kişi yararına sigorta sözleşmesi/poliçesi ile müvekkilini, mevsimlik çalışanların fiili/aktif çalışma süreleri ile sınırlı bir poliçe satın aldığını, Sigorta Özel Şartları 15. maddesine göre işçinin, aktif olarak çalışmasının şart olduğunu, müteveffanın ölüm tarihinde aktif bir çalışması olmadığını, SGK kayıtlarından da görüleceği üzere, yüzlerce mevsimlik işçinin iş sözleşmesinin 21.09.2014 tarihinde mevsim sonu itibariyle kod 19 ile sonlandırılarak durumun SGK’ya bildirildiğini, SGK’ya bildirilen işten ayrılış bildirgesinde çıkışının yapıldığını, böylelikle aktif çalışmanın sona erdiği tarih itibariyle poliçe teminatlarının da hukuken sona erdiğini, yerel mahkemece, sigortaya özel şart konulabilme özgürlüğünün hukuka aykırı olarak kısıtlandığını, bu poliçeden kaynaklanacak talep haklarının, mevsimlik çalışma süresi içinde gerçekleşecek poliçe konusu risklerle sınırlı olarak söz konusu olabileceğini, poliçe geçerlilik süresinden sonra gerçekleşecek risklere dayalı bir talebin “üstelik mahkeme kararıyla bile” hukuken mümkün ve haklı görülemeyeceğini, huzurdaki davada sigorta şirketi yönünden davanın reddine rağmen aynı özel akdin diğer tarafı olan müvekkilinin, satın aldığı poliçe şartları dışında sorumlu tutulamayacağını, iddiaların kabulü anlamına gelmemekle birlikte, sigortada yer alan teminata hak kazanıldığının tespit edilmesi halinde bunun ödemekle yükümlü olanın sigorta şirketi olduğunu, tek yükümlülüğü prim ödemek olan müvekkili bakımından aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddedilmesi gerektiğini, belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya uygun olduğunu ve kararın onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, … numaralı poliçe kapsamında belirlenen ecelen vefat tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkindir. Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 28/03/2016 tarih ve 2015/243 Esas 2016/137 Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine dosyanın Mahkemeye gönderildiği anlaşılmaktadır. MÜHF Ticaret Hukuku ABD Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. … 25/10/2016 tarihli raporunda; uzmanlık alanı sigorta hukuku olduğundan uyuşmazlığın sadece davalı sigorta şirketinin sorumluluğu açısından değerlendirildiğini, diğer davalı şirkete yönelik iddiaların iş hukuku ve sosyal güvenlik hukuku alanına ilişkin olup uzmanlık alanı dışında kaldığından tarafınca değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığını, … no’lu Grup Yıllık Yaşam Sigortası Sertifikasının 01.01.2014-01.01.2015 dönemini kapsadığını, sigortalı …’in 23.10.2014 tarihinde vefat ettiğini, hayat sigortasının rizikosu olan ölüm rizikosunun sigorta sözleşmesi dönemi içinde gerçekleşmiş olmakla birlikte dosyaya mübrez, “Gruptan Sigortalı Çıkış Formu” başlıklı belgeye göre sigortalı …’in, davalı şirketten 21.09.2014 tarihinden ayrıldığının anlaşıldığını, yine dosyaya mübrez “SGK Sigortalı İşten Ayrılış Bildirgesi” başlıklı belgede de işten ayrılma tarihinin 21.09.2014 olarak yer aldığını, bu belgeler uyarınca davacıların murisi …’in 21.09.2014 tarihinde işten çıktığı ve rizikonun meydana geldiği tarih olan 23.10.2014 tarihi itibariyle … no’lu Grup Yıllık Yaşam Sigortası Sertifikası kapsamında sigortalılık sıfatının devam etmediğinin anlaşıldığını, davalı sigorta şirketinin, davalı şirketten gelen talep üzerine müteveffayı poliçe kapsamından çıkarttığını, bu durumda sigortalı sıfatının da sona erdiğini ve poliçe ile sunulan teminatın kapsamı dışında kaldığını, bunun doğal sonucu olarak da davalı sigorta şirketinin poliçe uyarınca davacılara karşı herhangi bir tazmin yükümlülüğünün bulunmadığını bildirmiştir.MÜHF İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku ABD Öğretim Üyesi Prof. Dr. … 21/05/2018 tarihli raporunda; mevsimlik iş sözleşmelerinin 4857 sayılı İş Kanununun 11. maddesindeki hükümlere uygun olarak, belirli süreli olarak yapılabileceği gibi belirsiz süreli olarak da kurulabileceğini, bir mevsim için yapılmış belirli süreli iş sözleşmesinin, mevsimin bitimi ile kendiliğinden sona ereceğini ve bu durumda işçinin, ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, buna karşılık, işçi ile işveren arasında mevsimlik bir işte belirli süreli iş sözleşmesi yapılmış ve izleyen yıllarda da zincirleme mevsimlik iş sözleşmeleriyle çalışılmışsa, değinilen iş sözleşmesinin belirsiz süreli nitelik kazanacağını, mevsime tabi olarak yapılan işlerde, belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışan işçi, mevsimlik çalışmanın sona ermesi nedeniyle işyerinden ayrılmak zorunda kalan, fakat iş sözleşmesi bozulmamış olan işçinin, ertesi mevsim başına kadar işverene hizmet etmek, işverenin de ona ücret ödemek zorunda olmadığını, bir başka anlatımla, işçi ve işverenin iş sözleşmesinden doğan temel borçlarının bir sonraki mevsim başına kadar askıya alındığını, yeni mevsim başında tarafların tekrar sözleşme yapmalarına gerek kalmaksızın işçinin iş görme edimini ifa, işverenin de işçisine iş verme ve ücret ödeme borçlarının yeniden yürürlük kazanacağını, somut olayda müteveffa …’in davalı işyerinde ilk olarak 18.11.2001 tarihinde çalışmaya başladığını ve her yıl bu çalışmasının devam ettiğini, bu şekilde sözleşmenin, belirsiz süreli olma niteliğini kazandığını, buna göre iş sözleşmesinin 21.09.2014 tarihinde sona ermediğini, askıya alındığını, zira SGK işten çıkış bildirgesinde, işten çıkış nedeninin kod-19 yani mevsim bitimi olarak gösterildiğini, bu kodun ise iş akdinin askıya alınması halinde kullanıldığını, işçi tekrar başlatılmayacaksa 4 nolu kodun kullanılacağını, bu durumda müteveffanın iş sözleşmesinin ölüm tarihi olan 23.10.2014 tarihine kadar sona ermediğini, davalı şirket tarafından tanzim edilen kıdem tazminatı hesaplama formunda da işten çıkış tarihi olarak ölüm tarihi olan 23.10.2014 tarihinin esas alındığını ve iş sözleşmesinin sona erme nedeni olarak da vefat açıklamasının yapıldığını, Yargıtayın yerleşik içtihadına göre, işçinin raporlu olduğu süre içinde işveren fesih bildiriminde bulunmuşsa, fesih bildiriminin rapor süresi içinde hukuki sonuç doğurmayacağını, ancak rapor süresinin bitiminde feshin gerçekleşmiş olacağını, dolayısıyla ihbar önellerinin de ancak rapor süresinin bitmesinden sonraki gün işlemeye başlayacağını, somut olayda, müteveffanın Çorlu İlçe Devlet Hastanesinden aldığı işgöremezlik belgesinde 04.09.2014-04.10.2014 tarihleri arasında raporlu olduğunun görülmesi sebebiyle iş sözleşmesinin feshinin, rapor süresinin bittiği tarihte hüküm ifade edeceğini, iş sözleşmesinin rapor süresinin bittiği 04.10.2014 tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan 8 haftalık sürenin sonunda sona erdirilmiş olacağını, somut olayda, işverence yapılmış haklı bir feshin söz konusu olmadığını ve müteveffanın iş sözleşmesinin sona ermesi ile söz konusu yasal düzenlemenin bir ilgisi kurulamadığını, müteveffanın belirsiz süreli iş sözleşmesinin 21.09.2014 tarihinde feshedilmediğini, mevsimlik iş olması nedeniyle askıya alındığını bildirmiştir. Sigorta Aktüerya Hesap Uzmanı bilirkişi … 01/11/2018 tarihli raporunda; TTK’nun 1496. maddesi hükmü uyarınca ve Hayat Sigortaları Genel Şartları ile Grup Yıllık Yaşam Sigortası Özel Şartları dahilinde davalı sigorta şirketi tarafından, sigorta ettiren davalı … Tic. A.Ş. adına tanzim edilen 01.01.2014-01.01.2015 vadeli … no’lu sigorta sözleşmesi kapsamından 23.10.2014 tarihinde vefat eden müteveffa sigortalı …’in iş akdinin 21.09.2014 tarihinde sonlandırılmış olması sebebiyle çıktığını, bu nedenle kendisinin sigortalı sıfatının 21.09.2014 tarihinde sona erdiğini ve … no’ lu Yıllık Grup Yaşam Sigortası Sertifikası ile sunulan teminatların kapsamı dışında kaldığını, bu itibarla davalı … A.Ş.’nin … no’lu Yıllık Grup Yaşam Sigortası Sertifikası uyarınca davacıya (lehtar) karşı herhangi bir tazminat yükümlülüğünün bulunmadığını, 24.05.2018 havale tarihli bilirkişi Prof. Dr. … tarafından hazırlanan raporda, müteveffa …’in davalı işyerinde ilk olarak 18.11.2001 tarihinde çalışmaya başladığı, her yıl yenilenen sözleşmelerle mevsimlik işçi olarak çalıştığı, ilk olarak belirli süreli iş sözleşmesi yapıldığı, izleyen yıllarda da zincirleme mevsimlik iş sözleşmeleriyle çalıştığı, bu durumda İş Kanunun 11/son fıkrası hükmü uyarınca müteveffanın ölüm tarihinde artık sözleşmesinin belirsiz süreli olma niteliği kazandığı, SGK tarafından tanzim edilen işten çıkış bildirgesinde işten ayrılış kodunun 19 (Mevsim Bitimi) olarak gösterildiği, yani müteveffanın iş sözleşmesinin 21.09.2014 tarihinde sona ermediği, askıya alındığı, devam etmekte olduğunun belirtildiği, başka bir deyişle müteveffanın iş akdinin 23.10.2014 ölüm tarihine kadar devam ettiğinin tespit edildiğini, Mahkemece müteveffanın iş akdi sonlanmadan önce sigorta şirketine hatalı bildirimde bulunulduğu ve/veya müteveffanın ölüm tarihine kadar davalı işyerinde çalışıyor olduğunun kabulü durumunda, davacı tarafın davaya konu ölüm tazminatı olan (davaya konu grup hayat sigorta poliçesinde belirtilen ecel ile vefat teminatı) 97.339,73 TL tazminat tutarını davalı işveren … Tic. A.Ş.’den talep edebileceğini, ölüm tarihi itibarıyla yasal faiz işletilebileceğini belirtmiştir.Uyuşmazlık davaya konu poliçe uyarınca kararlaştırılan ecelen vefat tazminatının davalı … Tic. A.Ş.’den talep edilip edilemeyeceği, davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Dosya kapsamında bulunan Grup Yıllık Yaşam Sigorta Sertifikası ile davalı … Tic. Türk AŞ’nin, davalı … A.Ş.’den çalışanları için hayat sigortası teminatı satın aldığı, akdedilen sözleşmeye göre düzenlenen … numaralı poliçe uyarınca sigortalının davalı … Türk AŞ çalışanı olan … ve lehdarın ise sigortalının kanuni varisleri olduğu, ecelen vefat teminatının 97.339,73 TL olarak belirlendiği, poliçenin 01.01.2014-01.01.2015 dönemi için düzenlendiği, sözleşmenin taraflarının, sigorta ettiren olarak prim borcunu ödeyen davalı … Türk AŞ, sigortacı olarak davalı … A.Ş. ve prim ödemeksizin sigortalı olarak davacıların murisi …’in olduğu, gruptan sigortalı çıkışı talep formuna göre, işten çıkış tarihleri 14/09/2014-01/10/2014 aralığında olan davacıların murisi …’in de içlerinde bulunduğu birden çok kişinin davalı şirket tarafından davalı sigorta şirketine bildirildiği, müteveffanın işten çıkış tarihi olarak 21/09/2014 tarihinin gösterildiği, müteveffanın 23/10/2014 tarihinde öldüğünden bahisle mirasçıları tarafından tazminatın ödenmesi için yapılan başvuruya davalı sigorta şirketince, sigorta poliçesinin geçerliliğinin sigortalının aktif olarak çalışmasına bağlı olduğu, …’in 21.09.2014 tarihinde davalı şirketten ayrıldığı ve poliçe kapsamından çıkarıldığı, sigortalının vefatının, poliçe kapsamından çıkarıldıktan sonra gerçekleşmiş olması sebebiyle yaşam kaybı tazminatının ödenmeyeceğinden bahisle cevap verildiği, kıdem tazminatı hesap formu başlıklı 18/11/2014 tarihli belgede müteveffanın işten ayrılış sebebinin vefat; işten ayrılış tarihinin ise 23/10/2014 olarak belirtildiği, 58.966,07 TL kıdem tazminatı hesaplandığı, belgenin davacı … tarafından imzalandığı, SGK işe giriş bildirgesinde işe başlama tarihinin 16/12/2013 ve işten ayrılış tarihinin 21/09/2014 olarak belirtildiği, işten ayrılış kodunun ise kod-19 yani mevsim bitimi olarak gösterildiği (iş akdinin askıya alınması halinde kullanılır. Tekrar başlatılmayacaksa “4” nolu kod kullanılır) anlaşılmıştır. Grup Yıllık Yaşam Sigorta Sertifikasının ilk sayfasında, gerçekleşme şekline bağlı olarak poliçedeki teminatlardan sadece birinin karşılanacağı, çalışanın ilgili firmadan ayrılması halinde, sigortalı kişinin teminat kapsamı dışında kalacağı; sözleşme süresi içinde gruptan ayrılma halinde grup sigortası ile sağlanan teminatın, sigortalı veya lehtar tarafından bireysel olarak devam ettirilemeyeceği belirtilmiş olup özel şartlar bölümünde ise, 5. maddede, sigorta teminatının sona erme halleri düzenlenmiş olup bu hallerin sigortalının işten-üyelikten ayrılması (sözleşme süresi içinde gruptan ayrılma halinde işbu grup sigortası ile sağlanan teminatlar, sigortalı veya lehtar tarafından bireysel olarak devam ettirilemez), prim ödemelerindeki aksaklıklar nedeniyle poliçenin iptal edilmesi, sigorta ettiren şirket tarafından sigortalının, sigortasının iptal edildiğinin yazılı olarak bildirilmesi, sigortalının vefatı, sigorta süresinin sona ermesi olarak sayıldığı, 10. maddede, sigorta süresinin 1 yıl olduğu ve sözleşmenin, poliçe üzerinde belirtilen başlangıç ve bitiş tarihleri arasında geçerli olduğu, 15. maddede, aktif çalışma hali düzenlenmiş olup buna göre Grup Yıllık Yaşam Sigortasının başlangıç tarihinde veya poliçenin başlangıç ve bitiş tarihleri arasında herhangi bir anda ilk defa sigorta kapsamına dahil edilecek sigortalıların talep tarihi itibari ile ve her halükarda sigortalıya ait teminatların başlangıç tarihinde, sigorta ettiren şirkette aktif olarak çalışıyor olmasının şart olduğu, aksi halde sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğünün doğmayacağı belirtilerek devamında aktif çalışmanın, sigortalı adayı personelin yaptığı işin gereği olarak işvereni tarafından belirlenmiş olan standart çalışmayı tam olarak yerine getirebilir ve teklifin kabul edildiği tarih itibariyle fiili olarak çalışıyor olması olarak tanımlandığı, poliçenin son sayfasında sigorta ettiren şirketin, çalışanlarının, talep tarihi itibari ile ve her halükarda sigortalıya ait teminatların başlangıç tarihinde aktif çalışma şartını yerine getirdiği ile ilgili ilave beyan verdiği anlaşılmıştır.Sigorta sözleşmesi 6102 sayılı TTK’nun 1401. maddesinde, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Tüm sigorta sözleşmelerinin gerçekleştirilmesinin ana amacı, kişinin can veya mal varlığına gelebilecek tehlikelere yani rizikolara karşı güvence sağlayabilmektir. Somut uyuşmazlığa konu sigorta poliçesi 6102 sayılı TTK’nun 1496. maddesinde düzenlenen grup sigortası kapsamında değerlendirilmelidir. Maddeye göre, en az on kişiden oluşan, sigorta ettiren tarafından, belirli kıstaslara göre kimlerden oluştuğunun belirlenebilmesi imkânı bulunan bir gruba dâhil kişiler lehine, tek bir sözleşme ile sigorta yapılabileceği, sözleşmenin devamı sırasında gruba dâhil herkesin sigortadan, grup sigortası sözleşmesi sonuna kadar yararlanacağı, sözleşmenin yapılmasından sonra grubun on kişinin altına düşmesinin sözleşmenin geçerliliğini etkilemeyeceği düzenleme altına alınmıştır.Somut olayda, davacı taraf, sigorta ettiren davalı … Tic. Türk AŞ’nin, sigortalının kayıtlarını hileli bir şekilde gerçeğe aykırı bildirerek yükümlülüklerini yerine getirmediğinden müvekkili lehtarların hak kaybına neden olduğunu iddia etmiştir. Rizikonun meydana gelmesi halinde oluşan zararın tahsili sigorta şirketinden talep edilebilecek olup bu durumda iddianın ileri sürülüş biçimine göre davacının, adı geçen davalı yönünden haksız fiil hükümlerine dayandığını kabul etmek gerekir. Haksız fiil, kusurlu ve hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar verilmesidir (TBK.m.49). Bu durumda zarara uğrayan, haksız fiil sebebiyle uğradığı zararın tazminini haksız fiil sorumlusundan talep edebilir. Müteveffa …’in ilk olarak 23/09/1996 tarihinde mevsimlik belirli süreli iş sözleşmesi ile işe başladığı ve her yıl bu çalışmasının devam ettiği işyeri özlük dosyası ve SGK hizmet dökümünden anlaşılmış olup belirli süreli sözleşme, her yıl zincirleme şekilde yapılması sebebiyle artık belirsiz süreli hale gelmiştir (4857 sayılı İş Kanunu m.11/2). Müteveffanın ilk işe girdiği tarihten en son işten ayrıldığı tarihe kadar her yıl işe giriş ve çıkışlarının yapıldığı, işten ayrılış bildirgelerinde ise kodun “19” yani mevsim bitimi olarak bildirildiği, işten çıkış tarihleri 14/09/2014-01/10/2014 aralığında olan davacıların murisi …’in de içlerinde bulunduğu birden çok kişinin davalı şirket tarafından davalı sigorta şirketine bildirildiği, en son maaş ödemesinin Eylül 2014 tarihine ilişkin olduğu hususları nazara alındığında iş akdinin 21/09/2014 tarihi itibariyle askıya alındığı fakat sona ermediği, davalı işveren şirket tarafından SGK’ya işten ayrılış bildirgesi verilmesinin iş akdinin feshi anlamını taşımadığı, dolayısıyla bir fesih halinden söz edilemeyeceği, bu yöne ilişkin Mahkemenin tespitinin de yerinde olmadığı, somut olayda açık ve belirgin biçimde yapılan bir fesih bildiriminin de bulunmadığı, askı süresinin bitiminde veya mevsim başlangıcında işçinin işe çağrılmamasının ancak davalı işverenin feshi olarak değerlendirileceği (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 18.4.2006 tarih ve 2006/4823 Esas 2006/10605 Karar sayılı ilamı) anlaşılmakla iş sözleşmesinin 23/10/2014 tarihinde ölüm nedeniyle sona erdiğine yönelik Mahkemenin kabulü isabetli değildir. Öte yandan iş sözleşmesine konu iş mevsimlik iş niteliğinde olup Grup Yıllık Yaşam Sigorta Sertifikasının 5. maddesinde sigortalı personelin, sigorta ettiren şirkette aktif olarak çalışıyor olmasının şart olduğu, aksi halde sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğünün doğmayacağı belirtildiği dikkate alındığında davalı işveren şirket tarafından belirtilen tarihte mevsimlik işin bittiğinden bahisle davacıların murisinin işten ayrılışının SGK’ya ve poliçe kapsamından çıkarılması için davalı sigorta şirketine bildirilmemiş olsaydı dahi davalı işveren şirketin sorumluluğunun doğmayacağı poliçede yer alan aktif çalışma şartının gereğidir. Bu noktadan hareketle sigorta sözleşmesinin geçerli olduğu dönem bitmeden mevsimlik işin bitmesi halinde anılan madde uyarınca aktif olarak çalışma şartı sağlanamayacağından Mahkemenin, iş sözleşmesi devam ettiği sürece, sigorta poliçesinin geçerli olduğu dönem bitmeden işçinin grup sigortasından çıkarılamayacağına yönelik kabulünün de yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.6102 sayılı TTK’nun 1496/4 maddesi “Sözleşme süresi içinde gruptan ayrılma hâlinde grup sigortası ile sağlanan teminat, aksi kararlaştırılmamışsa, sigorta ettiren, sigortalı veya lehtar tarafından bireysel olarak devam ettirilebilir. Sigortalı veya lehtarın sözleşmeye bireysel olarak devam etmesi ancak sigorta ettiren sıfatıyla olur. Bu kişiler geçmiş günlere ait kendilerine düşen prim borçlarından, önceki sigorta ettirenle birlikte sorumludur.” hükmünü içermektedir. Mahkemece, bu madde uyarınca gruptan çıkma halinde sağlanan teminatın bireysel olarak devamını isteme hakkı tanınan sigortalıya bu yönde bildirim yapılmadan, grup sigortasından çıkarılan müteveffanın, hayat sigorta poliçesi ilişkisinin sona ermesi nedeniyle ecelen vefat teminatından davalı … AŞ’nin sorumlu olduğu kabulü de yerinde değildir. Şöyle ki söz konusu maddede, grup sigortası ile sağlanan teminatın, aksi kararlaştırılmamışsa, sigorta ettiren, sigortalı veya lehtar tarafından bireysel olarak devam ettirilebileceği düzenlenmiş olup hem Grup Yıllık Yaşam Sigorta Sertifikasının ilk sayfasında hem de özel şartlar bölümünde, sözleşme süresi içinde gruptan ayrılma halinde grup sigortası ile sağlanan teminatın, sigortalı veya lehtar tarafından bireysel olarak devam ettirilemeyeceği belirtilerek anılan maddenin uygulanması bakımından aksinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle, davalı … Türk AŞ’nin, haksız fiil hükümleri kapsamında kusurlu ve hukuka aykırı bir eylemle verdiği bir zararın bulunduğundan söz edilemeyeceğinden ilk derece mahkemesince yazılı olduğu şekilde davalı … Tic. Türk AŞ’nin yönünden davanın kabulüne dair karar verilmesi doğru olmadığı anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından HMK’nun 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin yapmış olduğu istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenler ile KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/902 Esas, 2019/223 Karar ve 28/02/2019 tarihli kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden esas hakkında HÜKÜM TESİSİNE, 2-a)Davanın REDDİNE, b)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.662,32 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.581,62 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE, c)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince davalı … Türk AŞ kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Tic. Türk AŞ’ne VERİLMESİNE, d)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince davalı … A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Emeklilik A.Ş.’ne VERİLMESİNE, e)Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, f)Davalı … Türk AŞ tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, g)Davalı … Emeklilik A.Ş. tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile adı geçen davalıya VERİLMESİNE,
İstinaf Başvurusu Yönünden; 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 6.649,28 TL harçtan davalı … Türk AŞ tarafından peşin olarak yatırılan 1.662,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.986,97 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Davalı … Türk AŞ tarafından yapılan 59,50 TL istinaf yargılama gideri ile peşin olarak yatırılan 1.783,61 TL istinaf harçları olmak üzere toplam 1.843,11 TL’nin davacıdan alınarak adı geçen davalıya VERİLMESİNE,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,6-6100 sayılı HMK’nın 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra artan kısmın yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/2 bendi ile aynı yasanın 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.24/11/2022