Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2066 E. 2022/1460 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2066 Esas
KARAR NO: 2022/1460
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 20/02/2019
NUMARASI: 2015/73 Esas, 2019/132 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Kooperatif Yönetim Ve Denetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Genel Kurul ile gelen yeni yönetim ve denetçi tarafından SGK dosyaları incelenirken davalıların kooperatifin idari işlerini usul ve yasa hükümlerine uygun tutmamakla kooperatifin idari para cezası ile muhatap olmasına neden olduklarını, bu cezalara karşı itiraz etmeyerek idari para cezalarının kesinleşmesine ve kooperatifin zarar görmesine neden olduklarını, bu nedenle davalıların eski kooperatif yöneticileri olarak bu zarardan sorumluluklarının bulunduğunu, bu nedenlerle hangi miktarda yapılandırma olacağı belli olduktan sonra yapılandırma ile çıkacak miktardaki kısmi talep etme hakkı saklı tutularak şimdilik 10.000,00 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar …, … ve … vekili cevap dilekçesinde; davacının, genel kuruldan davanın açılması yönünden yetki almadığından ve bu sebeple dava açma ehliyeti olmadığından davanın reddi gerektiğini, görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğunu, davaya konu cezanın, müvekkillerinin yöneticilik yaptığı dönemde olmadığını, bu cezaların yeni yönetim kurulunun görevde bulunduğu dönemde tebliğ edildiğini, yeni yönetim kurulunun da davaya konu cezaya karşı gerekli yasal işlemleri yapmayı ihlal ettiğini, müvekkillerinin görev yaptıkları dönemler için ibra edildiğinden haklarında sorumluluk davası açılamayacağını, SGK tarafından idari para cezası kesilmesinin, … ve … ile ilgili işlem ve bildirimlerin yapılmamasına dayandığını, adı geçen kişilerin sigortalı işçi olarak çalışmadığını, kendilerinden hizmet alımı suretiyle çalışıp ödeme yapıldığını, bu hususun genel kurullara sunulan tahmini bütçelerde ve bilançolardan açıkça görüldüğünü, yeni yönetim kurulu üyeleri tarafından bu hususun açıklanması suretiyle cezalara itiraz edilebilecekken görev ve sorumluluğun ihmal edilerek kooperatifin zararına sebebiyet verdiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … cevap dilekçesinde; 2012 Temmuz’da göreve başladığını, konu hakkında 2012 Eylül’de bilgi sahibi olduğunu, … ve …’un sigorta bildirgelerinde adlarının olmadığını gördüğünü, konuyu sorduğu …’nın kooperatifin zarar etmemesi için böyle yapıldığını söylediğini, bu hususu yönetim ve danışma kuruluna ilettiğini, kurulda yer alan kişilerin de yapılan uygulamanın yanlış olduğu görüşünü bildirdiklerini, daha sonra bu duruma sebebiyet veren …’nın görevine son verilerek …’un da SGK girişinin yapıldığını, kendisinin göreve gelmesinden önce devam eden bu uygulamanın kendi tespiti ile düzeltilerek yasal sürece geçildiğini, herhangi bir hatası olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:İlk derece mahkemesince; dosya kapsamı ile delil durumuna uygun ve denetime elverişli olduğu belirtilerek raporların hükme esas alındığı, ancak ek raporlarda tahakkuk ettirilen prim borcuna ilişkin tutar her bir davalı yönünden ayrı ayrı olacak şekilde toplam tutardan tenzil edilmek suretiyle davalıların tazminat sorumluluğuna hükmedildiği, bu yönden bilirkişi raporundaki tespite iştirak edilmediği, işçilere ilişkin prim borcunun her halükarda kooperatifin sorumluluğunda olduğu , bir zarar kalemi olarak davalılardan tahsil edilemeyeceği gerekçesiyle davalı … yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile, belirlenen 81.959,21 TL zararın davalı … 81.959,21 TL’sinden, davalı … 66.522,96 TL’sinden, davalı … 66.522,96 TL’sinden ve davalı … 34.159,11 TL’sinden sorumlu olmak üzere bu davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile davacı kooperatife ödenmesine, aşan istemin reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:İlk derece mahkemesi kararı davalılar …, … ve … vekili tarafından yasal süresinde istinaf edilmiştir.Davalılar …, … ve … vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu ödemelerin bilanço ve mizanlarda gösterilip gösterilmediği konusunun incelenmediğini, mahkemece kooperatif genel kurullarına sunulan bilanço ve mizanların davacılardan veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğünden taleplerine rağmen celbedilmeyerek savunma haklarının kısıtlandığını, 17 Mayıs 2016 tarihli bilirkişi raporunda kooperatif hukukçusu … tarafından bu hususun raporunda belirtildiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalı … hakkındaki davadan feragat edilmesi sebebiyle TBK’nun 166. maddesi gereğince davalı …’ın sorumlu olduğu döneme ilişkin tutarın müvekkillerine yüklenen tazminat tutarından düşürülmesi gerektiğini, bu nedenle ilk derece Mahkemesinin TBK’nun 166/2 maddesi uyarınca diğer müvekkillerinin bu feragatten yararlanamayacaklarına yönelik değerlendirmesinin hatalı olduğunu, davacı kooperatif yönetimi tarafından yapılandırılmaya gidilmediğini ve süresi içerisinde de iptal davası açılmadığını, bu nedenle ceza miktarının bilinçli olarak arttırıldığını, davaya konu cezaların ortaya çıkmasında müvekkillerinin sorumluluğunun olmadığını, müvekkillerinin kusurları yönünden hiçbir inceleme yapılmadan yalnızca görev sürelerinin tespiti ile ceza miktarının tamamından müvekkillerinin sorumlu tutulmalarının hatalı olduğunu, tanık deliline de dayanılmış ise de maddi vakalara ilişkin tanıklarının dinlenilmeden karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, kooperatif eski yönetim kurulu üyelerinin kooperatife vermiş olduğu iddia olunan zararın tahsili istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/221 Esas 2014/366 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın Mahkemeye gönderildiği anlaşılmıştır.Öncelikle esasa yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesine geçmeden dosya kapsamında davanın dinlenebilmesi şartları ile usuli eksikliklerin bulunup bulunmadığının tespiti yönünden değerlendirme yapmak gerekmiştir.Kooperatifin eski yönetim kurulu üyeleri hakkında açılan bir sorumluluk davasının görülebilmesi için 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 98. maddesi yollaması ile sorumluluk doğuran eylem sebebiyle zararın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 341. maddesi veya 6102 sayılı TTK’nun 553. ve 555/1 maddesi hükmüne göre değerlendirme yapmak gerekir. Somut olayda, Maltepe Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından kesilen 2010/01-2012/12 dönemleri arası sigortalı … ve …’nın aylık prim hizmet belgelerinin verilmemesi nedeniyle 59.899,00 TL, 2012/12 dönemine kayıt ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle 11.286,00 TL ve 2012/12 dönemine ait sigortalı …’nın (4/B sigortalığı) işten ayrılış bildirgesinin verilmemesi nedeniyle 940,00 TL idari para cezaları sebebiyle kooperatifin zarara uğratıldığı iddia edilmiş olup zararı doğuran eylemler hem eski 6762 sayılı TTK hem de 6102 sayılı TTK yürürlükte iken gerçekleşmiş olduğundan her iki kanunun ilgili hükümleri dikkate alınarak kooperatifin eski yönetim kurulu üyeleri hakkında açılan işbu davanın dinlenebilmesi şartlarının değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda, dava, davanın açıldığı tarihte kooperatif denetçileri olan … ve … tarafından birlikte açılmamış olup sadece … tarafından açılmıştır. Yine Av. …’ye vekalet verilen tarihte kooperatif denetçileri … ve … olmasına rağmen vekalet sadece … tarafından verildiği gibi, ayrıca vekaletname genel nitelikte olup adı geçen denetçinin bu vekâletnameyi “denetçi sıfatıyla” verdiğine dair bir açıklık içermemektedir. Öte yandan 24/05/2015 tarihli genel kurul toplantı tutanağından anlaşılacağı üzere denetim kurulu asıl üyelerinin … ve … olmasına rağmen davalı … yönünden davadan feragata ilişkin sunulan dilekçenin sadece … tarafından verildiği görülmüştür. Bu durumda davanın dinlenebilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 98. maddesi yollaması ile sorumluluk doğuran eylem sebebiyle zararın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 341. maddesi veya 6102 sayılı TTK’nun 553. ve 555/1 maddesi hükümlerine göre değerlendirilerek ayrıca kooperatif anasözleşmesinde söz konusu davanın açılabilmesi bakımından bir hüküm bulunup bulunmadığı da araştırılarak bu hususlar açıklığa kavuşturulduktan sonra dosya kapsamında bulunan belgelere konu işlemlerin bu anlamda sıhhati de denetlenerek varılacak sonuç çerçevesinde yargılamaya devam olunması gerekir. Ayrıca davalı …’ün Ankara 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 29/04/2015 tarih ve 2015/269 Esas 2015/374 Karar sayılı kararı ile hapis hali sona erinceye kadar kısıtlanarak babası …’ün velayeti altına konulmasına karar verilmesine rağmen adı geçen davalı tarafından Ankara … Noterliğinin 03/11/2004 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile Av. …’ya verilen vekaletnamenin, hem eski tarihli olması hem de vasi tarafından kısıtlı adına verilmemesi sebebiyle usul ve yasaya uygun olup olmadığı dikkate alınmaksızın karar verilmesi doğru değildir. Bu nedenle yasal düzenlemeler dikkate alınarak bu hususun da açıklığa kavuşturulması ve eksiklik varsa giderilmesi gerekir. Tespit edilen bu usuli eksiklikler dışında Mahkemenin kabulüne yönelik aşağıdaki şekilde değerlendirme yapmak gerekmiştir.Uyuşmazlık, davacı kooperatifin eski yöneticileri olan davalıların kendi döneminde, kanundan ve ana sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal edip etmediği, bundan dolayı bir zarar doğup doğmadığı ve davalı kooperatifin eski yöneticilerinin kusurlu olup olmadığı ile zarar miktarının ne olduğu hususlarına ilişkindir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 59/3. maddesinde; “Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur” hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3. fıkrada ise, “Yönetim kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar” hükmüne yer verilmiş olup davalı kooperatif yöneticilerinin sorumlu tutulması için kusurlu olmaları şarttır. Aynı zamanda davalıların kusurlu olup olmadığı ile ne şekilde kusurlarının olduğunun da Mahkemece doğru şekilde tespit edilmesi gerekir.Dosya kapsamından, 17/06/2012 tarihli ve 30/06/2013 tarihli genel kurul toplantı tutanaklarının 4 no’lu gündem maddesi ile denetim kurulu üyelerinin oy çokluğuyla ibra edildiği sabit olup istinaf başvurusunda bulunan davalıların hem yargılama hem de istinaf sürecinde bu savunmayı öne sürerek sorumluluklarının bulunmadığını beyan ettikleri görülmektedir. Kooperatif bilirkişisi … tarafından sunulan 17/05/2016 tarihli raporda, somut olayda kooperatifte ortak olarak gözüken …’a ve …’ya ödenen paraların bilançolarda gözükmesi ve kooperatif defter ve kayıtlarının bu hususu teyit etmesi halinde bahsi geçen bu iki kişiye tediye fişi mukabili iş yaptırılıp para ödendiği ve ödenen paraların makbuzlarının düzenlenerek stopajlarının yatırıldığı hususunu genel kurulun bildiği ve bu hususu onayladığı, sonuçta da yönetim kurulunun ibra etmiş olduğu sonucuna ulaşılması durumunda kooperatifin alacak ve tazminat taleplerinin yerinde olmayacağını, bu hususun belirlenebilmesi için davalıların yönetim kurulu üyeliği yaptığı döneme ait genel kurula sunulan bilanço ve mizanlar ile defter kayıtlarının incelenmesi ve buna göre verilen ibranın şümulünün bir mali müşavir tarafından belirlenmesi gerektiğini, sonuç olarak davacı kooperatife SGK borçları dolayısı ile tahakkuk ettirilen idari para cezalarından eski yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olup olmayacağı hususunun yapılmış olan ibra kapsamına göre belirlenebileceğini bildirmiştir. İbra, yönetim kurulu üyelerinin şirkete veya kooperatife karşı sorumluluğunu ortadan kaldıran menfi bir borç ikrarıdır. İbra genel kurulda görüşülen ve genel kurul gündeminde bulunan hususlar hakkında kesin bir aklanma sonucunu doğurur ve genel kurulca yapılan bir ibra sonraki genel kurullarca kaldırılamaz. Somut olayda Mali Müşavir … tarafından sunulan 03/03/2017 ve 09/03/2018 tarihli raporda bu yönden bir değerlendirme yapılmamış olup 19/10/2018 tarihli raporda, yapılan genel kurul toplantılarında davaya konu SGK cezalarına ilişkin açıklayıcı bilgi verildiğinin tutanaklardan görülmediği, Mahkeme kaleminde ibraz olunan dosyalar içinde bilançoların bulunmadığı, bu nedenle bilançolarda bu cezalara ilişkin bilgi olup olmadığının tespitinin yapılamadığı, ancak 30/06/2013 tarihinde yapılan 2012 yılı olağan genel kurul toplantısında SGK borçlarının 2012 yılında neden arttığına ilişkin sorunun sorulduğu yönünde tespitler yapılmış ise de davalı tarafın itirazlarının karşılandığı ve ibra ile ilgili hususun açıklığa kavuştuğundan bahsedilemez. Ayrıca Mahkemenin gerekçeli kararında bu husus tartışılıp değerlendirilmemiştir. Oysa ki bu husus açıklığa kavuşturulmadan ve buna yönelik itirazlar giderilmeden karar verilmesi mümkün değildir. Şöyle ki, ibra, kooperatifin gerçek durumunu yansıtması gerekir. Bilanço ve gelir gider tablosu tüm ayrıntıları ile açıklanıp irdelenmişse, genel kurulca verilen ibra kararı, gerçek anlamda borçtan kurtarma ve aklama niteliğini taşır. Belirtildiği üzere ibra, yönetim kurulu üyelerinin şirkete veya kooperatife karşı sorumluluğunu ortadan kaldıran menfi bir borç ikrarıdır. O halde davalı yönetim kurulu üyelerinin, hukuken geçerli bir şekilde ibra edilip edilmediği ve ibra sebebiyle yönetim kurulu üyelerinin sorumluluktan kurtulup kurtulmadıklarının araştırılması, bu hususta bilanço, gelir-gider cetvelleri, mizanlar, karar defteri de dahil tüm kooperatif kayıt, defter ve belgeleri ile genel kurul ve yönetim kurulu kararları (dosya kapsamında bulunmayan belgelerin gerekirse tarafların beyanına başvurularak getirtilmesi), Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ya da Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünde belirlenen döneme ilişkin bulunan kooperatife ait tüm kayıtlar ile tarafların gösterdiği diğer deliller de celbedilmek suretiyle incelenerek ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davalıların ibra edildikleri savunması üzerinde yeterince durulmadan ve bu husus tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulmadan karar verilmesi doğru olmamıştır.Somut olayda, Maltepe Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından, denetim raporuna istinaden 2012/12 dönemine kayıt ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle 11.286,00 TL, 2010/01-2012/12 dönemleri arası sigortalı … ve …’nın aylık prim hizmet belgelerinin verilmemesi nedeniyle 59.899,00 TL, 2012/12 dönemine ait sigortalı …’nın (4/B sigortalığı) işten ayrılış bildirgesinin verilmemesi nedeniyle 940,00 TL, 2014/02 dönemine ait aylık prim hizmet belgesinin süresinde verilmeyerek ek-aylık prim hizmet belgesi olarak verilmesi nedeniyle 133,00 TL idari para cezası uygulanması sebebiyle kooperatifin zarara uğratıldığından bahisle davalı eski yöneticiler aleyhinde işbu dava açılmıştır. “…Mahkemece davalıların SGK primlerini ve emlak vergisini zamanında yatırmadıkları gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak davalıların talep edilen bu bedellerle ilgili sorumluluğu olup olmadığı alınan bilirkişi raporları ile yeterince açıklanamamıştır. Bu itibarla bu tarihte kooperatif kasasında parayı ödeyebilecek miktarda para olup olmadığı öncelikle belirlenmeli, para bulunması halinde ödememe nedenleri araştırılmalı, haklı nedene dayanmıyorsa kooperatifin uğradığı zarar miktarı tespit edilerek hüküm altına alınmalıdır. O halde mahkemece kooperatifin tüm defter kayıt ve belgeleri ile varsa hesabı bulunduğu tüm bankalardan gerekli belgeler istenmeli ve borçların tahakkuk ettiği sırada kooperatif banka hesaplarında veya kasasında borca yetecek kadar bir paranın bulunup bulunmadığının araştırılması ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmek gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…” (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/6431 Esas 2019/4637 Karar sayılı ilamı).Yukarıda açıklandığı üzere davalı kooperatif yöneticilerinin sorumlu tutulması için kusurlu olmaları gerekir ise de Mahkemece davalıların kusurlu olup olmadığı ile ne şekilde kusurlarının olduğu gerekçede tartışılıp değerlendirilmeden yazılı olduğu şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde davalıların sorumluluğu açısından kusurun tespiti önem taşıdığından Mahkemece, idari para cezalarına konu borçların doğduğu tarihte kooperatif kasasında parayı ödeyebilecek miktarda para olup olmadığı ile para bulunması halinde ödememe nedenleri araştırılmalı, haklı nedene dayanmıyorsa kooperatifin uğradığı zarar miktarı tespit edilerek hüküm altına alınmalıdır. Bunun için de kooperatifin tüm defter kayıt ve belgeleri ile varsa hesabı bulunduğu tüm bankalardan gerekli belgeler istenerek borçların tahakkuk ettiği sırada kooperatif banka hesaplarında veya kasasında borca yetecek kadar bir paranın bulunup bulunmadığının araştırılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ve bu hususta yeterli açıklık içermeyen bilirkişi raporu ile yetinilerek karar verilmesi isabetli olmamıştır.O halde Mahkemece somut uyuşmazlıkta, öncelikle belirtilen usuli eksikler giderilerek, akabinde kabule göre ise açıklandığı üzere araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun, hükmün kaldırılma sebebine göre esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/73 Esas, 2019/132 Karar 20/02/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcından davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalı …’ndan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcından davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalı …’den tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,6-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcının davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 1.399,66 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.318,96 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı …’e İADESİNE,7-Tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate ALINMASINA,8-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/11/2022