Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/1806 E. 2022/1209 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1806 Esas
KARAR NO: 2022/1209
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19/02/2019
NUMARASI: 2017/923 Esas, 2019/221 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin internet üzerinden satış yapan bir firma olduğunu, davalının ise ithal etmiş olduğu ürünlerin satışını yaptığını, müvekkili ile davalının ithal ettiği ürünlerin internet üzerinden satışının yapılması için anlaştığını, davalının Şubat 2017 tarihinde Ankara’da aktif satış yapan bir firma ile anlaştığından müvekkili tarafından yapılan internet üzerinden satışların durdurulmasını isteyerek ürünleri satışa kapattığını, Nisan 2017 tarihinde davalı ile tekrar biraraya gelinerek görüşüldüğünü, müvekkilinin çalışmakta olduğu … İç ve Dış Tic. AŞ. (www…com) firmasıyla davalıyı 01.05.2017 tarihinde buluşturduğunu, tarafları 31,860,00 KDV dahil reklam bütçesi olarak anlaşmaya vardığını, ayrıca müştereken verilen üçlü kararda müvekkilinin dava dışı … AŞ ile halihazırda bir cari hesap ilişkisinin olması ve özel indiriminin bulunması nedeniyle davalı adına yapılacak reklam bedeli faturasının dava dışı … AŞ tarafından müvekkiline kesilip müvekkili tarafından da aynı fatura miktarının davalıya kesileceğinin kararlaştırıldığını, taraflar arasında yapılan bu anlaşma neticesinde belirlenen tarihte karşılıklı ödemelerin yapılacağını, davalı lehine yapılan reklamların fatura bedelinin ödeme günü geldiğinde davalı yetkilisinin gerek whatsapp yazışmaları gerekse mail yazışmalarından görüleceği üzere çeşitli nedenlerle fatura bedelini ödeyemeyeceğini bildirdiğini, müvekkilinin bu ödemenin davalı tarafından yapılmayacağını anlayınca … Bank’tan kredi kulllanarak dava dışı … AŞ’ye fatura bedelini ödediğini, bunun üzerine müvekkil fatura alacağına dayalı olarak davalı aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının borcu bulunmadığı gerekçesi ile takibe itiraz ettiğini, takibin devamını sağlamak amacıyla iş bu davannın açıldığını belirterek davalının takibe itirazının iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında herhangi bir sözleşme yada anlaşma bulunmadığını, müvekkilinin … markalı ürünlerin satışını yaptığını, davacının kendileri ile irtibat kurarak bu ürünleri internet üzerinden pazarlamak istediklerini söylediğini, ancak müvekkilinin satış yapılması bir kenara ürünlerinin tanıtımı bile doğru düzgün yapılmadığından zarara uğradığını, yapılan görüşmeler neticesinde tanıtım açısından kusurlu olduklarını ve iyi tanıtım yapamadıklarını davacının kabul ettiğini, masrafı davacıya ait olmak üzere başka firma üzerinden reklam yapacaklarını kendilerine bildirdiğini, bunun için dava dışı … AŞ ile anlaşmaya varıldığını, müvekkilinin bu firmayla direk irtibat kurarak çalışmak istemesine rağmen davacının böyle bir şeyin olamayacağını ve kendilerinin ticari faaliyet olarak dava dışı firma ile çalışmalarını gerektiğini söylerek müvekkilini konunun dışında tuttuğunu, davacının, müvekkilinden almış olduğu ürünü kendisinin dava dışı firmaya fatura ederek satışını yaptığı için dava dışı firmanın davacıya karşı kestiği reklam bedellerinin taraflarınca kabul edilmediğini, bu sebeple haksız ve hukuka aykırı icra takibine itiraz ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece Mahkemesince, davacı ile davalı arasında tanıtm çalışmalarına yönelik yapılan sözleşme uyarınca davacı tarafından davalıya verilen reklam hizmetinin karşılığı olarak takibe konu faturaların düzenlendiği takip konusu alacağa ilişkin faturanın davacının ticari defterine işli olduğu, davalının takibe itirazında hem arada anlaşma bulunmadığını hem de belirtilen miktarda borcu olmadığını iddia etmesinin aradaki ilişkinin inkarının gerçeği yansıtmadığını ortaya koyduğu, davalının, davacıya takipte belirtilen miktarda borçlarının bulunmadığına yönelik ispata yarar delil ibraz edemediği, davanın davacı tarafından ispatlandığından bahisle davanın kabulü ile itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf talebinde, bilirkişi raporunun usul ve yasaya tamamen aykırı olduğunu, hiçbir somut veriye dayanmayan rapordaki değerlendirmelere itibar edilmesinin mümkün olmadığını, davacının sadece fatura kesilmesi sebebiyle alacaklı olarak kabul edilmesinin hukuki mesnetten yoksun olduğunu, dava dışı firmanın davacıya ne kadar, hangi bedelle ve ne şekilde faturalandırma yaptığı ve aralarındaki ticari ilişki irdelenmeden sadece davacının iddiasıyla hareket ederek faturanın varlığının kabul edilemeyeceğini, malların teslimine ve işin yapıldığına ilişkin belge olmadan hiçbir sözleşmeye dayanmayan iş bu cari hesap alacağı yönünden talep edilen alacağın hiçbir hukuki yönünün olmadığını, mailde de açıkça bildirildiği üzere anlaşmayı davacının kendisinin yapmış olduğunu ve taraflarının konu ile alakalı hiçbir kabulünün olmadığını, sadece faturanın tebliğ edilmesi ve tebliğden itibaren sekiz gün içinde itiraz edilmemesinin akdi ilişkinin varlığının kanıtı olmadığını, bu nedenle akdi ilişkinin inkârı halinde faturayı düzenleyen kimsenin bu ilişkinin varlığını kanıtlaması gerektiğini, dava dışı firmanın kendilerine kesmiş olduğu bir fatura olmamakla birlikte davacının kendisine kesilen faturayı müvekkiline mal etmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, alacaklı görünen tarafla hiçbir sözleşme olmadığından bahisle davacı tarafa borçlarının olmadığını, hatta alacaklı olduklarını, iş bu cari hesaba ilişkin kesilen faturanın defter kayıtlarında bulunmadığını belirterek ilk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, fatura bedelinin tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 28.312,67 TL asıl alacak üzerinden takip başlattığı, davalının borcu olmadığı, 3.487,33 TL alacaklı olduğundan bahisle ödeme emrine süresinde itiraz ettiği, eldeki itirazın iptali davasının yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. 27/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalının inceleme günü ticari defterlerini sunmadığı, davacının ticari defterlerine göre takip tarihinde 28.312,67 TL davalıdan alacaklı olduğu, davacı tarafından inceleme sırasında ibraz edilen BS formuna göre 1 adet 27.000 TL tutarlı faturanın vergi dairesine bildirildiği belirtilmiştir. Davacı vekili, davalının, satışlarını artırmak için müvekkili ile görüşmesi neticesinde müvekkilinin aracılığı ile davalı ile dava dışı … AŞ’nin 31.860,00 TL reklam bedeli üzerinden anlaşmaya vardığını iddia etmiş olup davalının, müvekkilinin özel indiriminden yararlanılabilmesi için faturanın müvekkiline kesildiğini ve müvekkilinin de bu miktarı davalıya fatura ettiğini iddia etmiş olup davalı vekili ise ürünlerinin reklamına ilişkin bedelin taraflarınca ödeneceği konusunda bir anlaşma olmadığını, anlaşma ile kendilerinin bir alakası olmadığını savunmuştur. Bu noktada çözülmesi gereken uyuşmazlık davalı ile dava dışı … AŞ arasında bir sözleşme ilişkisi bulunup bulunmadığı ve bulunması halinde faturanın dava dışı … AŞ tarafından davacıya kesilmesinden sonra davacının da bu miktarı davalıya fatura edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. “…HMK’nun 199. maddesinde ”Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” yazılıdır. Bu düzenleme ile mail yazışmaları da belge olarak kabul edilmiştir. O halde, mahkemece mail yazışmaları ve davacı tarafından yapılan ödemeler değerlendirilerek davacının borçlu olup olmadığına karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…” (Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 2017/1014 Esas 2020/4488 Karar sayılı ilamı). HMK’nun “Belge” başlığı altında düzenlenen 199. maddesinde mail yazışmaları belge olarak kabul edilmiştir. Bir önceki paragrafta paylaşılan Yargıtay ilamı uyarınca da taraflarca mail yazışmalarına yargılamada bir delil olarak dayanılabilecek olup mail yazışmalarının Mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir. Somut olayda öncelikle davacı tarafından dayanılan ve dosya kapsamına sunulan mail yazışmalarının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Dosya kapsamına sunulan mail yazışmaları incelendiğinde, davalı şirket yetkilisi … tarafından 01/05/2017 tarihinde dava dışı … AŞ’ye (…) “…’ın bir sonraki adımı için platformunuzun uygun olacağını düşünmekle beraber bundan sonraki çalışmamızın her iki şirket için hayırlı olmasını temenni ederim” şeklinde mail gönderildiği, bunun üzerine aynı tarihte dava dışı … AŞ (…) tarafından davalı şirket yetkilisi …’ya gönderilen mailde ürünün ne şekilde tanıtılacağı ve sürece ilişkin bilgiler verildiği, 02/05/2017 tarihinde dava dışı … AŞ (…) tarafından davalı şirket yetkilisi …’ya gönderilen mailde 27.000 TL + KDV üzerinden anlaşmanın sağlandığının bildirildiği, davalı şirket yetkilisi … tarafından aynı tarihte dava dışı … AŞ’ye (…) “herkes için hayırlı olsun destek için de çok teşekkür ederim” şeklinde mail gönderildiği, mail içeriklerinden mahsuplaşmanın davacı şirket (…) üzerinden yapılacağının anlaşıldığı, anlaşmanın belli bir süre devam etmesinden sonra bittiği ve dava dışı … AŞ (…) tarafından …’e (davacı şirket) gönderilen mailde anlaşma bedeli olan 27.000 + KDV için yasal işlemlerin başlatılacağının bildirildiği, … (davacı şirket) tarafından dava dışı … AŞ’ye (…) gönderilen 04/08/2017 tarihli mailde anlaşma bedeli 27.000 + KDV toplamı olan 31.860,00 TL’nin davacı şirket tarafından ödendiğinin bildirilerek ayrıca dekont paylaşıldığı, davalı şirket yetkilisi … tarafından 11/05/2017 tarihinde …’e (davacı şirket) gönderilen mailde “…reklam çalışması hepimize hayırlı olsun…” şeklinde mail gönderildiği, reklamın istenilen etkiyi yaratmaması üzerine anlaşma bedelinin ödenmesi konusunda dava dışı … AŞ’nin (…) … (davacı şirket) ile mail yazışmalarının olduğu, … (davacı şirket) tarafından da davalı şirket yetkilisi …’ya gönderilen mailde durumun kimse mağdur olmadan en kısa zamanda çözüleceğini bildirdiği görülmüş olup buna göre somut olayda davalı şirket ile dava dışı … AŞ arasında davalı şirkete ait ürünün reklamına yönelik yapılacak işin kapsam ve ayrıntılarının karşılıklı gönderilen mailler ile görüşülerek anlaşmanın sağlandığı, anlaşma bedelinin belirlenerek faturalandırmanın davacı şirket üzerinden olacağının da kararlaştırıldığı, davalı tarafın bu hususlara itirazı olduğuna dair bir mail yazışmasına rastlanmadığı, anlaşma bedelinin davacı tarafından dava dışı … AŞ’ye ödendiği, fakat davacının ödediği bedelin davalı tarafından kendisine ödenmediği, tüm bu hususların dosya kasamına sunulan mail yazışmaları ile doğrulandığı, buna göre reklam anlaşmasının ne şekilde ve kimler arasında kurulduğu ile ödeme ve faturalandırmanın ne şekilde yapılacağının mail yazışmalarından anlaşıldığı, yargılama sırasında davalı tarafın dosya kapsamına sunulan mail yazışmalarını inkar etmediği gibi mail yazışmaları yapılan kişinin yetkisine de itiraz edilmediği anlaşılmakla davalı tarafın, ürünlerinin reklamına ilişkin bedelin taraflarınca ödeneceği konusunda bir anlaşma olmadığı ve anlaşma ile kendilerinin bir alakası olmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamındaki delillere göre davacı tarafın incelemeye sunulan ticari defter ve kayıtları ile takip tarihi itibariyle davalıdan 28.312,67 TL alacaklı olduğunun sunulan bilirkişi raporu ile tespit edildiği, bu şekilde alacağın varlığı ispatlandığından Mahkemece yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle Mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/923 Esas, 2019/221 Karar ve 19/02/2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1.bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 484,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 403,30 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE,3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.20/10/2022