Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2064 E. 2022/1626 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2064 Esas
KARAR NO: 2022/1626
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/10/2018
NUMARASI: 2015/1131 Esas, 2018/1046 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/12//2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında düzenlenen 31/07/2013 tarihli sözleşme ile müvekkili şirketin, davalı …AŞ’nin satışını yaptığı ürünlerin satış noktalarında tüketiciler ve dağıtıcılar nezdinde tanzim, teşhir ve tanıtım faaliyetlerini yerine getirme işini üstlendiğini, sözleşme ile üstlenilen işin ifasında kullanılmak üzere, davalının muvafakati ile mobil telefon ve cihaz hizmeti alındığını ve ayrıca 31 adet araç kiralandığını, davalının onayı ile araç kiralama şirketleri ile 3 yıllık araç kiralama sözleşmesi yapılarak hizmet bedelinde önemli indirim sağlandığını, davalının 02/07/2015 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi 31/07/2015 tarihinde feshedeceğini ihtar ettiğini, ihtarnamede …’den alınan hat ve cihaza ilişkin cayma bedelinin ödenmesinin, ayrıca 21 adet aracın da davalıya ya da davalının belirleyeceği üçüncü bir şirkete devredilmesinin kabul edildiğini, mobil hat ve cihazlar için ödenen cayma bedeli faturalarının davalı tarafından ödendiğini, müvekkilinin 31 adet araç için kiralama sözleşmesi yapmasına rağmen 10 adet araç ile ilgili talepte bulunmadan kendi işlerinde değerlendirdiğini, ancak davalının kalan 21 adet araç ile ilgili ihtarnamesinde kabul ettiği gibi araçların devredilmesi hususunda hiçbir işlem yapmadığını, bunun üzerine 02/09/2015 tarihli ihtarname ile, aracın devrine dair daha önceki ihtarnamelerinde beyan ettikleri gibi işlem yapmaları, aksi halde cari araç kiralama bedellerinin ödenmesini ve müvekkili şirketin araç kiralama sözleşmelerini feshederek ödeyeceği cezai şart ve cayma bedellerinin davalıya yansıtılacağını ihtar ettiklerini, ancak ihtara rağmen davalının herhangi bir girişimde bulunmadığını, müvekkili şirketin iyi niyetli davranarak 8 adet aracı başka işlerinde kullandığını ve davacının ödemesi gereken zararı azaltmaya çalıştığını, kalan 13 adet araç ile ilgili kira sözleşmesini feshederek ilgili şirketlere toplam 210.696,88 TL cezai şart ödediğini, ayrıca davalının kira sözleşmesini devralmadığı 2015 Ağustos ve Eylül aylarında kira bedeli olarak 53.992,61 TL ödediklerini belirterek müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı toplam 264.689,50 TL’nin dava tarihinden işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı taraf süresinde davaya cevap vermemiş, 08/01/2016 tarihli dilekçesinde; davacı şirketin sözleşmede yükümlendiği faaliyetlerini yerine getirmek için çalışanlarına telefon hattı ve cihaz temin ettiğini ve araç kiraladığını, bu giderlerin sözleşmede yer almamasına rağmen müvekkiline fatura edildiğini, davacıya yardımcı olmak için iyiniyetli olarak 21 adet aracın kira sözleşmelerinin devralınabileceklerini beyan etmişlerse de, araç kiralama şirketlerinin araçların devrini kabul etmediklerini, davalıya gönderdikleri ihtarnamede herhangi bir ikrar ya da taahhüt bulunmadığını, araçların devri için görüşmeler yaptıkları sırada davacı şirketin araç üzerindeki giydirmeleri söktüğünü ve tüm araçların başka şirketlere devri hususunda görüşmeler yapıldığını, bu nedenle davacı ile anlaşma imkanlarının kalmadığını, davacının yazılı sözleşme bulunmamasına ve aralarındaki sözleşmenin 31/07/2015 tarihinde sona ermesine rağmen cayma bedelinin nasılsa müvekkili tarafından ödeneceği mantığıyla hareket ettiğini, hat ve cihaz alımı ile ilgili taraflar arasında sözleşme bulunması nedeniyle cayma bedellerini ödediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davalı şirketin araçların kiralanmasına ve kira sözleşmesinin erken feshi halinde cezai şartın kendisine yansıtılmasına onay verdiği, fiilen onay vermiş olduğu işleme karşılık ve tarafların edimlerini yerine getirmesinden sonra belirtilen onayların yetkisiz kişiler tarafından verildiğini iddia etmenin Medeni Kanun’un 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı düştüğü, sözleşmenin feshinden sonra davalının 02/07/2015 tarihli ihtarname ile 21 adet aracın kendisine yada kendisinin belirleyeceği üçüncü bir firmaya devredilmesini kabul ettiği, fakat bu yönde kiralama sözleşmesinin yapılmadığı, davalının kendisinden kaynaklanmayan nedenler ile devir yapılamadığı savunmasını da ispatlayamadığı, bu nedenle araçların erken iade edilmesi sebebi ile davacının araç kiralama şirketlerine ödediği bedeli davalıdan talep edebileceği, ancak Ağustos ve Eylül aylarına ilişkin kesilen faturalar yönünden ise sözleşmenin Temmuz ayında feshedilmiş olması, bu bağlamda davacı tarafından davalıya hizmet verilmemiş olması sebebiyle Ağustos ve Eylül ayları kira bedelleri yönünden açılan davanın ise reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 210.696,89 TL’nin dava tarihi olan 16/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar, yasal süre içerisinde taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; 2015 yılı Ağustos ve Eylül ayına ilişkin araç kiralama bedelleri, taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden sonraki dönemi ilişkin ise de, bu sürede araçların müvekkilde bulunmasının davalıdan cevap beklenmesinden kaynaklandığını, araçların anılan dönemde müvekkilinin uhdesinde bulunmasının tek sebebinin davalı olduğunu, bu araçların müvekkili şirket tarafından hiçbir işinde kullanılmadığını, bu nedenle söz konusu aylara ilişkin ödedikleri araç kiralama ücretinin de davalıdan tahsili gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; taraflar arasında araç kiralaması ile ilgili olarak hiçbir yazılı sözleşme olmadığını, araç kiralama sözleşmelerinin tarafı müvekkili şirket olmadığından, söz konusu sözleşmenin müvekkili şirketi bağlamayacağını, davalı ile aralarındaki sözleşmenin sona ermesinin araç kiralama sözleşmesinin de sona ermesini gerektirmediğini, davacının bu araçları kullanma imkanı bulunduğunu, erken feshin sonuçlarına davacının katlanması gerektiğini, söz konusu kiralama sözleşmelerinde alt kiralamaya ve araçların devrine yetki verilmediğini, iyiniyetli olarak 21 adetin devir alınabileceğini teklif ettiklerini, ancak davacının bu yönde hiçbir çaba göstermediğini, araç kiralama şirketine çek ile yapılan 185.046,62 TL ödemenin erken fesih nedeniyle yapılıp yapılmadığı ve bu ödemenin muvzaalı bir ödeme olup olmadığının belli olmadığını, davacının müvekkili şirketin yetkilisi olmayan kişilerin mail onayını esas aldığını, davacının erken fesih tazminatına itiraz hakkı bulunmasına rağmen bu itiraz hakkını kullanmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava, taraflar arasındaki hizmet alımı sözleşmeden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi; hizmetin yerine getirilmesi için davacının dava dışı araç kiralama şirketleri ile yaptığı araç kiralama sözleşmelerinin erken feshi nedeniyle, davacının ödediği erken fesih tazminatını davalıda talep edebileceği, sözleşmenin feshinden sonraki döneme ilişkin araç kiralama bedelinin ise davalıdan istenemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, taraflar hükmü istinaf etmiştir. İstinafa konu edilen uyuşmazlık; davacının hizmetin ifası için kiraladığı araçlara ilişkin olarak, araç kiralama sözleşmesinin erken feshi nedeniyle dava dışı kiralama şirketine erken fesih tazminatı ödeyip ödemediği, ödenmişse bu bedelden davalının sorumlu olup olmayacağı, ayrıca sözleşmenin feshinden sonraki döneme ait araç kiralama ücretinin davalıdan talep edilebilmesinin mümkün olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Dosya kapsamından; taraflar arasında düzenlenen 31/07/2013 tarihli sözleşme ile davacı şirketin, davalı …AŞ’nin satışını yaptığı ürünlerin, satış noktalarında tüketiciler ve dağıtıcılar nezdinde tanzim, teşhir ve tanıtım faaliyetlerini yerine getirme işini üstlendiği, hizmetin ifası için davacı şirketin, dava dışı araç kiralama şirketleri ile araç kiralama sözleşmesi yaptığı görülmektedir. Taraflar arasındaki mail yazışmalarından, davalının araç kiralama sözleşmelerine ve sözleşmenin erken feshi halinde cezai şartın kendisine yansıtılmasına onay verdiği, hizmet süresince de araç kiralama bedellerinin davalıya fatura edilerek davalı tarafından ödendiği, davalının 02/07/2015 tarihli ihtarname ile kiralanan 21 adet aracın kendisine veya kendisinin belirleyeceği üçüncü bir firmaya devredilmesini kabul ettiği anlaşılmaktadır. Ancak sözkonusu araçlar devralınmamış ve araç kiralama sözleşmeleri de feshedilmiştir. Davalı şirket, hizmet süresince davacının hizmetin yerine getirmesi için yaptığı araç kiralama sözleşmesini kabul ederek, kendisine yansıtılan araç kiralama ücretlerini ödemiştir. Davacı taraf, davalının onayı ile araç kiralama sözleşmesini yapmış, davalı erken fesih halinde cezai şartın kendisine yansıtılacağını da kabul etmiştir. Hizmet süresince onayın yetkili temsilci tarafından verilmediğine dair herhangi bir itirazı olmayan davalının davaya da süresinde cevap vermemesinden sonra, yargılama sırasında bu onayın yetkili temsilci tarafından verilmediğine ilişkin savunması, savunmanın değiştirilmesi niteliğinde olup, mahkemece bu savunmaya itibar edilmemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Öte yandan, sunulan belgelerden ve dava dışı araç kiralama şirketi ile yapılan protokolden davacının erken fesih nedeniyle dava dışı araç kiralama şirketlerine toplam 210.696,88 TL cezai şart ödediği anlaşıldığından, bu miktarın davalıdan tahsil edilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Diğer taraftan davacı taraf, taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesinden sonra araç kiralama şirketlerine ödediği 2 aylık kira ücretinin de davalıdan tahsili gerektiğini belirterek hükmü istinaf etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme, davalı şirketin 02/07/2015 tarihli ihtarnamesi ile 31/07/2015 tarihinde sona ermiştir. Davalı, davacının hizmeti ifa etmek için yaptığı araç kira sözleşmesi gereği araç kiralama bedellerini hizmet süresince ödemiştir. Hizmetin sona ermesinden sonra sözkonusu araçlar hizmet gereği kullanılamayacağından, 2015 yılı Ağustos ve Eylül ayı araç kira bedellerinin davalıdan tahsili mümkün görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden, tarafların istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1131 Esas, 2018/1046 Karar ve 01/10/2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 3.598,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.517,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 4-Taraflarca yapılmış olan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b-1 ve aynı yasanın 362/1.a bendi gereğince davacı yönünden kesin, davalı yönünden ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 ve aynı Kanunun 361/1 maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Temyiz Yolu Açık Olmak olmak üzere oybirliği ile karar verildi.29/12/2022