Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1910 E. 2019/2382 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1910 Esas
KARAR NO : 2019/2382
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2018/1218
ARA KARAR TARİH: 22/03/2019
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/12/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı vekili, 17.10.2018 tarihli dava dilekçesinde, İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine karşı, davalı borçlu tarafından haksız ve mesnetsiz şekilde itiraz edildiğini ,cevaba cevap dilekçesinde ise müvekkilinin, Artvin’in Hopa İlçesinde … işletme adı ile otelcilik yaptığını, müvekkili ile davalı arasında 19.10.2017 tarihli “ Kontenjan & Tanıtım Anlaşması “ akdedildiğini, bu anlaşma gereğince taraflar arasında ticari ilişki olduğunu, davalının bakiye fatura bedellerinin uzun zaman geçmiş olmasına rağmen ödenmemesi neticesinde İcra takibi başlatıldığını, dava konusu cari hesap alacağı faturalarının davalı şirket olarak faaliyet gösteren ve … olarak bilinen seyahat acentesine ait 2018 yılı içerisinde gerçekleştirilen grup konaklamalarına ilişkin olduğunu iddia ederek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere İcra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili, 28.02.2019 havale tarihli dilekçe ile davalının haksız şekilde takibe itiraz ettiğini, davalının mal kaçırma girişimlerine başlamış olması, malvarlığını eksiltmesi ve tahsil olanağının tehlikeye girmesi ihtimalinin olası olduğunu iddia ederek, ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, müvekkili şirketin borcu bulunmadığını, bahsi geçen faturaları kabul etmeyerek almadığı hizmet için düzenlenen faturaları iade ettiğini, müvekkili şirketin borcunun bulunmaması nedeniyle tutulan cari hesaplar üzerinde mutabakat sağlanamadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece, uyuşmazlık konususun cari hesaba dayalı para alacağı olduğunu, para üzerine ihtiyati tedbir konulması mümkün olmadığı gibi davalı malvarlığı değerlerinin de uyuşmazlık konusu olmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karara karşı , yasal süre içerisinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf nedenleri olarak, iddialarını tekrar ederek, 6100 sayılı HMK 389/1. fıkrası uyarınca, ihtiyati tedbir için öncelikle mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağını ya da tamamen imkansız hale geleceğini iddia ederek, ihtiyati tedbir kararının ortadan kaldırılmasını, borçlunun mal kaçırma tehlikesinin de olduğu göz önünde bulundurularak alacağın tahsili amacı ile davacı müvekkilinin hakkının zayi olmaması için ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE; Dava, “Kontenjan &Tanıtım Anlaşması “ ndan kaynaklanan konaklama bedeline dair fatura ve cari hesap alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı İtirazın iptali davasıdır.Davacı, yukarıda ifade edilen dilekçe ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 389. maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.Mahkemece talep reddedilmiştir.Uyuşmazlık, ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı ve mahkeme gerekçesinin yerinde olup olmadığıdır.İhtiyati Tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ” Geçici Hukuki Korumalar ” üst başlığını taşıyan onuncu kısmının 389 vd maddelerinde düzenlenmiştir.389. maddede ihtiyati tedbirin şartlarına yer verilmiş, son cümlede ise, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Aynı yasanın 390/3.fıkrasında ise, tedbir talep eden tarafın davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, davacı tarafın talebi, fatura ve cari hesap alacağıdır. Davacı, ihtiyati tedbir talebine dair dilekçesinde, HMK 390/3. fıkrada belirtildiği üzere, dayandığı ihtiyati tedbir talebini ve türünü açıkça belirtmemiştir. Mahkeme ara kararında, tedbir talep konusunun para olduğunu kabul etmesi ve davacı vekilinin ise buna açıkça karşı koymaması nedeniyle, tedbirin para üzerine konulması talebini içerdiği kanaatine ulaşılmıştır. Öncelikle, davalının, para vb malvarlığı iş bu davanın konusu değildir. Diğer yandan, davalı hakkında çıkan basın haberleri veya kendisine hukuken tanınmış olan icra takibine karşı itirazı, yasanın kendisine tanıdığı bir hak olmakla birlikte, basın haberleri de tek başına mal kaçırma maksatlı hareket olarak değerlendirilemeyeceği gibi, böyle bir kabul şekli, yasada düzenlenen, yaklaşık ispat şeklinede uygun değildir. İddia edilen konular ancak İİK 257/2 fıkradaki ihtiyati haciz isteminde değerlendirilebilir. Diğer taraftan ise, geçici hukuki koruma olan ihtiyati tedbir ile asıl uyuşmazlığı çözecek şekilde karar verilemez. Aksi durumda İhtiyati tedbir, davanın yerine geçmiş olur. Böyle bir karar ise ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerin ihlal edilmesi sonucunu doğur. Somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının, öncelikle tedbire konu taleplerin dava konusunu oluşturmaması nedeniyle, kabulü mümkün görülmemiştir. Aksine, davacı talebi doğrultusunda ihtiyati tedbir kararı vermek yasal düzenlemeye aykırı olacağı gibi bir anlamda işin esası İle ilgili karar vermek olacaktır ki bu, ihtiyati tedbirin amacına ters düşecektir. Çünkü yukarıda ifade edildiği üzere, ihtiyati tedbir geçici hukuki korumalardandır. Açıklanan nedenlerle, ihtiyati tedbir şartları oluşmadığı gerekçesiyle ve yasanın belirlediği gerekçeleri de ihtiva edecek şekilde ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karar sonuç olarak yerindedir.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1218 Esas sayılı derdest dava dosyasında, 22.03.2019 tarihli ara kararla ile oluşturulan ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karar usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi uyarınca REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmaına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-f ve 391/3.maddeleri gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/12/2019