Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2047 E. 2022/1405 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2047 Esas
KARAR NO: 2022/1405
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10/07/2018
NUMARASI: 2016/231 Esas, 2018/759 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari İş Görme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin organizasyon hizmeti verdiğini, davalı şirkete malzeme temin ettiğini ve hizmet sunduğunu, e-posta yazışmalarıyla anlaşma sağlandığını, organizasyonun sorunsuz gerçekleştirildiğini, işlem ve hizmetin tamamlandığını, verilen hizmet nedeniyle 22.11.2015 tarihinde toplam KDV dahil 7.670,00 TL’lik iki adet fatura kesildiğini ve davalı tarafa 03.12.2015 tarihinde teslim edildiğini, faturaların ödenmemesi üzerine borçlu aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin davalı tarafa 12.02.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, 19.02.2016 tarihinde da takip dosyasına itiraz edildiğinden bahisle itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dava dilekçesinde bildirdiği delillerin taraflarına tebliğ edilmediğini, takibe konu faturalarda belirtilen hizmetin müvekkili şirket tarafından alınmadığını, bu sebeple düzenlenen faturaların derhal davacı tarafa iade edildiğini, aynı hizmet için davacı tarafından başka bir şirkete de fatura düzenlendiğini, müvekkili şirketin … Okulunda 19 Ekim 2015 tarihinde yapılacak bir organizasyon işini üstlendiğini, okul tarafından masa, sandalye ve benzeri malzemelerin temininin istenildiği ancak böyle bir hizmet vermediklerinin bildirildiği, tavsiye edilecek biri sorulduğunda …’ı tavsiye ettiklerini, davaya konu hizmeti alanın … Okulu olduğunu, davacı şirketin de bu yüzden ona fatura tanzim ettiğini, okul faturayı ödemeyince kendilerine fatura tanzim ettiğini, hizmeti alan müvekkili şirket olmadığından faturanın iade edildiğinden bahisle davanın reddi ile %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı taraf dosyaya herhangi bir yazılı delil başlangıcı sunamadığından, ayrıca yazılı olarak ispatı gereken hususta davacının tanık dinletme talebine HMK 200/2. maddesi gereği davalı ön inceleme duruşmasında açıkça muvafakat etmediğinden, davacının tanık dinletme talebinin kabul edilmediğini, davalı tarafın baştan beri böyle bir sözleşmeye taraf olmadığını savunduğunu, bunun yanında davacı tarafından dava dışı üçüncü kişi … Okulları AŞ’ye daha evvelden keşide edilip iptal edildiği anlaşılan 16.10.2015 tarih, … numaralı ve 8.260,00 TL bedelli iptal çizgileri olan fatura sureti davalı tarafından dosyaya ibraz edildiğini, üçüncü kişiye keşide edilip bilahere iptal edilen bu faturanın dahi davacının organizasyon sözleşmesini kiminle yaptığı hususunu mütereddit bıraktığını, öte yandan davacı tarafın, davalı tarafı temsilen … isimli bir kişi ile e-posta yazışmaları yapıldığını, bu yazışmalardan organizasyon sözleşmesinin davalı ile yapıldığının anlaşılabileceğini ileri sürerek buna dair yazı dökümünü dosyaya sunmuş ise de davalı tarafın bu yazışmaları da kabul etmediği, bunun üzerine mahkemece davalının çalışanlarına dair döküm SGK’dan istendiği, gelen cevabi yazıda davalının … isimli bir çalışanı olmadığının da ortaya çıktığını, bu sebeple dosyaya sunulan ve e-posta dökümü olduğu iddia edilen çıktılara itibar edilmediğini, tarafların ticari defterleri üzerinde mahkemece atanan bilirkişi Mali Müşavir … tarafından yapılan incelemede de davalının ticari defterleri ile dava dışı üçüncü şahıs … Okulları AŞ’nin ticari defterlerinde böyle bir borç kaydına rastlanmadığının rapor edildiğini, ticari defter ve kayıtların da sözleşmenin varlığını ispat edemediğini, o sebeple davacının tek taraflı keşide ettiği fatura ile tek taraflı kendi ticari defter kayıtları ve yine her zaman düzenlenebilmesi mümkün olan ve kim tarafından gönderildiği anlaşılamayan e-posta yazışma dökümüne istinaden açtığı davasını ispat edemediğinin kabulü ile davanın reddine karar verildiği, davalı tarafın dava dilekçesi sonunda icra inkar tazminatı talep etmiş ise de itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatının ancak davacı tarafça talep edilebileceğinden, davalı tarafın ancak -şartları varsa- kötü niyet tazminatı talep edebileceğinden (İİK 67/2.m.), somut olayda kötü niyet tazminatı şartları dahi oluşmadığından davalı tarafın “icra inkar tazminatı” talebinin de reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiş, davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf talebi eksik harç ve masraf yatırılmadığından dolayı reddedilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacı şirkete, bizzat hizmet için 3. kişi … Okulları ile anlaşan ancak bir takım malzeme konusunda hizmet sağlayamayan davalı firmadan, çeşitli teklif mailleri geldiğini, teklif üzerinde değişiklik yapılarak yeni fiyat istendiğini ve bu mail adresinden bunların hepsinin kabul edildiğini, söz konusu iş için tekliflerin yapıldığı mail adresinin dava dilekçesi ekindeki konuşma dökümlerinden de görüleceği üzere ”…@….com.tr” ve ”…@…com.tr” olduğunu, davacıdan hizmet isteyen davalı şirket çalışanının ve ikinci mailin sahibi ”… – ki kendisi şirket yetkililerinden biridisir-” in de onay maili ile gelişen süreçte müvekkilinin talep edilen hizmeti sağladığını ve sağlamış olduğu hizmet neticesinde kesilmiş olan fatura alacağına dayalı takibe davalı tarafından itiraz edildiğini, açılan itirazın iptali davasında mahkemece taraflar ve 3. şirket defterlerinde inceleme yapılmasına karar verildiğini, yapılan inceleme neticesinde 06.04.2018 tarihli bilirkişi raporu hazırlandığını, bilirkişi raporunun eksik birçok değerlendirme barındırdığını, söz konusu hizmet nedeni ile müvekkili şirket tarafından 22.11.2015 tarihinde toplamda 7.670,00 TL’lik iki adet fatura hazırlandığını ve bu faturaların … Kargo aracılığı ile kargo edilerek 03.12.2015 tarihinde davalıya teslim edildiğini ancak bu faturalara ilişkin ödeme yapılmadığını, raporda yer alan, ” davacının davalı ile olan hesabı 31.12.2015 tarihinde kasa hesabı ile virman fişi ile kapatılmış olduğu ve bu durumda icra takibi tarihi itibari ile bir alacağı olmadığı, hesapların kapatılmış olduğu ve alacağın ispata muhtaç olduğu ” ifadesinin dosyayı özetlemediğini, öncelikle muhasebe işlemi olan yıl sonu kapamanın (ki ticari defterlerde o gün (31.12.2015) yaklaşık 20 firmanın hesabı ödeme olmamasına rağmen kapatılmıştır) alacağı tahsile yönelik kesin delil olmayacağının açık olduğunu, bir ödeme yapılarak hesap kapatılmış ise bir makbuz veya bir banka ödeme dekontunun yer alması gerektiğini, bunların dışında davalının cevap dilekçesinde ödeme yapılmadığına dair kabulünün söz konusu olduğunu, davalının sadece hizmeti kendilerinin almadığı savunmasını yinelediğini, kesilen faturaların iade edilmesi nedeniyle davalı ve 3. şirket ticari defterlerinde görülmemesinin normal bir sonuç olduğunu, çözülmesi gereken sorunun icap ve kabulün nitelendirilmesi aşaması olduğunu, müvekkili şirkete gelen teklif maillerinin resmi domain ( alan adı ) üzerinden geldiğini, kurumsal mailde yer alan domainlerin yetkili kişilerin muvafakati olmadan kullanılabilmeleri, izni olmayan birinin bir mail oluşturabilmesinin mümkün olmadığını, herkesin bildiği bir çalışma disiplini olan bu durum irdelenmeden nerden geldiği belli olmayan mail tabiri ile davanın reddedilmesinin hukuka uygun olmadığını, basit bir örnek ile taraflarınca kullanımı alınmış olan ”…com” domainin kullanımı için 100 kullanıcı kotası alındığını, taraflarınca ön isim olarak sukruye tercih edilmiş ve mail ”…@…com” olarak oluştuğunu, kullanımı tarafında olan domainin kendisinin yetki ve onayı ile başkası için isim oluşturularak kullandırılabileceğini, kaldı ki ekte sunulan ticaret sicil kayıtlarında şirket yetkililerinden biri olan …’in de fiyata onay maillerinde yer aldığının açık olduğunu, yetkili …’in adına olan mail ”…@…com.tr ” olduğunu, domain ile maili kullanan kişinin sigortalı olup olmamasının önemli olmadığını, kayıtsız işçi bulundurulmasından davacının bir kusuru bulunmamakta olup bu nokta için çalışandan sorumluluk hükümlerinin uygulanması gerektiğini, … ile … Okullarının aralarındaki anlaşmanın nasıl olduğu, kendi aralarındaki anlaşmanın her şey dahil yapılıp yapılmadığı davacının sorununu çözme için dile getirilemeyeceğini, teklif isteyen ve teklifi kabul eden … firması olduğunu ve hizmeti alan olanın da bu noktada davalı şirketten başkası olmadığından bahisle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi, aksi durumda ise dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; davacının davasını ispatlayamadığını, yargılama esnasında beyan ettikleri gibi, davaya konu hizmetin müvekkili şirket tarafından alındığına dair herhangi bir yazılı sözleşme ibraz edilmediği gibi, davacının davaya konu hizmeti dosyaya ibraz edilen ve sonradan iptal edilen faturalarla … Okulları A.Ş. ne verdiğinin sabit olduğunu, dosyada tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde, dava dışı … Okulları A.Ş.’nin dosyaya ibraz ettiği belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığını ve sonrasında dosyaya sunulan raporun sonuç kısmında “Davacı taraf kayıtlarında 30.11.2015 tarihinde 2 adet faturadan kaynaklanan 7.670,00 TL alacak miktarının 31.12.2015 tarihinde kasa hesabı ile kapatmış oldukları, icra takip tarihi itibari ile davalı taraftan herhangi bir alacak miktarının olmadığı, hesaplarının kapatılmış olduğu, davacı tarafın alacağının ispata muhtaç olduğu” ve “davalı taraf kayıtlarında davacı şirket tarafından Organizasyon bedeline ait faturanın kayıtlarında yer almadığı, kaydi bir borcunun bulunmadığı,” tespitleri yapıldığını, buna göre, gerekçeli kararda da belirtildiği gibi, davacı ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan inceleme ve alınan bilirkişi raporu ile de sabit olduğu gibi, müvekkili ile davaya konu hizmet için sözleşme yapıldığını ispatlayamadığını, buna göre mahkemenin kararının yerinde olduğu ve davacının istinaf başvurusunun reddi gerektiğini, davacının istinaf başvurusunda davada ileri sürmediği iddiaları ve delilleri ileri sürmesine muvafakatlarının olmadığını, mahkeme kararında yerinde olarak davacının müvekkili şirket çalışanı tarafından gönderildiğini iddia ettiği maillere dayandığını ancak dosyaya gelen bilgi ve belgeler neticesinde davacının bu iddiasını da ispatlayamadığına karar verdiğini, davacı bu defa yargılama esnasında ileri sürmediği iddiaları ileri sürerek, şirket ortaklarının mail adresinin de bulunduğunu iddia etmekte ve Ticaret Sicil Kayıtlarını sunduğunu, dava esnasında böyle bir delil ve iddia ileri sürülmediği için, istinaf başvurusu aşamasında bu iddiaların ve delillerin sunulmasına açıkça itiraz ettiklerini, takibe konu faturalarda belirtilen hizmetin müvekkili şirket tarafından alınmadığını, davacının, dava dilekçesinin 1. ve 2. şıkkında; “ …davalı firmaya Aşağıdaki şekilde malzeme temin etmiş ve hizmet sunmuştur.”, “…davalı şirket 15.10.2015 tarihinde … Okulu’nda gerçekleşecek bir etkinlik için davacı müvekkilim şirketten organizasyon ve dekor v.s talebinde bulunmuştur.” ve “Bu hizmet nedeni ile müvekkilim şirket tarafından …iki adet fatura hazırlanmış ve bu faturalar …borçluya teslim edilmiştir.” demek suretiyle, hizmet almayan müvekkili adına tanzim ederek gönderdiği dayanak faturaların, tek başına hukuki ilişkiyi ve hizmetin alındığını ispatladığını iddia ettiğini, oysa Yargıtay’ın müteaddit içtihatlarında istikrarla vurgulandığı üzere, gerçeğe uygun düzenlenerek, usulü dairesinde muhatabına tebliğ edilmiş, hatta yasal süre içerisinde itiraz edilmemiş bir fatura dahi tek başına hukuki ilişkinin ve hizmetin (malın) alındığını ispata yeterli olmadığını, kaldı ki, davaya (takibe) konu ve davacının ısrarla hukuki ilişkinin varlığının sübutu için yeterli olduğunu ileri sürdüğü davacı tarafından tek yanlı tanzim edilen bu faturaların derhal davacıya iade edildiğini, aynı hizmet için davacı tarafından başka bir şirkete fatura düzenlendiğini, davacının müvekkiline verdiğini iddia ettiği hizmeti alan şirket dava dilekçesinde de davacının da ikrar ettiği gibi … Okulu olduğunu, müvekkili şirketin ses, ışık ve görüntü sistemleri konularında faaliyet gösteren, organizasyon ve etkinlikler yapan köklü bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin … Okulunda 19 Ekim 2015 tarihinde yapılacak bir organizasyon işini üstlendiğini, davaya konu hizmeti alan şirketin … Okulları Ticaret Anonim Şirketi olduğunun tartışmasız olduğunu, davacının da zaten bu yüzden önce hizmeti alan şirkete fatura tanzim edip gönderdiğini ancak söz konusu şirketin faturayı ödemediğini, bunun üzerine davacının bu defa sanki hizmeti alan müvekkili şirketmiş gibi ticari hayatta hiç görülmemiş bir yola başvurarak, müvekkil şirket adına bir fatura tanzim edip müvekkili şirkete gönderdiğini, söz konusu fatura da davacıya iade edildiğinden bahisle davacı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE : Dava, organizasyon bedelinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 7.670,00 TL asıl alacak üzerinden takip başlattığı, davalının borcu olmadığından bahisle takibe süresinde itiraz ettiği, eldeki itirazın iptali davasının yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. 06/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı taraf ticari defter kayıtlarında, 30.11.2015 tarihinde 2 adet faturadan kaynaklanan 7.670,00 TL alacak miktarının 31.12.2015 tarihinde kasa hesabı ile kapatılmış olduğu, icra takip tarihi itibari ile davalı taraftan herhangi bir alacak miktarının olmadığı, davalının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacı şirket tarafından tanzim edilmiş olan organizasyon bedeline ait faturaların kayıtlarında yer almadığı, kaydı bir borcunun bulunmadığı, dava dışı … Okulu ticari defterlerinin hangi adreste inceleneceği bilinemediğinden defterlerini inceleyemediği ancak dava dışı şirket adına kesilen 16.10.2015 tarih 0417 nolu 8.260,00 TL KDV dahil fatura iptal edildiğinden ticari defterlerinde yer almasının mümkün olmayacağının bildirildiği görülmüştür. Davacı taraf, davalı taraf ile mail yazışmaları üzerinden anlaşma sağlandığını, hizmetin verildiğini ancak bedelin ödenmediğini iddia etmekte, davalı taraf ise hizmeti kendilerinin almadığını savunmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Sözleşmenin kurulması, İrade açıklaması başlıklı 1 nci maddesinin “Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.”, Hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmenin hüküm anı başlıklı 11 nci maddesinin “Hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmeler, kabulün gönderildiği andan başlayarak hüküm doğurur. Açık bir kabulün gerekli olmadığı durumlarda, sözleşme önerinin ulaşma anından başlayarak hüküm doğurur.”, Sözleşmelerin şekli I. Genel kural başlıklı 12 nci maddesinin “Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.” ve Sözleşmenin içeriği, Sözleşme özgürlüğü başlıklı 26 ncı maddesinin “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.” hükümlerini düzenlemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Belge başlıklı 199 ncu maddesinin “Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” hükmünü düzenlediği, bu düzenleme ile mail yazışmaları da belge olarak kabul edilmiştir (Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 2017/1014 Esas 2020/4488 Karar sayılı ilamı). HMK’nun “Belge” başlığı altında düzenlenen 199. maddesinde mail yazışmaları belge olarak kabul edilmiştir. Bir önceki paragrafta geçen Yargıtay ilamı uyarınca da taraflarca mail yazışmalarına yargılamada bir delil olarak dayanılabilecek olup mail yazışmalarının Mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir. Somut olayda, davacı taraf davalı tarafa mail yazışmalarıyla öneri sunduğunu ve davalı tarafın kabulü üzerine hizmetin verildiğini iddia etmekte olup dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan mail yazışmaları incelendiğinde davacı taraf adına yazışmaların …@…org hesabından, davalı adına olan yazışmaların …@…com.tr ve …@…com.tr adreslerinden yapıldığı, her ne kadar …@…com.tr adresini kullanan … davalı şirket sigortalı çalışanı olmasa da sinanorscelik@….com.tr adresini kullanan …’in davalı şirket yetkilisi olduğu, davalı vekili tarafından sunulan vekaletnamenin … tarafından verildiği, kaldı ki her iki hesap uzantısının da @…com.tr olarak bittiği ve bu hesabın davalı şirkete ait olduğunun anlaşıldığı, davalı vekili tarafından davacı tarafın istinaf başvurusunda davada ileri sürmediği iddiaları ve delilleri ileri sürmesine muvafakatlarının olmadığı savunmasında bulunduğu, davacı tarafça dava dilekçesinde davalı şirket ile mail yazışması yapıldığının iddia edildiği yoksa … ile yazışma yapıldığının iddia edilmediği, bunun yanında mail yazışmalarının da dava dilekçesi ekinde sunulduğu yeni bir iddia ve delil olmadığı, yazışmaları yapan …’ın da davalı şirket adına hareket ettiği, aksinin kabulünün mümkün olmadığı çünkü mail yazışmalarının şirket yetkilisi …’in …@…com.tr adlı hesabına da gittiği davalı şirketin sözleşmenin tarafı olduğu anlaşıldığından yanlış değerlendirme yapılarak aksi yönde verilen mahkeme kararının isabetli olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenler ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince yeniden esas hakkında davanın kabulüne, likit ve bilinebilir alacağa karşı haksız olarak itiraz edildiğinden icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenler ile KABULÜ ile İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/231 Esas 2018/759 Karar ve 10/07/2018 tarihli kararının HMK 353/1.b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2- Davacının davasının KABULÜ ile, A)İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile TAKİBİN AYNEN DEVAMINA,Asıl alacak 7.670,00 TL’nin %20 si olan 1.534,00 TL oranında icra inkar tazminatının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, B)Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 523,94-TL harcın peşin alınan 130,99-TL harcın mahsubu ile eksik alınan 392,95-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, C)Davacı tarafından yapılan 130,99-TL peşin harç ve 29,20-TL başvurma harcı toplamı 160,19-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Ç)Davacı tarafından yapılan 800,00-TL bilirkişi ücreti ve 155,00-TL tebligat+posta+müzekkere gideri olmak üzere toplam 955,00-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, D)Davacı kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki AAÜT uyarınca 7.670,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, E)Taraflarca yatırılan gider avansından sarf edilmeyen miktarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara İADESİNE, İstinaf Başvurusu Yönünden;3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafça peşin olarak karşılanan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,4-Davacı tarafça yapılan 165,70 TL harç ve 25,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 190,70 TL istinaf yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına. Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/2 bendi ile aynı yasanın 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.17/11/2022