Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1993 E. 2020/1814 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1993 Esas
KARAR NO: 2020/1814
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/01/2019
NUMARASI: 2018/956 Esas, 2019/48 Karar
DAVA: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketlerin finansal kriz içerisinde bulunduğunu, şirketlerin konkordato taleplerinin vade konkordatosu olup, borçların tamamının 4 yılda ödeneceğini, borç tasfiye projelerinin; ticari faaliyetlerden elde edilecek gelirler, sermaye artışı ve dönem başı nakite dayalı olduğunu, davacı gerçek kişinin ise davacı şirketlerin ortağı olup, şirket borçlarına kefaleti bulunduğunu, şirketlerin borçlarını ödeyememesi halinde şahsi malvarlığını satarak borç ödemelerine tahsis edeceğini belirterek konkordatonun tasdiki ile müvekkilleri lehine geçici mühlet ve sonrasında 1 yıllık kesin mühlet verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece, davacı şirketlerin konkordato projelerinin başarıya ulaşması ihtimali bulunduğunu ispat edemediği, İİK’nın 292 maddesi uyarınca konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması halinde konkordato talebinin reddi ile iflasa karar verilmesi gerektiği, şirketlerin borca batık olduğu; davacı gerçek kişinin projesinin ise davacı şirketlerin başarısına bağlandığı, kendine özgü proje sunulmadığı gerekçesiyle, davacıların kesin mühlet talebinin reddi ile geçici mühletin kaldırılmasına, ayrıca davacı şirketlerin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacılar vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; 16/01/2019 havale tarihli geçici mühletin uzatılması talepleri ilgili aynı gün komiser heyetinden rapor alındığını ve rapor kendilerine tebliğ edilmeden 17/01/2019 tarihli celsede karar verildiğini, mahkemenin dahi raporu okuma imkanı olmadan karar verilerek adil yargılanma ve savunma haklarının ihlal edildiğini, davacı …’a ait taşınmazların değerinin tespit edilmediğini, davadan önce devredilen iki taşınmazının borçların ödemesinde kullanıldığını, müvekkili şirketlerin ölü sezona rağmen projelerine uyduklarını ve faaliyetlerini sürdürdüklerini, davacılar … AŞ ve … Ltd. Şti’nin makinelerini satarak borçlarını ödemesinin mümkün olmadığını, anılan şirketlerin faaliyetlerine devam ederek borçlarını ödeyebileceklerini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir. Mahkemece davacılar hakkındaki geçici mühletin kaldırılarak, konkordato taleplerinin reddine, ayrıca davacı şirketlerin ise iflasına karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili istinaf yoluna başvurmuştur. Konkordato talepleri ile ilgili 2004 sayılı İİK’nın 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada iflasa tabi olan borçlu için, İİK’nın 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu, iflasa tabi olmayan borçlu için ise yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, davacı şirketlerin muamele merkezi ile davacı gerçek kişinin yerleşim yeri asliye ticaret mahkemesinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacılar vekilinin vekaletnamesinde konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamından, mahkemece İİK’nın 286 maddesinde sayılan belgelerin eksiksiz olarak sunulduğu belirtilerek davacılar lehine 22/10/2018 tarihinden geçerli olmak üzere 3 aylık geçici mühlet kararı verildiği ve geçici komiser heyeti atandığı, 17/01/2019 tarihli duruşmada ise davacıların konkortado taleplerinin reddine ve davacılar hakkındaki geçici mühletin kaldırılmasına, ayrıca davacı şirketlerin iflasına karar verildiği görülmektedir. Konkordato Geçici Komiser Heyeti 28/11/2018 tarihli … Anonim Şirketi hakkındaki ön raporunda; davacı şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediğini, şirketin aktifinde bulunan bir kısım makinelerin dava tarihinde alacaklı bir firmaya borca karşılık fatura ile devredilmesi nedeniyle bu hususun konkordato teklifi harici bir işlem olduğu ve alacaklılar arasında eşitlik ilkesine uyulmaması anlamına geldiğini belirtmiştir. Konkordato Geçici Komiser Heyeti 16/01/2019 tarihli … Anonim Şirketi hakkındaki raporunda; Davacı şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediğini, şirketin 30/11/2018 tarihi itibariyle rayiç değerlere göre özvarlığının (-) 15.692.697.67 olup borca batık durumda olduğunu, şirketin 3 aylık süreçte elde ettiği karlılığın dava tarihi öncesinde satışını yaptığı makinelerden elde edilen kardan kaynaklandığını, şirketin konkordato ön projesinde 2022 yılında 2.500.000,00 TL ve 2023 yılında ise 2.500.000,00 TL olmak üzere toplamda 5.000.000,00 TL tutarında sermaye artırımı öngördüğü, 2019, 2020, 2021 yıllarında ticari faaliyetlerini finanse edecek nakit kaynakları olarak satış hasılatına ve diğer mevcut alacak tahsillerine bağlı kalındığının görüldüğünü, şirketin konkordato sürecinin gerçekleşmeleri dikkate alındığından 2019, 2020 ve 2021 yıllarında hem ticari faaliyetini finanse edecek hem de konkordato sürecinde borçlarını ödemek için gerekli finansman kaynağının nakit sermaye olmadan gerçekleştirilmesinin mümkün görülmediğini, diğer yandan konkordato talebinden 3,5 yıl sonra nakit sermayenin öngörülmesinin şirketin mevcut gerçekleşmeleri de göz önüne alındığından ticari hayatın olağan gerekleriyle bağdaşmadığını ve gerçekçi görünmediğini, diğer yandan şirket ortağının konkordato sürecinde olması sebebiyle ve önemli gayrimenkullerini dava tarihinde ve bir gün öncesinde devretmesi nedeniyle şirketin ihtiyaç duyduğu nakit kaynağını nasıl sağlayacağı hususunun bu aşamada net bir şekilde ortaya konulamadığını, gerek şirketin mal varlığının satışının gerekse şirket ortağının şahsi gayrimenkullerinin satışının …, …, … şirketlerine dava tarihinde ve dava tarihinden birkaç gün öncesinde gerçekleştirilmesi, yine konkordato sürecinde komiser onayı olmaksızın alacaklı göründüğü … Şirketi ile … Şirketine ödemeler yapılması gibi hususların diğer alacaklılar bakımından eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edip etmediğinin mahkemenin tadirinde olduğunu, şirketin konkordato kaynakları arasında gösterilen stoklarının 14.439.481,61 TL’ sinin rayiç değer tespitinde şirkette olmadığının bilirkişi tarafından tespit edildiğini, şirketin konkordato ön projesindeki ciro ve kar hedeflerinin çok gerisinde kaldığını, konkordato ön projesinin gerçekleştirme ihtimalinin bu şartlarda mümkün görünmediğini belirtmişlerdir. Konkordato Geçici Komiser Heyeti 28/11/2018 tarihli … Limited Şirketi hakkındaki ön raporunda; davacı şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediğini, şirketin tesis makinelerinin neredeyse tamamını devrettiğini belirtmiştir. Konkordato Geçici Komiser Heyeti 16/01/2019 tarihli … Limited Şirketi hakkındaki raporunda; davacı şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediğini, şirketin 30/11/2018 tarihi itibariyle rayiç değerlere göre özvarlığının (-) 954.108,44 TL olup, borca batık olduğunu, şirketin üç aylık süreçte zararının arttığını, davacı şirketin konkortado talep tarihinden sonraki tüm satışlarının geçici komiser heyeti onayı olmadan konkordato talep tarihi öncesi almış olduğu avanslara karşılık yapıldığını, davacı şirketin bu süreçte herhangi bir tahsilat yapmadığını, satışların stok maliyetlerinin, satışların üstünde olduğunu, bu nedenle şirketin faaliyet giderleriyle birlikte zararının oldukça yüksek gerçekleştiğini, oysaki şirketin proforma gelir tablosu incelendiğinde şirketin bu süreçte karlı olacağının hedeflendiğini ve bu karın şirketin faaliyetinde kullanılacağının öngörüldüğünü, şirketin konkordato ön projesinde 2022 yılında 200.000,00 TL ve 2023 yılında ise 200.000,00 TL olmak üzere toplamda 400.000,00 TL tutarında sermaye artırımı öngördüğünü, 2019, 2020, 2021 yıllarında ticari faaliyetlerini finanse edecek nakit kaynakları olarak satış hasılatına ve diğer mevcut alacak tahsillerine bağlı kalındığının görüldüğünü, şirketin konkordato sürecinin gerçekleşmeleri dikkate alındığından 2019, 2020 ve 2021 yıllarında hem ticari faaliyetini finanse edecek hem de konkordato sürecinde borçlarını ödemek için gerekli finansman kaynağının nakit sermaye olmadan gerçekleştirilmesinin mümkün görülmediğin, konkordato talebinden 3,5 yıl sonra nakit sermayenin öngörülmesinin şirketin mevcut gerçekleşmeleri de göz önüne alındığından ticari hayatın olağan gerekleriyle bağdaşmadığını ve gerçekçi görünmediğini, diğer yandan şirket ortağının konkordato sürecinde olması hasebiyle ve önemli gayrimenkullerini dava tarihinde ve bir gün öncesinde devretmesi nedeniyle şirketin ihtiyaç duyduğu nakit kaynağını nasıl sağlayacağı hususunun bu aşamada net bir şekilde ortaya konulamadığını şirketin konkordato ön projesini gerçekleştirme ihtimalinin bu şartlarda mümkün görünmediğini bildirmişlerdir. Konkordato Geçici Komiser Heyeti 16/01/2019 tarihli … Anonim Şirketi hakkındaki raporunda; Davacı şirketin konkordato talep tarihinden 30/11/2018 inceleme tarihine kadar olan süreçte faaliyetinin olmadığını, davacı şirketin dava tarihinden bir gün önce esas faaliyet konusu okul işletmeciliği ruhsatını devrettiğini, revize proje ile yasal defter kayıtlarının uyumlu olmadığını, şirketin 30/11/2018 tarihi itibariyle rayiç değerlere göre özvarlığının (-) 4.395.641,55 TL olduğunu, dolayısıyla da davacı şirketin 30/11/2018 tarihi itibariyle borca batık durumda olduğunu, faaliyeti olmamasına rağmen faaliyet giderlerine katlanmaya devam ettiğini, şirketin herhangi bir satışının bulunmadığı görülmesine rağmen 72 personelinin bulunmasının izaha muhtaç olduğunu, şirketin konkordato ön projesinin gerçekleştirme ihtimalinin bu şartlarda mümkün görünmediğini belirtmişlerdir. Konkordato Geçici Komiser Heyeti 16/01/2019 tarihli … Limited Şirketi hakkındaki raporunda; Davacı şirketin konkordato talep tarihinden 30/11/2018 inceleme tarihine kadar olan süreçte faaliyetinin olmadığını, davacı şirketin 3 aylık geçici mühlet kararından bir gün sonra komiser onayı ve mahkeme izni olmadan esas faaliyet konusu okul işletmeciliği ruhsatını devrettiğinin anlaşıldığını, şirketin 30/11/2018 tarihi itibariyle rayiç değerlere göre özvarlığının (+) 718.328,94 TL olduğunu, dolayısıyla borca batık durumda olmadığını, şirketin 31/08/2018 tarihinden inceleme tarihi olan 30/11/2018 tarihine kadar geçen sürede faaliyetinin olmadığı ancak 199.152,38 TL zarar ettiğini, esas faaliyet konusu okul işletmeciliği faaliyetini 3 aylık mühlet kararından bir gün sonra komiser onayı ve mahkeme izni olmadan devrettiğini, hali hazırda faaliyetinin de olmadığı ancak faaliyet giderlerine katlanmaya devam ettiğini, bunun da şirketi gittikçe borç yükü altına soktuğunun anlaşıldığını şirketin konkordato ön projesinin gerçekleştirme ihtimalinin bu şartlarda mümkün görünmediğini bildirdikleri görülmüştür. Davacılar vekili istinaf talebinde, komiser heyetinin 16/01/2019 tarihli raporunun kendilerine tebliğ edilmediğini ve savunma haklarının ihlal ettiğini beyan etmiştir.HMK’nın 357/1 son cümlesi uyarınca bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz. Hükmün tefhim edildiği celsede dosyaya ibraz edilen 16/01/2019 tarihli komiser heyeti raporuna karşı beyanda bulunmak için davacı tarafın herhangi bir süre talebi olmayıp, sadece geçici mühletin uzatılması talep edildiğinden, savunma hakkının kısıtlandığından sözedilemez. İİK’nın 287/1. maddesi uyarınca konkordato talebi üzerine geçici mühlet kararı veren mahkeme, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır. İİK’nın 297/2. maddesi uyarınca borçlu, mahkemenin izni dışında, mühlet kararından itibaren işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez. Yine aynı Yasanın 287/5 maddesi. yollaması ile 292/1-b ve c bentleri uyarınca konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa ya da borçlu 297. maddeye aykırı davranıyorsa komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına karar verir. Somut olayda, davacı … AŞ’nin dava tarihinden bir gün önce esas faaliyet konusu okul işletmeciliği ruhsatını devrettiği ve geçici mühlet sürecinde faaliyetinin olmadığı, davacı … Ltd. Şti’nin ise geçici mühlet kararından bir gün sonra komiser onayı ve mahkemenin izni olmadan esas faaliyet konusu okul işletmeciliği ruhsatını devrettiği ve şirketin geçici mühlet sürecinde faaliyetinin olmadığı, projelerinin temel dayanağı ticari faaliyetlerinden elde edilecek gelirlere dayanan davacı şirketlerin faaliyetinin bulunmaması karşısında, konkordato projelerinin başarıya ulaşma imkanı olmadığı anlaşıldığından mahkemece davacılar hakkındaki geçici mühletin kaldırılarak konkordato taleplerinin reddine karar verilmesi yerindedir. Bunun yanında davacı .. AŞ’nin özvarlığının (-) 4.395.641,55 TL olup borca batık olduğu, davacı … Ltd. Şti’nin borca batık olmadığı, bununla birlikte her iki şirketin de faaliyetinin de olmadığı ancak faaliyet giderlerine katlanmaya devam ettikleri, bunun da şirketleri gittikçe borç yükü altına soktuğu, şirketlerin devamının, önemli ve hissedilebilir ölçüde, aktiflerin azalmasına ve pasiflerin artmasına yol açtığı ve bu durumun aktif pasif dengesizliğine yol açacağı, iflasın derhal açılarak borçluların malvarlığının korunması gerektiği anlaşıldığından mahkemece anılan şirketlerin iflasına karar verilmesi yerindedir.Davacılar … AŞ ve … Ltd. Şti yönünden yapılan incelemede ise; davacı … AŞ’nin aktifinde bulunan bir kısım makinelerin dava tarihinde alacaklı bir firmaya borca karşılık fatura ile devredildiği, davacı … Ltd. Şti’nin ise şirketin tesis makinelerinin neredeyse tamamını konkordato talebinden önce devrettiği, her iki şirketin de 2019, 2020, 2021 yıllarında ticari faaliyetlerini finanse edecek nakit kaynakları olarak satış hasılatına ve diğer mevcut alacak tahsillerine dayandığı, 2022 ve 2023 yıllarında sermaye artırımının öngördüğü, 2019, 2020 ve 2021 yıllarında hem ticari faaliyetini finanse edecek hem de konkordato sürecinde borçlarını ödemek için gerekli finansman kaynağının nakit sermaye olmadan gerçekleştirilmesinin mümkün görülmediği, şirketlerin ihtiyaç duyduğu nakit kaynağını nasıl sağlayacağı hususunun bu aşamada net bir şekilde ortaya konulamadığı, davacı … AŞ’nin geçici mühlet sürecinde ciro ve kar hedeflerinin çok gerisinde kaldığı ve 3 aylık süreçte elde ettiği karlılığın dava tarihi öncesinde satışını yaptığı makinelerden elde edilen kardan kaynaklandığı, davacı … Ltd. Şti’nin üç aylık süreçte zararının arttığı anlaşıldığından konkordato projelerinin başarıya ulaşma imkanı olmadığı anlaşıldığından mahkemece davacılar hakkındaki geçici mühletin kaldırılarak konkordato taleplerinin reddine karar verilmesi yerindedir. Bunun yanında davacı … AŞ”nin özvarlığının (-) 15.692.697.67 TL, davacı … Ltd. Şti’nin özvarlığının ise (-) 954.108,44 TL olup, her iki şirketin de borca batık oldukları ve konkordato projelerinin başarıya ulaşma imkanı olmadığı anlaşıldığından mahkemece anılan şirketlerin iflasına karar verilmesi de yerindedir. Davacı şirketlerin borçlarına kefaleti nedeniyle konkordato talep eden davacı gerçek kişi tarafından sunulan ön projede konkordatonun başarısının öncelikle borçlu şirketlerin konkordatosunun başarısına bağlanmakta olup kendisine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, bu açıdan da ön projenin uygulanabilir olmasının mümkün gözükmediği anlaşıldığından mahkemece davacı hakkındaki geçici mühletin kaldırılarak konkordato taleplerinin reddine karar verilmesi de yerindedir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir davacıdan ayrı ayrı alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı toplam 232,10’er TL harcın, Davacılar tarafından ayrı ayrı peşin yatırılan 165,70’er TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40′ TL’şer harcın davacıların her birinden ayrı ayrı tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacılar tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile 2004 sayılı İİK’nun 293/3. ve İİK’nın 164/2 fıkraları gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 günlük süre içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.01/10/2020