Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2036 E. 2022/1364 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2036 Esas
KARAR NO: 2022/1364
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2019
NUMARASI: 2014/303 Esas, 2019/21 Karar
DAVA: ALACAK
KARAR TARİHİ: 10/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 05/11/2007 tarihli dava dilekçesi ile; taraflar arasında 2004 yılından bu yana ticari ilişki olup, davalı taşıyıcı şirket … Ltd. Şti’nin full-charter (uçak koltuklarının tümünün müvekkiline satımı ile) uçuşlar gerçekleştirdiğini, ancak 2007 yılı yazında seferlerin sürekli gecikmeli yapılması, bazılarının hiç yapılmaması, taahhüt edilen 16/08/2007 tarihli seferlerin yapılmaması ve yolculara kötü hizmet verilmesi nedenleriyle müvekkili şirketin yolcu ve acente kaybederek zarara uğratıldığını, yapılmayan seferlerden dolayı müvekkili şirketin kaybının 66.040 Euro olduğunu, ayrıca KKTC Turizm Bakanlığından alacakları 64.000 Euro destekten mahrum kaldıklarını, 31/07/2007 tarihinde yapılmayan seferden dolayı yolcuların konaklama ve transfer bedeli 5.500 Euro olarak toplam 135.540 Euro alacakları bulunduğunu, bunun dışında rötarlar ve iptaller nedeniyle % 10 müşteri kaybına uğradıklarını, toplam koltuk kapasitesinin % 10’nun 1700 koltuk olup koltuk başına 250 Euro olmak üzere 425.000 Euro zararları bulunduğunu, buna göre toplam 560.540 Euro alacakları olduğunu belirterek şimdilik 260.000 Euronun davalıdan tahsilini, ayrıca davalıya verilen teminat mektubunun nakde çevrilmesinin tedbiren önlenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE KARŞI DAVA Davalı karşı davacı vekili cevap ve karşı davasında; adresi yurtdışında bulunan davacı karşı davalının teminat göstermesi ve talep ettiği 260.000 Euro alacağı kalem kalem açıklaması gerektiğini; taraflar arasında yapılan sözleşmede 16/08/2007 tarihli seferin bulunmadığını, planlanan uçuşlar dışında davacı karşı davalının bu tarihte uçak istediğini, yardımcı olmak istenmişse de bu tarihte taahhüt ettikleri sefer bulunmadığından sorumlu tutulamayacaklarını; davacının talep ettiği destek tutarı ile ilgili sözleşmede bir hüküm bulunmadığını, destek tutarı ile ilgili muhatabın KKTC Turizm Bakanlığı olduğunu; zorunlu ve teknik nedenlerle meydana gelen müvekkili şirketten kaynaklanmayan rötarlar nedeniyle alacak talep edilemeyeceğini; davacı karşı davalının müvekkili şirkete borcu bulunması nedeniyle teminat mektubunun nakde çevrilmesinin önlenmesine ilişkin tedbirin reddi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuş, karşı davada ise; sözleşmenin 4.6 maddesinde kiralayan davacı-karşı davalı şirketin charter uçuşunu iptal etmesi halinde, iptal tarihine göre davacı karşı davalının charter bedelinin tamamını veya bir kısmını müvekkiline ödemesi gerektiğini belirterek şimdilik 250.000 Euro’nun sözlemenin sona erdiği tarihten itibaren ticari faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı karşı davalı vekili, karşı davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, asıl davada yapılamayan iki sefer için kiralanan başka uçaklarla ilgili yapılan harcamalar talep edilmiş ise de, söz konusu seferlerin davalı tarafça taahhüt edilmediği gibi ilave seferler niteliğinde değerlendirilemeyeceği; seferlerdeki gecikmenin yolcu kaybına sebep olduğu yönünde ileri sürülen iddianın davacı tarafça ispatlanamadığı; diğer yandan seferlerde yaşanan gecikmelerin SLOT cezaları uygulamaları ve meydan alt yapı eksikliğinden kaynaklandığı, bu durumun ülkemize seyahat eden tüm havayollarının ortak sorunu olduğu, dolayısıyla davacı tarafın yapılamayan iki sefer için kiraladığı başka uçaklarla ilgili harcamalara, yolcu kaybı nedeniyle talep edilen tazminata ve KKTC Turizm Bakanlığı’nın verdiği sefer destek bedeline yönelik istemlerinin yerinde olmadığı, ancak gecikme nedeniyle yolcuların konaklama giderlerine yönelik düzenlenen fatura kapsamında davacının davalıdan 5.500 EURO alacaklı olduğu; karşı dava yönünden ise karşı davacı tarafça seferlerin onaylanma tarihi ve karşı davalıya satış için yeterli süre verilip verilmediği hususunun somut delillerle ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile, talep edilen 5.500 EURO yönünden davalı müflis şirketin iflas masasına kayıt ve kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı karşı davacı vekili ile katılma yolu ile davacı karşı davalı vekilleri tarafından istinaf edilmiştir. Davalı karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; mutabık kalınmayan ve bedeli zamanında ödenmeyen seferlerdeki gecikme nedeniyle, davacı karşı davalıya tazminat ödenmesinin dayanağının olmadığını, bilirkişi 2. ek raporunda tarafların gecikmeden doğacak zararı % 50 oranında paylaşacakları konusunda sözleşmede hüküm bulunduğu, ancak mutabık kalınarak taahhüt edilen sefer olmadığından tazminat hakkı doğmayacağı tespit edilmişken, 5.500 Euro’ya hükmedilmesinin haksız olduğunu; karşı davaları yönünden ise raporda, müvekkil şirketin sözleşmeye göre haklı olduğu ancak, sözleşme ekinde seferlerin listesinin de bulunması ve bu seferlerin satışı için gerekli zamanın verilip verilmediğinin tespiti gerektiğinin ifade edildiğini, oysa dosyada tüm iptal edilen seferler ve yapılan sözleşmede yer alan seferler ile iptal edilen seferlerin parkur farklarının mevcut olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve asıl davanın reddini, karşı davalarının ise kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davacı karşı davalı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde; yapılmayan ilave seferlere ilişkin tazminat talepleri yönünden, dosyaya sundukları anlaşma hükümleri gereği ilave sefer talebinde bulunabileceklerini, davalı karşı davacının da ilave seferleri teyit ettiğini, paket tur satışı yapan müvekkili şirketin yeterli yolcuya ulaşması halinde sefer talep ettiğinden, tüm seferlerin çerçeve anlaşma ile belirlenemeyeceğini, ancak davalı karşı davacının teyit ettiği 09/07/2007 ve 16/08/2007 tarihli uçuşların gerçekleştirilemediğini, yapılamayan bu uçuşlar nedeniyle doğan zararları yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını; gecikme nedeniyle tazminat talepleri yönünden, somut kayıt ve belgeler ile uçuşların çok önemli bir bölümündeki gecikmenin davalı karşı davacıdan kaynaklı olduğu belli olmasına rağmen, mahkemece gecikmelerin davalı karşı davacıdan kaynaklanmadığını kabul etmesinin hatalı olduğunu; destek bedeli yönünden, sözleşmede müvekkili şirkete vaat edilmesine rağmen, davalı karşı davacının müvekkilinin hak ettiği destek bedelini engellediğini, bu taleplerinin de haklı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını, davalı karşı davacının istinaf taleplerinin ise reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Asıl dava, 22/09/2006 tarihli Hava Charteri Ana Sözleşmesi kapsamında yapılması gereken uçuşların geciktirildiği ve hiç yapılmadığı, ayrıca destekten mahrum kalındığı iddialarına dayalı tazminat talebi, karşı dava ise sefer iptali nedeniyle karşı davacının uğradığı zararın istemine olup, davalı karşı davacı şirketin yargılama sırasında iflas etmesi ile asıl dava kayıt – kabul davası olarak görülmüştür. Mahkemece, gecikme nedeniyle yolcuların konaklama giderlerine yönelik düzenlenen fatura kapsamında davacı karşı davalının 5.500 EURO alacaklı olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile, 5.500 Euro’nun iflas masasına kayıt ve kabulüne, fazlaya ilişkin istemin ve karşı davanın reddine karar verilmiş, taraflar hükmü istinaf etmiştir. 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun “Hâkimin davayı aydınlatma ödevi” başlıklı 31.maddesinde; “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Somu davada davacı vekili, uçuşların geciktirildiği ve hiç yapılmadığı, ayrıca destekten mahrum kalındığı iddialarına dayalı olarak 260.000,00 Euro tazminat talep etmişse de, talep edilen alacağın hangi zarar kalemine ilişkin olduğu anlaşılamamaktadır. Buna göre mahkemece talep edilen miktarın hangi zarar kalemine ilişkin olduğu davacı tarafa açıklattırılmadan ve bu konudaki belirsizlik giderilmeden işin esası hakkında karar verilmesi doğru değildir. 2-İlk derece mahkemesinde alınan 25.09/2014 tarihli bilirkişi raporunda; 5.500 Euronun gecikme nedeniyle yolcuların konaklamasına ilişkin gerçek gider olup, davalı karşı davacıdan tahsili gerektiği, destek tutarının ise KKTC Turizm Bakanlığından talep edilmesi gerektiği belirtilmiş, 16/06/2016 tarihli 1. ek raporda ise, gecikme nedeniyle hava yollarının sadece yolculara karşı sorumlu olduğu, tur şirketlerine sorumlu bulunmadığı, destek tutarının ise davalı karşı davalı hava yolu şirketine ödenmişse davacı karşı davalıya iadesi gerektiği belirtilmiş, 30/04/2018 tarihli 2 ek raporda ise, gecikmeler nedeniyle tarafların % 50 sorumlu oldukları belirtilmiştir. Buna göre hükme esas alınan rapor ve ek raporlar kendi içinde çelişkili olup, raporlardan görüş değişikliğinin nedenleri de anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece konusunda uzman kişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulunda denetimine elverişli ayrıntılı ve açıklamalı rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken yetersiz ve kendi içinde çelişkili rapor ve ek raporlar esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması da doğru görülmemiştir. Kabule göre de, İİK’nın 195/1 fıkrasının son cümlesi uyarınca yabancı para alacağının iflasın açıldığı tarihteki döviz satış kurundan Türk Lirasına çevrilmek suretiyle masaya kaydına karar verilmesi gerekirken yabancı paranın masaya masaya yazılması da doğru olmamıştır. Açıklanan nedenler ile tarafların istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince esası incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı karşı davacı vekili ile katılma yolu ile davacı karşı davalı vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2- İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/303 Esas, 2019/21 Karar ve 24/01/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Asıl davada hükmü istinaf eden davacı karşı davalı … yönünden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan … tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın anılan davacı karşı davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Asıl davada hükmü istinaf eden davalı karşı davacı müflis … yönünden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan Müflis … tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın anılan davalı karşı davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 6-Karşı davada hükmü istinaf eden davalı karşı davacı müflis … yönünden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan Müflis … tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın anılan davalı karşı davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 7-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 8-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a6.fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/11/2022